hesabın var mı? giriş yap

  • şu "çıkın sosyalleşin, bisikletinizi scooter'ınızı alın dışarı çıkın, tüketmeden eğlenebilmeyi öğrenin" diyenler nasıl bir kafa yaşıyor anlamak güç. bisikleti olmayan birisi için şu an kafadan 2000 lira harcattınız. scooter'ın rayici nedir bilemiyorum, bisikletten hallicedir diye tahmin ediyorum. "çayımı alayım termosa koyayım" desen termos fiyatları 3 hafta önce 250 liralardan başlıyordu. şimdi kaç olmuştur allah bilir. zaten istanbul'da bisiklete mi binilir amk siz delirdiniz mi? sinir stres sahibi olmayı geçtim 3 kişilik aileye gereken bisiklet miktarı x asgari bisiklet fiyatı zaten asgari ücreti geçiyor. herkes tek başına mı yaşıyor zannediyorsunuz?
    haydi her şeyi geçtim, tüm bunlara daha önceden sahip olduğumuzu ve tek başımıza yaşadığımızı düşünelim, sandviçimizi de evde yaptık çayımızı çorbamızı da... birisi bana "dışarı çıkıp sosyalleşmek" tam olarak ne demek, bir anlatabilir mi? ben dışarı çıktığımda kuşa, buluta, güneşe selam mı vereyim sosyalleşmek için? parka gidip bankta sap sap oturayım mı? arkadaşlarımla buluşsam mesela bankta termos kapağından çay mı içeceğiz? ulan ekonomi sıçmış batırmış, boğaza kadar batmışız adamlar hala iyimserlik sıçmaya çalışıyor ya ayar oluyorum. ne sosyalleşmesi lan?!

    edit: @iknowwhatyoudidlastsummer'in eklememi istediği mevzu da elbette arkadaş grubundan birisinin mutlaka sizi kafeye, yemeğe bir yere çağırması. bu yüzden görüşülemeyen insanlar var amk.

  • granada valencia maçının başlamasına yaklaşık beş dakika varken;

    "arkadaşlar şuan granadadayım ispanyaya erasmusla geldim .maçı izlemek için sahayı görebilen yüksekçe bi apatmana çıktım sizlere elimden geldiğince dilim döndügünce maçı anlatmaya çalışacagım."

  • restourant'ların şu an fiyat arttırmasının en büyük sebebi et,süt,yumurta fiyatlarındaki artışla ilgili de olsa doğrudan bu değil.

    asıl sebep ekonomik yavaşlama esnasında en büyük problem olan ve kar topu etkisi gösteren fix costların dağıtılması ile ilgili. fix cost dediğimiz şey, bir iskender kebabı doğrudan etkilemeyen, tüm iskender kebaplara bölüştürülen maliyetlerden ibaret.

    örneğin iskender kebaba koyduğunuz yoğurdun maliyeti her zaman (yoğurdun kg fiyatı)/(iskendere koyulan kg yoğurt) kadardır. ancak dükkan kirası böyle değildir. onun iskender kebaba maliyeti sadece iskender kebap satan bir yerde (aylık dükkan kirası)/(aylık satılan iskender kebap sayısı) kadardır.

    yani şu an olduğu gibi dükkanlara giden kişi sayısı azalırsa (alım gücünde düşüş), hiç bir ürüne zam gelmese dahi kebap başına fix costların artması sebebi ile her şey pahalanır. buna ek olarak bir de temel gıdalarda pahalılaşma varsa bu etki katlanır.

    şu an dışarı çıktığınızda her yerin doluluk oranına bakın, herkes sinek avlıyor. durum böyle olunca eskiden kirasını 5000 müşteriye bölen mekan şimdi 2000 kişiye bölüştürüyor. eskiden vergisini 1000 müşteriye bölen mağza şimdi 500 müşteriye bölüştürüyor. bu da ürün fiyatlarında enflasyonun çok üzeri artışa sebep oluyor.

    pahalılığın anormal olmasının en büyük sebebi şu an budur. ürünlerin pahalılaşmasına paralel gelir artışı olmadığı sürece bu etki artar. geçmişte "ekonomik kriz esnasında enflasyon artışı olamaz" fikrine dayanan ekonomik bir model mevcuttu, bu ve buna benzer etkilerin belirlenmesinin ardından bu teori de çöktü gitti. yerine başka bir model geldi, bize giren çıkan herşey yeni modelde çok daha güzel anlaşılıyor.

