hesabın var mı? giriş yap

  • oncelikle kokpit ses kayitcisi ile ilgili bir giris yaparak konuyu acalim;

    pilotlar, kara kutuda kokpit ses kaydi bulunmasi fikrine de ilk yillarda karsi cikmislar ancak bu tepki zamanla azalmis ve bu sayede gunumuzde kaza arastirmacilari kokpit ses kayitlarini dinleyebilir hale gelmisler.

    video kaydi fikri ise pilotlar tarafindan hicbir zaman iyi bir fikir olarak degerlendirilmemis cunku, gorsel deliller pilot hareketlerinin yanlis yorumlanmasina sebep olabilir. video goruntuleri bir cok durumda yanlis anlasilmalara sebep olacak kesin olmayan, yoruma acik bilgiler sunarak arastirmacilari yanlis yonlendirebilir. oysa arastirmacilarin en cok ihtiyaci olan sey yoruma acik olmayan kesin bilgilerdir. bu bilgiler de halihazirda ''flight data recorder'' yani ucus veri kaydedicisi tarafindan kayit altina alinmaktadir.

    kokpitte kamera kaydi yapilmasi bazi durumlarda (pilotlarin bayilmasi-olmesi, kokpitte duman-alev olusmasi) bulmacayi cozme konusunda yardimci olabilecek bilgiler sunsa da, pilotlar uzerinde de asiri bir stres, hareketlerinin surekli kayit altinda olmasi baskisi ile zihnini surekli prosedurlerle mesgul etmek, tum dikkatini ucusa vermek yerine kendi hareketlerini sorgulama, acaba bir seyi yanlis mi yaptim ikilemine girmeye ve bazi duygu-durum bozukluklarinin gelisimine sebep olabilir, bu konu ile alakali olarak isyeri kameralarinin calisanlar uzerindeki psikolojik etkilerini inceleyen akademik calismalar yayimlanmistir.

    havacilik binlerce prosedur ve protokol ile kontrol altina alinmis bir is kolu. ucus sirasinda is yukunun cogunlugu bilgisayarlar uzerinde olsa da pilotlar, tecrubelerine dayanarak bazi prosedurleri esnetebilirler hatta hic uygulamayabilirler. olayin akisindaki tum bilgilere sahip olmayan kaza sonrasi gozlemcileri sadece video goruntulerine bakarak yanlis yorum ve cikarimlarda bulunabilirler. ornegin 1549 nolu hudson river kazasinda kaptan ''sully'' acil durum protokollerinde bulunan oncelikler siralamasini kendi kisisel tecrubelerine guvenerek degistirmis ve neredeyse fizik kurallarina aykiri bir sekilde ucagini hudson nehrine indirerek 155 kisinin hayatini kurtarmisti. oysa kaptan pilot acil durum protokollerini sirasiyla uygulamaya kalkissaydi ucagi havada tutabilecegi cok degerli anlari kaybedecek ve belki de ucagin cakilmasina sebep olacakti. eger ucak cakilsaydi tum bu olanlar sonrasi kokpit goruntulerini inceleyen kaza arastirmacilari kaptan sully'nin hatali pilotaj yaptigi sonucuna varabilecekti.
    hudson river landing, flight 1549

    baska bir ornek; kabinde acil tibbi mudahale ihtiyaci olan bir yolcu icin pilot inisiyatif alarak 10 bin feet altinda hiz sinirini asabilir, sadece video kaydina bakarak edineceginiz izlenim pilotun bir kural ihlali yaptigi olacaktir. yahut, pilotlar kokpitte birbirleriyle konusmadan da anlasabilirler. hem mesleki hem de sahsi jest ve mimiklerle kameranin fark edemeyecegi bir iletisim icinde bulunabililer. boyle bir durumda da pilotlarin bazi protokollere uymadiklari sonucuna varilabilir.
    acil tibbi mudahale

    son olarak, kokpit ses kayitlari yasalarla koruma altina alinmis ve sadece bir kaza sonrasi ilgili makamlarca erisilir kilinmistir. ancak gecmiste bir cok kaza sonrasi bu kayitlar hem arastirma ''investigation'' hem de mahkeme asamasinda medyaya sizdirildi. ses kayitlari bazi yargilama sureclerinde halka acik hale getirilerek kamu vicdanini ve mahkeme heyetlerini manipule etmek amaciyla kullanilmaya calisildi. iste bu sebeplerle yargilamayi ve kamu vicdanini olumsuz etkileyebilecek, yoruma acik bir video kaydi fikri pilotlar tarafindan tehlikeli ve gereksiz bulunmaktadir. ayrica bir cok havayolu sirketi ve ucak ureticisi firma kendi hatalarini ortbas etmek ve sorumluluktan kurtulmak icin kokpit ici kamera kayitlarini suistimal ederek herhangi bir kazada pilotlara karsi kullanmak isteyebilir. medyaya kayitlarin editlenmis bazi kisimlari sizdirilarak kamuoyu uzerinde algi olusturulmaya calisilabilir.
    sovyet ms-61 kokpit ses kayitcisi

