hesabın var mı? giriş yap

  • eski bir hocam şöyle derdi;

    evlenmeyi düşündüğün kadınla evlenmeden önce muhakkak bir kaç gün bile olsa aynı evde yaşa, sabah kalktığında neye benzediğini gör, o gördüğün şeyi sevip sevmediğini sorgula, zira senin aşık olduğun şey bir sinema perdesinden ibaret olabilir.

    hocamın şu an 5. evliliğini yaptığını hesaba katmazsak, ben onun bu görüşüne katılıyorum.

  • teknolojinin geldiği son nokta. portları azalmış. kimse sesini çıkarmıyor, isyan etmiyor, o yüzden oluyor tüm bunlar.

    önce pcmcia slotu için geldiler. ilk kaybettiklerimizden biri oldu. arkasından seri port, derken vga. sonra ethernet slotu için geldiler. usb için geldiklerinde ise savunacak kimse kalmadı. magsafe portu da kaşla göz arasında kaybedildi.

    sırada headjack, mikrofon, dvi/thunderbolt vs. onlar da bir gün kaybedilecek. sonra ekranla bakışarak internet'te gezineceğiz. vücuda takılacak anakartın icat edildiği gün ekranlar da gidecek. bilgisayarlarla nörolojik bağlantı ile etkileşebileceğiz. hesaplamalar ve internet bağlantı hızı sinir sistemimizin devreye girmesiyle dehşet hızlanacak. düşüncelerimiz eyleme dönüşecek. aklımıza gelen fikri anında program olarak üretebileceğiz. fakat mesela başı ağrıyanın o gün işlem hızı düşecek, internet hızı azalacak.

    teknolojik gelişme ve ilerlemenin parçası bu değişiklikler. olumsuz da görünseler birer basamaktırlar.

  • nedeni survivorship biastır. ya da nedenlerinden biri diyelim...

    küçük bir mekan açtınız. imajınız yok; büyüyecek finansal gücünüz yok. eğer gücünüzü iyi yemek yapmaya ayırır, fiyatları da makul ölçüde tutarsanız dayanırsınız. paranızı ambiyansa harcamazsınız; ne bileyim ikiyüz liraya yirmi tane aydınlatma armatürü almazsınız. çünkü sizin o parayla iyi malzeme bulmanız, gazı, suyu, elektriği düşünmeniz gerekir. sonuçta mekanınız albenisiz kalır; belki ekonomik ama zevkli bir-iki dokunuş yaparsınız; o size kalmış.
    eğer zamanınızı ve gücünüzü iyi yemek yapmaya harcamazsanız, maaşlı elemana yıkarsanız kilit konuları; lezzete önem vermezseniz, müşteri tutmak için kafa yormazsanız iş zor. ayakta kalamazsınız. maliyetleri düşüremeyip fiyata yüklenirseniz de aynı şey olur.
    ayakta kalırsanız da bir adet "yemekleri lezzetli salaş mekan'ınız olur. maceraya girip şubeleşme-markalaşma kovalamadıkça öyle kalır; yaşamınızı kendi koyduğunuz kurallar (lezzet ve fiyat standartları) çerçevesinde sürdürürsünüz.

    bu şekilde açılıp kapanmış lezzetsiz salaş mekanları değil, açık olanları aklımızda tuttuğumuz için salaş=lezzetli yargısı beynimizde otomatik olarak yerini alır böylece.

  • "vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır"
    m. kemal atatürk
    arkadaş golü atmış çabalamış. benim bir türk vatandaşı olarak başka beklentim yoktur. bana göre vatanseverdir.

  • laaan hani biz salonun ortasında leğende yıkanmıştık?

    hani hiç rotring kalemimiz olmamıştı?

    hani mahellede top oynarken annemiz ekmeğe salça sürerdi?

    beraber yazmadık mı o iç burkan fakirlik anılarımızı?

    herkes dalga mı geçti lan? yalandan mı yazdınız onları? ben çok ciddiydim amk?

    şimdi ne ara ceo oldunuz, adını bile anlamadığım mesleklerinizden 10 bin dolar falan kazanıyorsunuz??

    ve ben niye hala fakirim?

  • a: paran var mı olm ?
    k: vaa--yookk, az var yani, anca bana yetmeeez bile.
    a: olm var mı yok mu lan ?
    k: vercen m alcan mı ?