hesabın var mı? giriş yap

  • ing. birlestirilmis kelimeler. ingilizce konusurken turkce'deki ulama gibi kelimelerin birlestirilerek okunmasi. slurring of words veya reductions olarak da bilinir. gunluk konusmada kullanilir. textbook cumleleri degildir. you genelikle ya, cu diye okunur.

    ornegin,

    what do you= wadya
    what do you wanna say= wadya wanna say
    what do you gonna say = wadya ganna say
    what does he want = whatz he want
    how is it going = howz it goin'
    how does it work = howz it work
    what are you doing = whadcya doin'
    where did he go = whered he go
    where is she?= wherezshe
    how did he do that = howd he do that
    who do you like? = whodoya like
    why did he do that? = whyde do dat
    could you = ku cu
    would you = wu cu
    did you = dijyu
    i'll = ayl
    i'd= ayd
    what does he want = wadz he want
    sort of =sorta
    kind of =kinda
    supposed to=suppost
    i am going= i'm gonna (american)
    i am going = i'mna (canada)
    do you want to = do you wanna
    i can see= ikinsee
    make them= make 'em
    got to = gotta
    have to = hafta
    could have = coulda
    should have = shoulda
    would have = woulda
    must have = musta
    a lot of = lotsa
    trying to = tryna

    combining words
    https://www.youtube.com/watch?v=t1rpmy3xkdc
    https://www.youtube.com/watch?v=ijpdr7kbl9k

  • 763 bin kişiye neden ikamet izni verilmiş? onu da açıklasaydı valilik.

    edit: çokça mesaj geliyor. iranlılar, ruslar, öğrenciler, iş insanları, başka ülkelerden çalışmaya gelenler, falan falan falan. doğrudur. o zaman da yüzbinlerce afganistan/pakistanlı'nın kaçak olduğu doğrulanmış oluyor.

  • yaklaşık 5 aydır yalnız yaşıyorum, başta çok korkmuştum, baş edemem sanmıştım ama zor yanları olduğu kadar harika taraflarının da olduğunu görüp, bi de belki de sadece çaresizlikten kabullenip alıştım yalnızlığa.
    şikayet etmez oldum zaman içinde.
    ama bazı anlar var ki sanki hiç yalnız kalmamışsın gibi..

    annem geldi 2-3 gün önce bir iş için, o günden beri birlikte takılıyoruz, ben işten geliyorum annem evde beni bekliyor oluyor, eve bi giriyorum televizyon sesi açık -ki ben tv izlemem-, ışıklar yanıyor, içerde yemek kokusu buram buram, ev mis gibi temizlik kokuyor, ben masayı hazırlıyorum, yemeğimizi yiyoruz, tv'deki bi programa kahkahalarla gülüyoruz, o sadece bahanesi oluyor aslında nasıl da gülesimiz varmış. dışarı çıkıyoruz gezip, eve gelip, tekrar çay koyup oturuyoruz falan filan...

    bugün yolcu ettim annemi ama dalgınlık ya işte aklımdan çıkmış, eve bir geldim her yer kapkaranlık, ışıklar haliyle sönük, yemek kokusu yok sadece temizlik kokusu sürüyor, ısıtıcı açılmamış soğuk yüze vuruyor, mutfağa girdim mandalina almış bana annem, tabağa hazırlamış gelince yerim diye. dolabı doldurmuş aç kalmasın benim uyuşuk kızım diye.

    geliyorum oturuyorum odama. o an bir şeyler ağır geliyor, sapıtıyorum. sanki 7 senedir ailesinden ayrı yaşayan hatta 5 aydır evde tek başına yaşayan ben değildim de dedemdi. -selamlar dedem-

    ilk ağırlığı üstümden atıyorum, biliyorum yine alışacağım, çok değil ertesi gün.
    şimdi televizyonu açtım, izlemesem de evde ses oluyor. güzel bi şey bu. evet.

    (bkz: yalnızlığa alışmak)

  • kendisinin kel kafasını öptüğümü söylemiş miydim?

    fenerbahçe'den kovulduktan sonra, türkiye'den ayrılmadan 2 gün önce acarkent'te yer alan evine gittim. zar zor ulaşabildiğim aslanlı ev tariflerinden yola çıkarak evini buldum. kapıda nakliye için bir kamyon, 3-4 tane taraftar, bedri baykam ve asistanı vardı. benim boynumda boyunluk, 10 gün önce talihsiz bir kaza ile boynumu kırmıştım. sağa sola robocop gibi bakınıyorum. sonra kamyona eşya taşıyan alex de souza geldi kapıya, ayağında terliklerle.

