hesabın var mı? giriş yap

  • (bkz: ihtiyar heyeti)
    ne var olamaz mi? ilkokul ucten beri aklimdan cikmiyor. fakat bu aklimdan cikmayan, kavramdan cok boyle fotografimsi ama kisa film gibi de bir sey diyelim. ilkokuldayken sirf goruntuydu, sonradan diyalog da eklendi. ihtiyarlar bir masanin etrafinda oturmus "biz ihtiyar heyetiyiz, eskiden buralar hep yesildi muhtar" turevi yorumlar yapiyorlar. bayaa yazik olmus bana.

  • “ülkece kafayı yedik” cümlesi kadar sinirlerimi bozan başka bir cümle yok. sabah akşam ucube tipleri takip edip, sonra onları sözlüğe taşıyıp “sonorom ölköcö kofoyo yödök” diyen 10 iq insanlar sinirimi bozuyor.

    milyonlarca sosyal medya kullanıcısı var, senin seviyen bu olduğu için bunları takip ediyorsun. ayrıca milyonlarca insan arasında illa birileri kafayı yemiş olabilir. biz buna dahil değiliz, sen dahil olabilirsin.

  • 8 yaşında bir gudik olarak, kokpitte uçmak..

    evet efendim, bu hikayedeki gudik benim.. annem, ablam ve ben bir yaz tatili sonunda, trabzon'dan istanbul'a dönüyorduk.. istanbul havayolları vardı o zamanlar.. alana gittik kontroller yapıldı, uçağa bindik, yerlerimizi bulduk oturduk.. herşey yolundaydı, ta ki ön kapının orada yaşanan kargaşayı farketmemize kadar.. kabin ekibi ve alan çalışanları çaktırmamaya çalışıyorlardı ama bir ellerinde telsiz, diğerinde listeler, hostesler sayım yapıyorlar vs.. dedik bir şey var kesin.. tam o esnada, içlerinden birisi koşar adımlarla bize doğru gelerek :

    - yenge, sizi allah gönderdi!

    diyip, annemin yanına geldi.. babamın arkadaşıymış bu beyefendi, şirketin sorumlularından da biriymiş.. çömeldi koridorda, başladı anlatmaya..

    - yenge, bir problemimiz var.. yanlışlıkla çift bilet basmış arkadaşlar.. 2 kişi ayakta kalıyor bu duruma göre.. şimdi ben sizden rica etsem, siz ve çocuklardan biri kokpitte misafirimiz olsa.. sizden başka kimseye güvenemem bu şartlar altında..

    annemin yanıtını beklemeden, ben hemen kemerimi açtım tabii.. böyle bir fırsat kaçar mıydı hiç? zaten uçak daha havalanmadan korkudan 5 kez tuvalete giden ablamın gözleri iyice büyümüştü o anda, öldürsen gitmezdi kokpite.. hakkını da yemiş olmuyordum yani.. neyse efendim, biz annemle gittik kokpite.. daha önce hep tv'de gördüğüm düğmelerle dolu tavan gözlerimin önünde.. pilot amcaların da her zamanki gibi karizmaları üzerinde.. pilotların arkalarındaki koltuklara kurulduk annemle bir güzel, sohbet başladı akabinde..

    - adın ne senin yavrum?
    - (etrafa şaşkın şaşkın bakarken) a little bird told me..
    - korkuyor musun?
    - (deli misin amca? rüyada gibiyim) yoooo korkmuyorum...
    - aferin sana.. bak şimdi, sana rotamız boyunca hangi şehirlerin üzerinden geçtiğimizi söyleyeceğim..
    - tamam..

    sonra hatırladığım, birkaç ingilizce muhabbet, geçtiğimiz şehirler, otomatik pilotun ne olduğunu bana anlatmaları vs vs.. tek haneli yaşlarımın en eksantrik anısıdır belki de.. ah ulan diyorum bu yaşımda olacaktı ki her ayrıntıyı hatırlayayım, acayip acayip sorular sorayım pilot amcalara.. bir de diyeyim ki mesela, "abi sesiniz çok normal bak burada, şu yolculara yapılan anons esnasında kasmayın bu kadar.. hatta içinizden bazıları o kadar abartıyor ki, insan telefon sapığı uçak kullanıyor, birazdan da üflemeye başlayacak hissine kapılıyor, etmeyin.."

  • alman donanması kriegsmarine 1942 yılından itibaren başına gelen her kötü olayda oldukça paranoyak davranarak, halihazırda kullanımda olan enigma kod kitapçıklarını, makinada ana şifrelemeyi yapan 26 telli rotorları değiştirmiş ve güncellemiştir.

    1944 yılında yapılmış bir şifreleme işlemine göz atarsak olayın artık nasıl bir manyaklık haline geldiği daha kolay anlaşılır:

    örnek olarak şifrelenecek düz metin

    "geleitzug 16-20 dampfer
    quadrant ca 91 33 (90 133)
    u-999"

    olsun.

