hesabın var mı? giriş yap

  • an itibarıyla yarışan kız, kndisine "nerede çalışıyorsunuz istanbul'da mı?" sorusu sorulduğunda, nefes dahi almadan:

    "dunyanın en büyük demir çelik firmasında muhasebe yapıyorum." dedi.
    beklediği soru buymuş demek ki.
    cevabına da çalışmış kızcağız, hazirlanmis.

    egona saglık bebeyim.

  • tayland'da insanlarin elleriyle avuc iclerini birlestirerek baslarini one egmesidir. selam verirken veya alirken ve dua ederken wai selami yapilir.

    tayland kulturunde wai, selam, hosgeldin, saygi, tesekkur etme, ozur dileme ve dua* belirtir. selamlama veya hosgeldin deme niyetiyle yapildigi zaman sawadee denir ve eller bitistirilerek bas one hafifce egilir.

    genellikle yasi kucuk olanlar yasi buyuk olanlara bu selami verir. eger yas farki azsa yine wai selami olarak geri cevap verilir, yas farki buyukse varsa cevap olarak kafa hafifce sallanir.

    wai selami monk, kral ve kralin ailesinin buyukleri icin alın hizasindan avuclar birlestirilerek sonrasinda kafanin egilmesi ile yapilir. diger insanlar icinde dudak hizasindan avuclar birlestirilerek sonrasinda kafanin egilmesi ile yapilir.

    tayland'da buyuk market, restaurant ve magazalara girerken veya odeme yapildiktan sonra cikarken ilgili gorevliler memnuniyet ve tesekkur belirtisi olarak bu selami verirler.

    tv'lerdeki haberlere baslamadan hemen once ve haber bitiminde, yine ayni sekilde bazi tv programlarinin baslangicinde ve bitiminde wai selami verilir.

    kutsal mekanlarda* ve evlerin veya isyerlerin onunde ya da bahcelerinde bulunan ruh evi'nin** yanindan gecilirken genellikle wai selami verilir, bazen de ruh evinin yanindan arabayla gecilirken bile surucu uygun ortam olursa saygidan oturu wai selami verebilir.

    ayrica batili sirketler, ornegin ronald mcdonald wai selami vererek, tayland'in "saygili selam kulturu"ne adapte olmustur.*

  • bir boka yaramaz afedersiniz. 10 bin bile az 50 bin tl kazanın ayda en lüks arabayı havuzlu evi alın. yaşam kaliteniz %10 yükselir.

    çünkü.

    20.000 bile kazansanız çocuğunuz dışarıda gezerken tehlike içindedir memlekette her gün türlü türlü boktan işler olur.

    akrabalar rahat vermez.

    trafiğe takılır binlerce barzo ile yüz göz olursunuz.

    istediğiniz kadar para kazanın parayla günde 2 kitap alın zuhahaha öküze bak günde 2 kitap alıyor diye dalga geçerler etrafınızdakiler okumaz çünkü. anasını satayım her hafta 1 dergi ve ayda 1 bilim teknik alıyorum ulan kitaplıkta sıralanan yılllardır duran derginin fiyatı günde 2 dergi parasını sigaraya veren adama batıyor kaç tane var lan ne kadar çok para vermişsin dergilere diyor. babamın dedesinin bütün kitaplarını neden bana verdiğini o zaman anladım 1940 yılının dergileri gazeteleri ile bunlar soba tutuştururdu.

    suratsız insanlarla karşılaşırsınız salak saçma ego ile boğuşursunuz.

    çok para kazanmanız yaşam kalitesini belki %10 yükseltir dışarı adım attığınızda ülkenin yaşam kalitesine düşersiniz.

    mesela gidin norveçe oransal olarak norveçte türkiyenin 3 bin lirası kadar para kazanın inanın türkiyenin 50.000 kazananından daha yüksek yaşam kalitesine sahip olursunuz. etrafınızda iyi eğitimli insanlar vardır çünkü barzo sayısı çok azdır.

    para yaşan kalitesinin küçük bir kısmını satın alır.

    bunlar satın alınamaz

    istediğiniz kadar paranız olsun çocuklarınız halı döşeli mükemmel eğitim sistemine sahip okullarda okuyamaz.

    şehirden uzak piknik yapmaya gidersiniz ama o yerler kapı açık müzik dinleyen bira içen barzolar tarafından işgal edilmiştir dik dik bakar ayılar. (sıkıntım bira içmeleri değil nasıl içtikleri)

    çocuğunuz bisiklet sürer dağdan inen orangutan çocuğunuza çarpar.

    çocuklarınızla kamp yapamazsınız filmlerdeki gibi çünkü gece kurt adamlar dolaşıyor.

    düzenli binaları düzgün yolları satın alamazsınız.

    gönül rahatlığı ile çocuk yetiştiremezsiniz. çünkü memleket barzo dolu.

    ne olur şu olur siz istediğiniz kadar kültürlü ve zengin olun azınlık hayatı yaşarsınız ülkede.

    türkiyede para ev satın alır araba satın alır kültürlü komşu satın alamaz.

    lüks araba satın alırsınız ama etrafınızda çok sayıda faça şahin, modifiyeli doblo kullanan sürücü vardır.

    fakat herhangi medeni bir ülkede alt seviyede bile yaşam sürseniz çocuklarınız 10 numara okullarda eğitim görür.

    kültürlü insanlarla yüz göz olur.

    güvenle bisiklet sürerler.

    kitap okurlar sokakta kimse ne yapılar lan bu diye bakmaz okumanın ne olduğunu bilirler . memlekette herkes hayat okulu mezunu anasını satayım herkes her boku biliyor okuyana mal gözüyle bakıyorlar.

    kimse laf atmaz.

    havuza girerler çünkü oradakiler oranın tuvalet olmadığı işenip sıçılmadığını bilirler

    zaten bu yüzden türkiyede lüks araba iyi maaş güzel ev çok önemli başka bir bok yok çünkü alabileceğiniz bunlar.

    türkiyenin zengininde ne var

    fabrika,ev,araba,arsa.

    para bunları satın alıyor çünkü.

