ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
16 nisan 2012 emre'nin basın toplantısı
-
yanına yobo'yu da aldığına göre "benim zenci arkadaşlarım da var" temalı olacaktır.
ebola o kadar da kötü değil bulaşınca öldürüyor
meriç erkan'ın son hali
-
sakallar ve kaşlar takma muhtemelen.
baston kullanacak yaşta ve fiziksel yapıda olmadığı da aşikar.
konuşması hem ton hemde diksiyon açısından bir önceki rolüyle taban tabana zıt. fikirler insanın sesini değiştirmez :)
yine ekmeğinde kral.
bu kadar bariz ve karikatürize roller herkesin harcı değildir, gerçekten iyi bir oyuncu ve yarın haham olmaya karar verse herkesi inandırır. :)
edepsizce sokağa çıkıyorlar
-
süper liderimizin yeni süper saçmalığı.
"başbakan tayyip erdoğan katıldığı törende internet sansürüne karşı eylem yapanları hedef aldı. "edepsiz görüntülere dokunma diyerek, edepsizce sokağa çıkıyorlar" diyen erdoğan, bir kez daha taksim'de yapılacak eylemlere izin vermeyeceklerini söyledi."
(bkz: ülke benim çıkartmam)
biraz daha mide bulantısı için:
"çok çok afedersiniz, kusura bakmayın, edepsiz görüntülere dokunma diyerek, edepsizce sokağa çıkıyor, bu paralel yapı onları destekliyor. allah ıslah etsin diyorum, başka da bir şey demiyorum. devletin kılcal damarlarına sızmaya çalışan bu örgüte fırsat tanımayacağız. yaptıkları ajanlığın casusluğun hesabını soracağız."
(bkz: edepsizliğin tanrısından edep kuralları)
saniyelik salaklıklar
-
izmir konak meydanında saat kulesinin yanından geçerken saat sormak. parmağıyla kuleyi işaret etmekle yetinmişti herif.
balçiçek ilter
-
"ve biiiz linç edildik, enver"
değil mi, tüh tüh... linç edilmişler, çok üzücü doğrusu...
linç deyince aklıma geldi, zaten çıktığı hiç olmuyor da;
(bkz: ali ismail korkmaz)
muhafazakar ailenin seküler çocuğu olmak
-
zordur, yorucudur. bu grubun içinde olan birisi olarak şunları belirtmek istiyorum;
annem ve babam bu dunyaya getirdiği ve ellerindeki en iyi kosul ile buyuttugu için içimde olusan minnet duygusu ve anne-baba sevgisi ile düşüncelerim, yaşam tarzım hep çatışır. bu konularla hep uğraşmak zorunda kalırım. hele bı de deizm ve agnostisizm felsefe düşüncelerine yakın iken ailem uzulmesin die bazı konularda yalan söylemek zorunda kalırım ya da haberleri olmaz. ailem ile daha çok kısa süreli bı araya gelirim o da özlem gidermek için. bu durum özellikle ailesi ile rahat, paylaşım içinde olan, mutlu insanları gördüğümde bazen üzer. ayrıca bu durum yuzunden farklı bı şehirde üniversitede okumak istedim ve okudum da.(iyi ki de yapmışım bu arada bence hayatımın kirilim noktalarından)ama kendimi çok yalnız hissettim. memlekete geri dönmemek icin iş imkanı çok olmayan bı şehirde zor kosullarda hicbi destek olmadan ve mezun olduğum bölümün iş imkanı çok olmamasına ragmen iş bulmak için yirtindim. cok sinandigim konular olmasına rağmen şanslıydım çünkü güçlü bir karakterdim. güçlü bir karakter olmasaydım şu an eminim psikolojik problemlerim olurdu.
bu durumun içinde olanlar eminim çoktur, hele şu an ekonomik problemlerin boyutu çok sıkıntılı seviyede olsa da hayatta mutlu yaşamak için cabalamayi bırakmayın ya da elinizdeki koşulları kabullenip her konuda tekamülü bırakmayın.
edit: akrabalarımın da yüzde doksanı çok muhafazakar olduğu için paylaşımım çok kısıtlıdır çoğu uzun zamandır beni görmez hatta anneme beni sormayı bile bırakmışlar:). ufku açık benim gibi düşünen ya da dini içinde yaşayan kuzenlerim görüştüğüm tek akrabalarım diyebilirim:)
edit 2: ailenizi üzmeyin.
