hesabın var mı? giriş yap

  • "birşeyleri değiştirmek isteyen insan önce kendisinden başlamalıdır." sözünü söylemiş kişi.

  • her gün işten eve giderken 3 bira alabilen insan bence zengindir. mesela ben zenginim kendi hesabıma göre. tam bir sefa pezevengiyim. fakir adamın sefası olur mu hiç?

    bir de bu 8'li, 250 ml'lik coca cola paketleri oluyor ya, mesela ondan alınca da çok zengin hissediyorum kendimi. galiba zenginim ben ya, şimdi düşününce yine zengin hissettim kendimi. zengin olmak çok kolay olm, niye abartıyonuz bu kadar?

  • kreşler kapatılacaksa eğer devlet anne ya da babaya ücretli izin vermek zorundadır.
    burada herkes atıp tutuyor " yok doğurduysan bakacaksın", yok bilmem ne.

    bok gibi, iki yüzlü bir topluluksunuz.

    anne çalışmasa çocuk baksa onu eleştirirsiniz,
    anne-baba birlikte çalışsa çocuğa bakacak bir yer arasa onu da eleştirirsiniz.

    size göre kimse çocuk yapmasın. sonra insanlık bir noktadan sonra yok olsun.

    gerçekten katıksız malsınız. size göre şartları iyileştirmenin tek yolu "vazgeçmek ya da yapmamak" ama hayvan gibi vergi ödediğiniz devletinizin sizin için şartları kolaylaştırması bir seçenek değil.

    sorsan hepsi sistem karşıtı, devlet politikalarını eleştiren, avrupa, amerika medeniyetine sahip olmak isteyen insanlar.

    avrupa, amerika, japonya gibi gelişmiş ülkelerde, böyle bir kriz anında tek seçeneğin "bakamayacaksanız o çocuğu yapmayacaksınız" fikri olsa, 10 sene içinde nijeryadan beter olurlar.

    bir araba alırken üç araba parası ödüyorsan,
    dünyanın en pahalı benzinini kullanıyorsan,
    aldığın en uyduruk bir şey için kdv, ötv, öiv, gibi saçma sapan vergiler ödüyorsan
    ve bunu da en uzun ve acımasız mesai saatleriyle, en boktan maaşı alarak karşılıyorsan, devlet afet, salgın gibi durumlarda sana "bakacak" arkadaş.

    b a k a c a k. bakmıyorsa devletten bunu isteyeceksin. kreşleri kapatıyorsan anneye ya da babaya maaşını verip izine yollayacaksın.

  • işyerimdeki bilgisayarımda internet yok. okumak istediğim bazı başlıklardaki entryleri evde notepad'e kaydedip işe getiriyorum. canım sıkıldıkça üçer beşer okuyup gülüyorum. tabi bunu yapmadan önce kontrol merkezinden ayarlara gelip, sayfa başına gösterilecek entry sayısını 100 yapıyorum ki, her seferinde daha çok entry kaydedebileyim.

    kısacası çevrimdışı okuyorum sözlüğü, ama bakınızları ve entry numarası şeklinde verilen linklere tıklayamadığım için bazen çok merak ediyorum.

  • 12 kizgin adam sizi de dikkatsiz, mahkemeyi dikkatle izlememis bir juri uyesi rolune koyuyor. mahkeme hakkinda hicbirsey bilmediginiz icin juri odasinda etkili olan isimlerin etkisi altinda kalip siz de karar veriyorsunuz, ya da, "hadi bir karar versinler de film bitsin" gibi bir tutum icerisine giriyorsunuz, ki bu iki tutum da icerideki juri uyelerinin tutumudur... film sonunda juri kararini veriyor, herkes evine dagiliyor; siz de gonul rahatligi icerisinde ayriliyorsunuz ekran basindan mutlu mutlu, ama hala bilmiyorsunuz cocuk gercekten de suclu mu degil mi diye... iste seyirciyi bu juri koltuguna koyabilmesi ve sizin uzerinizde bu sosyal psikoloji deneyini yapabilmesi bu filmin en onemli ozelligidir bence...

  • ülkenin ekonomik durumu bu kadar kötü ve gelir adaletsizliği bu kadar yüksekken, bir devlet yöneticisi, sizin vergilerinizle israfın dibine vurarak bilmem kaçtane vip uçakla kıtalar arası seyahat edip, son model lüks makam araçlarıyla kilometrelercelik itibar konvoyu ile geziyor ve siz de bununla gururlanıyorsanız, ya satılmış bir partizansınız ya da sizde zerre beyin yok demektir!!!

    makarnacı “partizanlara”, kömürcü “cahillere”, mobil telefon bilirkişisi “telefoncu dayılara” ve havada çay pakedi kapmaya programlı “çay pakedi avcıları”na oy kullanma ehliyeti verilmesin!!! hükümet değişikliği olursa, derhal oy kullanma yasasının değişmesi gerekli!!! acilen!!!