hesabın var mı? giriş yap

  • edgar allan poe the literary life of thingum bob adlı kısa hikayesinde yazın hayatından çekilmeden önce son bir eser ortaya koymaya yeltenen bir yazarı anlatır. yazar ilk şiirinin sonuna snob imzasını koyar. bu sıradan bir takma isim değildir. onun karakterini yansıtır. çünkü bob züppe bir yazardır. başkalarını üstün zekasıyla nasıl aldattığını, başarıya nasıl adım adım ulaştığını büyük bir zevkle anlatır. poe bu karakterle kendi yaşamını resimlerken, her yazarın doğasında biraz da olsa bulunan züppeliğe işaret eder. bizim gibi işi yazıdan geçen her insanın okuması ve yazı yazmanın sırları hakkında bir şeyler öğrenmesi gereken bir karakterdir snob:

    "bana bakın! - öyle çok çalıştım - öyle çok didindim - öyle çok yazdım ki! ey tanrılar söyleyin, yazmadım mı? gevşemek nedir bilmedim. gündüzleri masamda çalıştım, geceleri sabaha kadar okudum. sarardım soldum. beni görmeliydiniz -gerçekten görmeliydiniz. sağa yaslandım. sola yaslandım. öne eğildim. arkaya yaslandım. dimdik oturdum. tete baissee : başı eğik (kickapooların dediği gibi) oturdum ve başımı ak sayfalara eğdim. ve bu arada sürekli - yazdım. iyi günde, kötü günde - yazdım. açken, susuzken - yazdım. gün ışığında, ay ışığında - yazdım. ne yazdığımı söylemeye gerek yok. tarz! - önemli olan buydu. bunu fatquack'ten öğrendim ve işte size bir örneğini sunuyorum."

  • kendi dilimiz yerine sabahları arapça bir şeyler mırıldanmak isteyenleri yine meşgul edecek bir zırva. kendi dilinden bu kadar utanan bir başka millet daha yoktur herhalde. bu arada cümleten günaydın!

    edit: iftira ve yalan bu diye mesaj atanlar için bir şey yazayım: bu ülkede 2 ay boyunca montaj videoyla seçim propagandası yapıldı. bizzat cumhurbaşkanı videonun montaj olduğunu açıkladı. buna rağmen sesini çıkarmadı belli bir kesim. demem o ki yalan ve iftira görmek istiyorsanız adres belli.

    bir çaylağın attığı mesajla bundan kitabında bahsettiğini öğrendim. buyrun bu da ali erbaş'ın kitabından:

    görsel

    türkçe bilmeyen arap sevdalıları için yardımcı olayım: cahiliye dönemi diyor.

  • arapları bu kadar seviyorsan arabistana git o zaman. burası türkiye burada türkçe konuşulur.

  • lafı uzatmadan bence bir filme konu olması gereken gerçek bir hikayeyle kıssadan hisse verecem:

    sene ben diyeyim 1942, siz deyin 43. ikinci dünya savaşı yılları. müttefikler libya, mısır ve suriye'den kaldırdıkları b24 bombardıman uçaklarıyla, nazilerin romanya'daki petrol rafinerilerini bombalamaya gidiyolar.

    saldırı sırasında birçok uçak düşürülüyor. bir kısmının izlenen rota gereği geri dönecek yakıtı yok. az bir kısmı mecbur tarafsız türkiye hava sahasına kaçıyor. bunlardan 3 tanesi ankara'ya inmeyi başarıyor, biri adapazarı'nda bir tarlaya sert iniş yapıyor.

    tarafsızlık ilkesi gereği uçaklara el koyup, 80 civarı mürettebatı enterne ediyoruz. o zamanki hükümetin girişimleriyle abd uçakları bize vermeyi ve ayrıca 5-6 adet abd'li mürettebatı da türk havacılarını eğitmek üzere görevlendirmeyi kabul ediyor.

    daha sonra bu abd'li mürettebat uçakları eğitim ayağına tamir ediyor, içinde yakıt olup hasarlı olan bir uçaktan, hasarsız olup fakat yakıtı biten bir uçağa aktarım yapıp diğer bir takım mürettebatla birlikte kıbrıs'a kaçıyorlar. bir b 10 kaldırıp kovalıyoruz, ama umutsuz vaka, yakalamasına imkan yok*daha sonra hükümetin girişimleriyle uçak türkiye'ye iade ediliyor.

