hesabın var mı? giriş yap

  • 15/1/2012 tarihli milliyet'te can dundar'in onun hakkindaki yazisi http://gundem.milliyet.com.tr/…/1489026/default.htm...

    düşünün: 17 yaşındasınız. bir gün çevrenizdeki akrabalara birer ikişer anormal vergi cezaları bindirildiğini görüyorsunuz. ödeyemeyenler toplama kamplarına gönderiliyor. orada taş ocaklarında çalıştırılıyor.
    ne yaparsınız?
    lefter bunu yaşamıştı 17 yaşında...
    ne mi yaptı?
    gönüllü olarak askere yazıldı.
    * * *
    içinde bir eziklik duygusu kalmış mıdır?
    ölümünden bir yıl önce onun belgeselini yapan nebil özgentürk’e sordum bunu...
    kamera arkasından bir anı anlattı.
    bu bahis açılınca 87 yaşındaki lefter, “şu kamerayı kapat hele evlat” demiş.
    kameranın kapalı olduğundan emin olunca da nebil’in kulağına eğilip, “babama da çok çektirdiler. o, yoksulluğu sayesinde sürgüne gitmekten kurtuldu, ama bütün akrabalarım türkiye’yi terk etmek zorunda kaldı” demiş.
    asıl acı olan, lefter gibi bir efsanenin, varlık vergisi faciasından 70 yıl sonra, 87 yaşındayken bile, bu kadarcık bir serzenişi kamera karşısında söyleyememesiydi.
    * * *
    onu ve türkiye’yi anlamak için bir başka anekdot:
    50’li yıllar...
    lefter artık sadece türkiye’de değil, dünyada “futbolun ordinaryüsü” haline gelmiş.
    “ver lefter’e/yaz deftere” tekerlemesi dillere yerleşmiş.
    dünya karması florentina’da oynarken tribünleri “türko türko” diye inletmiş.
    milli formayı giyip yunanistan’a gol atmış...
    işte o lefter’e 1955’te hayatının en büyük acısını yaşattık.
    6-7 eylül’de büyükada’daki evini basan çapulcular taşlayıp “vurun şu gâvura” diye bağırdılar.
    lefter sabaha dek elde silah kapıda bekledi.
    siz olsanız ne yapardınız?
    * * *
    “ne yapmış” diye sordum nebil’e...
    yine kapattırmış kamerayı...
    sadece “günlerce ağladım” demiş. ayrıntılara girmeye çekinmiş.
    ama türkiye, o gaddar çapulculardan ibaret değil tabii...
    bir de güzel yüzü var bu ülkenin...
    lefter’in evinin basıldığını duyan fenerbahçeliler hemen kartal’dan motorlara binip ada’ya koşturmuşlar. lefter’in evinin önüne barikat kurmuşlar.
    “sana bunu kim yaptıysa söyle, haddini bildirelim” diye isim sormuşlar.
    hepsini isim isim tanıdığı halde kimseyi ihbar etmemiş lefter...
    şikâyetçi de olmamış.
    fenerbahçelilerin verdiği o destekten güç bulmuş.
    “her toplumda olur böyle şeyler” demiş, susmuş.
    * * *
    şimdi onun ardından sıralanan cömert övgüleri dinledikçe bunlar geliyor aklıma...
    dün onu statta alkışlayanlar, bugün ardından iltifat yağdıranlar arasında ailesini sürgüne yollayanların, evini taşa tutanların çocuklarının, torunlarının da olduğunu düşünüyorum.
    bunca özrün gündeme geldiği çağımızda, türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük futbolcusundan bir özrü bile esirgemiş olmamızdan dolayı üzülüyorum.
    onun 87 yaşındayken ve ölüm döşeğindeyken bile başına gelenleri anlatırken -belki korkudan, belki memlekete zarar vermemek için- kamera kapattırmasından, eleştirmeyip yutkunmasından dersler çıkarıyorum.
    onu saygıyla anıyorum.

  • vatan haini olarak lanse edilip, bir punduna getirilip tek tek gözaltı süreçleri başlayacaktır..

    akademisyenlerin başlarına gelenler dün gibi..

    yoksa bildiri 10 numara zaten, itiraz edeni allah çarpar..

