hesabın var mı? giriş yap

  • aritmetik bir islemin yapildigi andir.

    lafin anlasilma ihtimali * (lafin anlasilmasinin getirisi - laf anlatma eforu) > etkisiz hale getirme ihtimali * (dunya iklimine marjinal fayda - dovme eforu)

    onermesi dogru cikarsa laf anlatilir, yanlissa dovulur.

  • buyrun bu da yeni bir haber.

    başka bir minibüsçü, başka bir genç kız, yine yoldan ayrılan bir dolmuş ve minibüsçünün inmek isteyen kıza söylediği cümle..

    sonuçta kız minibüsten inmeyi başarmış. yani tecavüze uğramamış, yaralanmamış, ölmemiş. ve bunlar başına gelmediği için mahkeme bu minibüsçüyü tutuksuz yargılanmak üzere bırakmış.

    kızın isyanı çok haklı değil mi?
    "şikayetçi oldum ve olay mahkemeye taşındı. ama tutuklanmadı bile. tutuklanması için illa benim ölmem mi gerekiyordu."

    unutulmaması için
    #özgecanyasası

  • itfayeciliği ve itfaiye çalışanlarını merak eden küçük kıza çok da güzel bir şekilde takım halinde fotoğraf çekilip, göndermişler.
    bunu çekemeyecek veya eleştirebilecek kadar boş bir insan olman tartışılmalı bence.

    edit: imla

  • platonik aşkın bünyeyi aptal ettiği durumlarda akla gelebilitesi olan bir durumdur.. karşı cins (genelde hatun olur bunlar) pek bi güzeldir, iyi kalplidir, lakin bir türlü etkileyemezsiniz, diliniz tutulur, açılamazsınız vs... sonra planlar yapmaya başlarsınız, "nasıl dikkatini çeksem?" "ne yapsam da bana aşık olsa?" diye kafa yorarsınız (ya da sadece ben yoruyorum).. çok yaratıcı bünyenizin aklına "hayatını kurtarırsam kesin bana aşık olur" fikri gelir (çok film izliyorsunuz gözümden kaçmadı).. sonra hızlı hızlı gözünüzün önünden sahneler geçmeye başlar..

    boğuluyordur.. imdat çığlıklarına yetişip sahile kadar taşırsınız.. suni solunum filan (sizi gidi sizi).. sonra hayata döner ve size sımsıkı sarılır.. evet! başardınız!!

    karşıdan karşıya geçiyorsunuzdur okul çıkışında.. bir anda hoşlandığınız kişi yola atlar.. hızla gelmekte olan kamyonun acı fren sesiyle birlikte çevik bünyeniz onunla birlikte karşı kaldırıma düşer.. bütün arkadaşlarınızın gözü önünde olmuştur bu olay bir de! karşı cins kişisi size minnettardır, sıkı sıkı sarılır.. o da nesi? aşık mı olmuş ne? bravo! başardınız!!

    teröristler okulu basmıştır!! hoşlandığınız karşı cinsi rehin almışlardır.. siz de çaresiz durumdasınızdır.. sonra ağzınızdan o sözcükler çıkar.. "onu bırakın beni alın.." aşkınızın gözlerinden süzülen damlaların anlamını hepimiz anladık sanırım.. mekandan sağ salim çıkarsanız pembe panjurlu ev fantaziniz için para biriktirmeye başlayabilirsiniz, kefilim..

    birlikte yemek yiyiyorsunuzdur.. bir anda zat-ı muhteremin boğazına bir şeyler kaçar... hemen sırtına vurursunuz, olmadı ters çevirirsiniz... hastaneye kaldırırsınız.. evet!! hastanede gözlerini açtığında başında siz varsınızdır!! o aşık olmayacak da kim olacak?

    bu örnekler uzar da uzar...

