hesabın var mı? giriş yap

  • sabah ise gelirken ayni renk ama farkli bir çift ayakkabiyla gelinir*, her ikisi de kahverengi oldugu halde birisinin arkasi açik birisinin kapali ayakkabilarla is yerinde gün geçirilir. derse girerken minimum ögrenci farketsin diye masa arkasinda durulur vs.

    aksamüstü is çikisi bir arkadasin arabasiyla sehre inilir. atm'den para çekilmesi gerektiginden arkadastan biraz beklemesi rica edilir, arabadan inilir. banka para vermez, bu arada arabada bekleyen arkadas arkadan gelen arabaya yer açmak amaçli bi kaç metre ileriye gitmistir. arkasinda park etmis olan arabanin ayni renk olmasi büyük talihsizliktir. para çekemeyen hatun söylenerek arkadaki arabaya biner. soför mahalllinde oturan adama hiç bakmadan dirdirlanmaya devam eder. kapiyi da kiracak gibi çarpar. arabada oturmakta olan adam da esini beklediginden dönüp bakmaz arabaya binene, onun yerine o da yüksek sesle karisi zannettigi kadina söylenmektedir çünkü. önceki arabada bekleyen arkadas dikiz aynasindan hadiseyi izlemekte, bir yanda da gülme krizine hakim olmaya çalisirken kornaya asilmaktadir. konusurken seslerin yabanci gelmesi üzerine arabadakiler birbirlerine ayni anda dönerler, bir an boyunca bos bos bakarlar, ayni anda çiglik atarlar. bizim hatun kaçar gibi arabadan iner, öndekine biner, öndeki araba, sürücüsünün gülme krizinden dolayi bir süre ilerleyemez.

  • ilişki iki kişi arasında yaşanan özel bir şeydir ve başkalarını buna karıştırırsan artık senin kontrolünden çıkar. maşallah kozan ailesi evinde ne var ne yok ilişkilerinde ne oldu herkesle paylaşıyorlar. yani kozan ailesinin ağzında bakla ıslanmıyor. misal,

    esma ağlamış, üzgün bir surat ifadesiyle kapıyı çalar. anne kapıyı açar.
    - aaa esma ne işin var kızım sabah sabah.
    - hiç anne........anne
    - efendim kızım
    - anne ben birkaç gün burada kalabilir miyim?
    - tabii kalabilirsin güzel kızım benim. (yanağını okşar) da ne oldu esma neden burda kalmak istiyorsun? selim’le tartıştınız mı yoksa?
    - yok anne ya daha kötü.
    - ne oldu kızım yaa annene de mi anlatmıycaksın?(kızgın)
    - anne......selim.......bu sabah...........osurdu
    - neeee?
    - duydun işte. ben de çıktım buraya geldim.
    - aaaa. tamam kızım sen git elini yüzünü yıka ben de kahvaltıyı hazırlıyayım.

    biraz sonra yatak odası,
    - cemal kalk canım esma geldi.
    - canım kızım benim.... ama suzan neden gelmiş ki sabah sabah.
    - cemal......bu sabah selim.............osurmuş. esma da....
    - kalkmış buraya gelmiş. ah suzan ah suzan. hiç büyümüyecek senin bu kızların.....................gerçi alışkın değil bizim kızlarımız böyle şeylere. biz hiç osurmadık onların yanında.
    - cemal ne yapacağız şimdi boşanırsa bunlar.
    - ah kadınım bu kadarcık şeyden boşanılır mı?

    biraz sonra telefonda,
    - alo çiçek uyandınız mı kızım?
    (çiçekle kocası yatakta oynaşıyorlardır)
    - uyandık tabii annem benim.......anne ne oldu sabah sabah kötü bir şey mi var.
    - kızım bu gün işin var mı?
    - önemli bir işim yok anne. ne oldu anlatmıyacak mısın?
    - esma geldi bu sabah......
    - eeee kötü bir şey mi var yoksa?
    - selim osurmuş esma’nın yanında çiçek.
    - neeee.. koskoca selim arhan.
    - neyse sen gelde bir konuş kızım kardeşinle.
    - tamam anne ben birazdan ordayım.

    necati-çiçek,
    - ne olmuş hayatım kötü bir haber mi?
    - sayılır. selim esma’nın yanında osurmuş.
    - hahahahaha çiçek bu mu yani?
    - ne var necati biz alışkın değiliz böyle şeylere
    - ama hayatım ben senin yanında hep osururum.
    - (sevgiyle bakar) ben seni çok seviyorum o yüzden de....
    - yani esma selim’i çok sevmiyor mu diyorsun?
    - (kızgın) ben gidiyorum necati!

    tekrar evde,
    - anne ben dayıma yardıma gidiyorum.
    - tamam oğlum.
    - anne bir şey mi oldu?
    - yok oğlum ne olsun?(küçükler her şeyi bilmez)
    - anne.....esma ablam neden gelmiş?
    - gelemez mi oğlum burası onunda evi.
    - gelir de ağlıyordu sesini duydum ondan soruyorum.
    - oğluuumm......bu sabah selim ablanın yanında osurmuş.
    - neee....
    - evet oğlum ablan da buraya gelmiş.
    - anne ben gidiyorum akşama konuşuruz. vay terbiyesiz.....

