hesabın var mı? giriş yap

  • arabanın başındayken bir komşumuz yanaştı, yeni civic almış. "bu araba econ'a basınca neden bu kadar yavaş gidiyor?" diye sordu. arabayı alırken "econ modunu açınca daha az yakar" demişler, o da hep econ'da kullanmış ama yavaşlığına bir türlü anlam verememiş.

    ulan az yakmak için nereden kısacaktı ki araba, müzikten mi?

  • az önce bir oğlum oldu arkadaşlar. adını "kartal" koydum. umarım birgün burayı okur. o sene bu sene.

  • etrafındaki insanlar potansiyellerini asla kullanmamak üzerine anlaşmışsa, ortalama altı kalmak onlara yetiyorsa, -vasat- tanımlanmak hiçbirine dokunmuyorsa, sana da yapacak çok şey kalmıyor.

    sana şans veren, sendeki potansiyeli gören kişi artık yoksa mesela, vazgeçmişse, elinden tutası yoksa artık, ne yapsan da fark etmiyor.

    çevre önemli, iyi bağlantılar, potansiyelini kullanabilmiş insanlarla temasta olmak daha önemli.

  • ing. ks. public house.

    ingiliz kültrünün bir parçası olan içki servis edilen yerlerdir. yaygın olarak bir çeşit bar diye bilinir, ama bu sınıflandırma pek doğru değildir. hem tarihi hem kültürel, hem de işleyiş açısından bardan oldukça farklıdır. örneğin publar genellikle geç saatlere kadar açık kalmaz. gece 11 bilemedin 11:30 gibi çoğu pub kapanır. bu kapanma saatinin nedenlerine birazdan değineceğim.

    19.yüzyılın başlarında ingiltere'de halka alkol (özellikle cin) satışının kontrolsüz olduğu söylenebilir. halka içki servisi yapan mekanlarında bu kontrolsüzlükten dolayı kavgaların ve huzurluğun meydana geldiği yerler olduğu bilinmektedir. "kitlesel sarhoşluğu azaltmak için" sloganıyla halka alkol satışını biraz olsun düzenleyen 1830 beerhouse act 4.william tarafından çıkarılır. 1830 beerhouse act, biranın satış fiyatı gibi son derece makul koşulları sağlayan herkesin evinde bira üretmesine ve satış yapmasına (kanuni olarak) izin verir. satış yapabilmek için bir lisans alınması gerekir, lisans sahipleri kendi evlerinde kendi ürettikleri (veya üretmedikleri) birayı halka satabilirler. buradaki önemli noktalardan biri alkol satışı yapılan yerin ev olmasıdır. public house ismi buradan gelir. pubların erken kapanma sebeplerinden biri budur. satış yapılan bu yer bir ev olduğundan ve evin sahiplerinin de ertesi gün meşgaleleri olduğundan makul bir saatte servisi kapatıp dinlemeleri gerekir elbet. bu gün klasikleşmiş olan pub dekorasyonun kökenleri de buraya dayanır. klasik pub dekorasyonunda koyu renk ahşap masalar, sandalyeler, deri koltuklar, kitaplarıyla beraber kitaplıklar (bazı publardaki kitaplıklarda halen çok ilginç kitaplar bulmak mümkündür) bazen şömine vs. bulunur. bunların birçoğunun 19.yüzyıla ait ev mobilyaları olduğuna dikkatiniz çekerim. lisans sahiplerinin kendi evlerinde satış yapabildiklerini söylemiştim. dolayısıyla pub dekorasyonun ağırlıklı olarak ev mobilyalarından oluşmasının sebebi buraların bir çoğunun gerçekten ev olmasındandır. pubların erken saate kapanmasının bir diğer nedeni ise 1915 yılında, fabrika işçilerinin işe sarhoş gelmelerini engellemek ve üretimi düşürmemek için çıkarılan pubların erken saatte kapanmasını öngören yasadır. bu yılların birinci dünya savaşına denk geldiğini ve üretimin ingiltere gibi endüstriyel bir ülke için o yıllarda çok önemli olduğunu hatırlatırım. 1915den beri pubları düzenleyen bu yaslar pek az değiştiğinden publar günümüzde halen gece 11, 11:30 gibi kapanmaktadır.