  • yeni işe baslayanlara sorumluluk verilmekten hiç çekinilmeyen bir iş ortamıdır. staj yaptığım dönemde ilk gün manager a "mr. soyadı" diye hitap etmiştim de, öyle olmuyor bu işler falan demişti. 1 hafta sonra ceo yla falan tanıştım hep ismiyle falan hitap ediliyor tabi o zamanlar garip gelmişti.
    sorumluluktan bahsediyorduk. miktarı bende kalsın yüksek meblağlı projelere daha stajyarken beni tek sorumlu yaptılar ki, ben kendime o sorumluluğu vermem. yani vermezdim o zaman öyle düşünüyordum.
    yaş farkı gerçekten hiç önemli değil. bu da en onemli farklardan biri olsa gerek. 40 yıldır sektörde olanlar var, onlardan daha tecrübesizmişim, gençmişim konuşurken veyahut ortak çalışırken hiç bir ima görmedim. öyle olunca da insanın özgüveni doğal olarak artıyor.
    şöylede bir olay yaşamışlığım var:
    8 ay önce falandı bir hata yapmışım ki dillere destan. suçu atacak kimse bile yok . strese bindim tabi. managerım senin hatan değil, şirketin yeterince düzenli olmamasının hatası falan dedi.
    valla reyizsin diyecektim de reyiz in ingilizcesi o an aklıma gelmedi.
    adamın dibisin dicektim , bottom of a men. o da saçma olacaktı ondan da vazgeçtim.
    1hafta sonra bi büyük rakı aldım verirken de dedim ki sen delikanlı adamsın peynir kes, kavun doğra yanında bundan iç lion milk.

  • her neyse deney sirasinda, ve dahi bomba'nin yapim sirasinda radyoaktivite hakkinda cok az sey bilindiginden bahsetmistik. deneyde olan tüm insanlarin ilerleyen yillarda bir sekilde kanserden ölmeleri de madam curie misali "fizige adanmis bir hayatin kansere yenik düsmesi" özetlenebilir..

    deneyde cidden salakliklar yapilmistir.. radyoaktivite'den insanlar camlar arkasinda korunmaya calismis, radyoaktiviteden etkilendigi düsünen erhat cali süpürgesi ile süpürülmüş, patlamadan sadece bir iki hafta sonra sifir noktasi kontrol edilmis, radyoaktif artiklar eller ile tasinmistir.. tamam belki çernobilde reaktoru kapamaya calisan insanlar kadar zarar gormemistir bu tayfa ama yine de boyle büyük beyinler, kendi ürettikleri hadise ile zehirlenmislerdir nihayetinde..

    hoş los alamos'da proje bitimi sirasinda eglenirken, sampanyalar içip davullar calarken, dünyanin baska bir yerinde insanlar, cocuklar, balikcilar ve kediler ürettikleri bomba ile yok oluyordu ama dediim gibi onlar ürettikleri seyin sadece caydirici olarak kullanilacagini düsünüyordu..

    ama olaydan sonra oppenheimer asla kendisine gelememis, bilimi de birakmistir bir sekilde. "insanoglunun bulduklari, insanogluna zarar vermekten baska bir işe yaramamistir ve yaramayacaktir" gibi bir sozu de vardir hatta.

  • osmanlı hanedanlığından veliaht kalmaması halinde tahtın varisi kırım hanları idi, hatta birçok kırım şehzadesi istanbul ve edirne'de eğitilirdi. 4. murad, kardeşi ibrahim'in de boğdurtulup kırım hanının ölümünden sonra tahta çıkmasını emretmiş ancak devlet adamları ve kösem sultan buna engel olmuştur. katolik avrupa'da tek evlilik vardır ve çiftler birbirini boşayamıyor, haliyle bir kısırlık durumunda arkada kalan en büyük veliaht kadınsa o tahta çıkıyor ve otomatikman kocasının ailesi hanedan ailesi oluyor (2. elizabeth bu durumu değiştirmiş ve hanedan adı kendi hanedaylı devam edecektir), ayrıca başka ülke krallarıyla evlenen hanedan kadınlarının çocukları da veliaht sisteminde her iki ülkenin veliahtı olabiliyor, hem kan hem de dinen bir hak olarak o yüzden hanedan değişikliğinin fazla olması doğal ancak osmanlı'da şehzadeler buluğ olduktan sonra sürekli cariyelerle halvet olabiliyor ve malum 4 eş alma ve onları boşayabilme hakkı olduğundan sarayda doğan bir padişah veya veliaht çocuğu otomatik olarak taht adaylarından birisi oluyor, tek erkek çocuk durumu da az olduğundan biri kısır olsa diğerinin çocuğu olacağından hanedan sürekli kendini devamlı kılıyor. 1. ibrahim'in bir süre çocuğu olmamış geride herhangi bir veliahtın olmaması devlette bir kriz yaşatmış ve bu sıra ona yanaşan cinci hoca sayesinde çocuğu olduğunu düşünüp bu cinci hocanın etkisine girmiştir (bkz: cinci hüseyin efendi). şimdi tüm bu durumları göz önüne aldığımızda soy kurumaması değil kurumuş olması şaşırtıcı olurdu.