ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
mesai başladıktan sonra kahvaltı eden işçi
-
mesai saatinde sözlüğe entry kasanlara dert olmuştur.
iş hayatında kullanmak istenen replikler
-
iş hayatında çeşitli durumlarda insanın içinden geçen, ancak kurallar yüzünden söylenemeyen içte kalan repliklerdir.
örnek vermek gerekirse:
-kemal bey proje neden zamanında tamamlanamadı?
+çünkü eşşeğin zikinden dolayı
muhteşem yüzyıl
-
ağır akışı yüzünden bir türlü seyredemediğim dizilerdendir muhteşem yüzyıl. ama öyle ya da böyle bilgileniyorsunuz medyadan, internetten. acaba ilerki bölümlerde şehzade mustafa'nın öldürülmesinden sonra halkın doğan erkek çocuklarına şehzadeye olan sevgilerini belirtmek için "mustafa" ismini vermelerini gösterecek mi ? öyle ki o dönem istanbul'a gelen yabancı bir gezgin istanbul'daki her 4 erkeğin 3'ünün isminin mustafa olduğunu yazmıştır. hatta bu gelenek o kadar uzun yıllar sürmüş ki, 1881 yılında selanik'te doğan bir erkek çocuğa da bu isim verilir.
ve gün gelir bu çocuk kanuni'nin saltanatından mustafa'nın intikamını alır.
fotosentez yapacağı beklentisiyle bitki izlemek
-
bilimsel merak, gözlemcilik, araştırma ruhu ve gerizekalılığın ilginç bir bileşimi sayılabilecek eylem. bitkilerin gündüzleri karbondioksit alıp, oksijen vermesi; geceleri oksijen alıp karbondioksit vermesi şeklinde son derece güdik bir şekilde körpe zihinlere sokulmuş olan bu tabiat atraksiyonu bana hep ilginç gelmiştir. fotosentez konusunu öğrendiğim o andan itibaren oturma odasındaki aşk merdivenini takibe aldım. bitkinin gündüzleri verdiği oksijeni görebilecekmişim, o ana tanık olabilecekmişim gibi gelirdi hep. kimi zaman "aha oksijeni verdi herhalde" diyerek içime boş boş hava çekerdim. o zaman ebru şallı'nın tv8'deki pilates dersleri yoktu ama fotosentez esnasında ebru şallı'nın şimdi çıkardığı gibi "vüüüüüühhhhh ev-veet kaburgalar harika vüüüüüühhh ev-veet sırtımız börek gibi" lafları eşliğinde, sanki böyle vüüüüüüh vüüüüh diye bir oksijen verme sesi duyar gibi olurdum. oksijen veriyor muydu bilmiyorum gerçi. oksijen verdi verecek diye aşk merdivenini izlerken uyurdum bazen. akşama doğruysa büyük bir korku içinde uyanırdım. zira akşamları karbondioksit verip beni öldürebilirdi aşk merdiveni.
öğrendiğim her konuyu annemle babamla paylaşma alışkanlığımın bir sonucu olarak geceleri aşk merdiveni ile aynı ortamda bulunmamamız gerektiğini anlattım onlara. karbondioksit veren aşk merdiveni sağlığımıza zarar verebilirdi çünkü. babam, annem, küçük kardeşim ve babannem beni gülümseyerek dinlerlerdi. bana hiç inanmadılar... bir sabah uyandığımda oturma odasında cansız bedenlerini gördüm. ahahaha yok lan şaka... allah etmesin töbe estağfurullah... babannem oturma odasında aşk merdiveninin gölgesinde yatmasına rağmen maşallah 94 yaşına kadar yaşadı. arkadaşlarıyla konken oynarken çıkan kavgada vurulmasaydı belki de hala yaşardı...aslında yaşlı-masum-sevimli demeyeceksin, kızgınlıkları çok fena oluyor nenelerimizin dedelerimizin. ölenlere rahmet, yaşayanlara sıhhat dilerken bu entryimi de milli eğitim bakanlığına seslenerek bitirmek istiyorum: yıllar yılı yanlış anlatmışsınız fotosentezi, bitki gece karbondioksiti verdi verecek diye çocukluğumun en güzel günlerini acıyla, gerilimle geçirdim. olmadı milli eğitim bakanlığı, yanlış yaptın, seni şimdi kınamaya başlasam ömrüm yetmez.... yazık.