    sadece eldeki gorsel malzemelere bakilarak, mahkemeler ve kaza sonuc raporlari aksini soylese bile yanlis yorumlanmis bir video kaydi ile sucsuz pilotlarin, kotu niyetli kisilerce kamu vicdaninda supheli ve suclu ilan edilmesi mumkundur. halka acik hale gelmis bir kokpit video kaydi ile pilotluk yapmamis kisilerin vicdanlarinda, pilotlarin adil olmayan bir yargilamaya tabi tutulmasi ve aksi raporlara ragmen suclu bulunmasi imkan dahilindedir. pilotlarin, kabin icerisindeki sessiz iletisimleri ve ahengi ancak baska pilot gozlemciler tarafindan dogru yorumlanip gerektigi sekilde degerlendirilebilir. egitimsiz gozler ve kisiler video goruntulerinden aldiklari yanlis izlenimlerle haksiz kanaat olusturabilirler.

    tum yukardaki bilgiler isiginda : kokpit kamera kaydi zaten ucagin her teknik bilgisini kaydeden ucus veri kayitcisinin verdigi muazzam bilgi destegi disinda pek de ise yarar bir bilgi sunmayacak. ayrica, pilotlar uzerinde bir nevi ''mobbing'' ve kendini ve hareketlerini sorgulama gibi olumsuz psikolojik etkileri olacagindan faydali degil faydasiz olarak degerlendirilmistir.

    : imla.

  • ev aradığım günlerden birinde emlakçı:
    "ev sahibi evcil hayvan ve bekara sıcak bakmıyor" demişti..
    ben de kuyruğumu bacaklarımın arasına sıkıştırıp çıktım evden.

  • kaldırımda kendi halinde takılan kedi bir arabanın altında ezilmesin diye tüm bunlar.*

    mini bir travma sonrasında yapmaya başladım ben bu hareketi; eşek sıpası yanından geçerken bir anda fırladı yola. arabanın şoförü o anda hayatının frenini yapmasaydı kedi aldığı darbeden ölecekti, ben de kederinden.

    siz de kaldırımda yürürken sakin sakin takılan bir kedi gördüğünüzde hafif yavaşlayın derim. bok yoluna gitmesin hayvancıklar.

    oh be bi tek ben değilmişim editi: oh be bi tek ben değilmişim.

  • kesinlikle balolardır. tolstoy'un anna karenina'sından tutun da puşkin'in yüzbaşının kızı'na kadar balolar ve balo betimlemeleri dönem zihniyetini geniş bir perspektifle sunar. söz konusu balolardaki diyaloglar adeta dönemin rus toplumunun bir panoramasıdır. bu durum rus edebiyatında o denli klişeleşmiştir ki sovyet döneminde, edebiyat anlayışındaki radikal değişmelere rağmen rus yazarlar eserlerine illa, bir iki balo sahnesi koyarlar. bense her bir okumamda arka fonda dmitri shostakovich'ten waltz no.2'yi duyar gibi olurum.

  • 1. iran filmi
    2. rus filmi
    3. ismini bilmediğiniz deneysel kısa
    4. imdb'de bile olmayan bir macar filmi
    5. amelie
    6. sinefillerin bileceği bir hint filmi
    7. nazar boncuğu olsun diye bir arzu film yapımı (anısı var falan)
    8. başka bir iran filmi
    9. angola filmi
    10. bir yakın dönem türk filmi (arkadaşı çekmiş)

  • yıllarca posterleri odamın duvarlarını süsledi...

    yok yahu dinlediğimden falan değil. aklım sıra dalga geçmek için. ben ağır metalciydim. elimde gitarım, saçlar belime kadar, aman da ne karizmatiktim. ama o öyle miydi? bıyıklı bi kıronun tekiydi gözümde. beni ziyarete gelenler "bu posterler ne lan? hahahah" falan derdi. bakıp bakıp gülerdik o komik resimlere. aykırıydım ya ben, espiri anlayışım da aykırı olmalıydı... eh kendi çapımda çok ekmeğini yedim bu salaklıkların itiraf etmeliyim.

    şimdi şu adamın alçak gönüllülüğüne bakıyorum, belki de o zamanlar odamın halini görse en çok kendi güler, posterleri imzalardı. yorumculuğuna bakıyorum, ulan allahına kadar okuyor. hoşgörüsüne bakıyorum, evliya mübarek...

    kusura bakma müslüm baba. bir cahillik ettik. kusura bakma...

