ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"alkol aldıktan sonra aklıma geleceksen kelle paça'dan ne farkın var?"
adam ciddi ciddi aforizma yardırıyor.
çadır kurulabilecek kamp mekanları rehberi
-
çadırımızı ve ekipmanımızı alarak hem denize girelim hemde kafamızı dinleyelim dediğimiz zaman en büyük sorun güvenlik oluyor. ya 3-5 çadır ıssız bir yerde toplu kamp yapmanız yada çadırınızı kurabileceğiniz kamp mekanı bulup, çadır kurulum yeri parasını ödeyerek çadır kurmamız gerekiyor. tavsiye olarak gökova orman parkı – gökova http://www.akyakakamp.com/
(bkz: gökova orman kampı)
konuya değil imlaya takılan sülükler
-
noktalama işaretlerinden sonra boşluk bırak, it.
gotik mimari
-
orta çağ mimarisi olarak da bilinir. orta çağ'ın ortalarından sonuna kadar yapılan yapılarda yaygın bir şekilde gotik* mimarisinin özelliklerine rastlanır.
dünya üzerinde en önemli sayılabilecek gotik mimari eseri fransızlar için notre dame katedrali, italyanlar için ise milano katedralidir (bana göre de milano katedrali). bu iki yapı arasında da fransızlar için mona lisa, italyanlar için son akşam yemeğinde olduğu gibi bir çekişme vardır.
gotik yapılar uzun, görkemli ve sivri hatlara sahiptir. tüm bunlar tanrı' nın ve din fenomeninin o dönemde her şeyden üstün tutulduğunun göstergesidir.
gotik mimarinin karakteristik özelliklerinden biri olan dayanma kemerleri, yapıların ağırlıklarını yayması sayesinde, o döneme kadar cesaret edilemeyip yapılamayan devasa büyüklükte yapılar inşasında kolaylık sağlamasının yanında, pratik ve dekoratif olmasıyla da çok kullanılan bir inşaat tekniğidir. aynı şekilde sivri uçlu kemerler ağır ve büyük tavanların ağırlıklarının yayma konusunda başarılı olduğu kadar göze de hitap eder. gotik mimari’den önce ise tavanlar sadece daire ya da dikdörtgen biçiminde olabilirken, sivri kemerler sayesinde kubbeli, ihtişamlı yapılar yapılmaya başlandı.
romanesk inşaat tekniklerinin gelişmesiyle temelleri atılmış olan bu mimari tür yatay düzlemden dikey düzleme geçişin miladıdır.
yapılarda vitraylarla süslü büyük pencerelerin kullanılması daha aydınlık, daha ferah bir ortam sağlamıştır.
en ince noktasına kadar süslemelere önem verilir bu sebeple tek bir yapının inşası uzun yıllar boyu devam eder.
köln katedrali:
https://eksiup.com/p/6y2617bamj52
https://eksiup.com/p/vn261959shmq
https://eksiup.com/p/yi26219n7qyo
https://eksiup.com/p/cq2622wmadjr
notre dame katedrali:
https://eksiup.com/p/wx2623xa3h9t
https://eksiup.com/p/hf26247bue36
https://eksiup.com/p/592626fn5syw
duomo di milano:
https://eksiup.com/p/gj2628vb3ua8
https://eksiup.com/p/o626294wb68h
https://eksiup.com/p/fa2630yevkw2
28 haziran 2016 taksicilerin fırsatçılığı
-
99 depreminde kamyonlarla taşınıp göçük altında kalanları yağmalayan, bileziklerini almak için kollarını kesen adamlardan şaşırtmayan hareket.
5g tamamen yerli olacak
antalya'daki çocuk cesetleri
-
beyler bu ülkede çok kötü şeyler oluyor, bu ülke hiç emin ellerde değil.
saniyelik salaklıklar
-
cok ciddi bir toplantıda "zorlayacağım şartları" diyecekken "şorlayacağım zartları" diyerek toplantının ciddi olma ozelligini sabote etmek.
yaran sevgili diyalogları
-
dersaneden yeni çıkmış, ellerinde test kitapları olan mezun çiftimiz durakta otobüs beklerken kız sevgisini kaynaştırma harfleriyle süsleyerek sevgilisine göstermekte.
k: aşkımın gözüsüü..
e: ^^
k: aşkımın burnusu..
e: *iyice gevşeyen smiley*
k: aşkımın testisi..
e: ?!!
durak: *error*
hep eğitim sisteminden oluyo bunlar.
don't feed the troll
-
hemen her konuda bir aforizma sahibi bernard shaw bu konuda da şu açıklayıcı ifadeyi dile getirmiştir:
"i learned long ago, never to wrestle with a pig. you get dirty, and besides, the pig likes it."