  • 1. dere kenarında çamaşır vs yıkamak tek başına yapılan bir eylem değildi. kızlar küçük yaşlardan itibaren çalıştırılırdı.

    2. erkekler tarlalara giderdi yine küçük yaştan itibaren.

    3. çocuk yetiştirmek öyle çok da önemli bir şey değildi. o nedenle 8-10 çocuk yapılırdı zaten. önemli olan gerekli iş gücüydü.

    4. bu çocuklar verilen bu işler dışında genellikle orada burada rahat bir şekilde takılarak büyürdü. karakterlerine göre yönelimleri olurdu. kötüyse kötü, iyiyse iyi. özellikle erkek çocuklara aile gece nerede kaldın demezdi.

    5. eski insanların karnını doyurmaktan başka derdi yoktu. şimdiki insanlar yani bizler kapitalist sistemlerin kölesiyiz. her şeye sahip olmak istiyoruz. o nedenle çok yorgunuz. eski insanların bildiği tek şey kendi köyleriydi ötesini pek bilmezlerdi.

  • türkiye'de askerlik, insan onurunun hiçe sayıldığı, er kişide kalıcı hasara yol açan bir olay olduğu için, imkanı olup da bedelli askerlik yaparak kendini bu cehennemden uzak tutabilen erkeklere saygı duymalıdır.

    kadının bedeni üzerinden kimliğini ve toplumsal rolünü tanımlamak ne kadar çirkin ve çağdışı bir yaklaşım ise, erkeği de askerlik yapıp yapmaması üzerinden tanımlamak ve hatta yargılamak o ölçüde çirkin ve çifte standartçı bir yaklaşımdır.

    tsk kendini modernize etmediği müddetçe, "vatanı korumak" mottosuyla askere uğurlanan er kişinin kocaman adam olduğu halde yerden izmarit toplamasını, kompleksli üstlerinden azar işitmesini ve psikolojik tacize maruz kalmasını "vatana borcunu tamamlamak" olarak tanımlayabilen bir kadın, yaşadığı çağın gerisinde kalmış, dar fikirler arasında sıkışmış ve insan onurunun, hak ve adalet duygusunun, eşitliğin; cinsiyetçi tabulardan ve dogmalardan çok daha üstün ve kutsal olduğunu kavrayabilecek kapasiteden yoksun kalmıştır. ciddiye alınmamalıdır.

  • ülkenin koşar adım hiperenflasyona gittiğini gösteren bir başka haber.

    yıl 2012 brent petrol 120 dolar benzin 4,50 tl
    yıl 2022 brent petrol 120 dolar benzin 26,50 tl

    işte bunlar hep rekabetçi kur. rekabetçi kur saçmalığıyla birlikte hem faizi, hem ithalatı, hem cari açığı, hem dış ticaret açığını hem de enflasyonu aynı anda coşturup ülkeyi batırdılar.

  • bir film eleştiri sitesindeki şu yoruma çok güldüm:

    "leonardo dicaprio'dan kendi yaşındaki kadınlardan hoşlanıyormuş gibi yaptığı rolü ile oscarlık performans."

    bilmeyenler için: leo'nun 25 yaşına ulaşan kız arkadaşlarından ayrılma grafiği*
    görsel

  • bazılarından ciddi ciddi tırsıyodum. özellikle her gün usul usul yanıma sokulup pantolon cebinden çıkardığı kuru üzümü ikram eden psikopattan. herifle tek ilişkimiz buydu.

    -üzüm yer misin?
    -yok abi sağol.

  • yine türk haberciliğinin içler acısı halini görüyoruz. görüntü yönetmeninin ölümüne sebep olan silahın ne olduğunu öğrenmeden direkt vermişler haberi.

    normal bir kuru sıkı tabancanın vereceği en büyük zarar, ateşlendiği anda çok yakınsanız namlusundan çıkan barut ateşi sebebiyle cildinizde yanıklar oluşturmasıdır. namlu göz hizasındaysa kör de edebilir. bunun dışında bir kuru sıkıyla birine verebileceğiniz en büyük zarar, kuru sıkı tabancanın kabzasıyla kişinin kafasına vurmaktır. tornada ucu açılmış kuru sıkılar vardır. bunlar ucu bilyeli mermi atarlar. fakat bireysel silahlanmanın serbest olduğu, affedersin sikini sallasan bir tabancaya değen abd gibi bir ülkede böyle atraksiyonlara girecek insanlar olduğunu sanmıyorum. eminim abd'liler böyle bir şeye hiç ihtiyaç duymadıkları için böyle bir işlem olduğunu bile bilmiyorlardır.

