hesabın var mı? giriş yap

  • “hatasız“ müzik yapabilmek için gerekli fakat en nihayetinde duyguları öldüren bir cihazdır. insani özellikleri törpüleyen, bizi mekanikleştiren bir araç olduğu kanaatindeyim.

    insanlardaki ritim duygusunun vücutlarındaki iç organların işleyiş ritminden geldiğini düşünüyorum. bu yüzden herhangi bir ritim tempo tutarak basitçe dışa vurulduğunda bu iç işleyişle bir uyum yarattığı için motive edici bir etkisi oluyor. alkış tutmak, bir şarkının temposuna göre dans etme isteği, hatta topluca söylenen sloganlar bunlara örnek olabilir. yeri gelmişken steve reich'ın da vücudun iç mekanizmasını anlatmak istediği bir müzik albümü vardır. (bkz: music for 18 musicians)

    gel gelelim iç organlarımızın ritmi hep aynı değildir. nabzımız her dakika aynı değeri göstermez hatta sağlıklı insanlarda bile her dakika farklı değeri gösterir. bu yüzden içimizdeki bu ritmi dışa vurduğumuzda da küçük “hatalarla“ çalarız, standart bir düzende uyumlu çalamayız. çünkü insani özellikler buna programlı değildir. çalarken dışardan düzenli ve uyumlu gelen ritimler metronom referans alındığında oldukça rahatsız edici bir hale bürünecektir. böyle çalabilmek için metronom ile çalışmamız ve metronomsuzken standart çalabilmek için beynimiz o standardı refleks haline getirene kadar metronom ile çalışmamız gerekir. bu özelliği koruyabilmek için ise hayatımız boyunca metronoma devam etmemiz şarttır. çünkü dediğim gibi yaradılışımız metronoma uyumlu değildir ve ara verirsek yeniden insani özellikler baskın gelmeye başlar.

    başka bir açıdan ise, nasıl iç organların ritmi her insanda farklı ise, bir enstrümanı çalarkenki ritim algıları da farklıdır. doğaçlama sırasında, birbirlerini dinlerlerken ne kadar bu farklılıkları törpüleyerek aynı çizgi de gidiyor olsalar da aslında hafif hafif çizginin dışına çıkıp giren bir enstrümanlar bütünü vardır. bu küçük çıkış girişler de dışarıdan dinlenirken anlaşılmaz fakat metronom devreye girdiğinde ortaya çıkarlar. yani enstrümanların stabil şekilde aynı çizgide çalınabilmesi için metronom gerekir yine veya çalanların metronomize beyinlere sahip olması.

    kısacası insanların kendini veya başka bir insanı referans alarak “hatasız“ müzik yapabilmesi mümkün değildir ve bunun için insani olmayan bir cihaza ihtiyaç duyar. insanı tarafını törpülemek istemeyen müzisyenlerin metronom ile çalamıyor diye küçümsenmesi de mekanikleşmiş beyinlerin bir ürünüdür.

    metronom ile çalmayı çok seviyorum diyen bir müzisyen bulamazsınız. standardizasyon için bir zorunluluktur. metronom ile çalışarak ritim ve boşluk algısı geliştirilmeye çalışılır. fakat bunun bir gelişim olduğu bakış açısına göre değişecek bir söylem.

  • sinema yıldızı olmayan başrol oyuncusu, stüdyo, dekor, kostüm vesaireye yüz vermeyen yapısı ve bireye odaklı değil yaşanan çevre perspektifli kamerasıyla yeni gerçekçiliğin köşe taşlarından olan film.

    (bkz: antropomorfik sinema)

  • islamcılık tarımdan sanayiye, üretimi yapılan her şeyi bitirdi.
    geriye yüzlerce yıldır orucu neyin bozup bozmadığını tartışan ortaçağ zombileri kaldı.

  • sadece temizliğe değil; 10-15 dk.'lık işler dışında eve uzun soluklu iş yapmak için gelen herkese (usta, servis vs.) yemek saatlerine denk gelen işlerde yemek verilir. kimse sultan sofrası kurun demiyor, ama bir dürüm ısmarlamak da çok zor bir şey değil bence.

  • "imamoğlu'nun tokatladığı genç"ten sonrasını okumadığım troll (bkz: furkan bölükbaşı) uydurması.

    lan siz ne çeşit bi arsızsınız. utanmazlık, ahlaksızlık içinde yüzerken bir de adama iftira atıp insanlıktan bahsediyorsunuz. önce evriminizi tamamlayın sonra konuşun.

    edit imamoğlu: bkz

    edit imamoğlu 2: entrynin bu kadar fav almasına takılanlar olmuş. mesele entrynin bu kadar fav alması değil. mesele iftiracı, kişiliksiz, şeref ve haysiyet yoksunu insanların iftiraları ile sözlüğü bulandırması. o kadar görüntüye rağmen hala çıkıp bir insanı "bilmem kimi tokatladı" diye lanse ederseniz, göz göre göre yalan söylerseniz ve ne çeşit bir mal ve maşa olduğunuz zaten biliniyorsa, şereften uzak şahsınıza giydirilen basit bir entry bu kadar fav alır.

  • türkiye büyük millet meclisi'ni açık açık tehdit ediyor. eğer meclis gerekli yasaları çıkartmazsa her şeyi yapabilirlermiş.

    işte esnafın gerçeği bu. milli irade diyenlerin özleri bu. demokrasiden anladıkları bu.

    #uberedokunma