hesabın var mı? giriş yap

  • şuradan görülebilecek tweetlerdir

    --- spoiler ---
    6 şubat 2023 günü ülkemizde yaşanan kahramanmaraş merkezli ve toplam on ili etkileyen deprem nedeniyle depremden zarar gören vatandaşlarımızın çadır ihtiyacını karşılayabilmek için tüm ülke seferber olmuş, derneğimiz de tüm ülke çapında çadır üreten firmalar ile temasa geçmiştir.

    ancak; depremin 10 ili etkilemesi ve yıkımın olağanüstü düzeyde olması nedeniyle ülkemizdeki tüm çadır üreticilerinin mevcut stokları vatandaşlarımızın mağduriyetlerini karşılayamamıştır.

    o tarihte iletişime geçtiğimiz firmalarda hemen o sabah deprem bölgesine gönderebileceğimiz çadırlar yoktu. en erken 1 hafta içinde yetiştireceklerdi.

    arkadaşlarımız, kızılay’ın iştirakinde olan kızılay çadır ve tekstil a.ş ile görüşme gerçekleştirdiler. ellerinde 2050 adet olduğunu öğrendiğimiz çadırların sözleşmesini hemen yaptık ve ertesi sabah 2050 tane çadırı deprem bölgesine gönderdik.
    --- spoiler --

    şeklinde açıklamalardır. yani ahbap derneğinin kızılay denen binali yıldırımın çiftliği olan kurumdan çadır aldığı iddiaları doğrulanmış oldu.

    benim anlamadığım nokta ise şu: kızılay’ın madem 2050 çadır gönderebilecek imkanı vardı neden direkt olarak bedava bir şekilde deprem bölgesine göndermedi de bu çadırları ahbap aldı?

  • kağıt paranın yaygın kullanımı çok eski değildir. çok değil 200-300 yıl önce kağıt para yerine altın gibi değerli madenlerden yapılmış madeni paralar kullanılıyordu. dolayısıyla kimin daha çok altını varsa o daha fazla para basabiliyordu. devletin kasasında altın azalırsa, ya yeni madeni para çıkartılamıyor yada paranın içindeki altın oranı azalıyordu. içindeki altın oranı azalınca da paranın alım gücü azalıyor, bir nevi enflasyon oluşuyordu. osmanlı tarihindeki yeniçeri ayaklanmalarının çoğu bu sebepten çıkmıştır.

    bir süre sonra devletler yavaş yavaş kağıt para kullanmına geçtiler. ilk zamanlar bu banknotlar bir nevi sertifika gibiydi. karşılığı kadar altın, parayı basan kuruluşun hazinesinde tutulurdu. yani elinizdeki para ile gidip, sizin olan altını alabilirdiniz. zaten öteki türlü hiç kimseyi alt tarafı bir kağıt parçasına güvenmek için ikna edemezdiniz banknotlar yeni çıktığında. gerçi daha sonra bu pratik kayboldu ve merkez bankaları bulundurmaları gerektiğinden daha az altın bulundurmaya başladılar. ama yine de halk bunu seziyor ve paranın alım gücü azalıyordu. böylece enflasyon oluşuyordu.

    bu düzen 1945 yılında ki bretton woods toplantılarına kadar böyle sürdü. bu toplantılar sonucunda imf, dünya bankası ve birleşmiş milletler gibi kuruluşlar kurulmuş ve amerika dünyanın geri kalanına "beyler, siz merkez bankanızda altın bulunduracağınıza dolar bulundurun. ben zaten bu dolarların karşılığı olan altınları elimde tutacağım" demiştir. yani, hesapta bir şey değişmeyecekti. bizim merkez bankasındaki altınlar amerikaya gidecek, bize de dolar gelecekti. yani, bugün piyasadaki tl'nin karşılığı merkez bankasında duran 40 milyar dolardır. 1970'lere kadar amerika altın karşılık taahhüdünü tutmuşsa da daha sonra caymış, caydığı gibi de altın fiyatları birden 900 $'a kadar çıkmıştı.