  • hangi 5 kıtada at sürdüklerini merak ediyordur. asya, avrupa, afrika 3 etti.

    edit: evvel zaman içinde pireler berber develer tellal iken osmanlı'nın 5 kıtada at koşturduğunu iddia eden bir entry vardı. iş bu entry o entrye ithafen girilmiştir.

  • özet: kanzuk, artık ne ara yaptıysa, bir de eskiden uçurulmuş yazarların nick'lerini yeniden kullanıma açmış. sözlüğün ilk yıllarında kullanıldığı için alamadığınız, özendiğiniz nickler varsa, yeni hesap oluşturup almayı deneyin. bakarsınız clairvoyant, author, onkaimeon, gibi kült yazar nick'lerine siz de sahip olabilirsiniz!

    ~

    ön not: malum şahıs muhteşem bir hamleyle entry silmeyi de yavaşlattığı ve otomatizasyonunu zorlaştırdığı için, 5774 entry'min tümünü silebilmek için, her çalıştırıldığında 100 entry'yi 50 dakikada silebilen script'i tam 58 kere manuel olarak başlatmam gerekiyor. günde 5-6 defa yapsam, 10 güne tüm entry'lerimi silmiş olurum diye düşünüyorum. şimdiye kadar 800 kadarı silindi ancak. (niye teker teker siliyorsun, hesabı kapa diyenler olursa, biraz aşağıyı okuyun. nick'imin başkaları tarafından tekrar kullanılmasını istemediğim için hesabı entry'siz şekilde açık tutacağım)

    ~

    ekşi sözlüğü birakma konusunda bir süredir çekincelerim vardı, ancak şu iki nokta kararımı kesinleştirdi:

    1) saniyede binlerce request'i process edebilen sözlüğün server'larını, sırf tepkilerini ortaya koyan yazarlar entry silmekte zorlansın, belki de bundan vazgeçsinler diye dakikada 2 entry silme limiti koyması. digiturk'ü iptal ettirmek için fax dayatmasından en ufak farkı yok bunun. (server yükü diyerek de aptal yerine koymasın bizi. an itibariyle türkiye'nin en çok ziyaret edilen 5. sitesinde yüzlerce yazarın birkaç saat içinde binlerce entry'sini silmesi bile, server yükününde ciddi artışa neden olmaz. kaldı ki saniyede sadece 1-2 entry siliyordu bu aralar hepimizin kullandığı entry silici script. abuse eden bir yanı da yoktu sözlügün serverlarını)

    daha da önemlisi:

    2) 2004 yılında emanon nick'iyle kaydolduğum 6. nesil yazar hesabım, formata uymamam (ilk entry'de tanım yapmama, başlıktaki entry'lere fiziksel referans içerme) gibi nedenlerle uçurulmuştu. hoş gerçi şimdi format da kalmadı, tanımsız entry'ler, @2'ler her başlıkta karşımıza çıkıyor, neyse bu konumuz değil.

    neyse, 2006 yılında tekrar hesap açmak istediğimde, emanon nick'i daha önce kullanıldığı (ve uçurulduğu) için aynı nick'i tekrar almama izin verilmemişti. o sırada komik bir gazete haberinde çıkan kafam kadar gülşah karakterinden esinlenip yeni nick'imi almıştım. bu 2. yazarlığım süresince arada bir nostalji yapıp modlog'a bakardım, eski nick'imin kayıtlarına, o zaman yaptığım format hatalarına.

