hesabın var mı? giriş yap

  • diş hekimi olarak, kesinlikle diş hekimi demek istiyorum. diş ağrısına sadece diş hekimi iyi gelir ne yazık ki.

    su yazanlar olmuş, diş hekimliğindeki bazı hastalıklar uyaranla başlar, uyaran ortadan kalktığında da devam eder, bu hastalıklar semptomatiktir, akut olarak başlar, gece uykudan uyandırır. bu hastalıkların ilerleyen evrelerinde, soğuk su o ağrıyı azaltır. bu yüzden bazı vakalarda soğuk, bazı vakalarda sıcak su kısa sürelide olsa ağrıyı azaltabilir.

    kolonya, alkol, ağrıyan diş bölgesine ilaç basmak, sabunla yıkamak, tütün basmak mantıklı ve tedaviye yönelik müdahaleler olmadığı gibi daha ciddi sorunlara da yol açabilir. eğer bu şekilde olan çağ dışı tedavileri sürekli yapıyorsanız ağız kanserine yakalanma ihtimaliniz artar.

    diş ağrısını antibiyotikte kesmez ne yazık ki. diş ağrısının birden fazla sebebi olabilir. bunları anlamadan kullanılan antibiyotikler karaciğerinize zarar yapmayın. detaylı muayene olarak kurtulabileceğiniz bir hastalığınız varsa, onu daha kompleks hale getirmeyin.

    ağrıyan dişi çektirelim, başka çözüm yok demişler. yıllar yıllar önce çekim için endike olan hastalıklar, bugün kanal tedavisi ya da başka bir tedavi ile kurtarılabiliyor. ne yazık ki bu düşünce de çağın dışında.

    diş hekimliği kliniğinde ilaç kullanımı, pre ve post operatiftir daha çok. tedavi etkene yöneliktir. çekimden önce bakteriyemi riskinden dolayı ilaç verilir. onun dışında klinikte ilaç kullanımı nadirdir. apse varsa dişinizde, önce apse drene edilir, apsenin etkeni kanaldan kaynaklıysa kanal tedavisi yapılır (bir kaç seans sürebilir.), apse kaynağı periodontal dokularsa ilaç tedavisi önerilebilir.

    ilaç kullanımı enfeksiyonu önlemek içindir. yoksa diş ağrısını geçirmez. mide kanaması, hamile, 75 yaş üstü insanlar, kalp ve damar cerrahisi geçirmiş hastalar, diabet hastalarında ilaç kullanımı mümkünse hiç olmamalıdır. özellikle nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar.

    antibitoyik kullanımı diş hekimliği kliniğinde, akut iltihaplar, subakutlar, profilaksi (endokardit riski) ve cerrahi girişim için kullanılmalıdır. onun dışında kullanılması kontraendikedir.

    gözünüz için bilmediğiniz bir ilacı gözünüze damlatmıyorsanız, dişiniz içinde bilmediğiniz bir ilacı kullanmayın. daha ciddi sorunlara yol açabilir.

    düzenli diş hekimine gitmek, diş ağrısının en büyük tedavisidir sayın yazarlar. geçmiş olsun.

  • şöför koltuğu tek kişiliktir.
    halbuki 2 kişilik olsa hem siz hem egonuz sıkışmadan oturabilirsiniz.

  • tuvalet kağıdından öğrenileni

    hayatta ne yumuşak ne de hesaplı olacaksın... olursan sonun bok yoludur.

  • rte'nin karşısına anan avradın çıksa, biz onlara da oy veririz sıkıntı yok kardeş.

    edit: sözlükte sık sık kk'yı ve millet ittifakını eleştirdiğim için bana aktroll diyenler bile oluyor, önceki entrylerime bakabilirsiniz. fakat 2023 seçimi öyle küskünlük yapılacak, aday beğenilmeyecek bir seçim değil.

  • ural ile altay dilleri arasında doğrudan organik bağ bulunmadığı gerekçesiyle, yani bir proto ural-altay dili bulunmadığı veya saptanamadığı için 1960'lardan beri artık kabul görmemekte olan dil ailesi hipotezidir.

    şimdi ural ve altay dilleri çok net birtakım benzerlikler göstermektedir. her ikisindeki ortak dil bilgisi özellikleri çok belirgindir ve temel noktalardadır:
    her iki grupta da:
    1- sondan ekleme/türetme(agglutinasyon)
    2- ünlü uyumu
    3- özne-nesne-fiil(sov) dizilimi
    4- cinsiyetsizlik(feminen-maskülen yokluğu)

    görülür.

    velhasıl sıkıntı kelime dağarcığı noktasında başlar. ural ve altay dilleri arasında aynı kökten olduklarını belirtecek bir kökensel dağarcık benzerliği sözkonusu değildir. (hint-avrupa dilleriyle karşılaştırınız: farsça - birader, almanca- bruder ; ingilizce - star, farsça - sitare)

    gramer benzerliğine rağmen kelime kökleri aynı veya benzer değildir, genelde tamamen farklılık gösterirler. belli başlı birtakım benzer kelimeler vardır. ancak bunlar loanwords(kiralık kelimeler) olarak tanımlanmaktadır. zira altaik ve uralik insanların birbirine yakın bölgelerde, benzer yaşam tarzıyla yaşadığı bilinmekle beraber, bunların birtakım bir arada yaşam yahut ticaret ilişkileri içine girdiğine dair kuvvetli bulgular vardır.

    bu kadar gramer benzerliği bir yandan, akla şöyle bir olasılığı getiriyor:

    ural-altay insanları tarihin bir noktasında belli bir ortak dili konuşurken bir noktada dağılarak ayrılmış ve bu gruplardan biri, başka insan gruplarıyla karşılaşmak suretiyle benzer gramer üzerine farklı ve yeni bir kelime dağarcığı inşa etmiş olabilirler.

    japon ve kore dillerinin altaik statüsü halen bir ölçüde tartışmalıdır. ancak bu iki dil hakkında pek detay bilmediğim için buna girmekten kaçınıyorum.