hesabın var mı? giriş yap

  • ne yaptın be abi, nasıl yaptın be çocuk!! ankara'ya geldiğinde kalbur'da balık köftesi yiyip, rakı içecektik. sözün var bana, kalk ayağa!!!

    şaka la şaka. sözlüğümüzde sizi tanımayan, çalışmalarınızı çok eskiden beri takip etmeyen 3-5 kişiden biriyim. uzaktan güzel bi abiye benzetirdim sizi, umarım iyileşirsiniz.

  • hepsinin ortak özelliği cevap verdikten sonra aehıhıhı!! diye gülmeleri. peki bu gülüş neyi ifade ediyor; ben malım gülüşü bu. bildiğimiz mal beyanının sloganı hatta.

  • stada gelen katar'lı için bölgede yatırım yapacak, helikopterle gezdik demişti zat-ı muhterem!
    umarım çamburnu üstünde değildir.

    dünyada sarıçam ormanının denizle buluştuğu iki noktadan biriymiş çamburnu. son zamanlarda birilerinin yaptığı gibi basit bir yaftalama olarak değil, gerçek anlamıyla vatan hainidir sorumlusu.

  • edit: değerli dostumuz anlaşılan biraz hırpalanmış. çünkü biz oturduğumuz yerden yargılamayı o kadar çok severiz ki... kendisi bana ulaşıp aşağıdaki sözleri paylaşmamı rica etti.

    "güzel mesajlarınız için teşekkür ederim. aslında bizim niyetimiz mahalli olarak yetkili kişilere ulaşmaktı. video çekilmesini hiç istemedim, sadece bir sayfa röportaj verelim dedim ama gazeteci büyüğüm çok ısrar etti. ben de onu kıramadım. bunun bu kadar büyüyeceğini tahmin etmemiştik. bir iki şeye cevap vermek istiyorum:
    1. asla iyi bir akademisyen olduğumu iddia etmedim. sıradan bir elektrik mühendisiyim. yalnızca iyi bir gözlemci olduğumu düşünüyorum.
    2. bilimadamı değilim, sadece araştırmacıyım. yaptığımız işler de öyle atomu parçalamak filan değil. diğer çoğu akademisyenin yaptığı gibi excel de grafik çiziyoruz.
    3. ülkemizde çok değerli hocalarımız var. memur zihniyeti derken onları asla kastetmedim. kimleri kastettiğim az çok belli.

    bugün bana gelen bazı mesajlar şunlar:
    -israyil dölü
    -ermeni dölü
    -fetöcü pezevenk
    -ilgi mi istiyorsun lan köpek..
    vs...

    arkadaşlar benim ünlü olmak, takipçi toplamak gibi bir niyetim yok. yazarlardan bir tanesi postdokların geçim sıkıntısı çektiğini söylemiş. evet kıt kanaat geçiniyoruz. o yüzden ne avukat tutacak ne de bu işlerle uğraşacak param yok. sizlerden ve sözlük idaresinden ricam bu başlığı ve benim adıma olan diğer başlığı silmeniz.
    röportajı verdiğim için çok pişmanım. o kadar huzursuzum ki bugün işe bile gidemedim. lütfen bu isteğimi yerine getirin.
    şimdiden çok teşekkürler."

    adam yıllarca okumuş etmiş kendini geliştirmiş. enerji alanında ogretim gorevlisi olarak calisiyor. şimdi yurt dışında önemli üniversitelerde bir yerlere gelmiş, çalışmalar yapıyor. bir yandan da milli kimliğini ön plana alıp ülkesinin de büyük sorunu olan enerji alanındaki avrupa çalışmalarına katılımı için çabalıyor ama gel gör ki destek yok. izlerken ülkenin haline içim acıdı. zaten bildiğimiz şeyler ama işte duyunca insan yine de üzülüyor.

    edit 2: arkadaşlar ben video linkini yaşanan üzücü hadiseler üzerine kaldiriyorum. elimden gelen bu oluyor. başlığı açarken bu kadar saçma bir noktaya gelebileceğini tahmin etmemiştim. yahu adamı irdelemeyi bırakın da söyledikleri doğru mu yanlış mı bir düşünün. ülkenin eğitim sistemi saçmalamış durumdayken bu sözler ne kadar uzak gelebilir.

  • kesinlikle kayı boyudur. kınık, peçenek, kıpçak... boy boy kadınla beraber oldum hiçbiri kayı'nın yerini tutmadı.

  • tuhaf şekilde dali ve picasso örneği üzerinden savunulmaya çalışılan özenti kızceğiz. bak ilk entrydeki abi çok güzel ifade etmiş ; halıya sıçarsın ve bu sanattır dersin, eyvallah der kabul ederiz. mesela yere göğe sığdırılamayan fikret mualla'nın tablolarını beğenmem ben. çok basit gelir, ha keza abidin dino da öyle. ama bu estetik beğenme/beğenmeme süreci yapılan işin sanat olarak kabul edildiği gerçeğini değiştirmez.
    bu kızın yaptığı foto maniplasyonlar, desenler bilmemneler bana göre gerçekten ucube denebilecek kadar kötü şeyler ama neticede birer sanat eseri. buradaki eleştirenlerin ortak paydası ise kızın "tavrı". kızım napıyosun sen? kaan tangöze böyle konuşurdu bak bi dönem. böyle ağır ağır, hafif dumanlı gibi. 2000lerin ortasında vardı bu ağır ve arızalı konuşma tarzıyla prim yapma. sonra o tipler de dahil olmak üzere herkes bu çiğliği fark etti ve döndü bu yanlıştan.

    gerçek bir sanatçı nasıl konuşur biliyor musun? o sanatçı titizliğini, estetiğini diline de yansıtır. her kelimesinden doluluk akar, birikim akar. açın youtube'da cemal süreya'nın tv konuşmalarını dinleyin. adam tek bir cümlede bile anlam bulanıklığı oluşturmadan yoğun ama yalın bir türkçeyle anlatır meramını. fakat adamın sesindeki en başat duygu tevazudur. "siz hepiniz böceksiniz" yoktur onun sesinde. "ben kendimi ifade etme yollarına sahip olduğum için sanatçıyım" vardır belki. işte bu kızın sahip ol(a)madığı ve eleştirilen şey bu.

  • afganistan'a özgü yarı değerli taş.. öğütülmesi ile elde edilen ultramarin mavisi orta çağ dünyasında altın ile eşdeğerde kıymet görmüştür.. esas önemli nokta ise bu taşın eski çağlarda mısır başta, neredeyse dünyanın her yerinde kullanılmış olması ve bilinmesidir.. antik mısır kaynaklarında ve sanatında önemli bir yer edinen lapis lazuli ünlü tutankamon gömü başlığında da kullanılmıştır.. yine üçüncü amonhotep'nin kızının düğününde hediye ettiği altın boyunluk lapis lazuli ile süslenmiştir..

  • muhtemelen sizi yara bandı olarak kullanan kız.

    ben diyeyim de. sonra kafanı nereye vurursan vur.

    ama çok güzel laf a.q, bir daha söylense bir daha yerim.

  • merhaba berfu hanım,
    kusura bakmayın, bu ortamda sizin gibi güzel ve başarılı insanları çekemeyen yazarlar maalesef çokca var.
    bir hayranınız olarak merak ettiğim, başarıya giden yoldasagfsagfdas ay devam edemeyecegim...
    eser sıçarken çok ossuruyor mu?