    şimdi gelelim zurnanın zırt dediği yere. kaçan pilotlardan biri, on yıllar sonra hatıratında türkiye'de enterne edildiği günleri şöyle anlatıyor:

    "hiçbir şeyleri yoktu, çok fakirlerdi. açlıktan hepimiz zayıflamıştık, kaçmaktan başka çare kalmamıştı. yiyececek olarak bulabildiğimiz çoğu şey berbattı. bunun tek istisnası, sıcak pide arası beyaz peynirdi."

    2. dünya savaşı yokluk yıllarında esirlerine beyaz peynir yediren türkiye'den, ekonominin anasını silkip, milleti peynir alamaz hale getirip, bir de üstüne utanmadan borazan militan yayın organlarından "aman ha yemeyin.. zararlı" şeklinde alçakça propaganda yapmaya kalkışan türkiye'ye...

    emeği geçenlerin kimler olduğunu hepiniz biliyorsunuz.

    edit: sıcak pide taşfırın ekmeği olacak, beyaz peynir de keçi tulumu. hikaye de tabii ki sözlüğün efsanelerinden olan anglachelm'e aitmiş. onun entrysi olduğunu unutmuşum, ama hikayenin kendisi unutulmayacak kadar iyi:

    https://seyler.eksisozluk.com/…cen-film-gibi-hikaye

  • 2000 tl maaşla 1356 ay vadeli araba alıp her deliğe onunla girmeye çalışan zırtapoz çomar beyaz yakalılar yüzündendir.

  • evet evet evet, genelde insanların yüzde 70'inin muzdarip olduğu dert. çözümünü ise kendimce bulduğum sorun. saçlarımı uzun süredir (yaklaşık 1 buçuk sene açık renge) boyatmamdan mütevellit, saçımın kendi florası bozuldu, önlerde erkek tipi dökülmeler oluştu, beyazlarım arttı, saç derim çok kurudu ve yıkamadan sonra derimin gerilmiş olduğunu hissedebiliyordum.saç uçlarım cansızdı, saçlarımın sürekli uzamasını istiyordum fakat saçlarım tam istediğim uzunluğa geldi dediğim sırada, saçlarımın uçlarının kırıklamış olduğunu fark edip kestiriyordum. adım adım yaptığım bakımları ve kullandığım ürünleri size anlatmak istiyorum:

    1- saçımı kendi rengine yakın bir renge, artık boyatmayacağım bir şekilde boyattım.( yaklaşık 5 aydır saçlarımı boyatmıyorum)

    2-saçımdaki dökülmeleri azaltacak dışarıdan yardımcı olacak bir gıda takviyesi arayışındaydım. kendi akademik bilgim ve birkaç araştırmalarım doğrultusunda solgar'ın biotin 1000 mcg'lik olan kapsül ürününden aldım ve bir ay her gün yatmadan önce bir kapsül şeklinde kullandım.

    3- saçım için bir maske arayışındaydım yok olan parlaklığa ve yumuşaklığa tekrar kavuşabilmek için. fakat sentetik bir ürün kullanmak istemiyordum. çünkü saç diplerime ve saçıma zarar vereceğinin bilincindeyim artık. doğal yağlara yönelmeye karar verdim ve hindistan cevizi yağı aldım. biraz pahalı olduğu için aradolu.com arada yüzde 50 indirim yapıyor. 25 tlye aldım ben indirimde ve çok uyguna gelmiş oldu. haftada 2 kere hindistan cevizi yağını tüm saçıma yayarak eğer tüm gün işim yoksa ve evden çıkmayacaksam sabahtan sürdüm ve akşama kadar bekleterek saçımı akşam yıkadım. çıkarması zor gibi görünebilir fakat saçı ıslatmadan önce şampuanlayarak bu zorluğu aşabilirsiniz. hindistan cevizi yağı saçıma inanılmaz bir parlaklık yumuşaklık ve canlılık kattı. saç bakımım için vazgeçilmez bir ürün oldu.

