hesabın var mı? giriş yap

  • ahmet davutoğlu'na göre "bizde böyle bir inanç var"mış.

    ben 35 senelik istanbulluyum böyle bir inançtan haberim yok.

    yavşaklığın da gereği yok. kimse sabrımızı test etmesin.

  • aramaya inandım fakat sözlükte bulamadım. hatta internette türkçe bir kaynak da bulamadım. hikayeyi eurosport'ta katalonya bisiklet turu'nun takım zamana karşı etabını izlerken dinledim. anlatan sanırım inan özdemir idi. kendisine buradan teşekkür ederim. sadece bisiklet hakkında konuşmayıp yöre hakkında böyle şeyler anlatmalarını takdir ediyorum.
    başlığı bu şekilde açmamın sebebi ise olayın ingilizce'de "negro of banyoles" şeklinde geçmesinden kaynaklanmakta. "zenci" kelimesini bir aşağılama sıfatı olarak kullanmadığımı belirtmek isterim.

    19. yüzyılda ispanya'dan afrika'ya turistik amaçlarla giden insanlar bu seyahatlerini belgelemek, döndüklerinde çevrelerine göstermek ve kanıtlamak için, tabi biraz da övünmek için afrika'dan gelişlerinde içi doldurulmuş hayvan getiriyorlarmış. bunu tabi afrika'ya seyahate gidebilen zenginler yapıyorlarmış. içi doldurulmuş hayvan getirmek adeta bir moda, bir akım haline gelmiş. en sonunda bu çılgınlık öyle artmış ki birisi, san kabilesi ya da milletine ait, içi doldurulmuş 27 yaşında bir insan vücudu getirmiş. şaka gibi, ama değil. yazının devamında kendisinden san diye bahsedeceğim.
    kimin getirdiğini, ne kadar süre nerede sakladığını bilemiyorum. sonra içi doldurulan san'ın bedeni 1916'da banyoles'un darder müzesi tarafından satın alınmış. uzunca bir süre 1991'e kadar orada sergilenmiş. bu tarihte, cambrils'de yaşayan haiti kökenli bir doktor olan alphonse arcelin, banyoles belediye başkanına, san'ın kalıntılarını sergilemeyi bırakmasını isteyen bir mektup yazmış. bu taleple birlikte olay basında yer almaya başlamış. san'ın botsvana'ya dönmesine yönelik ilk adım 1991 yılında unesco'nun o zamanki sekreteri, banyoles belediye başkanıyla yaptığı toplantıda atılmış. daha sonra, birleşmiş milletler genel sekreteri olan kofi annan konuya ilgi göstermiş ve banyoles belediye başkanıyla konuşmuş. san'ın bedeni 1997'de önce madrid'e gönderilip vücudun içine eklenen yapay maddeler çıkarılmış. daha sonra da memleketine -sanırım botswana'ya- gömülmek üzere gönderilmiş.
    banyoles'deki darder müzesi halen san hakkındaki tartışmalara atıfta bulunmaktan kaçınmaktaymış. san'ın müzedeki tek kaydı, küçük bir plazma ekranında siyah beyaz görüntüler içeren sessiz bir video imiş.

    https://en.wikipedia.org/wiki/negro_of_banyoles

    konu hakkında daha fazla bilgi sahibi olursam editlerim.

    (bkz: tarih /@lonelycowboy)

  • lanet olsundur..hep birilerine muhtac olmaktır. her ne kadar toplu taşıma veya taksi kullansan da bazi durumlarda hep birilerinden iyilik beklemektir sonunda teşekkür üstüne teşekkür etmektir.yorulmaktir vesselam.

  • o kadar uzun sürdü ki, ilk şutun veli'nin elinden dönmesine itiraz etmeyi düşünen kiev'li futbolcular pozisyon bittiğinde bunu unuttular.

  • temel akciğer kanseri olmus. doktorlar iki aydan daha fazla yaşaman mucize olur demisler ve ümitsiz oldugu icin tedaviye de son vermisler.
    ölecegini anlayan temel , butun eşiyle dostuyla helalleşmeye karar vermis. fakat bizim temel gördüğü herkese kendisinin aids hastaligina yakalandigini ve iki ay içinde öleceğini anlatıyor ve haklarını helal etmerini istiyormuş. tabii bunu duyanlar temel'e helallik veriyorlarmiş ama bir yandan da elini bile son bir defa sıkıp, kucaklaşmaktan kaçınıyorlarmış.
    temel'in en iyi arkadaşi dursun temel'in bu yaptığını duyunca sormuş:
    - yav temel, anladık sen kanser oldun ölecen, neden millete aıds oldum diyon, bak herkesi bir korku sardı, demiş.
    temel;
    - yav tursun, öyle de ölecez böyle de ölecez, bari kariyi sağlama alalim dedim.