furkan bölükbaşı
-
akşamki sokak çağrısı ile artık ülkeyi karıştırmak isteyen istihbarat örgütlertinin bir aparatı olduğu ortaya çıkan şahıs.
diyarbakır'da 19 çocuklu ailenin yardım beklemesi
-
yardımdan sonra "allah rızkını verdi" diye 5-10 çocuk daha yapmalariyla sonlanacak olay.
bir çöpçünün oğlu yargıç olamaz
yaran inci sözlük entry'leri
-
kız arkadaşımdan yazdan beri haber alamıyoruz
en son denize girerken fotosunu çekmiştim denizden bir daha çıkmadı, onu çok özlüyorum..
http://c11.incisozluk.com.tr/…000/1/43891_oe1e5.jpg
fetih 1453 hataları
-
sultan mehmet fetih gününün sabahında tüm ordusuna namaz kıldırıyor. ancak yapımcıların pas geçtiği bir şey var ki, o da sabah namazının güneş doğmadan önce kılındığıdır. filmde ise güneş ışıkları sağdan sağdan vuruyor.
edit: ey cemaati müslimin, nafile namaz olabilir şeklinde itirazlar alıyorum... biline ki nafile namaz cemaatle kılınmaz!
yurtdışında ev için genel gider faturaları
-
daha önceden de yazmıştım bu başlığa ama bazı gelişmelerle birlikte * hesaplar değişti.
abd new york.
1) elektrik: evin çatısında solar paneller olduğundan aylık $5-10 arası hizmet bedelinden * başka bişey gelmiyor.
2) su: evde yaşayanların sayısında ciddi artış oldu ve su faturam ortalama $45-50 civarında.
3) doğalgaz: yine insan sayısındaki artıştan dolayı aylık ortalama $100
4) internet: kotasız 1gb hız aylık $55. kampanya vardı ömürlük fiyata sabitledim. yalnız eski çalıştığım firma daha pahalı olmasına rağmen, bağlantıda hiç bi aksaklık olmazdı. bu firma daha ucuz ve daha hızlı internet sunuyor ama ayda 2-3 defa modemi kapatıp açarak bağlantıda oluşan aksaklıkları çözmem gerekiyor. bu çok ciddi bişey değil belki ama insanı gıcık ediyor. yine de eski çalıştığım firmaya göre yarı yarıya indirimli olduğundan buna değer diye düşünüyorum. tabi abd’de tüm kablolar * halen yer üstünde olduğu için kış mevsiminden dolayı da bu aksaklıklar oluyor olabilir.
5) cep telefonu hattı: aylık $10. daha önceden her şeyi sınırsız kotasız hatta aylık $40 ödüyordum ama kullandığım mobil veriye baktım, ayda 1.5-2gb veriden başka bişey yoktu. neredeyse her gittiğim yerde wi-fi olduğuna göre daha ucuz bi tarifeye geçmek daha mantıklı oldu.
6) netflix, disney+ , spotify arkadaşların hesaplarıyla devam.
7) ev kredisi aylık $2000, ev vergisi aylık $950 =$2950
evin küçük bi kısmını tanıdığım birine kiraya verdim aylık $600. ev kredisini oradan biraz düşüyorum iyi oluyor.
8) market alışverişi= aylık $1000 gidiyordur. tam hesaplamadım ama allah ne verdiyse affetmiyoruz valla. aslında kupon falan kovalasam baya fiyat düşer ama o kadar vaktim yok.
youtube bazen böyle videolar öneriyor , gaza geliyorum ama henüz ekstrem seviyeye gelme motivasyonum yok.