    olayın aslı büyük ihtimalle şudur. filmde her şey gerçekçi görünsün diye replika değil içi boş gerçek silahlar kullanılıyordur. bir şekilde yanlışlıkla veya bilerek birileri içinde mermi bırakmıştır.

  • basit bir önlem ile onlenebilecekken son 20 yılda binden fazla kişinin kamyonların altında öldüğünü biliyor muydunuz? hem de
    ezilip sıkışarak. kafa kemiklerinin hepsi kırılmış. başı gövdesinden ayrılmış,
    yüzü tanınmaz hale gelmiş,
    göğüs kafesi komple ezilmiş,
    karnınından başlayıp boynuna kadar uzanan derin bir yarık oluşmuş olarak.

    google

    “otomobil tırın altına girdi”
    arama araçları son 1 yıl
    haberler
    şeklinde arama yaparsanız 100 lerce haber çıkar. neredeyse her gün gazetelerde okuruz. belki de bu yüzden alışkanlık olup bu haberleri görmüyoruz.

    ahmet saber abdullah yönetimindeki 54 ma 245 plakalı otomobil tır’a çarparak, aracın dorsesi altına girdi.

    samsun'da korkunç kaza! araç hurdaya döndü. tekkeköy ilçesinde meydana gelen trafik kazasında 1 kişi öldü, 2 kişi yaralandı.

    tem otoyolu derince mevkinde meydana gelen trafik kazasında tıra arkadan çarpan otomobilde bulunan 2 kişi ağır yaralandı. yaralılardan biri tüm çabalara rağmen kurtarılamadı

    sarıoğlan ilçesine bağlı sultanhanı mevkiinde h.a. yönetimindeki 38 dl 637 plakalı hyundai marka otomobil, 33 fa 948 plakalı i.ö.'nün sürücüsü olduğu tıra arkadan çarptı. 3 kişi öldü

    kocaeli'nin kartepe ilçesinde sürücüsünün trafik ışıklarında bekleyen araçları geç fark ettiği otomobil, dorseli tıra arkadan çarptı. tırın altında sıkışan sürücü, hayatını kaybetti.

    bu haberler çok tanıdık değil mi?

    peki bunlar kader mi?

    bu kazalarda bu insanlar neden ölüyor?
    hava yastığı emniyet kemeri başta olmak üzere bütün koruma tedbirleri neden işe yaramıyor?
    sebep basit;
    çünkü bu kazalar araç içi koruma tedbirlerinin hiçbirinin işe yaramayacağı biçimde oluyor.
    tıra ya da kamyona bir araç arkadan çarparsa araç tır dorsesi ile asfalt arasına sıkışıyor. ön koltukta kaç kişi varsa ölüyor. aracın hızına göre arka koltukta oturanlarda ölüyor.

    araç markası volvo olmuş, egea olmuş önemli değil.
    bir kamyona arkadan carparsanız feci şekilde ölürsünüz

    ezilip sıkışarak.
    muhtemelen başınız gövdenizden ayrılır.
    kafanız araç bagajının içinden bulunur.
    ezilmiş olarak.
    kafa kemiklerinizin hepsi kırılmıştır
    yüzünüz tanınmaz hale gelmiştir.
    göğüs kafesiniz komple ezilir.
    karnınızdan başlayıp boynunuza kadar uzanan derin bir yarık vardır.

    aynen böyle
    görsel
    görsel
    görsel
    görsel
    görsel
    görsel
    görsel

    bu ölüm türkiye yollarında kaçınılmaz bir sondur. muhtemelen değil kesinlikle ölürsünüz
    arkadan çarptığınız için de kamyon sürücüsü anlamlı bir ceza almaz.

