ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
eee kafka okuyan kızdan da bu beklenirdi
-
"buse terim bir sabah kötü bir rüyadan uyandığında, kendini yatağında hiç takipçisi olmayan bir instagram hesabına dönüşmüş olarak buldu."
23 nisan 2021 cuma namazı kararı
-
hepimiz eşitiz ama müslümanlar daha eşit.
memurların 1 aylık maaşlar bağışlansın
-
evet bravo düşündün ve bunu buldun tebrikler.
san francisco sound
-
1960'ların ortalarında ortaya çıkmış ve ağırlıklı olarak san francisco kökenli gruplar tarafından icra edildiği için san francisco sound ismiyle anılmış müzik formu. bazı kaynaklar tarafından müzik türü olarak kabul edilmesine rağmen kanımca bir janr değildir, olamamıştır; zira icracıları dönemin giderek belirginleşen psychedelic rock, blues rock ve folk rock gibi türlerine doğru yönelmiştir zaman içerisinde.
bununla birlikte, san francisco sound ''pop müzik'' üzerinde müthiş derecede etkili olmuş bir ''sada''dır; köken olarak hippilikle iç içe geçmiştir, bu sebeple de dinleyici kitlesini çok büyük çoğunlukla çiçek çocuklar oluşturmuştur. (psychedelic rock, folk ve pop da elbette ki bu kültürün de müziği idi, fakat san francisco sound ve onun etkilediği psychedelic rock ve folk rock örneklerinin dinleyici kitlesi ezici çoğunlukla hippilerdi.)
bu özgün sada; çok belirgin şekilde folk, folk rock(the byrds ve özellikle the youngbloods), electric blues, soul ve pop (özellikle the beatles, bir başka californialı the beach boys ve the rolling stones) etkilenerek ortaya çıkmıştır. en kristalize şekilde tamamı san francisco çıkışlı olan jefferson airplane, grateful dead, santana, country joe and the fish, blue cheer, steve miller band ve big brother and the holding company gibi grupların ilk dönemlerinde çok belirgin şekilde görülebilir.
san francisco sound, özellikle 1970'lere kadar etkilerini sürdürmüştür; heartland rock, acid rock, hard rock, country rock, blues rock, southern rock, roots rock ve swamp rock'ı özellikle etkilemiştir. bununla beraber, ortaya çıktığı dönemde özellikle doğaçlamaya meyleden eşsiz sanatçıları ve hippi kültürünün de etkisiyle psychedelic tonlarla muazzam uyum göstermesi sebebiyle psychedelic rock ile müthiş bir ''ten uyumu'' yaşamıştır bu ''sada''.
hippi kültürüyle iç içe geçmiş bir giriftliğe sahip olmasından mütevellit; icracılarının summer of love ile olan ilişiği, monterey pop festival veya woodstock'a doğal olarak ''yön veren'' isimler olması da apayrı bir giriftlikte ve incelikle ele alınması gereken bir mevzu.
özetle denebilir ki; san francisco sound, abd ''pop'' müziğinin temel kaynağı olmuş california sahnesinin (los angeles ve san francisco bu sahnenin parçalarıdır elbette.) pop müziğe kalıcı bir armağanıdır, hippi ruhuna yoldaşlık etmiş ve olması gerektiği gibi, ayakları yere basmaz, uçuk, ve muğlâk bir ''sada''dır.
5 bin tl maaş alıp lcw'den giyinen erkek
-
1000 tl maaş almasına rağmen lacoste'den giyinen erkeğe göre biraz daha vizyonlu bence. vizyon önemli bir şey. keşke herkes vizyonlu olsa.
ibb sosyal tesislerinde bira satışı
-
öncelikle (bkz: #140710271)
amk uçan sineği bile ekrem'den bilecekleri kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi.
lan bu neyin kafası. adamlar ne yapsın. ellerinde havluyla akşama kadar sinek mi kovalasın?
vay amk.
yaran diyaloglar
-
babayla obsesif kompulsif kisilik bozuklugu hakkinda konusuluyor..
- baba bugun eksisozlukte baktim bende galiba ocd varmis eskiden..
+ nasil bir seymis o?
- mesela bazen bana cok fazla oluyor, basamaklari bi daha cikmazsam annem olcek, bagaj kapagini bi daha kapatmazsam babam olcek gibi. ama eskiden vardi simdi astim..
+ nasi astin peki?
- bi kac kere "nolcak lan kapatmiyorum bagaj kapagini" dedim..
+ (gulerek) essoglessek nolur iki kere kapatsan kapagi!
greeks are christian turks turks are greek muslims
-
salak salak milliyetçilik kasan iki ülke vatandaşlarının ve siyasetçilerin dışında iki ülke halkının da birbiriyle derdi yok ki. zorla düşmanlık çıkartıyorlar.
tanım: katıldığım önermedir.