1 yılda 3 arabasını suya veren yazar
-
hayat sana araba değil tekne al diyor, şimdiye kadar anlaman gerekirdi.
enter the wu-tang 36 chambers
-
tüm zamanların en güzel rap albümlerinden biri. açılış şarkısının* girişindeki "bring the motherfucking rockers" sözleri, bunun rock müziğe karşı olan bir yapıt olduğu düşüncesini doğurabilir, ancak "enter the wu-tang (36 chambers)" rap'ten nefret eden diehard rockseverlerin bile kolayca benimseyebileceği derecede sert, 'rock' ve başarılı bir albümdür. şu muhteşem şarkılardan oluşur:
1. bring da ruckus
2. shame on a nigga
3. clan in da front
4. wu-tang: 7th chamber
5. can it all be so simple
6. da mystery of chessboxin'
7. wu-tang clan ain't nuthing ta f' wit
8. c.r.e.a.m.
9. method man
10. protect ya neck
11. tearz
12. wu-tang: 7th chamber - part 2
thy'nin asker sevkiyatında hosteslerin olmaması
-
thy'den konuyla ilgili ilk resmi açıklama geldi: senin ananı bacını o uçağa hostes yapsalar, zoruna gitmez mi?
ersoy karakteri gibi'de yer almasın kampanyası
-
ersoy'un tepkisi: sikicem açıcağınız başlığı ama ha!
scent of a woman
-
al pacino'nun trafik polisine yakalandigi sahnede kör taklidi yapmanin ustune bir de kör oldugunu gizlemeye calisan bir kör taklidi yaptigi film.
neden pahalı olduğu anlaşılamayan şeyler
-
(bkz: makaron)
disney+
-
disney+ için çekilen ve 2,5 ay önce izleyiciyle buluşan moon knight dizisinde "ermeni soykırımı" tabiri kullanıldı, üstelik hitler ve pol pot'la birlikte. dizinin ilk bölümünde yer alan replik tam olarak şöyle:
--- spoiler ---
"if ammit had been freed, she would have prevented hitler, the destruction of europe, the armenian genocide, pol pot"
"ammit serbest bırakılsaydı; hitler'i, avrupa'nın yıkılışını, ermeni soykırımını, pol pot'u önleyebilirdi"
https://www.youtube.com/watch?v=xqmj8sqlmo8
--- spoiler ---
disney gibi bir şirkette taslağından yayımlanana kadar sayısız elden geçen, her ayrıntısına incelikle eğilinen bir yapımda, diziyle doğrudan ilgisi olmayan böyle bir ifadenin sehven eklenmiş olacağına inanmıyorum. bu açıkça alınmış bir tavırdır, tarafım belli olsun tutumudur.
bununla ilgili bir sorunum yok; disney ifade özgürlüğü çerçevesinde istediği tavrı alabilir. zaten bu tavrının hiçbir değeri de yoktur. çünkü soykırım bir suçtur ve bu suçun varlığına dair karar verebilecek organlar ya o olayın yaşandığı ülkenin mahkemesi ya da yetkilendirilmiş bir uluslararası ceza mahkemesidir. bunlar dışında yapılacak bir açıklama hiçbir değer veya geçerlilik taşımaz.
ancak bunun şöyle bir önemi vardır: disney çok kısa bir süre önce türkiye'yi soykırım suçuyla açıkça itham etmiştir ama şu anda türkiye pazarına girmeye çalışmaktadır.
madem disney 1915 olayları için "soykırım" tabirini kullanarak bir tavır alıyor, ben de buna karşı tavır alıyorum: yayımlandığı tüm ülkelerde moon knight dizisinin ilgili kısmı diziden kalıcı olarak çıkartılmadıkça, atalarımı ve devletimi haksız yere soykırımla itham etmekte olan bir platforma ne üye olacağım, ne de üye olunmasını kimseye tavsiye edeceğim.
senelik 280 lira benim için çok bir şey değil, disney içinse hiçbir şey ifade etmiyordur. ama maksat tarafımız belli olsun.
ha bu arada bu platformun marka yüzü olan oyuncular da bence nasıl bir platformu temsil ettiklerini ve hangi tarafta olduklarını şöyle bir oturup sorgulamalı.