    fakat bu bir fizik kanunu değil. bu ölümler mecburi değil

    ülkemizdeki bir denetim eksikliği

    aslında çözüm çok basit

    kamyon dorsesine tampon takılmasının kağıt üzerinde değil gerçekten zorunlu olması ve bunun kontrol edilmesi.
    görsel
    görsel
    görsel
    görsel
    görsel
    görsel

    bu resimde olduğu gibi hidrolik olarak indirilip kaldırılabilen ya da sabit olan tamponlar
    olursa yine kaza olur, yine ölüm olabilir. ama en azından araçlar tır ile asvalt arasına sıkışmaz. hava yastığı, emniyet kemeri gibi koruma önlemleri işlerini yapabilme şansı olur.

    zor değil, çok pahalı da değil.
    ama yok.
    yolda araç kullanırken bakın. kamyonlara ve tırlara bakın.
    bir çoğunda yok.
    onları görünce beş başlı köpek balığı görmüş kadar korkun. onlar köpek balıklarından çok daha tehlikeli.
    algıda seçicilik ile bakarsanız ne kadar çok olduklarını göreceksiniz.
    sarı sitede şuan satılan kamyon ilanlarından bir kaçı
    https://www.sahibinden.com/…hatasiz-895529487/detay

    https://www.sahibinden.com/…pro-522-852663697/detay

    https://www.sahibinden.com/…-kamyon-883284694/detay

    https://www.arabam.com/…-126-bin-km-adetli/17095463

    tırlar yurt dışına da yük taşıdıkları için onlarda olmama oranı biraz daha düşük ama kamyonların büyük çoğunluğunda yok. hele sarı müteahhit kamyonlarında olanı bulamazsınız.
    çünkü bu kamyonlar araziye çıkıyor, baraj inşaatına katılıyor, yol yapımında kullanılıyor. bu tamponlar böyle durumlarda yere sürtüyor.
    hidrolik olanları ise kısmen daha masraflı. denetleyen de olmayınca kamyonlar sadece araç muayenesi sırasında takıp çıkışta direkt söküyor.

    bu kamyon tır terörüne bir son vermek lazım.
    istanbulda yaşayanlar için önerim yolda trafik kilitlendiği sırada sağınıza solunuza bakın. beş başlı köpek balığı görürseniz hemen plakasını da içerecek şekilde fotoğrafını çekin. kısa bir video olursa daha iyi. emniyetin trafik ihbar whatsapp hatları var.
    numaraları illere göre değişiyor.

    sma hastaları için benim de desteklediğim bir sürü kampanya yapıyoruz. iyi ve güzel. keşke daha fazla şey yapabilsek
    oysa bunun yanında her yıl yüzlerce insanımız basit bir önlemle hayatta kalabilir. çok zor ve ulaşılmaz bir şey değil isteğimiz
    sadece tampon."

    yolda beş başlı köpek balığı görürseniz çekin fotoğrafını gönderin.
    bu tür konular bir bilinç ve alışkanlık olayıdır.
    6 ay boyunca bu konuya dikkat edebilsek, 200 kişi yolda giderken kamyon fotoğrafları gönderse
    kamyoncular bir biri ile iyi haberleşir. cezalar peşi sıra gelirse hepsi tampon takar. bu iş bir rutine girerse sonradan da hep devam eder.

    bir iyilik yapın ve beş başlı köpek balığı görünce ihbar edin.
    göndereceğiniz bir fotoğraf ile kim bilir kaç kişinin hayatını kurtaracaksınız.
    aman be ! demeyin!
    bagajda ezilmiş kafası bulunan kişi bir yakınız da olabilir.

    siz hiç bedenden ayrı duran bir kafa görmemişsinizdir. ben doktorum gördüm.
    umarım siz hiç kimlik tespiti için böyle bir şeyi görmek zorunda kalmazsınız.

    üstelik şundan emin olun! kimlik tespiti için girdiğiniz morg dan kimliği tespit edemeden çıkacaksınız.

    whatsapp şikayet hattı ile ilgili sorunlar olabiliyormuş

    egm mobil (emniyet genel müdürlüğü mobil) diye bir uygulama var. oradan şikayet daha kolay ve etkili.

    https://play.google.com/…etails?id=tr.gov.egm.mobil

    görsel

    görsel
    görsel