hesabın var mı? giriş yap

  • bugün yapmayı düşündüğüm eylem.

    hep resmi hep resmi nereye kadar amk biraz rahat olsak ne çıkar lan?!

    tabi yapamadım, hem işten atılmaktan hem de karımın beni boşamasından korktum.

  • içi fincan dolu büfe
    sürekli açık dini radyolar
    yün döşek ve yorganlar
    halı, olabildiğince çok halı
    sürekli koşturan, telaşlı, pamuk yanaklı, mis kokulu anane.

  • parmak yedirten bir hint yemeğidir. hazır sosunu türkiye'de bulmak çok zor olduğundan kendi işimizi kendimiz görmek gerekiyor... ama gerekli malzemelerin temini halinde evde de kolaylıkla yapılabilir. çok aç olmayan 5-6 kişiyi yanında pilav ile doyurabilecek bir tarifini de girelim ki bir faydamız dokunsun...

    tavuk marinatı için:

    5 tavuk göğsü (küp kesilmiş)
    4 yemek kaşığı yoğurt
    1 çay kaşığı doğranmış taze zencefil
    3 dövülmüş sarmısak
    karabiber, kimyon, muskat, dövülmüş kakule, toz kişniş, zerdeçal, garam masala (hepsinden 1 çay kaşığı)
    3 yemek kaşığı limon suyu
    4 yemek kaşığı sıvı yağ

    sos için:

    1 yemek kaşığı domates salçası
    1 yemek kaşığı domates püresi
    3 domates (kabukları soyulmuş ve küp doğranmış)
    2 çay kaşığı taze zencefil
    3 dövülmüş sarmısak
    2 soğan (ince kıyılmış)
    1 yeşil acı biber (ince doğranmış)
    2 çay kaşığı acı pul biber (acı zevkine göre artan/azalan oranlarda)
    3 karanfil tanesi
    8 kakule tohumu
    1 kutu krema
    2 kaşık tereyağı
    1 demet taze kişniş
    tuz, karabiber

    marinat için kullanılan bütün malzemeleri tavuklarla karıştırıp, buzdolabında bir gece bekletin.

    sos için büyük bir tavaya tereyağını (yanmasın diye az miktarda sıvı yağ ekleyerek) koyun ve baharatlarla birlikte soğan, sarmasak, zencefil ve biberi kavurun. üzerine domates püresi, salçası ile küp doğranmış taze domatesi ekleyin. 1 bardak su ekleyin, kısık ateşte pişmeye bırakın. isteğe göre tuz, karabiber ekleyin. sos kalın bir kıvama gelene kadar pişirin. son olarak kremayı ekleyin ve ateşin altını kapatın.

    bu arada marinata yatırdığınız tavukları marinat sosu ile birlikte 200 derecede önceden ısıtılmış fırında pişirin.

    sos ile tavukları birleştirin. yemeğin üzerine kıyılmış taze kişniş ekleyin.

    baharatlar için (bkz: mısır çarşısı)
    taze kişniş için (bkz: macrocenter), (bkz: migros)
    taze zencefil için (bkz: macrocenter), (bkz: nuhun ambarı)

    not: bu tarifte türkiye’de bulunması en zor malzeme garam masaladır. bulunamaması halinde es geçilebilir. taze zencefil yokluğunda ise toz zencefil ikame edilir.

  • yavaş ol şampiyon onu yapan kendi çocuğun bile olabilir. bu kadar değer vermeyin eşyaya.

    şimdi şöyle bir anımı anlatayım.

    üç kuruş fazla olsun kırmızı olsun deyip x markanın en janjanlı paketini aldım.
    araba kırmızı ışıl mı ışıl yanıyor. ilk arabam olması nedeni ile ayrı bir sevgi besliyorum ona.
    park ettiğimde mahallenin çocukları etrafına toplanır arabayı incelerdi. hatta tanımadığım
    insanların gelip satıyor musun fiyatı nedir? gibi sorularıyla karşılaştım. hafiften gururum okşanmadı değil.
    hayır bana ne oluyosa beğenilen araba ama g.tü kalkan ben. gerçi arabam hatchback di haliyle oda g.tü kalkık sayılır.
    neyse konuya gelelim. günlerden bir gün çok sevgili arabamın yanına doğru yaklaşınca arabada bir gariplik olduğunu fark ettim. iyice yaklaştım. arabanın sol tarafı boydan boya tabloya dönüştürülmüş.
    evet bildiğiniz tablo. bildiğiniz ev resmedilmiş, el ele iki çocuk, dereye benzer bir kazıntı, sonra bob abinin dediği gibi şurada bir ağaç olsun diye düşünülüp derenin kenarına ağaç yerleştirilmiş.
    derenin evin kapısıyla birleşmesi bir sürrealist çalışma gibi geldi bana.
    kan beynime sıçradı resmen. nasıl ya kim neden yapmış derken. komşunun 4 yaşındaki oğlu mehdi'yi elinde demir çubukla arabanın bir kaç metre ilerisinde gördüm. her şey anlaşılmıştı. bizim komşu ressamlığa heves etmiş bunu da benim arabam üzerinde denemiş.
    itiraf etmeliyim ki o yaşa ve ilk denemeye göre oldukça başarılır bir eser çıkarmıştı ortaya. çocuğa baktım dövsen dövülmez, sövsen sövülmez.
    sen mi yaptın sorusuna hayır cevabı aldım. ama elindeki suç aleti onu yalanlıyordu.
    neyse boynumu büküp arabaya bindim.
    sonra o çok sevdiğim arabanın komşu çocuğunun sanat sevgisinden daha önemli olmadığına kanaat getirdim. ertesi gün bizim ufaklığı yakaladım. bir daha yapacak mısın dedim, hayır abi söz yapmıycam dedi.
    ve bir daha da yapmadı gerçekten.
    bende bizim minik mehdi'nin hatırına onun eserini boyatmadım.
    araba perte çıkana kadar 4 yaşındaki sürrealist ressamın tablosuyla dolaştım.
    kim bilir belki de o kazadan sağ çıkmam kırmadığım o küçük kalbin duası sayesinde oldu.

    şimdi bir araba için sövüp sayan bu zat-ı muhtereme söyleyeceğim şey; eşyaya bu kadar değer verme.
    bir kaza geçirirsin gelen keşke mala gelseydi dersin.

    ve ayrıca kim bilir belki de bizim küçük mehdi ile komşu olmuşsundur ve o çizikler asıl tablonun sadece başlangıcıdır.

    edit:imla

    tanım: mahallenin dahi çocuğu

  • "kadinlar beni begeniyor" diyor.
    sen o deniz kumu ile yaptigin insaatlarindan birinde amele ol bakalim yuzune kim bakiyor?