  • 11 haziran günü ankara'dan çanakkale'ye sefer yapan otobüs şoförü ve muavin tarafından gerçekleştirilen insanlık dışı olay.
    yeğenim kamil koç'un kızılay üzerinde bulunan bilet satış noktasından çanakkale'ye gitmek üzere bilet almaya gidiyor. bilet satışı esnasında görevliye kedileriyle yolculuk yapmasının herhangi bir sorun teşkil edip etmeyeceğini soruyor. görevli taşıma kabında bulundukları sürece hiçbir sorun teşkil etmeyeceğini belirtiyor ve bilet satışını gerçekleştiriyor.
    yolculuk günü önlem almak üzere biri hamile olan kedilere veteriner kontrolünde sakinleştirici ilaç da verilerek seyahate başlanıyor.
    ilerleyen vakitlerde kedilerin otobüs içinde huzursuz olması ve zaman zaman miyavlaması nedeniyle yedek şoförün uyuyamadığını öne sürerek yeğenimi ve kedileri apar topar tüm ricalarina ve hatta yerini değiştirmeyi en arkaya geçmeyi teklif etmesine ve hiçbir yolculunun şikayetçi olmamasına rağmen muavin ve şoför gecenin 1'inde normalde durmadıkları bir mola noktasında otobüsten zorla indiriyorlar.
    bu hengame içinde hamile kedi düşük yapıyor ve 4 tane bebek ölüyor.
    çocuk gecenin köründe hiçbir vesaitin olmadığı bir noktada ortada kalakalıyor.
    ne bilet parası iade ediliyor ne de mağduriyetini giderecek herhangi bir şey yapılıyor.
    kamil koç parasını aldığı yolcuyu usulüne uygun bir şekilde taşıdığı kedileriyle beraber gece yarısı otobüsten zorla indiriyor, indirebiliyor.
    türkiye'deki insan hakları, hayvan hakları, hukuk, yasa, adalet ve şirketlerin kalitesini anlatacak kelimeler bir kez daha kifayetsiz kalıyor.
    böylesi bir seyahat şirketinin yaşattığı bu vahim ve yasal da olmayan bu rezaleti tüm sosyal medyada teşhir edip adli olarak da hakkımızı arayacağız.

    ekleme1 - kedinin düşük yapmasına takılanlar hatta eğlenen arkadaşlar için bilgilendirmedir: hayvan sarsılıp sallandığı için düşük yapmış olabilir, hengame içinde strese girdiği için, verilen sakinleştirici sebebiyle, sadece rastlantı nedeniyle hatta tüm şaklabanlığınızla sizin de aklınıza geldiği üzere ''üzüntüden'' düşük yapmış olabilir. bu durum olayın ana sorunu olduğu için değil, ayrıca yaşanan üzücü bir olay olduğu için yazılmıştı.

    ekleme2- super zekalı sozlukculer icin bilgilendirme: ''usulüne uygun'' sizin için ne anlama geliyor bilemedim tabi zira hayvanlar zaten ''bagaj bölümünde taşınmaktaydı''. zekanızın ayrı, okuma yetinizin ayrı gözünden öperim. ha bir de o alerjinizin tabi...

    ekleme3- kediler bagaj bölümündeyse çocuk neden yer değiştirmek istedi diyenler için geliyor: şoför arka koltukta uyumaya çalışıyor, kediler arka koltuğun alt kısmındaki bagaj bölümünde olduğundan sesi şoförün uyumasına mani olduğu için çocuk "abi sen gel benim yerime otur ben arka koltuğa geçerim" diye teklif ediyor.

    son durum: yazıdan birkaç gün sonra yeğenim kamil koç müşteri temsilcilerinden biri tarafından aranıp firma adına özürlerini iletmiş bulunmaktadır. ayrıca bilet ücretinin iadesinin yapılacağı ve olayın yaşandığı seferdeki tüm görevli ekibin yazılı ihtar aldığı bilgisini vermiştir. olaydan bir gün sonra müşteri hizmetlerine şikayetimizi yapmıştık ve haftalar sonra da olsa bir geri dönüş alabildik.
    bu başlık altına destekleyen ya da eleştiren entryleriyle dikkat çekmemize bir nebze de olsa yardımcı olan herkese teşekkür ederiz.
    amma ve lakin günün sonunda kamil koç ve hizmet şekliyle ilgili hissiyatımda şahsen zerre değişiklik olmamış durumda. arz ederim...

  • bu nörolojik rahatsızlıktan müzdarip yavrusuna dair bir anne şöyle demişti:

    "çok zor otistik bir çocuk yetiştirmek. hayatımdaki her şeyden fedakarlık yapıyorum. belki de yaşamıyorum, eskiden hayatımın nasıl olduğunu unuttum. ama en zoru hocam, gözlerime bakmaması. öyle uzak, öyle yalnız ki kendi dünyasında, beni bile almıyor içeri. beni en çok bu acıtıyor, annesiyim ben onun! gerçi baksa içimdeki acıyı görür diye de korkuyorum. belki de, bakmaması en iyisi..."

    evet, böyle bir çocuğun ebeveyni olmak zor olsa gerek. peki ya dünyaya farklı bakıp, gördüğünü anlatamamak? o ne kadar zordur kim bilir...

  • arkadaşlar üzgünüm ama sizden daha ilgi çekici birisini bulmuştur. çağ; bıkma çağı.

    edit: kadın suserlardan linç ya da dediklerimi yalanlar nitelikteki birçok mesaj aldım. böylece yukarıda söylediklerimin doğruluğu onaylanmış oldu. sayın hemcinslerim kimsenin cebinde beklemeyin, yedek plan olmayın. özsaygınız olsun.