kpss 2014
-
hiçbir şeyin sonu değil diyen arkadaşlara anlatayım. herkes için bu dediğiniz şey geçerli değil. 25 yaşında okulumu bitirdim. 26sında askere gittim. 27 yaşında iş aradım bulamadım. bulamayınca da 1 sene bütün iş durumlarını kenara atıp sadece kpss'ye odaklandım. dedim ki ben 1 sene bu sıkıntıya katlanıp gerekirse tüm kitapları tarayacağım ve çalışacağım. ortamım değişsin diye de 8 sene yaşadığım erzurum'dan kalkıp izmir'e taşındım. ekim ayında başladığım maratonda sınava kadar pek çok kitabı aldım, her yayından soru çözmeye çalıştım. temmuz ayının 5'ine geldiğimde yaklaşık 35000 soru ve 50'ye yakın deneme çözdüm. son 1 ay her gün dersaneye gidip sabah 8, akşam 5 ders çalıştım. akşam da eve gelip deneme çözmeye veya konu tekrar etmeye çalıştım. benim gibi ders çalıştığını bildiğim türkiye'nin muhtelif yerlerinde en az 10 arkadaşım var. hepimizin tarih neti 15 net civarında.
demem o ki belki hiçbir şeyin sonu değil ama hiçbir bokun da başlangıcı değil. halbuki ben 1 senelik emeği bir şeylerin başlangıcı olsun diye vermiştim. şu an 1 sene önceye geri döndüm. ösym soru komisyonu zaman makinasını buldu, bilmem kaç bin öğrenciyi 1 sene öncesinin hayattan hiçbir beklentisi olmayan tiplerinde geri döndürdü.
gerçekten müfredatta ve geçmiş senelerde olduğu gibi sorular olsaydı da yapamasaydım anlardım. yani "buraya çalış" dedikleri yerlerde çalışmadığım ya da gözden kaçırdığım bir yer olsaydı kimseye kızma hakkım olmazdı. şimdi kızma hakkım var ama ben kızdıkça o kurum üste çıkıyor. din, iman bilmem ama insan hakkı diye bir kavram var. onun cezası da bu dünyada çekiliyor. hayatım boyunca hiç beddua etmedim ama şimdi eğer yukarıda biri varsa ve insan hakkını önemsiyorsa umarım bunca insanın emeğini hiçe sayanların cezasını kendi çocuklarından çıkarır. yazık bunca emeğe, paraya, insana.
yaran fıkralar
-
doğu illerindeki bir ağanın en büyük zevki, kar üzerine çişiyle imzasını atmakmış.
bu nedenle kar yağmaya başladığı andan itibaren köyde hayvanlar dahil hiç kimse sokağa çıkamazmış.
kar biraz kalınlaşınca, ağa sırtına kurkunu giyer ve koy meydanına gelirmiş.
yanında da en yakın yardımcısı haso. ağa sırtını köye doğru döner sonra sorarmış:
“-ula hasso, ahali bakiy mi?”
hasso yanıtverirmiş:
“-evet ağam, hepisi de bir olmuş, pencerelerden bakir.”
ağa çişiyle karin üzerine imzasını atarmış, “abdullah cizrelioğlu” sonrada bir nokta koyarmış ve sorarmış:
“-hala bakirler mi lo?”
“-he ağam, hem bakirler hem de çılgın gibim alkışlirler.”
her sene ayni tören sürermiş. aradan 7 yıl geçmiş. ağa yine kar tuttuktan sonra çıkmış koy meydanına.
sormuş hasso’ya:
“-ahali bakir mi?”
“-he ağam bakirler, kopekler, kediler bile camdadir.
ağa adini yazmaya başlamış “abdullah” diye. “cizreli” demiş ki, kalakalmış, çünkü yas gereği prostat.
halka rezil olmak var..alçak sesle hasso’ya sormuş:
“-bakirler mi?”
“-he ağam bakirler de, sen ne diye durdin ki ogle?
ağa çaresiz
“-ula gel yanıma, arkanı don ahaliye, tamamla sunu.” diye emretmiş.
hasso bir an durmuş, sonra çişini yapmaya hazırlanmış ve ağanın
kulağına eğilmiş :
“-ağam..” demiş haso..,
“-kırk yıldir kafama vurdin salak dedin, sırtima vurdun aptal dedin. he bu kulun okumayı yazmayı sökemedi ki, ucunu tut da yazının devamını sen yaz…
yanımızdakileri eğitmezsek, tutacağımız gün yakındır.