    tanıştım. alex de souza ile tanıştım. ben adımı söyledim. merhaba ben alex dedi. mütevazı kelimesinin içini dolduran bir adam. kendisine dert yandım, başkan aziz yıldırım ve aykut kocaman hakkında serzenişte bulundum. problem yok dedi. sanki kovulan benmişim gibi, o kadar sakin ve vefalıydı. o kadar fenerbahçeliydi. ve bir o kadar mutsuz ve üzgündü.

    ben aslında ingilizce konuşuruz diye düşünüyordum ama başından itibaren bütün sohbet türkçe gelişti. çocukları, eşini falan sordum. alex de souza'ya bildiğin halini, hatırını sordum yani. kendisi için hazırladığım ufak bir hediye verdim. sonunda nasıl oldu bilmiyorum, bir anda eğil kafandan öpücem dedim. güldü ve kafasını eğdi. ben alex'in kafasından öperken, bedri baykam'ın asistanı fotoğrafımızı çekiyordu. sanki iki eski arkadaşmış gibi tokalaştık, beraber atkı açtık, sarıldık ve vedalaştık.

    o anlar hayatımın unutulmaz anları arasında yerini aldı. gecenin bir vakti fitbol dergi'de samet güzel'in yazısını okurken geldi aklıma ve yazmak istedim. bu adam kesinlikle bir futbolcudan fazlası. ciddi anlamda duygusal ve iyi bir insan. saha içi ve saha dışında kesinlikle aynı yapıda olan, hayatımda arkadaşım olarak temasta kalmasını isteyebileceğim bir insan. yolu hep açık olsun.

  • 59 seconds kitabında richard wiseman'ın alıntıladığı akademik çalışmalardan birinde bir grup borsacıya stresi düşürmesi için köpek veriyorlar. diğer grup ise kolesterol ilacı kullanıyor (sebep: stres kolesterolü arttırıyor). 6 ay sonunda köpek besleyenlerin kolesterol seviyeleriyle ilaç kullananlarınki aynı çıkıyor. ayrıca deneye katılan borsacıların tamamı deney için aldıkları köpeği geri vermeyi reddediyorlar.

  • başlık: sıçmadan önce 74 kiloydum.

    sıçtım tartıldım yine 74 kiloyum. acayip mantık hatası.

    @2- adam tartıya sıçmış beyler.

    not: aramaya inandım aradım bulamadım. gören olurda uyarırsa silerim.

  • internette dolanırken görülen bir haberde dikkat çeken fiyatlardır. hem de bunlar deprem ertesi zamlanmış fiyatlar.

    ürün fiyat (tl)
    kısa samsun, maltepe 150.000
    uzun samsun, maltepe 175.000
    uzun tekel 2000 450.000
    kısa tekel 2000 (kutulu) 400.000
    uzun tekel 2001 300.000
    kısa tekel 2001 250.000
    35 cl. yeni rakı 1.400.000
    70 cl. yeni rakı 2.500.000
    70 cl. normal votka 2.000.000
    70 cl. cin 2.150.000
    75 cl. buzbağı şarabı 1.100.000

    lan dedim, dolar kaç paraymış acaba o zaman?
    http://paracevirici.com/…doviz/1999/amerikan-dolari
    1999 ortalaması 420.000,00 tl imiş.

    yani samsun/maltepe = 0,35 dolar * 3,86 = 1,35 tl
    uzun tekel 2000 = 1,07 dolar *3,86 = 4,13 tl
    35 lik rakı = 3,33 dolar*3,86 = 12,85 tl

    şimdilerde en boktan sigara 9 tl, 35'lik rakı da 50 tl

    lan dedim peki asgari ücret ne kadarmış o dönem?
    http://www.alomaliye.com/…r-1974-yilindan-gunumuze/
    93.600.000 tl imiş.

    peki bununla kaç şişe 70 lik rakı alınıyormuş?
    93.600.000/2.500.000 = 37,44

    şimdi 37,44 şişe 70liği kaça alıyoruz?
    37,44*93=3.481 tl

    asgari ücretle şu anda kaç 70'lik alınabiliyor?
    1404/93 = 15 şişe

    kimse ehonomi çoh iyi, alım gücü arttı demesin. kalbini kırarım.

  • plaza köpeği olmak niye ezikleniyor onu anlamadım, birinin malına mı göz koyduk, birini birinden mi ayırdık, birinin parasına mı çöktük. ulan namusumuzla çalışıp paramızı yiyoruz, hiçbir şey yapmadan yiyen bizden daha mı doğru oluyor ahaha