ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
fransız devlet üniversitesindeki öğrenci yemeği
-
bu yemekler paylaşılmış ama ben yakın zamanda fransada okumuş bir öğrenci olarak size işin aslını anlatayım.
yemekhanede bu menü çıkmaz, bundan çok daha fazlası çıkar. öğrencilerin kartlarıyla turnikede yaptıkları ödemeyle 4-5 çeşit yemek alma şansı vardır. bu çeşitler puan sistemiyle belirlenir, her yemeğin bir sayısal puanı vardır ve genelde elinizdeki puan hakkı 4-5 çeşit yemek alabilmenizi sağlar. fazlasını alöak isterseniz puan başına belli bir cent ekstra ücret ödeyerek alırsınız.
bu çeşitler arasında 3-4 çeşit sebze yemeği, salatalar, 3-4 çeşit et (tavuk, balık, dana, domuz gibi farklı opsiyonlarla), peynir çeşitleri, 3-4 çeşit tatlı, 3-5 çeşit peynir, ve börek çörek kiş gibi hamur işleri ve içecekler olur. yani toplamda en az 20-30 çeşit yemek arasından şeçersiniz tepsinize koyacağınız yemekleri. öğlen yemeğinde tepsimi alıp peynir, avokado, koca bir biftek, sebze yemeği ve tatlı yediğim günler çoktur.
bu yemekhaneler fiyat olarak çok uygundur ve sadece üniversitelerin içinde olmaz, üniversite sayısı çok olan şehirlerde şehrin çeşitli mahallelerinde de bulunur. okula gitmediğiniz günlerde de evinize yakın yemekhaneye gidip krallar gibi beslenebilirsiniz.
sosyal devlet zannediyorum böyle bir şeydir.
bir kereye de mahsus olsa yapmak istenen işler
-
neo misali baştan aşağı deri kıyafetler giyip (deri palto, çizme, pantolon + güneş gözlüğü) bir havaalanına gitmek. metal dedektörüne girmeden önce, son derece ciddi ve cool tavırlarla paltomun iç cebinden bir adet "sapan" ve üç beş adet çakıl taşı çıkarıp görevli polise teslim etmek. dedektörden geçince de kollarımı iki yana açıp "hadi arayın üstümü" hareketi yapmak. ama bütün bunları hiç gülmeden yapmak. çok istiyorum bunu.
hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları
-
ilkokul veya ortaokuldayım sanırım, babam maaşı almış, alışverişe gitmişiz. o zamanlar alışveriş ayda bir yapılırdı; bisküvi olsun, sarelle olsun, sucuk, muz vs., o zamanki bütçemize göre lüks olan ne varsa alışverişi izleyen bir kaç günde, olmadı bir haftada tüketilir, yeni alışverişlerin yolu gözlenirdi. alışverişten döndüğümüzde, annemle babam poşetleri bırakıp, karşı komşuya uğrarlar, annem aldıklarımızı dolaba yerleştirmemi tembihler. tabi yerleştirirken sarelleyi görürüm. sarelle dediysem, teknik olarak sarelle bile değil aslında, en küçük boyundan şokomigo diye sikimsonik bir şey. annemler dönmeden çay kaşığıyla dalarım çikolataya, fark edilmesin diye üstünü düzlemeye çalışırım. bakarım ki olacak gibi değil, ortada delil bırakmamak adına birkaç kaşık daha alıp bitiririm şokomigoyu. ambalajı da bir poşetin içine koyup çöpe atarım. bir süre sonra annemler gelir, dolabı açıp bakar, sarelleyi nereye koydun diye sorar. nutella dolaba konulmaz muhabbetleri yok tabi o zamanlar. kem küm ederim, gerçek ortaya çıkar. babam der ki, tek başına sarelleyi yediğin için hepimizden özür dileyeceksin. gariban olduğumuzu düşündüğümden değil, gerçekten ablamın, annemin, babamın hakkını yediğimi düşündüğüm için suçluluk duyarım, boğazım düğümlenir, özür dilerim. o günden bu güne unutamam; o günden bugüne de sarelleymiş, nutellaymış pek yemem.
çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
yorgun argın eve gelmiş yatağa uzanmış pinekliyorum.. atakan (7) odaya geliyor..
atakan: babaaa hadi penaltı çekişelim..
ben: çok yorgunum sonra yapalım..
atakan: hadi haadi lüütfeeennn..
ben: tamam ama beşer tane çekişçez sonra ben yine yatçam..
atakan: tammaaaamm..
antrede penaltılar çekişiliyor.. ben yatıyorum tekrar.. birazdan atakan yatak odasına damlıyor yine..
atakan: baba.. bu dolap var ya.. zaman makinesi..
ben: hııı.. öyle mi.. olabilir..
atakan gardrobun içine girip kapağını kapatıyor.. annesi geliyor..
annesi: atakan nerde?
ben: zaman makinesinde..
annesi: allah akıl fikir versin size..
annesi gidiyor.. atakan çıkıyor dolaptan..
atakan: baba??
ben: hımmff.. efendim atakan?
atakan: ben zamanı geriye aldım..
ben: öyle mi? hayırlısı neyse o olsun..
atakan: yarım saat geriye aldım zamanı..
ben: alla alla?? insan dinazorlar zamanına gider.. niye öyle yarım saatçik?
atakan: yeniden penaltı çekişelim diye..
ben: hahahahh.. tilki..
yeniden penaltı çekişmek allahın emri oluyor..
çiftleşirken ağaçtan düşen koalalar
-
(bkz: tutunamayanlar)
bozulan atm'ye gerçek görevli yerleştirilmesi
-
(bkz: bankamatik memuru)
5 yıl komada kaldıktan sonra istenecek ilk yemek
-
yedikten sonra gene komaya girmek isteniyorsa komagene çiğköfte.
gülelim.
daha güzelini bulsan sevgilini bırakır mısın
-
karl marx, eşine yazdığı mektubun sonunda şu sözleri yazmış;
“dünyada çok kadın var. kimileri de çok güzel ama ben; her bir hattı, hayatta her bir kırışığı bana hayatımın en büyük ve en tatlı anılarını hatırlatan bir yüzü bir daha nerede bulabilirim?”
edit: düzeltme
74. altın küre ödülleri
-
la la land'in aday olduğu 7 dalda da galip gelerek bugüne kadar en çok altın küre kazanan film olma rekorunu kırdığı gecenin tüm kazananları:
film
en iyi film (drama): moonlight
en iyi film (komedi/müzikal): la la land
en iyi yönetmen: damien chazelle | la la land
en iyi erkek oyuncu (drama): casey affleck | manchester by the sea
en iyi kadın oyuncu (drama): isabelle huppert | elle
en iyi yardımcı erkek oyuncu: aaron taylor-johnson | nocturnal animals
en iyi yardımcı kadın oyuncu: viola davis | fences
en iyi senaryo: la la land
en iyi özgün müzik: la la land | justin hurwitz
en iyi özgün şarkı: “city of stars” | la la land
en iyi yabancı film: elle
en iyi animasyon: zootopia
cecil b. demille ödülü: meryl streep
televizyon
en iyi dizi (drama): the crown
en iyi dizi (komedi): atlanta
en iyi mini dizi/tv filmi: american crime story the people v. o.j. simpson
en iyi erkek oyuncu (drama): billy bob thornton | goliath
en iyi kadın oyuncu (drama): claire foy | the crown
en iyi erkek oyuncu (komedi): donald glover | atlanta
en iyi kadın oyuncu (komedi): tracee ellis ross | black-ish
en iyi erkek oyuncu (mini dizi/tv filmi): tom hiddleston | the night manager
en iyi kadın oyuncu (mini dizi/tv filmi): sarah paulson | american crime story the people v. o.j. simpson
en iyi yardımcı erkek oyuncu: hugh laurie | the night manager
en iyi yardımcı kadın oyuncu: olivia colman | the night manager
http://www.oscarboy.com/…09/altin-kure-odulleri-16/
1-evlenmeyin 2-evlenmeyin 3-evlenmeyin
-
hep söylüyorum ama ben de eşimde 44 yaşındaydık evlendiğimizde. ikimizin de ilk evliliği ve geç de olsa birbirimizi bulduk. mutlu muyuz? evet.
eşimin tarafı çocuk yapın diyecek oldular. dedim madem çocuk istiyordunuz erkenden evlendirseydiniz oğlunuzu. hala laf olsun diye diyorlar ama çok sallamıyorum.
geçen de onlardan birisi 'ya çocuk yapın, yaşlanınca size bakar' dedi.
dedim al sana hesap. yaşımız 46. şimdi yapalım desek 47. bu çocuk 20 yaşına geldiğinde biz ömrümüz olursa 67 yaşında olacağız. sence akıl mantık işi mi 20 yaşındaki bir çocuğa 2 yaşlının yükünü yüklemek?
bize baksın diye çocuk doğurmak köle almak ile aynı şey.
ikinci olarak evlilik konusuna gelecek olursak.
evlenmiş olmak için evlenmek de büyük hata.
onsuz olamam diyerek de evlenmek büyük hata.
evlenmeye karar verirken tek düşünceniz şu olsun: onunla bir ömür geçirebilir miyim?
debe editi: teşekkür ederim.