ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
second amendment
-
buradaki yanli$ anla$ilmasi olasi olan yer, haliyle "a well regulated militia / duzenli bir milis gucu" kismidir. bu tumce, aslen amerikan bagimsizlik savasi sirasinda 13 eyaletin herbirinde var olan britanya egemenligine direnen; amerika birlesik devleteri'nin 1783 paris antlasmasi ile kurulmasi sonrasinda da kolluk gucu gorevi yapan milisleri tanimlar. ancak, bu degisiklikte kullanilan dil muglak oldugundan gunumuzde nra gibi hukumet di$indaki hatta bizzat hukumet kar$iti silahli gruplarin silahlanma haklarini korur hale donu$mu$tur. neye niyet neye kismet bu olsa gerekir...
fakirler ölsün porsche'tan selamlar
-
"demek istemiyorum" şeklinde devam bir cümle. teknik olarak fakirler ölsün demiş sayılmaz.
ancak kendisine şunu demek istiyorum: porsche'a biniyorsun ama daha emniyet kemerini takmadığın için 'arabanın müziğini açamadığını' bilmiyorsun. klimayı da çalıştırmayı bilmiyorsun galiba ama onu görmezden geliyorum bu seferlik.
(bkz: eğitim cehaleti alır eşeklik baki kalır)
ekleme:
(bkz: #44105428)
(bkz: bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir)
yaran baba oğul diyalogları
-
3-4 sene evvel
b: yarın bodruma gidelim
-yarın sınavım var.. kafa yapıyon galiba
-sktr et rapor alırız.
gidilir.
sözlük yazarlarının vücutlarının fotoğrafları
-
bro saçların omuzlarına dökülüp filizlenmiş.. başlığa bir el atılsa ayrıca fena olmaz.
alternatif görsel editi : görsel
kutsalımsı bilgi editi : arkadaşlar çok mesaj geldi diye yazayım dedim. soru "yahu (panpa/bro/usta/üstad/müdür/karşim vs) en çok fav sen almışsın debeye girmemişsin ne iş?" bilmeyenler için en çok fav alan değil en çok beğenilen entry "debe" ye giriyor. yani bunun sebebi sizsiniz ehehe.
kamu spotu editi: aramızda çokça vücudunu sergileyen yunan tanrıları var imiş. la olum burası "türk patent ve marka kurumu" mu?
son edit : "başlığa bir el atılsa ayrıca fena olmaz." dan kasıt, o an başlık sahibinin yuttuğu harflerin düzenlenmesiydi. ama o kadar yanlış anlaşılmış ki herkes bir şeylere el atmış.
görsel
stalk yaparken yanlışlıkla beğenmek
-
bunu en son yaptığımda beğeniyi geri almış, yine de bildirim almasın diye engellemiştim. üstüne hesabımı dondurdum. sonra nasılsa hesabı dondurdum diye uygulamayı sildim. server'lara el bombası da atacaktım ama bulamadım.
ekşi itiraf
-
banyodan çıktıktan sonra, kremler, kokular falan sürünüp tertemiz olduğumda, kendimi kokluyorum bazen, saçlarımı kollarımı falan. sapık değilim hayır. ama böyle anlarda bu temizliği biriyle paylaşamadığıma çok üzülürüm. birinin omzuna yatmışken onun burnuna gelen saçlarımın kokusunu alamamasına, sarılırken buram buram o kokuyu duyamadığına, o karşıdakinin kokumu içine çekerkenki halini göremediğime çok üzülürüm. onca temizlik boşa gitmiş gibi gelir.
o nedenle belki de en güzel iltifatlardan biridir benim için ''çok güzel kokuyorsun'' denmesi. koku çıkmaz çünkü akıldan.
manyaklık bedava.
türkiye'nin en güzel kızlarının olduğu il
-
askerlik yaptığımız ildir.
plaza dili ve edebiyatı
-
işyerinde ilk girdiğim toplantılardan birinde sonlara doğru ekip arkadaşımın ettiği şu cümlenin kurulduğu lisan;
"bu istedikleriniz sizin için nice to have mi?yoksa must mı?"
250 bin dolara türk vatandaşlığı reklam filmi
-
ben vatandaşlığı vereyim, 250 bin doları bana versinler. madem türk vatandaşı olmanın bedeli bu, 250 bin'e de satılıyor olabilmeli.
hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları
-
herşey güzel giderken hiçbir sıkıntımız olmazken ,sene 2000 türkiye nin mali kriz geçirdiği, doların alıp başını gittiği, esnafın kepenk kapatmaya başladığı bir dönemdeyiz. babamda dolarla bir araba almış dolar birden artış gösterince de onu ödeyemez hale gelmişti işler iyi gitmemişti. ben o sıralar öğrenciyim daha yeni gelmişim eskişehir e yurtta kalıyorum işte derslere gidip geliyoruz okuyoruz ediyoruzz . ben tabi yeni bir şehre gelmişim ortama daha yeni alışmışım kendimi yalnız hissediyorum sevdiklerimi özlüyorum böyle bir bocalama devresindeyim falan herşey ilk başlarda güzel giderken babam yurt parasını ödemekte ve bana harçlık göndermekte zorlanmaya başlıyor. öğrencilikte idare ediyosun bi şekilde sadece yumurtayla beslen, sadece makarnayla beslen farketmiyor. ama zamanı gelince yurt sorumlusu ödemenin geciktiğini her ay tekrarlayınca sende de motive kalmıyor . sonra bir gün telefonla konuşurken anneyle eve haciz geldiğini öğreniyosun başka problemlerin olduğunu öğreniyosun. kalkıp memlekete gittiğin bir gün yine haciz memurlarıyla karşılaşıyosun hatta aynı gün babam kredi alacak bankadan, eve de exper gelecek annem haciz memurunu exper zannedip buyrun buyrun diye içeri davet etmişti (sonradan buna çok güldük) baktım olmuyor 1 sene sonra ben okuldan ayrıldım. toparlanmak zorundaydık o sene annem emekli oldu mecburen çünki emeklilik parsını borçlara vermek zorundaydık. sağlık problemlerimiz çıkmıştı ortaya ve de üstüne üstlük 5 senelik sevgilim benden ayrılmıştı kısacası hayatın dibinde olduğumuz bir dönemdeydim.markete gittiğimizde elimizde hesap makinasıyla alışveriş yapardık sadece temel ihitiyaçlar alınırdı. öyle her beğendiğimizi sepete atamazdık artık. bu süreci geçirmek uzun zaman aldı herşeyi düzene sokabilmek, tabi bu ailemizin birliği beraberlği sayesinde oldu. sonra ben tekrar başka bir üniversiteye girip okudum hayatıma yeni bir yön verdim işlerimizde düzeldi çok şükür şimdi eskiisnden de daha iyiyiz. ama şunları öğrendim paralı da parasız da nasıl yaşanabildiğini, dipten nasıl çıkılabildiğini, beraber olmanın güç kazandırdığını en önemlisi sabretmeyi ve savaşmayı öğrendim.