  • acemi veya değil çoğu sürücüyü tırstıran, hatta evinin yolunu değiştirmeye mecbur bırakan sürücü aktivitesi.

    ancak bazen bu aktivite için vites, debriyaj, fren ve hatta el freni dahi yeterli olmamaktadır. çözüm adeta bir herkül gibi arabayı yokuşta kas gücü ile kaldırmaktan geçmektedir.

    true story

    fulya'nın ünlü yokuşlarının birinde kafa kafaya gelinen bir aracın öküz sahibi ile kavga etmekten kaçınan ben, adamla levye savaşına girmektense aracımı kenara doğru çekerek elemana yol verdim. yoluna gitmesini beklediğim kekan yanımdan geçerken saçma sapan sözler söyleyince bastırmaya çalıştığım kroluk damarım kabardı ve ani hareketler ile yokuş aşağı kendimi hafifçe bırakıp ilk sola dönüp ani bir hareket ile tekrar yokuşa verdim burnumu. araç otomatik vites olunca bu tür durumlarda daha rahat oluyor insan. neyse; gaza basmama rağmen aracın kıpırdamaması bir süre sonra dikkatimi çekti. bu bir süre dediğim çok da uzun bir süre değil tabi. el frenini çekip tekrar denedim, sonuç aynı. arkadan gelen beyaz duman ve aracın gazı yedikçe çıkardığı ilginç sesler eşliğinde sağ arka sabit olmak şartıyla sola doğru yönlenmesi durumun anlaşılmasına sebep olmuştu.

    evet, arabanın sağ arka çamurluğu anlık kro reflekslerimin farkına varmamı engellemesinden ötürü kaldırıma takılmıştı ve sağ arka teker hafiften boşa dönmekteydi. yokuşun ortasında çük gibi kalmanın ötesinde yavaş yavaş trafik oluşmakta ve "bu mal bu arabayı nasıl bu hale getirmiş lan?" diye fısıldaşmalar da duyulmaktaydı.

    neyse ki sevgili yokuş trafiği sakinleri çeşitli önerilerini sunmaya başlamışlardı ki benim gözüm yokuşu yavaşça çıkan, duruşuna kurban olduğum, bıyıklı bir amcaya takıldı. asıl fikir kesinlikle ondan gelicekti. olayı çöze çöze çıkıyordu yokuşu. belli ki matematiksel denklemleri ve gerekli kas gücünü hesaplıyordu. tekerin altına taş sokma fikrinin çeşitli sebeplerden ötürü elenmesinin ardından artık yokuşu çıkan amca ile aynı şeyi düşünüyorduk. amcanın da yanıma gelmesi ile gerekli psikolojik desteği yakaladım. hiç konuşmadık. sadece birbirimize baktık. arabaya bindim. kontağı kapattım, vitesi park'a aldım ve el frenini son kez çektim. sonuçta naim süleymanoğlu benim belime geliyordu ve kilolarca ağırlığı "hıpppps" diyip kaldırabiliyordu. bakışlar üzerimde yoğunlaşmıştı ve "yooo yooo saçmalama" dediklerini hissediyordum. sağ arkaya geçtim. amca tatktik vermeye bile gerek duymadan sadece "bismillah" dedi. yaradana sığınıp kaldırdım aracın arkasını. beklediğimden çok daha kolay olmuştu. bunun da gazıyla hepten yüklendim arabanın arkasını ve aracı kaldırımdan kurtarmakla kalmayıp, düzledim de. işte o anda bugün hala fulya'da hatırlanan, ingiliz taraftarların direkte patlayan şut sonrası verdikleri uuuuuuvvvvvvvvv tepkisine benzer bir tepki yükseldi.

    balkonlardan gelen alkışlar eşliğinde bindim arabama ve yokuşu yavaş yavaş tırmanmaya başladım. ancak biliyorum ki o amca olmasaydı, o bana güvenmeseydi bunu başaramazdım.

  • sözelci halimle deneyde gördüğüm tek şey, suyun karıştırılmasıyla ortaya çıkan kinetik enerjiden elektrik üretilmesi.

    dalga mı geçiyor cern filan? ciddiyse çok daha kötü, lütfen dalga geçsin!

    edit: hayır bir de atomu parçalamak bu kadar kolay olmamalı :) düşünsene kahvede çay karıştırıyorsun, "hilmi abi, yine sağlam atom bırakmadın..."

    2. edit: kinetikten farklı atraksiyonlar varmış. tamam kardeşim vurmayın sözelciyiz dedik ya. çubuğa odaklanın :)