    lakin hayat acımasızdır.. hoşlandığınız karşı cinse çıkma teklif etme arifesinde, gözünüz ondan başkasını görmezken bir anda bir fren sesi duyulabilir ve kolunuzdan kenara çekilme durumu söz konusu olabilir (başıma geldi ordan biliyorum).. akabinde " hele hölö, ben senden hoşlanıyorum" demeyiniz.. zaten gözünde saf salak aşık imajı çizmişsinizdir, gözünün önünü göremeyen bir bünyeye aşık olmasını beklemeniz bünyenizi daha da yıpratır..

    boşverin gitsin yahu! hayat devam ediyor.. ne güzel kuşlar böcekler! hayat kurtarmayla aşık olacaksa hiç olmasın değil mi ama? sizden iyisini mi bulacak?
    karşılıklı olan sevgi bütün bu fantazilere layıktır.. gerisi sözlüğe başlık olur.. hatırlanınca dalga geçilir..

  • bugün yıldızdağı kayak merkezinde gerçekleşmesi beklenen ve haftalar öncesinden duyurulan, ilan panolarına asılan sivas konserine, konser alanında olmasına rağmen soğuğu bahane ederek sahneye çıkmayan, profesyonellikten uzak davranan kişinin sebep olduğu rezalettir. sivas'ta ocak ayında nasıl bir hava bekliyordu da vazgeçti acaba? hayatında hiç konsere gitmemiş, hiç kayak merkezi görmemiş yüzlerce çocuk otobüslerle 60 km yol gittiler, saatlerce soğukta beklediler ama beyefendi üşümekten korktuğu için sahneye çıkmadı. görsel böylelerini şımartıp para kazandırmamak lazım.

    çocuktu lan gelenler, belki bir daha hiç böyle bir imkan bulamayacak. ne hevesle, ne heyecanla beklediler bugünü.

    ön edit: bazıları bu havada konser mi olur, karda sahneye mi çıksınlar diye konuşuyor. 3 hafta önce 25-26 aralık tarihlerinde reynmen, tuğçe kandemir vs geldiler hava -25 idi, yılın en soğuk günleriydi. paşalar gibi çıktı işlerini yaptılar, alkışlandı gittiler. diyelim ki teknik sorun var; illa müzik gerekmez, eline mikrofonu alıp kısa bir konuşma yapmak, bir özür dilemek, en sevilen bir şarkısını çalgısız da olsa söylemek bu kadar zor muydu? gelenlere saygısızlık değil mi bu? bu havada sahneye çıkılmaz demiş. playback teklifini dahil kabul etmedi. hala gelmiş sabunluyorsunuz.

    edit: arkadaşlar, konser halka açık, ücretsiz
    bir konserdi. valilik bütçesiyle, çocuklara ocak ayı etkinliği şeklinde düzenlendi ve herkese açıktı.

    rider falan bilmem ama kendisini bekleyen o kadar insan varken, hiç yoksa çıkıp, eline mikrofonu alıp bir iki kelam edebilirdi, etmedi. sahneye hiç çıkmadı.

    kayak merkezi, yani sivas valiliği de konuyla ilgili açıklama yaptı;

    twitter

    --- spoiler ---

    1- kamuoyuna duyurulur
    saygıdeğer misafirlerimiz sizlerin güzel bir zaman geçirmeniz amacıyla soğuğa rağmen ekipler dün geceden beri çalışarak sahne kurulumları gerçekleştirilmiştir.

    şehrimizin güzel sanatlar lisesi öğrencileri aynı şartlarda ve aynı teknik ekipmanlarla,başarıyla konser icra etttiler. maalesef konser saatinden 1 saat geçmesine rağmen sahneye çıkılmamış olup kar yağışı bahane edilerek..

    3- kullanacakları cihazların kıymetinden bahsetmişler bu zor şartlarda konser için tesisimize gelen misafirlerimizi üzmüşler ve tepkisini çekmişlerdir. bizler programın icra edilebilmesi için playback dahil alternatif tekliflerde bulunmamıza rağmen tarafımıza izahı yapılamayan..

