ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
oytun erbaş
-
birileri yapar diye bekledim ama çıkmayınca hazır karantinadayız televizyonda yaptığı hataları ve kıvırmalarının bir kısmını video olarak ayarlayayım dedim, bu süreçte tek falsosu türk geni değildir tahmin edileceği üzere:
köpek riskli vs köpek risksiz bağışıklık kazandırır (fazla sallayınca çelişebiliyor insan tabii)
her dediği yanlış çıkan adam (virüs yukarı çıkar)
oytun ve maske (hepa bile korumaz)
nisanın sonunda biter bu iş, en büyük pikini yaptı zaten, en tepede
oytun ve tuzlu su (ben iyi geliyor demiyom)
oytun hoca ile virüsler hakkında sallıyoruz (sözlüde sorsanız kalmıştık eheh)
sallamakta hızını alamayıp kendisiyle çelişmek (türk çayı bu sefer)
oytun - genetik faktörler (anca 10-20 vak'a olur)
tuzlu suyun tuz kullanmaması kişiler için zararlı olmayacağını savunuşu
abartıyorlar komedi bu (ft. canan karatay, yavuz dizdar)
gen baba gen
var olan araştırmaları bilmeyip direkt yok diye hükmederken
daha bir sürü çıkar ama tadında bırakalım:)
tuz gölü'nde flamingo katliamı
-
ülkede hiçbir canlının mutlu olmaya hakkı yok resmen.
çok üzücü, insanı kahreden görüntüler maalesef.
köylü işine bakacak, bakan gereken yapılacak diyecek olan yine gariban hayvanlara olacak.
topluca kırmızıda geçmenin proleter sevinci
-
kırmızı ışığı iplemeyecek sayıya ulaşan yayaların birden topluca bilinçlenip "arabalara 5 dakika yeşil, bizlere ise 30 saniye!" anlayışına karşı uyandırdıkları üst esemelerinin hoş bir getirisi.
şimdi arabalar biraz kapitalist patronları simgeliyorlar burda,
yayalar olarak biz de proleterya gibiyiz bir nevi. bu noktada kimin ne kadar zengin olduğu sorun oluşturmuyor. karşıdan karşıya louis vuitton almaya geçiyor olsanız da fark etmez.
kırmızı ışık da bize yapılan haksızlık, sorumsuzluk. 80-90 kişi beraber karşıdan karşıya geçiş de devrim gibi bir şey oluyor haliyle. alttan başlayan bir devrim gibi ama. bolşevik usulü değil yani.
böyle şapşal bir sevinç yaratıyor bu olay benim ruhumda. özellikle karşı taraf da kalabalıksa ve simultane olarak karşıya geçiyorsak komşu bir ülkede de sosyalist bir ayaklanma olmuş havasına kapılıp sevincimi 3'e 5'e katlıyorum. ara sıra karşıdan geçenlere "selamlar olsun yoldaş" dermişçesine şöyle bir gülümseyerek bakıyorum.
16-17 yaşındayken hiç komunist bir dönemim olmadı. içimde ukte kalmış olacak. keşke yaşıtlarımın çoğu gibi şöyle bir 6 ay filan komunist olsaydım da sistemimden çıksaymış. kabakulak gibi, erkenden geçirmek lazım o evreyi. büyüyünce daha zor oluyormuş bak.
rte'yi 2 kat hızlandırınca muammer güler çıkması
-
rte'nin konuşmasını hızlandırınca ortaya çıkan durum.
http://www.youtube.com/watch?v=y6ndg9gwjjm
şu videoyu açın, ayarlardan hızı 2 seçin ve karşınızda muammer güler.
edit : video linki uçmuş. herhangi bir konuşmasını hızlandırsanız da olur gerçi ama ben yine de yeni bir link ekleyeyim :
https://www.youtube.com/watch?v=cfbmupcxcya
sevgilinin ilk kez görüldüğü an
-
eski çalıştığım yerin genel merkezine eğitime gitmiştik. yanımdaki arkadaş tanıdık birini gördü, "dur x'e selam vereyim" dedi. onlar konuşurken ben uzakta kaldım. x'e baktım, boylu poslu, son derece hoş bir adam. ama bunlardan çok bakışları etkiledi beni. hayır bana hiç bakmadı orada, sadece başka biriyle havadan sudan iş konuşurken bile gözlerinden ne kadar iyi kalpli ve merhametli biri olduğu hissediliyordu sanki. "böyle biri bana asla bakmaz" diye düşündüm. o dönem özgüvenim sıfırın da altındaydı. eğitim bitti, geldiğimiz yere döndük, sonraki iki yılda hiç görmedim onu. aynı şirkette birbirimizi hiç tanımadan çalıştık. ben arada bok gibi bir ilişki yaşayıp ayrıldım ama o ilişkinin özgüvenime az da olsa faydası oldu. 2 yıl sonra bizim departman onun olduğu yere taşındı ve biz de nihayet tanışma şansı bulduk. şimdi ise evliyiz, hehe. ilk izlenimim doğruymuş, gerçekten dünyanın en iyi kalpli insanıyla evliyim ve çok mutluyum.
