hesabın var mı? giriş yap

  • rize'de gençlik ve spor bakanlığı tarafından yaptırılmış yüzme havuzudur.

    ihale bedeli 1.853.000 tl olan yüzme havuzu, çöp dolgusu ile kazanılan alana inşa edilmiş ancak yakınındaki yoldan ağır tonajlı araçlar geçtiği için havuz bir türlü dolmuyor sürekli su kaçırıyormuş.

    link:

    ülkenin neresinden tutarsanız tutun elinizde kaldığını gösteren olaylardan biri. marmaray'ı açarlar bozulur, hızlı tren yaparlar hayvanların göç yolları hesaplanmadığı için her gün yüzlerce kuş ölür kuşların göç yolunu değiştirmesini beklerler, tramvay yapılır eğim hesabı yanlış olduğu için yokuşu çekici ile çıkmak zorunda kalır, metroya dozer çarpar, köprünün yeri yanlış hesaplanır olan milyonlarca ağaca olur.

    ve hala bu adamların hizmet ürettiğini düşünen birileri çıkar ve savunur.

    alın lan 1.853.000 tl kime nasıl neden verildi, yazıktır günahtır....

  • seçim vs diyen şerefsizmiş, kansızmış, dezenformasyon yasası bunun için varmış falan.. kansız sana benzer vatansız, üç kuruş için allahı da dini de vatanı da her boka alet edersiniz. 5 yıllık iktidar süresince 4.5 yılda bir şey olmuyor, son 6 ay hdp ile de yakınlaşıldığında bomba patlıyor. siz allah bilir bu yasayı akp ile bu tür olayları ilişkilendirenleri içeri tıkmak için çıkarmışsınızdır münafık herifler.

    t: üzücü, vicdan yaralayıcı, ülkenin ahvali düşünüldügünde şaşırtmayan patlama olayı

  • bugün 99 vaka üzerinde yayımlanan bilimsel makaleye göre öldürme oranının şu anki istatistiklerde yer alan %2-3'den daha yüksek olabileceğini gösteren virüs.

    ingilizcesi veya zamanı olmayanlar için hemen virüsün semptomları ve öldürmedeki risk faktörlerini de içeren bilgilerle dolu makalenin özetini geçiyorum, onu da okumayanlar için en altta benim son durum hakkındaki bilgilere dayalı genel yorumumu yazacağım.

    1) makalede incelenen 1 ocak-20 ocak arasında wuhan'daki jintinyan hastahanesine yatmış 99 vakanın 11'i ölmüş ( oran %11), %58'i hala hastahanede tedavisi devam etmekte, %31'i de taburcu edilmiş. yoğun bakımdaki hasta oranı %23

    2) hastaların çoğunluğu (2/3'ü erkek), kadınlardaki cinsiyet hormonlarının doğal ve kazanılmış bağışıklıklarını güçlendirip viral hastalıklara karşı karşı onları koruduğu düşünülüyormuş (sars ve mers'te de erkek hasta oranı kadınlara göre bu yüzden daha fazlaymış)

    3) bu 99 kişilik gruptaki hastaların ortalama yaşı 55. yani hastalık orta yaşın üzerindeki kişileri daha fazla vurmakta. 39 yaşından küçük hastaların oranı %10

    4) hastaların büyük bir kısmı yüksek ateş, öksürük ve nefes darlığı gibi şikayetleri ile başvurmuş

    5) hastaların %50'sinde önceden bir kronik rahatsızlık varmış (çoğunlukla kalp veya damar sorunları, diyabet, sindirim sistemi sorunu vs.)

    6) hastaların hepsinde pnömoni (zatürre) tespit edilmiş. %75'inde her iki akciğerde de, %25'inde tek akciğerde

    7) rapor ettikleri ilk ölümler uzun süredir sigara içen iki yaşlı erkek hasta (61 ve 69 yaşlarında). hastaneye geldiklerinde durumları ağırmış, direkt yoğun bakıma alınmışlar. biri 8. gün, diğeri 11. gün ölmüş. solunum cihazına alındıktan 3 ve 10 gün sonra ölmüşler. ölüm sebepleri kısa sürede geliştirdikleri çoklu organ yetmezliği.

    8) ölen diğer dokuz hastanın 8'inde ciddi akyuvar eksikliği (lymphopenia), 7'sinde her iki akciğerde de zatürre, 3'ünde hipertansiyon varmış.1'i gene yoğun sigara içiciymiş. 5 hasta da 60 yaşın üzerinde imiş.