    4- teknik eksiklikten dolayı programın yapılamaması açıklaması, şartları zorlamalarına rağmen sahneye çıkamadıkları açıklaması tamamen çarpıtmadan ibarettir. çünkü cihaz ayarları için sahneye dahi çıkılmamıştır..

    5- bu durum gösterdi ki bundan sonraki her türlü organizasyonumuzda topluma ve hayranlarına daha fazla saygı duyan, cihazlarından çok sevenlerine değer veren, zaman ayırarak etkinliklere gelen sevenlerine saygı duyan sanatçılarımızla sizlerin karşısında olacağız.

    tekrar saygı ile sizlerden özür dileriz.

    --- spoiler ---

  • o değil de normal hızda konuşan, diksiyonu aksansız; bildiğin normal düz genç insan siyasetçi gördüm ilk defa ülkede. tarif edemedim kelimeyle, bünye alışık değil.

    toplantıda gerekirse atarım diye lipton getirip, olaylar kopunca millete fırlatmak nasıl bir tepki şeklidir lan shshdh. başarılı. approved.

    derhal bir kaç yıl ülke yönettirilsin.

  • asgarî ücret artışı bir gelsin, o zaman göreceğimiz asıl şenliğin fragmanıdır..

    edit: "neden" diye soran arkadaşlar olmuş. buraya yazayım;

    peynir üretiyorsun diyelim. yanında 10 kişi çalışıyor. ocak ayındaki zamla beraber bu adamların maaşına 1000 lira zam gelse, sigortası, vergisi, algısıyla beraber senin cebinden çıkacak para kişi başı 1500 lira olur. 10 kişi için 15 bin lira fazla ödeme yapacaksın. bu maliyeti ister istemez ürünlere yansıtman gerekir.
    aynı durum senin malını taşıyan lojistik firması için de geçerli. daha sonra ürün markete gelecek, markette de aynı şekilde işçiye daha fazla ödeneceği için bu maliyet de yansıyacak..

    yani asgari ücretin artmasının maliyetlere bir yansıması olacak her şekilde.

    edit 2: biraz önce başka bir markete gittim. pınar süt 8,90 falandı. 15-16 lira olması an itibarıyla doğru değil yani.

  • hagaten de turist sozlukculerce belirtilmesi enteresan olmu$ antalya'nin nimetlerinin.. $u anda orda ya$amasam da yillarin verdigi tecrubeyle memleketi tanitalim:

    -2-3 ay suren kopek bayiltan sicagina bir cozum getirebilirseniz, ulkenin en fantastik iklimine kendinizce sahipsiniz demektir. mart'ta yuzmeye, haziranda kayaga, aralik'ta bowlinge gidebilirsiniz. bunu yillardir diyip dururuz biz 07liler ama bir antalyali da yapmaz bunlari, o ayri bir ibneligin konusu.

    -turkiye'nin en spor yapilasi kentlerinden biridir. her mevsim gunun herhangi bir saatinde konyaaltina ko$uya veya yuzmeye gidebilirsiniz. en kotu ihtimalle "bu sogukta iyi cesaret" baki$larina maruz kalir, "ben askerligi afyon'da yaptim haci" baki$lariyla plaseye plonjonla kar$ilik verirsiniz. anti-ornek: ist.da gune$li bir pazar gunu bostanci sahil yolu veya ortakoy-sariyer hatti di$inda bir zaman-mekanda ko$tugunuzda ise herkes size deli veya kapkacci gozuyle bakar. ko$uyu birakin, tenis-basketbol vb. sporlarin kolayligina deginmiyorum bile.

    -firsat olmayabilir veya benim gibi baymi$ olabilirsiniz. ama elinizin (ayaginizin indeed) altinda onlarca superior plaj sizi beklemektedir. merkezdeki plajlardan (lara, konyaalti, buyuk/kucuk calticak, hatta beldibi, olimpos, faselis) gina mi geldi? 2 saat mesafede ka$, belek, alanya, biraz daha giderseniz fethiye sizi beklemekte. alemin en gudik yerleri olan bodrum ve ce$meye ihtiyaciniz yoktur kimi kuzeyliler gibi.

