hesabın var mı? giriş yap

  • temel, hac farizasını yerine getirmek üzere eşi fadime'yi de yanına katıp kabe'ye gitmiş.

    sıra şeytan taşlamaya gelince fadime kocaman taşları alıp iblise fırlatıyor. her seferinde daha büyük bir hınçla koca koca taşları alıyor, "kör gözüne şeytan" diyerek fırlattıkça fırlatıyor.

    elinde taş kalmayınca ayakabısına eğilip çıkarıyor.

    tam fırlatacakken temel yetişip kolundan tutuyor ve sinirli bir şekilde, "sen ne yapıyorsun?" diye soruyor.

    panikleyen fadime, "şeytan taşlıyorum ne yapacağım?" diyebiliyor ancak.

    aldığı cevaptan tatmin olmayan temel iyice hiddetleniyor: "ula manyak mısın kadın? sen bunun kim olduğunu biliyor musun?"

    fadime, "kim olacak şeytan iştee" deyince önce "ya sabır" çekiyor, sonra hafiften kulağına eğilip akıl vermeye başlıyor:

    "ula gözünü seveyim beni çıldırtma! taşladığın şeytan bir zamanlar allah'ın en sevgili meleğiymiş. yarın onların arası düzelir, biz kötü oluruz. sen her ihtimale karşı taşları ölçülü at!"

    ...................

    belki daha önce burada yazılmış bir fıkra olabilir ama çalıştığım kurumda 15 temmuz darbe girişimi sonrası fetöcü olduğu için khk ile atılan vatandaşların bir bir geri döndüğünü ve çalışmadığı döneme ait maaşları da faiziyle aldığını görünce (ki kendileri net fetöcüydü) bu fıkrayı bir anımsamak, anımsatmak istedim. hatta dur bununla ilgili bir de başlık açayım.

    (bkz: fetöcülerin memuriyetlerine bir bir geri dönmesi)

  • 86 yaşındaki bir adamın 80 yaşındaki diğer adama karşı başlattığı parti içi muhalefet tweetleridir. türk siyasi hayatının geldiği koltuk sevdasını en iyi açıklayacak örnek olabilir. demokrasilerde insanlar yerlerini gençlere bırakırken bizimkiler dinozor çağına doğru gidiyor.

  • tahminime göre bahse konu aylık 27 bin 500 lira para ersin düzen'e sadece program moderatörlüğü için veriliyor.

    stadyum denilen program bir dış yapım! yani x bir şirkete de para ödeniyor.

    bu tip programlar neden dış yapıma verilir malumunuzdur.

    ulan sen trt'sin, yayın kuruluşusun, maaşlı çalışanların, işini bilen adamların var. koyarsın oraya bir spiker, 3 yorumcu, aylık maaşlarını verirsin olur biter.

    bir stüdyo programı neden dış yapım olur trt bunu açıklasın önce!

    edit: kısa bir araştırma ile söz konusu şirketin sahibinin de ersin düzen olduğu görülüyor;

    ers prodüksiyon reklamcılık ve organizasyon ltd.şti

  • ürkütücü bir beyan. sen sanıyor musun ki gelip ordu ile işgal edecekler? bu ne demek? her an her yerde patlama bekle artık demek. türk milleti güçlüdür, cabbardır, cevvaldir de... o görünen düşmana karşı anam. pazar yerinde canlı bomba patlatırlarsa çocuğunu, eşini, anneni nasıl koruyacaksın, facebook gazıyla mı? alışverişe gitmeye korkar olduk. bok ettiniz memleketi bok.

  • mnemonic (neo-ma-nik diye okunuyor), bir şeyi hatırlamamıza yarayan kısa-yol, cihaz, harf ya da ses.

    ses? evet ses :)

    en güzel örnek sanırım las vegas’dan. 1990lı yıllarda, las vegas’da ki bozuk para ile çalışan kumar makineleri, kâğıt para ile değiştirilmeye başlandı. kumarhaneler, bozuk para yerine, kâğıt para ile insanların daha fazla para harcayacağına inanıyordu. bir şeyi unuttular... las vegas markasının sesini! bozuk paralarin kumar makinelerine düşme sesi! kumar makinelerinden bozuk para sesi kalkınca, kumarhanelerin geliri yüzde 24 düştü ve bu nedenle, las vegas’in o iyi bilinen sesi geri geldi.

    hepimiz mcdonald’s kâğıt bardaklarına pipet sokarken çıkan sesi iyi biliriz. ıste o ses bilerek tasarlanmış bir ses... sesli mnemonic!

    pringles kutularının açarken çıkan “pop” sesi gibi, o ses de bir tasarım ürünü.

    jeff wayne’in the eve of the war'ını duyup, rahmetli mehmet ali birand’ı ve onun sunduğu 32. gün programı hatırlayanlar, sesli mnemonic kavramını gücünü daha iyi anlayacaktır.

    milyarlarca kişinin duyduğu başka bir mnemonic ise nokia telefonlarının çok iyi bilinen melodisi. (bu melodi, ispanyol bestekar francisco tárrega’nın, 1902’da yazdığı meşhur klasik gitar bestesi, gran vals’dan alınmış. 18-22 saniye arası)

    cok iyi bilinen baska bir mnemonic ses ise mac bilgisayarlarinin baslangic sesi: jim reekes tarafından yaratılan “sosumi

  • aslında "askerde yaşanan yaran diyaloglar" başlığına yazılabilirdi aşağıdaki olay, ama yeni başlık açıp kirliliğe katkıda bulunmak istemedim.

    askerde kısa dönemlere türlü türlü iş verilmekteydi. hatta bazı arkadaşların yaşadığı rotasyon baş döndürmekteydi. takip edemiyorduk; bu kadar kısa dönem askeri ne yapacaklarına karar veremeyen komutanlar, bizimle adeta oyun oynamaktaydı. aramızda en talihsiz hukuk mezunu arkadaşı, adaletli davranır diye önce yemekhaneye yemek dağıtmaya, sonra nöbet yazmak için görevlendirdiler.

    hergün 70 kişinin nöbetini yazan arkadaş günlerini baskı altında geçirmekteydi; devamlı şunu bu saate yazma, bunu şunla yazma gibi türlü sorunla karşılaşıyordu. herkes şikayet ediyor; kimseye yaranamıyordu.

    artık kafası iyice karışan avukat, bir kişiyi aynı saatte iki nöbet yerine yazmıştır. bunu gören eleman hemen başçavuşa koşar.
    eleman: komutanım erdem hoca bana 2-4te iki yere nöbet yazmış.
    komutan: başlarım lan nöbetinize! bıktım nöbetizden de sizden de. o erdeme söyle seni sikip çoğaltsın her iki yere de git.

    eleman gelir erdem hocaya.. hepimiz oradayken şöyle bağırır:
    erdem hocaaa! erdem hocaaa! ahmet başçavuş dedi ki; beni sikip çoğaltacakmışsın.
    erdem hoca: ????
    bizler: ??? puhahahaha