    9) ölümler hastanın mulbsta skoru ile uyumlu oluyormuş, bu skora göre öngörülebiliyormuş. neymiş bu mulbsta skoru: hastanın yaşı, hastanın sigara içme geçmişi, hastanın hipertansiyonu olup olmadığı, hastanın virüsle beraber aynı zamanda bir bakteriyel enfeksiyona sahip olup olmadığı, akyuvarlarındaki düşüş değeri ve (zatürrenin-) hastanın akciğerlerinde bulunduğu lob sayısı (multilobiler infiltrasyon) değerleriyle hesaplanan bir skormuş. bu skor ne kadar kötüyse, wuhan virüsünden ölme riskiniz o kadar yüksek demek.

    10) virüs akyuvarlara saldırıyormuş. bazı hastalar akyuvarları azaldıktan sonra hızlı bir şekilde akut solunum sendromu sıkıntısı (ards) ve septik şok geliştirip sonrasında çoklu organ yetmezliğinden gidiyormuş. o yüzden erken teşhis önemli diye not etmişler.

    11) çalışmada yeralan hastaların %49'u meşhur huanan balık pazarında bulunmuş (%2) veya orada çalışıyorlarmış (%47). ama diğer %51 hiç oraya gitmemişler.

    12) bugüne kadar toplam 15 sağlık personeli virüs kapmış. bunların 14 tanesinin virüsü aynı hastadan kaptığı düşünülüyormuş.

    şimdi gelelim bu son bilgiler ışığında hastalığın durumunun ve yayılmasının "gerçekte" ne olduğu konusundaki (maalesef biraz iç karartıcı) düşüncelerime.

    daha önceki entrylerimde (#101173631ve#101251085) detaylı yazdığım sebeplerle bu salgının şu anda tespit edilenden daha yaygın olduğu ve virüse sahip çoğu kişinin grip olarak yanlış teşhis edildiğini düşünmekteydim. hala hemen hemen aynı kanaatteyim. tek bir farkla, bu virüse sahip muhtemel kişilere grip değil zatürre yanlış/eksik teşhisiyle yaklaşılmakta olması çok muhtemel. bu grip teşhisine göre çok daha ciddi bir sıkıntı çünkü zatürrenin öldürme oranı çok daha yüksek dolayısıyla ülkemizde (ve dünyada) wuhan virüsü kaynaklı ölümlerin zatürreye bağlanıp arada kaynaması çok olası. sadece bu da değil, wuhan virüsü için tedavisi yapılacak bir hastaya sadece zatürre odaklı bir tedavi uygulanması da ciddi sıkıntı. yıl yıl, özellikle de bu yıl için, zatürre teşhisi koyulan hasta sayısı konusunda resmi rakamlara ulaşma imkanım yok (ulaşabilecek varsa veya bu bilgiyi paylaşıp o rakamlara yetkili mercilerce ciddi bir değişim olup olmadığına dair dikkatli bir gözle bakılmasını sağlayabilecek bir suser varsa süper olur) fakat hemen google amcaya sordum, 5 gün öncesinden şöyle bir haber çıktı karşıma

    --- spoiler ---

    tekirdağ namık kemal üniversitesi uygulama ve araştırma hastanesi başhekimi göğüs hastalıkları uzmanı doç. dr. nejat altıntaş, "çin'den dünyaya yayılan koronovirüsüne bağlı türkiye'de vaka yok ancak zatürrede artış var" dedi
    --- spoiler ---

    birkaç saat önce çin'den de gazetecilerin yerel krematoryum'a hastanelerden direkt bir çok cesedin yakılmak için (gizlice) getirildiği bilgisine ulaştıklarına dair bir tweet atıldı.

    sözün özü wuhan virüsü kaynaklı hastalığın semptomları ciddi, hastalığın öldürme ve yayılma oranı şu an gözüken istatistiklerden çok daha vahim olabilir.

    edit: imla vs.
    edit 2: cosmology'nin uyarısıyla makale için lancet'teki güncellenmiş link verildi
    edit 3: typo (1. maddede yer alan 1 ocak-29 ocak arasında ibaresindeki typo niedy'in uyarısıyla doğrusu 1 ocak-20 ocak arasında olacak şekilde düzeltildi

  • yağmur eczacılık öğrencisi , öldüren hukuk öğrencisi , öldürenin annesi hakim babası da savcı .

    yok kardeşim yok … bunun eğitimle , statü sahibi olmakla alakası yok. hepimiz magandayız.