edit: efenim o çok sevdiğim bakışları klonladım, aynından minik bir tane daha yaptım*.
büdüt: son derece iyi kalpli iki keçim var efendim. beyim çok iyi ama keçilerle yarışır bir inadı var. neyse ki ben inatçı değilim ama çocuğu klonlarken inadını da klonlamışım. şimdi bir köprüde karşılaşmış inatçı iki keçi şarkısının canlı bir izleyicisi olarak hayatımı sürdürmekteyim. biriyle 13 öbürüyle 6 senedir birlikteyiz, halen çok sevmekteyim.
tr'de sinemaya gitme oranının 2019'da %45 azalması
-
türkiye'de sinemaya gitme oranının 2019'un ilk yarısında %45,1 azalması durumu.
http://www.beyazperde.com/…emekov1thaaqaz-6x_ef7i3g
yeni sinema yasasıydı, yılmaz-cem-şahan üçlüsü dahil olmak üzere sinemacıların bu yasaya alkış tutmasıydı, kampanya ve promosyonların kaldırılmasıydı, mısırıydı kolasıydı derken, seyirci de bu karmaşadan ve sinemaya gelen bok gibi filmlerden, devamlı süper kahraman filmlerinin gösterime girmesinden rahatsız olacak ki, seyirci sayısı yarı yarıya düşmüş.
valla su veren itfaiyenin hortumu meselesi geçerli bizim açımızdan! sinema seyirci içindir; seyirciyi düşünmeyen sinema salonları ve yapımcılar, firmalar düşünsün gerisini. kola mısır hesabına birbirinizi yiyip sonra gelin güvey oluyorsunuz, ama olan bizim bilet paralarımıza oluyor, üstüne bir de reklam bombardımanı! öööyle sikimsonik filmlerinize seyirci bulamazsınız işte!
veyis ateş ile sezgin baran korkmaz'ın ses kaydı
-
bu halk ne ses kayıtları duydu ama kimsenin kılı kıpırdamadı :)
netflix ve youtube için gelen rtük denetimi
-
kişinin kendi iradesiyle özellikle netflix gibi üstüne birde para verip izlemek istediği bir içerik için yapılacak olan denetimden kasıt nedir merak ettirmiştir.
karı koca ayda toplam 6 bin tl kazanmak
-
gerekli şeylerden kasıt nedir bilmiyorum ama 2019 yılı türkiyesinde temel ihtiyaçları bile karşılama konusunda şüphe uyandıracak bir rakamdır. neden diye soracak olanlar için
(bkz: çünkü amk ülkesinde herşey çok pahalı)
mesaj editi: gelen mesajların yüzde 90'u şey ayrı yazılır, 6000 rakam değil sayıdır üzerine, gerçekten yorumsuz.
2 aralık 2021 lütfi elvan'ın istifa etmesi
-
1* yeni türk tipi başkanlık sisteminde cumhurbaşkanının görevleri arasında bakanları atamak ve görevlerine son vermek de var. ilgilenen, anayasanın 104'üncü maddesini okuyabilir. ama sizi uğraştırmamak için 104'üncü maddenin ilgili fıkrasını doğrudan buraya alıntılıyorum:
--- spoiler ---
cumhurbaşkanı yardımcıları ile bakanları atar ve görevlerine son verir.
--- spoiler ---
2* görüldüğü üzere bir bakan istifa etse dahi, onu görevden alma yetkisi cumhurbaşkanındadır. ortada bir iş akdi yoktur, zira istifa, genel geçer bilindiği üzere bir iş akdinde işçinin iş akdini tek taraflı feshetmesi işlemidir. istifanın hüküm ve sonuçları vardır. oysa bakan gibi üst düzey bürokratlara bu istifa hakkı anayasa üzerinden verilmemiştir. diğer bir deyişle bir bakan istifa ettiğine yönelik bir bildirimde bulunsa dahi, bunun hüküm doğurması (kurucu unsuru) bir cumhurbaşkanı kararıyla mümkün olacaktır.