  • yıllar önce... ateş hattı'ndaydı sanırsam. konu neydi tam hatırlayamıyorum ama tartışma feci kızışmıştı onu biliyorum. ortamın en hararetli anında melih gökçek ile emin çölaşan birbirlerine laf sokma, akabinde de inceden tehdit etme yarışına girmişlerdir:

    m.g. : belediyede sana bir kameraman ekibi tahsis ettik, takacağım onları peşine, tüm gün seni takip edecekler, açığını yakalayacağız, o zaman gör...
    e.ç. : asıl ben senin arkana takacağım koca bir kameraman ordusu, rezil rüsva olacaksın, asıl sen kendine dikkat et!

    tam bu sırada reha muhtar programın akışını kurtarmak için araya girer:

    "lütfen sakinleşelim efendim, daha fazla tartışmanın anlamı yok, zaman gösterecek artık kim kime takacak... ee... kameraları yani..."

  • korku filmlerinde monolog öldürür. kendi kendinize konuşmaya başladınız mı öldünüz demektir. "hadi çocuklar şakanın tadı kaçtı artık çıkın ortaya" diyip sağ kalabilen olmamıştır, tıpkı kazık kadar adam olup "dur şuraya saklanayım da şunların aklını başlarından alayım" diyenlere rastlanamadığı gibi. öyle şaka mı olur lan ilkokul mu burası?

    karanlık bir ormanda yürüyorsanız "kim var orada" sorusunu sormanız da salak bi monolog örneğidir. gecenin köründe sinsice ortalıkta dolaşan adamdan ne hayır gelir? kimse kim lan sana ne dümbük. kaç git işte. karanlıktan bi sesin "benim ben, maria sharapova, tenis topum ormana kaçtı da onu arıyodum" demesini mi bekliyorsun?

    bi de ismiyle arkadaşı aramak vardır, o da ayrı bi dallamalık örneğidir. gece vakti çıkın evden dışarı, sevgilinizin adını söyleyip durun. ulan o sevgili azıcık adam olsa zaten gelir bulur seni. "bill? sen misin? bill, orada mısın?" haa evet bill orada, afedersin deli sikmiş bill'i, çıkmış gecenin köründe çalı çırpının arkasına saklanmış sana bakıyo. ulan bunu görünce benim bile öldüresim geliyo seni, katil naapsın?

  • en son bunu dedikleri insanlar mavi marmara gemisine binip ölüme gittikten ve israil ile türkiye'nin arası mecburen düzeldikten sonra sakat kalanlara ve ölen insanların yakınlarına "size gidin diye başınıza silah mı dayadık!" demişlerdi. bu da burada böylece dursun.

  • ön edit: başlık buraya taşınmış, orjinal metni aşağıdaki gibi tutuyorum yine de:
    ------------------------------

    eti tarafından geliştirilen ve "eti vitamin ve minerallerle zenginleştirilmiş bisküvi" adı altında üretilecek olan bisküvi. 50 karakter sınırı nedeniyle başlık bu şekilde açıldı.

    ulaşılan bilgiye göre eskişehir'deki eti fabrikasında üretilecek olan bu bisküvi bir afet veya acil durum anında hızlıca üretilecek ve ihtiyaç duyulan bölgelere ulaştırılacak; afetzedelerin günlük vitamin ve mineral ihtiyaçlarının bir bölümünü karşılamalarına yardımcı olacak.

    işte o kutlu bisküvi

    para ile satılamayacak, üzerinde böyle bir ibaresi de var. dolayısıyla market raflarında olmayacak. ambalajı da sarı yapmışlar ben buradayım diyecek belli ki.

    yorumum: etinin bu hareketini çok beğendiğimi belirtmek istiyor; saygılarımı sunuyorum. yürüyedur aslanım.
    not: reklam almadım firmayla alakam yok.

  • sucukçuluk ve otobüs şoförlüğü dışında bir niteliği olmayan, ortalama kahvehane müdavimi çapında, cahil, hırsız, hilebaz, ahlaksız ve rüşvetçi bir bayır turbunu savunmak için nasıl saçma başlık açacağını şaşıran muhteremden evladır.

  • bir arkadaşım sahipti bu arabaya. çalıştı heves etti aldı. helali hoş olsun. bir de hacı babası var bu arkadaşımın. o da renault clio symbol kullanıyor, esnaf adam.

    bir süre sonra arkadaşım bu aracın çok yakmasindan yakınmaya başladı. evde de iki araba var, bizim arkadaş da sabahları babasindan erken kalkıp clio yu kapiyordu. haci amcamiza da sciroocco kaliyordu haliyle. o da garibim ne yapsin mecbur kullanmak zorunda kaliyordu beyaz renkte ve siyah cam filmli şık, sportif sciroccoyu mütevazı hacı sakalı ile istanbul trafiğinde.