hesabın var mı? giriş yap

  • kılıçdaroğlu hakkında fikirlerimi değiştiren yazı.

    şimdiye kadar başbakan gitse yerine kim gelecek diye düşünmüşlüğüm çoktur, sizlerin de düşündüğünüz gibi. ne de olsa birçoğumuzun hayatını kararttı, kimimizin geleceğini bitiriyor, kimilerinin de akli dengesini yitirmesine sebep oluyor. ve bunları yaparken hiç de suçluluk, pişmanlık, vicdan azabı duyuyor gibi değil. bu yüzden gitmeli, ülkesini bölen, ayrımcılık, sömürgecilik, yalancılık, hırsızlık, katillik yapan bir insana ne diyeceğiz helal olsun aldığın canlar, helal olsun çaldığın paralar mı diyeceğiz? kendisini allah sanan biri o, insanların ölüm fermanını yazıyor, kaderlerini değiştiriyor. bu insanı yargılamak bize düşmez, onun işi bizimle değil yukarıda, ama ego ve güç gözünü öyle bir kör etmiş ki acaba öleceğinin farkında mı bir gün?

    her neyse, ben bu yazıda, kendine oy isteyen biri görmedim. seçim arifesinde, halkı için endişelenen, halkını tek çatı altında toplamak isteyen bir başbakan gördüm. bu yazıyla güvenim, samimiyetine inancım oluştu. o da bizler için korkuyor, o aptal sandıkta binbir dolabın döndüğü o sandıkta seçilmediği takdirde olacaktan korkuyor. bizleri uyarıyor. şimdi bütün kendini müslüman sananlar, muhalefete, muhalefet yanlılarına düşman. size soruyorum hangi müslüman aynı soydan geldiği, aynı dini paylaştığı insanlara düşman olur ki? bazı insanlar sizi bize düşman etti de.

  • dün akşam kızımı okulundan alınca her zamanki gibi gün içinde yaşadıklarını konuştuk, kreşte erkek çocuklardan biri çantasını kız çocuklarından birinin suratına atmış.

    kızın gözünün altı kızarmış ve muhtemelen bugün morarmıştır, kızım çantayı atan çocuğun çok şımarık olduğunu ve hep böyle şeyler yaptığını anlattı.

    sabah okula gidip öğretmeniyle konuyu konuşmak istedik, sonuçta sınıfta şiddete meyilli bir çocuk varsa ailesini uyarsinlar ve gerekli tedbirleri alsınlar diye.

    öğretmen erkek çocuğunun aşırı derecede şiddete düşkün olduğunu kendisine dahi abuk subuk kelimeler kullandığını anlattı, laf bir an gözü moraran çocuğa geldi. ailesi ne tepki verdi diye sorduk ve öğretmen kız çocuğunun annesinin ve babasının olmadığını sosyal esirgemeden geldiğini anlattı, hani hayatımda hiç böylesine şiddetli şekilde boğazımın düğümlendiğini hatırlamam.

    bu yaşta bile canım yandığı zaman ah anam derim düşünün ki bir çocuğun canı yandığı zaman hayatında sığınacağı bir ailesi yok...

    neyse uzun süredir eşimle kızıma bir kardeş yapıp yapmamayı düşünüyorduk ama sanırım artık kızımın bir kardeşi oldu bile.

    bugünden sonra hayatımızda yeni şeyler öğreneceğiz, sırasıyla çocuk esirgeme ile görüşüp koruyucu aile konusunda bilgi alacağız.

    henüz kızlarımızın bundan haberi yok, sanırım ailemiz çok güzel şekilde büyüyecek.

    sabah içimiz buruktu ama şimdi eşimle beraber karnimizda kelebekler uçuyor.

    debe edit; öncelikle güzel duygularını paylaşıp mesaj atan herkese teşekkürler.

    koruyucu aile olma konusunda herhangi bir bilgimiz veya tecrübemiz yok ama insan yaşamı boyunca öğrencidir ve her yeni gün bir derstir, dün akşam ilk adımı biyolojik kızımızı bu duruma hazırlamak için attık, oyun oynadığımız sırada ufak ufak ona yeni kardeşiyle ilgili sorular sorup sınıfta aralarının nasıl olduğunu anlamaya çalıştık. konusunda uzman ve kızımızla ilgili konularda sürekli görüştüğümüz pedagog doktorumuzla önümüzdeki günlerde görüşmemiz var, bu görüşmede her iki kızımıza nasıl yaklaşmamiz konusunda bilgi alacağız.

    önümüzdeki hafta sosyal esirgeme ile ön görüşme yapıp kızımızın durumu hakkında bilgi edinmeye çalışacağız, yani sonuç ne olursa olsun bu yola baş koyduk ve çok heyecanlıyız.

  • "ayrılık esnasında kaskı ver dediğimde" al be al senin 100 liralık kaskınamı kaldım" dediği için 110 tl ye veriyorum" kısmı ile yaran ilandır.