3* her neyse. teknik ağzımı daha fazla açmadan kapatıyorum. lütfi elvan'ın zaten görevinden istifa ettiği, istifanın kabul görmediğini herkes biliyor. ancak ben buna bir karşı görüş ileri sürmüştüm. şöyle ki lütfi elvan'ın istifası kabul görmemesinden sonra lütfi elvan, bana kalırsa, özellikle hükümetle çelişen açıklamalar yapmıştı. tabi hükümet derken, işin içerisine tcmb'yi ve diğer kamu tüzel kişiliklerini de katıyorum. zaten tcmb başkanı da akp bayburt eski milletvekili. o yüzden geçtiğimiz süreç içerisinde lütfi elvan, akp'nin diğer temsilcileriyle çelişen açıklamalar yapmış ve bunlar tartışma konusu olmuştu.
4* bunun tek sebebi, lütfi elvan'ın da görevden alınmasını istemesiydi. cb onu görevden almadı, o da -bana göre- bilerek ve isteyerek "olması gerektiği gibi" açıklamalar yaptı ve elbette akp söylemiyle ters düştü. böyle olunca, geçtiğimiz haftaki akp grup toplantısında rte'nin hedefi oldu. tüm grup alkışlarken, elvan rte'nin ekonomik söylemini alkışlamadı. elvan da böylece istediğini elde etti. tüm bu ekonomik kriz olaylarında 1 tane bile tivit atmayarak da zımnen fikriyatını ortaya koydu.
5* netice itibarıyla şuraya varıyoruz. trump sonrası joe biden ekolü, hem abd hem de dünya için bir kırılım oldu. bunları buralarda hep konuştuk, tartıştık. joe biden ile neoliberalizm 2.0'ın geldiğini, dünyada bununla beraber ilerleyen hareketler olduğunu, yeni bir batı ittifakı ve şemsiyesi oluştuğunu, aukus paktı üzerinden çin'e karşı başta avustralya olmak üzere uzak doğuda yeni oluşumların meydana çıktığını belirttik. rte de bu dalgayı görüp ilk başta tüm devlet yönetimini sert bir manevrayla bu yöne kırdıysa da, hiçbir şey olmasa da kesin bir şey oldu ve bu tercihten bir şekilde dönüldü. o nedenle de ilk başta naci ağbal, ardından da lütfi elvan görevinden alındı. elvan zaten temsil ettiği ekolün son temsilcisi olarak aylardır yalnızlık içerisindeydi. böylece bu aşkın ızdırabı da sona erdi.
6* sonuç olarak akp'nin iki saygın ismi görevden alınmış oldu. yerine gelen arkadaşların kim olduklarını da biliyoruz. böylelikle, mevcut ekonomi yönetiminde damat ile ağbal arasında gidip gelen mücadeleyi de, nihayeten damat ekolü kazanmış oldu. vaktiyle "biz hapisteyiz ama fikirlerimiz iktidarda" denildiği gibi, damat görevini aylar öncesinde bırakmış olsa da, tüm fikriyatı ekonomi yönetiminde böylece, günümüz itibarıyla, %100 egemen oldu. hadi geçmiş olsun.
7* hep aynı şeyleri söylediğimi düşünebilirsiniz, ancak işin kötüleşme katsayısı gittikçe artıyor. evet 3 ay önce de aynı şeyi söylüyordum, işler kötüleşecek diyordum. ancak o günlerde dolar 8,30'dan 8,45'e geliyordu. bugün ise 12'lerden bir anda 14'lere sıçrayan abidik gubidik bir olay var.
türk lirası'na artık alt coin gözüyle bakıyorlar.
ve biz o itibarsız para ile ay sonunu getirmeye çalışıyoruz.
entry bu kadar.
*
(bkz: 1 aralık 2021 dolar kuru/@dragonlady)
(bkz: ekonomi yönetimini yeniden oluşturduk/@dragonlady)
(bkz: naci ağbal'ın berat albayrak'ın ayağını kaydırması/@dragonlady)
(bkz: kemal derviş'in ekonomik kriz öngörüsü/@dragonlady)