57. alay
-
melbourn-avusturalya müzesinde sergilenen 57nci alay sancaginin tanitim plaketinde sunlar yazmaktadir:
"bu alay sancagi gelibolu savas alanindan getirtilmistir, ama esir edilmemistir. türk ordusu'nun geleneklerine göre bir alayin sancagi, alayin son eri ölmeden teslim edilemez. bu sancak, sonuncu muhafizin da altinda ölü olarak yattigi bir agacin dalina asili olarak bulunmustur. kahramanlik timsali olarak karsinizda duran bu türk alayi sancagini selamlamadan geçmeyin."
kur'an-i kerim'de şehitler hakkinda söyle bir ayet var:
"şehitlere ölüler demeyin. bilâkis onlar diridirler, fakat siz onu anlayamazsınız."
selam olsun 57nci alayin kahraman erlerine.
müslüm gürses
-
müslüm gürses'i nerede sevdim ben biliyor musunuz?
bir gün ona şaka yapılmıştı. müslüm baba'nın orkestrasına darbukadan hiç anlamayan bir adam oturtmuşlardı (sözde asıl darbukacısının eşi doğum yapmış). neyse işte müslüm gürses hazırlandı, şarkı çalıyor falan..ama darbukacı tam anlamıyla içine ediyor şarkının..müslüm gürses baktı böyle 1-2 falan olmuyor..durdurdu..inanılmaz sakin bir şekilde problemin neden kaynaklandığını sordu darbukacıya... sonra tekrar denediler, tabii yine olmadı falan..müslüm gürses yine çok sakindi. hatta ona darbukayı öğretmeye çalıştı kendi yanına gidip, ne yapacağını anlatmaya çalıştı falan..“çok basit bak yapabilirsin” falan dedi, cesaretlendirmeye çalıştı adamı. ne bilsin adamın ona şaka yaptığını… sonra tekrar..sonra tekrar.. darbukacı her seferinde şarkıyı katlediyor... bu durum uzun bir süre devam etti fakat baba en ufak bir kelime etmedi, hiç de sinirlenmedi. hatta en sonunda şakayı planlayan program sunucusu ayaklandı ve yalandan baya kızdı darbukacıya "beyefendi yapamıyorsanız gidin" falan dedi, ortalığı biraz karıştırmak istedi. darbukacı da "tamam o zaman ben gidiyorum" falan dedi kalktı ama orada baba devreye tekrardan girip "darbukacı gidemeeeeeeeezzz" dedi, yine destek çıktı adama ve bu durumu orkestranın içinde eritebileceklerini falan söyledi.
hani bu şakayı planlayanlara göre normalde müslüm baba'nın zıvanadan çıkması ve olayların komik bir hal alması planlanıyordu ama o kadar naif ve ince bir adam vardı ki karşılarında, umdukları gibi olmadı.
ben işte ilk kez orada çok sevdim onu. inanın o şakayı bi bülent ersoy'a veya muazzez abacı'ya veya bi ibrahim tatlıses'e falan yapsaydınız, verecekleri tepki çok başka olurdu. elleri ayakları falan titrerdi. bağırır çağırırlardı adama..belki iki dakikada kovarlardı. tam da şakacıların arzuladığı şeyler gerçekleşirdi.
düşünmeden hızla kalp kıran, empati yoksunu insanları sevmem ben. müslüm gürses öyle değildi ve yine her zamanki gibi iyiler önce gitti.
bazen isyan ediyorum bu sıralamaya. ruhun şad olsun baba.
not: bu arada ilgili şaka şuradan izlenebilir.
edit: link yenilendi. uyarısı için @scarletletter'e teşekkürler.
edit2: link bir daha yenilendi (niye sürekli kaldırıyorsunuz ulan müslüm gürses şakasını internetten). @rahatsizadam'a teşekkürler.
jose mourinho vs yılmaz vural
-
hiç düşünmeden yılmaz vural diyeceğim karşılaştırma. çünkü düşünsem yılmaz vural demem.
uğurkan erez
-
il, ülke, sınır, mesafe demeden istisnasız her ilde ikamet eden birkaç arkadaşı bulunan şahıs. örneğin;
uğurkan: ayselcim nereden katılıyorsun yarışmaya ?
aysel: hataydan geliyorum.
uğurkan: hatay'da yaşayan çok değerli bir arkadaşım var kendisine ve hataya buradan bol öpücükler gönderiyoruz.
uğurkan: mervecim nereden geliyorsun ?
merve: seattle'dan geliyorum.
uğurkan: seattleda yaşayan çok yakın bir dostum var, rahşan dağakaçan, kendisi bülent ersoy'un şapkalarını dikerdi eskiden kendisi fevkalade bir insandır ona burada bol öpücükler yolluyoruz.
uranüsten katılsalar yarışmaya illa öpücük gönderecek amk.
ateistlerdeki otobüste su içmezse ölecek hastalığı
-
sadece oruç tutulurken aç ve susuz kalınacağını düşünen zihniyet beyanı. sen sokaktaki açları düşünerek(!) bir ay oruç tutuyorsun ama kalan 11 ay, o açların yüzüne bakarak su içip yemek yemesini biliyorsun. onu napıcaz?
dünyanın en disiplinli ordusu
-
20 yaşındaki bali bağımlısı gençlerin nöbet kulelerinde mangal yaptığı bir ordu değildir.
ferhangi şeyler
-
şöyle bir bölümü vardır:
"boris vian diyor ki,
çok yararı vardır genç bir bayanla evlenmenin,
çünkü bir bayanla evlenmenin yararı say say bitmez,
bir evliliğin yararı say say bitmez,
boktan taraflarını saymazsan…
boris vian diyor ki,
çok yararı vardır yaşlı bir bayanla evlenmenin,
çünkü bir bayanla evlenmenin yararı say say bitmez,
bir evliliğin faziletleri saymakla bitmez,
boktan taraflarını saymazsan…
boris vian diyor ki,
özünde evlilik çok boktan bir şeydir,
bir bayanla birlikteliği saymazsan…"