    4- şampuanımı değiştirerek paraben ve sülfat içermeyen bir şampuan arayışına geçtim. çünkü şampuan içeriklerinde bulunan sülfat (sodyum lauril sülfat, sülfat vb) oranı ne kadar artarsa saç dökülmesi o kadar artmaktadır. araştırmalarım sonucu organix markasının şampuanlarında sülfat ve paraben içermediğini öğrendim. markanın biotin içerikli şampuan ve saç kremini aldım ve kullanmaya başladım. şampuandan çok memnunum hatta argan içerikli şampuanına geçiş yaptım şuan. denemek maksadıyla. şampuan ilk birkaç kullanımda saçınızda sertlik yapabilir fakat ardından çok güzel bir yumuşaklık bırakıyor.

    5- advance techniques moroccan argan oil fas argan yağı'nı duştan sonra nemli saçlarımın uçlarına kullanmaya başladım. zaten önceden de elimde olan bir üründü fakat düzenli kullanmıyordum. artık her duştan sonra her seferinde kullanıyorum. ve saçları asla ağırlaştırmıyor. vıcık vıcık yağlı bırakmıyor. ve bir süre sonra kuruyor.ardından güzel bir parlaklık, koku ve yumuşaklık kalıyor.saç uçlarımdaki kuruluk ve kırıklar artık yok saçımı istediğim gibi güzelce ve sağlıklı bir şekilde uzatıyorum.

    6- her gün bir avuç ceviz ve badem yiyin mutlaka. vücudunuzun bakımı için yapabileceğiniz en güzel şeylerden biri de böyle yararları çok çok çok fazla olan besinleri tüketmektir.

    7- bol su için.

    bu rutini yaklaşık 6 aydır yapıyorum. ve saçlarım olmadığı kadar doğal, güzel, parlak,canlı,yumuşak,sağlıklı duruyor. kafamın ön tarafındaki erkek tipi dökülmelerimde sol taraf kapandı, saçımı sağ taraftan ayırdığım için o tarafı toparlamam biraz daha zaman alacak gibi duruyor. duşta ve normal zamanda saçlarımı taradığımda saç dökülmelerim sıfıra yaklaştı çok çok azlaştı. bebek saçlarım ve dökülen saçlarım tekrar çıktığı için saçımda perçem bile oluştu.bu uygulamalar benden size tavsiye olsun.

    edit: 5. maddedeki ürünü kısa saçlı erkekler için tavsiye etmiyorum. çünkü ben bir bayan olduğum için ve saç diplerim ve uçlarım da birbirinden uzak olduğu için; yağı saçıma sürdüğümde diplerle temas etmiyor. saç derimin herhangi bir sıcaklık artışından sürdüğüm yağ çok kolay etkilenmiyor ve ekstra yağlanma oluşturmuyor. eğer kuru yağlar saç derinize temas edecek bir uzunluktaysa saçınız uygulamanızı önermem çünkü siz fark etmeseniz de saç kökünüzde güçsüzleşmeye ve dökülmelere sebep olabilir.

    edit2: bazı kişiler erkek tipi dökülmeleri değildir, erkek tipi olsa bunlarla geçmez vs yazmış. yazımı size erkek tipi dökülmenin çaresi olarak yazmadım başlığın ismi saç dökülmesini engellemenin yolları. etrafımdaki kişilerin saçlarımdaki açılmaları ve seyrekliği fark etmeleri sonrasında başladım bu uygulamalara size de bir örnek olması için yazdım. umarım yeterince açıklayıcı ve aydınlatıcı bir yazı olmuştur olmuştur.

    edit3 : yazmayı unuttuğum bir diğer husus ise demir ve b vitamini seviyelerinizi ölçtürmenizdir. çünkü demir ve b vitamini eksiklikleri saçta dökülmeler, halsizlik, ,kansızlık, tırnak kırılmalarına sebep olur. bu konuda doktorunuza danışmanız sizin için yararlı olur.

  • uyandırdığı nefret duygularının artması üzerine açıklama ve çağrı yapma gereği hissettim.
    yaz boyunca istanbul - gümüşyaka civarında scolari'yi görürseniz saldırmayın, o adam scolari değil, tıpatıp aynısı olan benim babamdır. kendisine mahalle maçlarında scolari deriz. artık demeyeceğiz zira teknik taktik bilgisi bu dingilden on kat iyidir.
    teşekkürler.