    -$ehrin trafiginin son yillarda iyice bozuldugu dogru. heryerdeki kav$ak yapimlari da can sikmakta. ama ne yaparsaniz yapin en uzak mesafeye en kalabalik gunde 1 saatte varabilirsiniz eli yuzu duzgun bir $ofor veya yaya iseniz. $ehir geni$lese bile abartili yerlere ula$madi daha sinirlari. cok modern olmasa da buyuk$ehirin nimetlerinden yararlanmak bu acidan guzeldir.

    -bir kultur $ehri olarak istanbul olamaz antalya. ama bir izmir bir ankara'yla cok rahat ba$a cikar. konser, tiyatro, opera/bale ve yerli sinemanin en hasini bulacaginiz $ehir burasidir eger ilginiz varsa. malesef universite okuyan antalyalilar pek geri gelmedikleri icin $ehrin orta-genc nufusu nispeten du$uk egitimlidir bu baglamda sanata ilgi genelde ic/di$ turistlerden gelir. onlar da sinemayi sallamadiklarindan; antalya'nin sinemalari dandiktir. sadece ali$veri$ merkezlerinde i$e yarar salonlar bulunur. onlar da ist.dakilere gore ufak tefektir.

    -$ehrin aldigi gocun haddi hesabi yoktur. ba$bakan rte gecenlerde "ist. en cok goc alan yerdir" buyurmu$. bu iyi bir atmasyondur. dogu olsun, karadeniz olsun her mekandan insan bulunur. bunun avantajlari vardir diyemem ama bu "mozaik" icinde istanbul'a nazaran suc orani du$uktur. turkcesi bozuk almancasi mukemmel cogu insan vardir. yerli/yabanci turistlere kusur -paralari varsa- edilmez. mekanlar kisa oldugu icin taksiciler sizi gunduz gunduz itmeye cali$maz.

    -eger ufakliktan beri ant'da ya$iyorsaniz, egitiminiz hic de fena olmayacaktir. gecen yil turkiye birinciliginden du$se de, antalya'nin oss ba$arisi nerdeyse son 10 yildir ilk 5'tedir. bir de saglam liselerden birine girerseniz $ukela olur. akdeniz uni. ise her bolumu ile olmasa da guzide bir egitim kurumudur.

    -alman/misir/israil/rus uluslarindan herhangi biriyle bir i$iniz, ilginiz, talebiniz varsa, ugrayacaginiz kentin plakasi 07, telefon kodu 242 olmalidir. yaz aylarinda sayilari turklerden cok oldugu icin yazin kentin ismi antalia olarak yazilir cizilir.

    yazdigim kimi avantajlarin uzantilari elbette dezavantaj olarak kar$imiza cikar. ama antalyali bir insana istanbul ve izmir di$inda hicbir turk $ehrini begendiremezsiniz. hele o toz toprak dolu ic anadolu mekanlarini.

  • gs'lıyım. twitter'da da maç 2-0 iken yazdım. hakem maçı tek düdükte bitirecekti. böyle yamyamlık olmaz. sahaya 15-20 dakika yüzlerce şişe, çakmak, ot, bok atılırken maç oynatılmaz. ısrarla oynattı. sonuç? maç bitti savaş çıktı. o taraftarlardan birinde bıçak vs olsa ne olacak? bir fenerli sakatlansa, bıçaklansa ne olacak? e bir dünya fenerli sahaya giren taraftarları tekme tokat dövdü. onlara ceza verebilecek misin? joseph'e çakmıştınız dünya kadar maç cezayı. şimdi fenerin yarısına ceza verebilecek misin? verirsen hangi yüzle vereceksin? sen futbolcuları koruyamadın, adamlar kendini korudu diye ceza mı vereceksin? maç sapıttığı an çal düdüğü, bitir maçı. bitiremezsen bu hale düşersin.