  • yıllar önce cumaya gitmeyi bu yüzden bırakmıştım. 10 kasım gününe denk gelen bir cuma namazında mustafa kemal'in adını anmamışlardı.
    o gün camiye gitmeyi bıraktım. sonrasında da zaten dinden çıktım.

    iyi ki çıkmışım.

    siyasal islam bazen hayırlı şeylere vesile olabiliyor.
    çizginizi çekin de kimin ne mal olduğunu anlayalım.

    ayrıca ali erbaş kim amk ?
    adını üç beş yakını dışında kimse anmayacak.

  • 2 cocugum var, 4 ve 7 yasindalar. bir sure once bosandim. her insanin hayati ve yasadiklari farklidir. ben kendi evliligimde kendim ve cocuklarim icin iyi bir gelecek gormedigim icin bosandim. baba olarak iki cocugumun velayetini de aldim. calisiyorum bir yandan iki cocuguma bakiyorum olmadigim zamanlarda bana yardimci olabilen insanlar, yani ailem var. olmasalardi da bir sekilde bakici tutar veya isi birakir bir caresine bakardim.
    cocuklarim annelerini gormek istiyor mesela, anneleri degil gormek telefonla bile nadiren ariyor, yani is oradan bakildigi gibi degil, herkes evladini bagrina basmiyor. veya evladini cok sevdigini dusundugunuz insan oyle degilmis anliyorsunuz

    cocuklar ile kavga kufur icinde bir hayat surmektense bu sekilde yasamak daha iyi, terbiyeli yetistiriyorum, saygi ogretiyorum.
    evet cok ama cok zorlaniyorum, bir erkek olarak 2 cocuga bakmak butun gun ilgilenmek ve bunu yaparken gunlerini doldurarak gecirtebilmek inanilmaz zor, nihayetinde eline telefon tablet versem aksama kadar bir kosede otururlar ama vermiyorum, neyse kendimi anlatmaya gerek yok.
    kendiniz mutsuzsaniz ve bu mutsuzluk cocuklarinizin gelecegini tehlikeye atiyorsa oturup detayli dusunun. bosanma sureci de bir erkek icin hic kolay degil, inanin cekismeliye gidince ugramadiginiz iftira kalmaz, ustelik kanuna gore bunu kadin ispatlamak zorunda degil ordan hesap edin iste.

  • oruç falan tutmuyorum da engelle butonumu baya şenlendiren olay.

    iyiki gelmiş bu ramazan sözlükte ne kadar ergen mal var hepsini ortaya çıkardı daha ilk günden.

    keske biraz daha saygili olsak erzurumdaki saygisiz herife laf edip burada oruc tutanlari galyana getirmek ifade ozgurlugu degildir. oruc tutmayan kararina saygi istemekte ne kadar hakliysa oruc tutana da bu saygiyi gostermek zorundadir. insan irki duzelecekse anca boyle duzelir yoksa birbirimizle savasir dururuz.

  • kendisi (sanıyorum) bir röportajında (bkz: kemal sunal) ile dostluğunu şöyle anlatır;

    "kemal benim çok çok eski arkadaşım. neredeyse 50 yıl. 50 yıl olmasa bile, nereden baksan bir 45 yıl var geride. o yıllarda başladı dostluğumuz kemal'le...

    çok güzel şeyler paylaştık; her şeyden önemlisi de parasızlığı paylaştık. en parasız günlerimizde, ben aksaray'da oturuyordum, kemal ise zeyrek'te. taksim'den çoğu zaman birlikte yürürdük. karlı günlerde, köprünün açılmasını beklemeden, 'pencereden kar geliyor, aman annem gurbet bana zor geliyor' türküsünü söyleyerek beni eve bırakırdı kemal.

    bir gece elimden anahtarı alıp, dış kapıyı açmaya çalıştı ki; kapıya sokar sokmaz kırıldı, elinde kaldı anahtar. anahtar kırılınca bana dönüp aynen şöyle dedi 'kerpetenin var mı?' dedim ki 'kemal, ben genç bir bayanım, tamirci değilim, kerpeten ne arar bende!' son çare uyandırdık evdekileri, gelip kapıyı açmak zorunda kaldılar...

    parasız yıllarımızda birlikte çok turne yaptık. iki oyun arası soframızı kurardık bir iskemle üzerine; taze ekmek ve ton balığı yerdik birlikte...

    o günlere, o parasızlığa, o günkü aklımızla dönmeyi çok isterdim. kemal keşke şimdi de aramızda olsaydı ve biz yine o yıllara dönebilseydik."

    debe editi olsun bu.

  • "bir nesil, bilginin cezalandırıldığı ve cehaletin saadet olduğunu öğrenerek yetişiyor. bir sonraki nesil cahil olduklarını bile bilmeyecek çünkü bilginin ne olduğunu bilmeyecekler."

    ursula k. le guin