    birkaç ay önce baktığımda ise, uçurulmuş (yeni adıyla leyla) eski nick'imin benden bağımsız çaylağın birine verildiğini gördüm. bu konuda ne söyleyim bilemiyorum. eski nick'lerin geri dönüşüme uğraması, aynı mahlasların yeniden farkli kişiler tarafından kullanılması nasıl bir işbilmezliktir? hadi benim yazarlığımı değersiz bulabilirsiniz, ama mesela, popüler kültür'e kezban terimini kazandıran author'un anısının üzerine, yarın bir gün feminist bir author'u mu yazar yapacaksınız? (edit: gerçekten de author'dan alakasız birisi bu nick'le çaylak hesabı açıp entry'ler girmiş iki yıl önce) ekşi sözlük'ün temeline, tarihine, nostaljiye, mahlasların kullanım amacına, her şeye ters düşen bir durum bu!

    bravo kanzuk! entry sansürleme, tema dayatma, kullanım koşullarını habersiz düzenleme, entry'leri düzenleyip kar amaçlı kullanma, bunlar güzel fikirlerdi, ama kullanılmış nick'leri başka kişilerin eline vermek özellikle muhteşem bir fikir olmuş. tebrik ediyorum.

  • kullandığı araç 350 bin euro civarı. onu o hayatından kurtaralım derken, o bizden 20 kişiyi falan işe alıp, ırgat olarak çalıştırabilir.

  • bir düğündeyiz, ben de nikah şahidiyim. nikah için adım anons edildi, yerimden kalktım, imzayı atıp , kız arkadaşımın yanına döndüm.

    - ya bizim orada bir baklavacı var, baklavaları çok güzel.
    + ?!?!?!
    - ne oldu? sana da getirmiştim bir ara. hatırladın mı?
    + az önce arkadaşının nikah şahidiydin. aklına bu mu geldi?
    - evet, ne var ki bunda?
    + yani sence bir gariplik yok?
    - yok, niye bir gariplik olsun?
    + off off, allah aşkına, nereden geldi aklına? baklava da yok masada.
    - nikah memuru bizim playstationcı abiye benziyor.
    + eee?
    - o abinin karşısında da, bu baklavacı var.
    + offf. neyse haberi olmasın çocuğun. sonra "nikahımda canı sıkılmış" diye düşünür.

    2 ay sonra

    - oğlum senin nikahta benim aklıma bizim baklavacı geldi len?!
    + oğlum benim de aklıma bisikletçi ibo geldi len?!
    - ahahaha.

  • bir bilgisayardan diğer bilgisayara veri taşımak için:

    1- kaynak bilgisayar üzerindeki taşınacak dosyaya fareyle sağ tıklayıp "kopyala" denir.
    2- fareyi çıkarıp diğer(hedef) bilgisayara taktıktan sonra kopyalanacak yerde sağ tıklayıp "yapıştır" ın aktif olmasını beklenir.
    3- bir türlü olmayınca, bozuk bu makine diyerekten lab. sorumlusuna durumu bildirilir.

    gibi, bazı arkadaşların yaptığı mallıklardır.

  • yer konya. gıda ürünleri üreten bir şirkette pazarlama müdürüyüm. konya bayimizi ziyaret için bayinin deposuna gittim. işten güçten fiyatlardan filan konuşuyoruz.adamın 15,16 elemanı var. öğlen zamanı geldi iki tencere yemek geldi. masaya koydular tabldot yemeğine benzemiyor sordum.

    - lokanta yemeği değil galiba .
    +yok benim hanım yapıyor gidip evden getiriyoruz.
    - zor olmuyor mu her gün, hergün yengeye eziyet filan .yemek şirketiyle anlaşsaydın ya.
    + olmaz içine domuz eti filan koyarlar.
    - konya'da domuz ne gezer.
    +bulurlar onlar.
    çakal, hem hemşerilerine güvenmiyor. hem de işi ucuza getiriyor. bu arada söyleyeyim yemek berbattı.

  • ders:diferansiyel denklemler
    alınan not:02

    valla ben almadım hoca verdi.

    hocanın not gerekçesi: 01 versem adını yazıp çıktın falan diye sen artist olacaktın ondan 02 verdim. hem böyle daha ezik görünüyorsun. hani yapmış da anca 2 puanlık yapmış gibi.