    şifrelenmeye başlanmadan önceki hali bile şifre gibi olan bu düz metinde denizaltımız u-999, haritanın ca 9133 gridinde 16 ila 20 gemilik bir konvoy bildiriyor.

    bu düz metin haldır huldur enigmaya girilmiyor. önce signal subayı satzbuch denilen converting kitapçığını kullanarak her biri bir satır kaplayan cümleleri şifrelemeye uygun figürler haline getiriyor. metin bu işlem sonucu :

    geleitzug 16-20 dampfer = 0512
    quadrat ca 90 = 4545
    133 = 8152

    haline geliyor. bu düz 4 haneli rakamlar alındıktan sonra şifre subayı schlusselzahlentafel isimli kitaptan rakamlara, hangi gün, hangi 4 haneli rakamın eklenileceğini buluyor ve düz metni henüz enigmaya girmeden ikinci kez şifreliyor. bu sistemi de gösterirsek :

    0512 4545 8152
    0384 0384 0384
    ---------------------
    0896 4829 8436

    sonuç olarak signal subayı elde edilen bu 4lü figürleri buchgruppenheft kullanarak 4lü alfanümerik kodlara çeviriyor. yalnız bu kağıt üzerindeki işlem sonucu henüz enigma şifrelemesine girilmeden bile kriptolama oldukça karmaşık bir hal alıyor. bletchley park'taki kod kırıcılar bu sözkonusu (her iki ayda bir değişen) kod kitaplarını ele geçirmeden yalnızca etrafa bakıp dua ediyorlardı. bu son kriptolama sonrası mesajın aldığı hal şu şekilde görünecektir, sonda denizaltının değişmeyen üç haneli trigramına dikkat edin :

    0896 = zldp
    4829 = oyak
    8436 = wikw
    u999 = lqx

    bu mesajla enigma başına oturan subayımız mesajı schlusseltafel m algemein - innere einstellung denen bir yöntemle 3 rotorlu standart enigma usulü şifreleyecek ve ardından ele geçen kodu plug girişleri ve key numaralarını yine farklı bir kitaptan değiştirerek 8 rotorlu olarak 1944 mayıs enigması (aussere einstellung) ile ikinci şifrelemeye tâbi tutacaktır.

    enigmaya giren ve alabildiğine şifrelenen kod şu hale gelir:

    qrle atmg sikr qdx

    ve bu kodla beraber karadaki deniz kuvvetleri enigmasına ulaşan mesaj şu şekildedir :

    ßß
    rdf
    qrle atmg sikr
    qdx
    rdf

    a- tokalaşma sinyali
    b- şifrelenmemiş o günün kenngruppe trigramı
    c- şifrelenmiş mesaj
    d- şifrelenmiş imza
    e- tekrar edilen şifrelenmemiş kengruppe trigramı bulunur.

    bu mesajın decypher edilmesi uygun ekipmanla 20 saniye sürer ve verilen yanıt dakikalar içinde aynı işlemlerden geçerek denizaltıya geri döner. 10-12 dakika su üstünde kalan denizaltı ne yapması gerektiğini bilerek tekrar dalar. raporunu vermiş emirleri almıştır.

    ayrıca eğer deniz kuvvetleri komutanlığının kaptana bizzat söylemek istediği bir şey var ise cevap mesajında araya bir de sonderschlussel şifrelemesi girecektir ki o apayrı bir konudur, 3 kez decypher edilmiş bir mesaj kaptana yine şifreli olarak iletilir ve o da kamarasında kilitli tuttuğu bir başka code book ile mesajı şahsen okur.

    bir gün biri çıkıp da alan turing neden büyük bir insandı diye sorarlarsa bütün bunları çözdü ondan deriz. ya da demeyiz işte ne bileyim o günkü halet i ruhiyemize bağlı olarak.

  • kontrolsüz güç, medya gücü ve şirret insanların gücü ile bir insanın hayatı nasıl karartılırın resmi.
    kadının beyanı esastır saçmalığı konusunda daha önce defalarca insanları uyardık. anlamadan dinlemeden linç etmek.
    yukarıda yazdıklarım tecavüz ya da tacizi normalleştirmek için değil sadece gerçekten süzgeçten geçirmek gerekliliği.

    bu ülkede bir kadın ile iş/arkadaşlık/ilişki /aile bağları konusunda bir daha düşünmek gerekiyor sanırım.

    kadının bir lafıyla hayatınız kararabiliyor.

    (bkz: adalet herkese lazım)

    https://mobile.twitter.com/…tus/1168125814229086209

    “bu iş o kadar basit olmamalı.
    geçenlerde 10 yaşındaki yeğenini taciz etti diye linç edilen bu adamın hikaeiyesini biliyor musunuz?
    önceden ortak iken sonra ayrılıp kendi işini kurup işleri iyi gidince bunu çekemeyen yengesi gaziantep'in en işlek caddesinde kendisine randevu verip görüşmek istediğini iletmiş.
    adam daha karşıdan görüldüğü an yengesi çığlık atıp milletin dikkatini çekip kızımı taciz etti diye bağırıyor.
    ve herşeye balıklama atlamayı seven, sormayan, araştırmayan milletimiz adamı linç ediyor. en kötüsüde mahkeme yanlış anlaşılma oldu diyerek adamı serbest bırakıyor, şirret yengede elini kolunu sallayıp geziyor.
    ha gerçi ne demişlerdi; "kadının beyanı esastır “

  • esnaf sandığa giderken şu sözleri unutmasın dediğim açıklamardır.

    ''allah'a hamdolsun ki bu salgın günlerinde kongremiz lebaleb dolu. ''