    biraz sonra arhan’ların mutfağı,
    (suzan durgundur, dalıp dalıp gidiyordur)
    - abla neyin var bugün senin durgunsun.
    - yok bişeyim nazlı sen pirinçlerini ayıkladın mı?
    - ayıkladık ya demin beraber abla.......abla senin birşeyin var anlatmıyorsun.
    - yok birşeyim kızım sen ordan bana bir domates versene.
    - ablaaaaaa
    - tamam tamam. esma geldi bu sabah.
    - eeeee
    - selim sabah yanında osurmuş.
    - inanmıyorum abla ya selim bey.
    - evet selim bey
    - valla hiç beklemezdim abla yaaa.

    bu sırada ozan’la dayısı köfte arabasının başında,
    - ozan neyin var be dayıcım. ceylan’la kavga filan mı ettiniz?
    - yok dayı allah korusun.esma ablam gelmiş bu sabah.
    - eeee
    - selim abi....sabah ablamın yanında osurmuş.
    - eh be dayım bu mu yani sorun
    - ya dayı ya osurmuş diyorum sana.
    - bu çok normal insansal bir davranış. gel sana evlilikte osurugu siradanlastirma sureci anlatayım........

    işte böyle kozanlardan birinin evinde biri osursa* bütün herkes öğreniyor bunu.

  • biz hep hastaneye sıçtığımızdan, bizi bağlamayan tip.

    sokakta öpüşmeye gelince iş, "uuuu batının ahlaksızlığı". ortalığa sıçmaya gelince "e orda da yapıyorlar." batının ahlaksızlığını alıyor muyuz almıyor muyuz gençler, bi karar versek artık?

  • sinir sistemiyle bağlantılı akıl hastalıklarıyla ilgilenen bir tıp dalıdır. henüz psikiyatrinin, psikolojiden farklı olarak pozitif bir bilim dalı olduğunu algılayamayan insanların, nöropsikiyatriye önyargılı yaklaşmaları şaşırtıcı olamaz elbette.

    nöroloji ve psikiyatrinin temel eğitimleri aynıdır ancak belli bir yerden sonra iki farklı kola ayrılırlar. ikisi de beyin hasarı ya da hastalığı sonucu oluşan algı ve hareketlerdeki klinik problemlerle ilgilenirler. nörolojinin de, psikiyatrinin de ilgilendikleri esas nokta beyin ve sinir sistemidir. psikiyatri kişisel öznellik ve varoluşsal tasalar tabanlı ve diyalektiktir. nöroloji ise ilişkiseldir. ama nöropsikiyatride, bu iki alan birleşir. yani bir nöropsikiyatrist epilepsi hakkında açıklama yaparken, "temporal lob epilepsisi olan bir kişinin psikotik dünyasının içinde, altında yatan asıl içerik nedir" diye bir soru sormaz. psikiyatri devamlı iki şey arasında karşılaştırma yapar, çelişkilerden, karşılaştırmalardan güç alır. nöroloji ise bağlantılar üzerinden çalışır. karşılaştırma yapmaz. bir psikiyatrist, hasta hakkında yorum yaparken hastanın söylediklerinin ve yaptıklarının altında genelde gizli içerikler arar. ama hastanın tepkileri nöroloğun bildiği yola ters gelmediği sürece nörolog bunu yapmaz. nöropsikiyatri en çok davranışsal nöroloji ile bağlantılı ve benzerdir. psikopatoloji ile bağlantısı da yadsınamaz derecededir.

    nöroloji ve psikiyatrinin arasında gerçek bir birleşme olamaz. nöropsikiyatri, psikiyatri ve nörolojinin er ya da geç tek başlarına gidip de takılacakları yerde ortaya çıkan bir alandır. psikiyatrinin diyalektik ve "altta yatan anlamlar"ını, nörofizyoloji ve nöropataloji temeliyle birleştirir. ortak noktalarının, çıkış noktalarının aynı olduğu alzheimer, epilepsi, serebrovasküler kazalar/hastalıklar, limbik sistem ve benzeri alanlarda iyi bir çalışma alanı olur nöropsikiyatri. amma velakin, insanların var olan temaları ya da bilinçaltı fantezileri, nesnelerle olan ilişkileri, heterosinaptik fasilitasyon veya nmda reseptörleri gibi konularda psikiyatri ve nörolojinin ortak paydada buluşmaları zorlaşır.

    nöropsikiyatrinin evrensel olarak kabul edilen bir tanımı bulunmamaktadır ama en temel özelliği ve önceliği: beyin lezyonları ya da fonksiyon bozukluğu ile bağlantılı psikiyatrik hastalıkların ve bu tarz semptomlara sahip hastaların değerlendirilme ve tedavisidir. nöroloji ve psikiyatrinin arasında kalan alana odaklanır: dikkat bozuklukları, atiklik, algı, hafıza, dil ve zeka gibi.

  • mükemmel hareket. yemin ederim mükemmel hareket.

    ben şeyi merak ettim; melisa büyüyünce mesela 'breaking bad'i izledi aşırı sevdi ama eski bölümler...olur mu?