    amerika bastığı paraların bir karşılığı olması gerektiğini biliyordu ama bu altın olamazdı, çünkü o kadar altını yoktu. altının yerine kendi imajını ve emperyal gücünü koydu. yani bildiğiniz amerikan rüyası aslında bir nevi $'ın arkasındaki güçtü. mesela aslı astarı olmayan yıldız savaşları projesi de bu tip hesaplarla çıkmıştı. bugün aldığınız her doların altında, sizin amerikaya psikolojik olarak duyduğunuz güven dışında hiçbir şey ama hiçbir şey yoktur. belki biraz michael jackson, belki biraz manhattan silüeti belki biraz da cruise füzleri ve biraz da arap petrolü !

    bugün gelinen noktada ise, dünya dolar ile dolmuştur. söz gelimi türkiye'de toplam 100 milyardan fazla dolar vardır. peki ya uzakdoğu. aman allahım, uzakdoğu dediğiniz yer, dolaristandan başka bir yer değildir. senelerce amerikaya ihracat yapabilmek amacıyla, ihracat yaptıkça değer kazanan kendi para birimlerini sabit tutabilmek için piyasadan dolar topladılar. bugün çin olsun, japonya olsun, güney kore olsun ellerinde trilyonlarca $ bulunduruyorlar. çin ihracattan kazandığı dolarları amerikan tahvillerinde değerlendiriyor. şu an dünyada başka hiç bir ülkede çin'in elinde olduğundan daha fazla amerikan tahvili yok ve sürekli artmakta. çünkü yuan'ın değerini sabit tutabilmek için sürekli piyasadan dolar topluyorlar. bu paranın bir kısmı ile petrol alıyorlar. belki de, şimdi neden doların arkasında biraz da arap petrolü var dediğimi anlamışsınızdır. çünkü bütün bu dolarların eni konu gerçekten bir miktar da olsa karşılık bulduğu bir yer varsa o da arap petrolüdür. size küçük bir tüyo, eğer saddam 2002 senesinde petrolü artık euro ile satacağını açıklamasaydı acaba ırak harekatı olur muydu ?

    peki bu saadet zinciri nereye kadar gider ? kısaca gittiği yere kadar demek gerek. çin, japonya, güney kore yada araplardan birisi su koyverecek ve elindeki dolarlardan kurtulmaya çalışacak. ve işte o zaman anlayacaklar ki, 50 senedir amerikaya sattıkları otomobil, bilgisayar, petrol vs vs karşılığında sadece basit bir kağıt parçası almışlar. büyük olasılıkla bu oyun bu noktaya geldiğinde her büyük kriz öncesi olduğu gibi dünyada büyük bir savaş patlayacak ve savaş sonrası herşey yeniden başlayacak.

    (bkz: iran/@galatyphoon)

  • elbistan mitingi'nin sonunda akp'nin yılmaz savunucusu bir şahsın kendisine böğürerek bağırması sonucu meral akşener'in megri megri'den tutup, oslo'ya kadar döşediği ve de aynı şahsı doğduğuna pişman ettiği an. allah'tan uyardı da adamı linç etmediler orada.

    edit: bulanlardan allah razı olsun...

    akşener'in çıldırması

    edit 2: başka bir açıdan video. siradan cinko karbon pil'e teşekkürler.

    adamın aşağı indirilmesi

    ayrıca mitingte bulunan @agospas24 arkadaşımız da bana yazdı detaylar aşağıda, teşekkürler.

    --- spoiler ---

    olay şöyle oldu, sayın akşener " bu arada üzücü bir şehit haberi aldım. elbistan'dan şehidimiz varmış. allah rahmet eylesin" dedi. sonra bi adam çıktı birden yüksek bir alana - ki bu alan kameraların konulduğu yer - " saray meselesini çözeceğine terör sorununu çöz sen diye bağırdı. tam önümdeydi zaten. akşener buna cevap verirken yaklaşık 1 dakika dövdüler adamı ajdjdjsjsjhaah. akşener göz ucuyla adama baktı ki adam güzel dayak yiyor. konuşmaya devam etti. sonra akşener de bizim gibi rahatlayınca " bir şey yapmayın tamam " dedi. adam hastanelik oldu, ölümden aldı resmen adamı.
    --- spoiler ---

  • erkeklerin evlenmek istememe nedenleri başlığında bol bol anlatılmıştır. konuya kafa yorduğumdan dolayı orayı hatmetmişimdir. bu başlık canlanınca buraya yazalım bari, çünkü yazılanlar pek arananı verememiş.