  • william bill bernbach, reklamcılığa yeni bir bakış açısı getiren, efsanevi mad men dizisine ilham kaynağı olan insan.

    13 ağustos 1911'de amerika’da sanatçı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir. eğitimini ingiliz dili üzerine aldıktan sonra felsefeye merak sarar. iş hayatına girdikten sonra bir ajansta metin yazarı olarak çalışmaya başlar.

    farklı birçok ajans ile çalıştıktan sonra 1949 yılında arkadaşları ned doyle ve mac dane ile birlikte doyle dane bernbach (ddb) reklam ajansını kurarlar. ddb’de bulunduğu zaman diliminde reklam sektöründe iz bırakacağı, ders niteleğinde reklam kampanyalarını hazırlayacağı dönemdi. bernbach’ın sivrilmesini sağlayan şey farklı olmasıydı. kullandığı dili ve ince esprileri onu ön plana çıkarmıştı. volkswagen kampanyası “think small”, avis “we try harder” ve polaroid gibi markalar için hazırladığı reklamlar arasında alanının en dikkat çekici olanlarıydı. bu çalışmalara göz atmak gerekirse:

    bernbach’ın efsanevi çalışmalarından biri olan “think small” sloganlı volkswagen reklam kampanyası, onun yansıtan en güzel örneklerinden birisidir. en başarılı 100 reklam kampanyası arasında yer alan bu kampanya, volkwagen’i amerika’daki en dikkat çekici otomobil markası yapmıştır.
    https://www.youtube.com/watch?v=uulzmz_sd_e

    pek popüler olmayan avis markası için farklı bakış açısını kullanarak "biz 2 numarayız. bu yüzden daha çok çalışıyoruz” der. “we try harder” sloganıyla marka gündeme oturur.

    ıt’s so simple – bu kadar basit” sloganıyla tüm zamanların vazgeçilmez fotoğraf makinesi polaroidin yaygınlaşmasını sağlayan bu kampanya ilk çalışmalarından birisidir.

    mad men’in senaryosu hazırlanırken ilham kaynağı olan reklamcılık dünyasının bu dahi ismi 1982’de lösemi nedeniyle 71 yaşında vefat etmiştir. mezar taşına “he made difference" yazdırarak farkını belli eden bu reklam sanatçının ilham değerindeki bazı sözlerini paylaşmak gerekirse:

    -bir ürünle ilgili doğru şeyler söylersiniz… kimse sizi dinlemez. bunu öyle bir ifade etmelisiniz ki, insanlar içlerinde hissetsin. çünkü hissetmezlerse hiçbir sonuç alamazsınız.

    -bir sayfaya ağlayan adam resmi koyabilirim, bu sadece ağlayan bir adam resmi olacaktır. ya da onu sayfaya öyle bir yerleştirebilirim ki, ağlamanız gelir. ikisinin arasındaki fark sanattır; iş dünyasının ısrarla reddettiği, elle tutulamayan bir şey.

    -amaç, bir ürünü herkes tarafından bilinir hale getirmek değil, onu talep edilir hale getirmektir. en tanınan bazı markalar bile bunu yapamadığı için yok olmuştur.

    -renksiz bir gerçek kimsenin dikkatini çekmez. heyecanlı bir yalan ise, mutlaka dikkat çekecektir. iyi ve dürüst insanların anlaması gereken budur. aktarmaya çalıştıkları heyecanlı ve özgün değilse, yapılan iş ölü doğar.

    -kışkırtın. ama kışkırtıcılığınız ürününüzden kaynaklansın. eğer reklamda kafasının üzerinde duran bir adamı sadece dikkat çekmek için kullanıyorsanız, yanlış yapıyorsunuz. ama eğer ürününüzün baş aşağı duran adamın cebindekilerin yere düşmesini engellediğini anlatıyorsanız, o zaman doğru olanı yapıyorsunuz demektir.

    kaynak: listelist.

  • sevmediğim kişiliktir. gözlemlerime dayanarak söyleyebilirim ki, gücü olanın yanında, gücü ve karizması olmayanın karşısında bile olma tenezzülünde bulunmayacak kişidir. bir programını izlemiştim, bedenen özürlü fakat zihnen çok pratik bir insanı konuk etmişti. ismini hatırlamıyorum ama adam bir buluş yapmıştı. icat sahibiydi. adamı küçümser bakışlarını, aman bitse de gitsek hallerini, senle ne diye muhattap oluyorsam tavırlarını ismini duydukça hatırlıyorum.

    ama bu aynı insanı acun ılıcalı'nın karşısında, yahut karizması olan kadın veya erkek kişilerin karşısında ezilip büzülürken, onları gereksiz övgülere boğarken görüyoruz. sevmiyorum kendisi gibi burnu yüksek, içten pazarlıklı kişileri. para ve güç herşey demek değildir.