ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
düzgün erkeklerin hepsinin kapılmış olması
-
düzgünler kapılmıştır, muhteşemler hala bekardır.
basketbol oynamanın muhteşem olması
-
basketbolun, insanlığın icat ettiği en muhteşem spor olmasından dolayı katıldığım önerme. bu kadar bağımsız değişkenin bir arada olduğu, hızlı ve eğlenceli bir başka spor dalı yoktur. basketbol hem bireysel hem de takımsal başarıyı ödüllendirir. vücudun her bölgesinin kullanılması estetik açıdan nitelikli görüntüler yaratır ve oyuncu açısından zengin bir deneyim sağlar. pek çok detaylı kural içermesi, maç içindeki varyasyonu artırır. aynı zamanda futbol veya voleybol gibi pek çok sporun aksine tek başına da oynanabilir, potanın yüksekliği ve darlığı ile topun her defasında elinizle kaldırmanız gereken 500 gr'lık ağırlığı başlı başına bir challange sebebidir çünkü; örneğin futbolda boş kaleye şut atmanın pek keyfi yoktur. ayrıca takımda pivotundan guard'ına kadar herkesin skora katkı yapması beklenir, herkes sayı atarak yıldız olabilir ve kişisel tatminini yukarıya çekebilir. kimse defansta beklemek zorunda kalmaz. aynı zamanda bu sporu ülkemizde oynayan kesim az çok orta-üst sınıf olduğu için daha centilmendir, insanların oyunda birbirine gereken saygıyı gösterme ihtimali daha fazladır.
küçükken futbol maçlarının çoğuna mahalle abileri tarafından alınmadığım halde az ötedeki basketbol sahasına gidince kimsenin dışarıda bırakılmadığını görür ve şaşırırdım. basketbol maçları mutlaka kişi sayısına göre hesaplanır, sayı fazlaysa tek maç yerine kısa maçlardan oluşan turnuvalar düzenlenirdi. bugün bile türkiye'deki profesyonel futbol takımlarına baktığımızda abiciliğin ve dışlamanın olduğunu hala görürken, basket takımlarımızda yerli-yabancı ayrımı olmaksızın belli bir bütünlük ve arkadaşlığın yaşanmaya devam ettiğini görürüz. bu da bu sporların doğasındaki farkın bir yansıması gibi geliyor bana. sonuç olarak basketbol bir mucizedir, moruklayana kadar oynanması gerekir.
balkondan aşağı halı silkeleyen ev hanımları
-
camını kapa yazan bir entry gördüm. neremle güleyim bilemedim. bir de titiz hanımlar yazmış. titizlik alt kattakinin çamaşırlarını toza bulamak mi demek ?yiyorsa balkonun içinde silkele halini ve dökülenleri topla faraşla ve çöpe at? off şu ayı davranışı bile savunanlar varken, bu ülkeden adam olmaz. ben mecbur muyum cam kapalı oturmaya? oldu olacak balkondan aşağı da sıç. tuvalet kirlenmesin. köyünüze dönün canlarım. bu ülkenin en büyük sorunu, köyde yasamasi gereken cahil cühelanin kente toplu göçüdür. titiz yazmış ya. hâlâ gülüyorum. hahahahhahahaha.
edit: kız, debeye sokmuşsunuz bunu. halıları silkeleyen komşunuz var değil mi ? bende de var öyle bir manyak. allah kurtarsın hepimizi bacım.
500t
-
500t otobüsleri aslında otobüs değildir. mutantdır, canlı organizmadır, binen yolcuları içine alır eritir ağzına sıçar sonra posasını belli duraklarda dışarı atar. yaşayabilmek için yenilerini alır.
34 ra 4651
-
savcı halı saha maçındaki öğretmenlerle ilgilenmekte olduğundan cezasız kalacak olaydır.
edit: (bkz: diyarbakır'da 14 öğretmenin gözaltına alınması)
uyarı için arkanabakmassankuserim ve lot'a teşekkürler.
beyaz futbol
-
abdülkerim durmaz'ın ortamdaki geyiğe bir türlü dahil olamadığı program. oraya geyikçi bir fenerli lazım.
a. çakar : duygun yarsuvat'ın babasının yıldırım demirören'in babasıyla iş ilişkileri, dostluğu filan vardır.
rok : olur mu hocam ? duygun yarsuvat yıldırım demirören'in babasıyla yaşıt zaten. duygun yarsuvat'ın babasının olsa olsa abdülhamit han'la filan dostluğu vardır.
fikret orman'ın kızına araba alması
fakirliğin anlaşıldığı anlar
-
on yaşlarında sakat bir çocuğun, tekerlekli sandalye yerine, bebek arabasında taşınmak zorunda kalındığını gördüğün an. muhtemelen o her yeri dökülen bebek arabasını da başkası vermiştir çünkü çocuğun annesi 1,5 lira olan otobüs parasını bile zor denkleştirdi, ''1 lira olsa olmaz mı? daha geri döneceğiz bir de'' dedi. muavin gencin bile gözleri oldu ''abla hava sıcak, su alırsınız, para istemez bizden olsun'' dedi. bizim kampüsün girişindeki araştırma hastanesinde onlar inene kadar kimseden çıt çıkmadı.
insanların böylesi zorluklar yaşadığı bir ülkenin vatandaşı olmaktan utanıyorum...
schalke 04'ün okunuşu
-
şalke sıfır dörttür, zaten içinde bu takımın geçtiği muhabbeti yaptığımız insanların yüzde 99.9'u türk, böyle söylediğinde de anlıyorlar, kenardan bir hans'ın fırlayıp "nein nein, nul fiya" deyip fırça atacak hali olmadığına göre şalke meramını anlatan bir söyleyiş şeklidir, doğru olmasa bile
semih saygıner
-
mehmet demirkol'un "en büyük başarın hangisi?" sorusuna verdiği cevap:
"bence en büyük başarısı bir insanın, tembelliğine karşı koymasıdır. bunu yapan her şeyi yapar."
hayata ve hayatına yön vermek isteyen fakat bir türlü harekete geçemeyen, kendine motivasyon sağlamak için birinin gazına ihtiyacı olan herkese semih saygıner'in röportajlarını izlemeyi tavsiye ediyorum... sen çok yaşa semih abi.
bağdat baharat
-
şöyle yapalım
bir ay tüm ürünleri bedava satın, çok beğenirsek, yemeklerimizde fark yaratacak bir tat yaşarsak, %30 indirimli fiyat ile baharatlarınızı almaya devam edelim.
piyasalar fena.
türklere sorulan salak sorular
-
almanya'daki exchange sırasında:
alman: - türkiye'de itfaiyeci var mı?
türk: - hayır dev battaniyeler var onlardan örtüyoruz biz yanan binalara ormanlara..