    * en büyük neden artacak sorumluluklar. erkekler sevgiden yoksun değil ama bizim gibi toplumlarda erkekler artık iki katmanlı bir sorumluluk yükü içindeler. ilki eve ekmek getirme, haneyi koruma, evin reisi olma biçimindeki kadim görevler. diğeri de yeni palazlanan orta sınıf görevleri. kadının işine ulaştırılması gibi bir görevden tutun yemek yapmaya kadar uzanan görevler silsilesi ile karşılaşılabiliyor. kadınların görevleri artmadı mı? elbette arttı. fakat onların görevleri geleneksel görevlerinden çok uzaklaşmadı. erkekler hem "bir erkeğe uygun" davranmalı hem de nazik, sevecen, romantik, hane işlerinden sorumlu olmalı. bu bakımdan evlilik erkekliğe hiçbir kolaylık sunmuyor, hayatını daha da zorlaştırıyor. alışageldik rollerine bir de "demokratik koca", damat ve enişte rolleri ekleniyor.

    * kadının işsizliği ile erkeğin işsizliği bir mi? erkek işsiz kaldığında "yarım insan"dır. varlık nedeni olan eve ekmek getirme görevini yerine getiremez. kadının işsiz kaldığında " dert etme canım, biraz dinlenirsin, sonra iş bakarsın." denilir. yahut kadın hiç çalışmasa da olur. tek başınayken işsiz kalmak depresif bir durum ama dünyanın sonu değil. aile evine dönüp sonra tekrar denersiniz. ya evliyken? evliyken iki yıl boyunca işsiz kalan erkek kafanızda nasıl bir tablo canlandırıyor? elbette korkunç bir tablo.

    * erkekler de çocuk ister ama evlilik ve çocuk tamamen kadının projesidir. kadınlar ailesi, sosyal çevresi ve arkadaş gruplarıyla organik bir ilişki içerisindedir. evlilik ve çocuk onlara prestij kazandırmaktadır. böylece tamamlanmış olurlar. "evde kalmış" olmazlar. erkekler onların projesinin bir figüranından mı ibaret yoksa? kadınlar genelde evlilik ve çocuk olsun da ne olursa olsun gibi davranıyorlar. bazen bu uğurda erkeğin büyük kabahatlerine bile göz yumuyorlar. kadınlar eşlerini sevebilirler tabii, ama ortada böyle bir hakikat de var.

    * evlilik artık çok ama çok masraflı. düğün masrafları bir yana peşinden gelen masraflar da göz korkutuyor. bazı kadınlar düğün yapmayıp dünyayı gezeceğim diyor. artık kazın ayağı öyle değil. dünya da gezilemez bir hal aldı. eğer kadınlar bu masraflara tam ortak olmayacaklarsa erkeğin işi yaş. borç batağından dolayı "mutlu evlilik ideali"ne odaklanacak bir aklı kalmayacaktır. erkekten de bu borcu sırtlanması ve hakkıyla ödemesi, bu sırada da erkeklik rollerini (yenileriyle birlikte) yerine getirmesi beklenmektedir. eğer itaat etmezse sürekli kritize edilecektir.

    * ülkedeki tüm evlilik geleneklerinden nefret ediyorum. kız isteme sırasında kocaman adamın girdiği mahcup hal, kızı verirken istenen yüz görümlüğü tipindeki paralar, düğünde göbek atmalar, kuaförden gelini ve yakınını alma vs. adetler insan onuruna aykırıdır. düşündükçe hafakanlar basıyor. kadınlar bunları ailelerini memnun etmek için yaptıklarını söyleseler de kendileri de isterler. hele instagram gibi bir zamazingo varken o gösteriyi paylaşmaktan duydukları sevinç çok açıktır.

    * her mutlu başlangıcın bir de mutsuz sonu olabilir. nafaka meselesine girmiyorum. olayın hukuki ayrıntılarını incelemek lazım. beni esas ilgilendiren evlilik sonrası ruh hali. kadınlar arkadaş bağlarını daha fazla kurabildikleri için boşanma sonrasında kendini ağır bir yalnızlık içinde bulan taraf erkeklerdir. çocukların velayeti %74 oranında (tüik verisi) kadına verilir. erkek dımdızlak ortada kalır.

    benim gerekçeler bunlar sevgili arkadaşlar. bir teki bile "ya yok abicim, senin kuruntun" demeyeceğinize eminim.