hesabın var mı? giriş yap

  • sözlükte uzun süredir böyle önemli konularda başlık açıldığını görmemiştim. nihayet hakkında yazmaya değecek bir konu var.

    dünkü büyük tartışmamız çok lüks bir hayat yaşayan mankenin gelir kaynağı konusunda kadının kapitalizmdekini yerini ve bunun insan ilişkilerinin ne hale geldiğini lümpen lümpen konuşmuştuk . konunun fular gerektiren seviyeye yükselmesi iyi olmuş.

    evet:
    ilk kez ortaokul zamanlarımızda, orta asya türkleri ve çin arasındaki rekabette duyduğumuz ''böl ve yönet'' politikası aslında dünya'da en güçlü ve etkili şekilde kapitalist sistem tarafından kullanılmaktadır. işçi sınıfının küresel düzeyde örgütlenmesini engellemek ve maksimum düzeyde kullanabilmek için toplumlar içerisinde her zaman ırk ve cinsiyet temelinde farklılaştırmalar ön plana çıkarılmış ve ayrımcılıklar körüklenmiştir.

    mesela sanayi devriminden önce kadının üretimdeki yeri evlerinin içindeki el tezgahlarının başıydı...

    sanayileşme ile birlikte ev ve iş arasında hızlı bir iş bölümü oluştu. erkek para kazanan unsur iken kadın da doğurganlığı sebebiyle çocuk ve ev işlerinin mecburi elemanı oldu. kadınlar sadece ekstra iş gücüne ihtiyaç duyulan savaş gibi durumlarda kullanılabilecek yedek ve ucuz iş gücü kaynağıydı. aksi durumlarda ise mesela ekonomik durgunluk ve işsizlikler başlar başlamaz da tasviye edilip, işten çıkartılıp evlerine geri gönderilirlerdi. en büyük örneği ülkemizde ! neoliberal yeni sağ devlet politikasını uygulayan akp ekonomik krizlere teğet geçtiğimiz dönemlerde bunu yapmaya çalışmış, kadının yerinin evi olduğunu söylemiştir. yıllar sonra hatırlanmayacak ama ben not düşeyim. lehman brothers'ın batmasıyla başlayan 2008 ekonomik krizinde ülkemizde yükselen işsizlik oranı yüzünden çalışma bakanımız 'kadınlar da iş aradığı için işsizlik yüksek görünüyor. kadının yeri evidir' demişti. sonrasında ise: *

    bakınız çok enteresan
    kadınların ucuz iş gücü olarak görülmeleri sebebiyle durum öyle bir boyuta gelmişti ki 19. yy'nin başlarında maden işçilerinin çoğunluğunu kadınlar oluşturmaktaydı. hatta çok da ilginç olarak bu süreçte kadınların da erkeklerle aynı emek ve iş gücü kapasitesine sahip olduğu anlaşılmıştı. ve maden gibi bir ortamda!
    ancak madendeki ağır şartlar nedeniyle kadın işçilerin güzelliklerinden ve kadınlıklarından eser kalmaması ve hamilelik sorunlarından dolayı 19. yy'nin ortalarında kadınların madenlerde çalışması yasaklandı. çünkü kadınların emek piyasasında yoğun olarak çalışmasının sonucunda uzun vadede nüfus azalacak dolayısıyla da gelecek nesillerdeki işçi sayısı azalacaktı. sonucunda işçi maaşlarının yükselmek zorunda kalacağı, işverenin daha az kâr barizdi. kapitalist iktisatçılar yüksek ücret uyarılarında bulunmuştu. bundan endişe eden kapitalist güçler çalışan kadın sayısının yüksekliği yerine evinde oturup çocuk yapan kadını tercih etmişlerdir. böylece yüksek hızlı artan nüfus ve bol işçi sonucunda düşük maaşa çalışabilecek daha çok işçi bulunabilecek ve iş verenler/kapitalistler daha çok kâr edebilecekti. şimdi anladınız mı neden en az 3 çocuk?`şimdi anladınız mı neden 2 milyon suriyeli müşteciye kucak açıyoruz?` ( hükümet, ülkemizi ucuz iş gücünün maksimum seviye olduğu ve küreselleşme adı altında işçilerin sömürüye açık halde olduğu bir piyasaya dönüştürmek istiyor )
    çalışan az orandaki kadının ise iş dünyasında kadınsılığıyla/güzelliğiyle metalaşabilen, bu şekilde marjinal katkıda bulunabilecekler arasından seçilmesi tercih edilmiştir (presantabl diyorlar artık buna)

    sonuç olarak kadınların madenlerde çalışmasının yasaklanmasının sebebi, kadınlara pozitif ayrımcılık değil, bir kıyak değil; erkeklerin ailevi, kapitalistlerin de kâr endişelerinden kaynaklanmaktadır. bu da kapitalizmin kadına kötü bakış açısını gözler önüne serer.

    peki kadına yönelik bu muamele nasıl düzelecektir?

    aslında erkeğin kadın üzerindeki egemenliği, erkeğin ilkelliğidir. kadına hükmeden, onu ezen ve aşağılayan erkek, bozulmuş ve ilkel bir insan demektir. kadına hükmetmenin keyfi ve rahatlığı içindeyken biz erkekler farkında olmasak bile erkeğin asıl durumu da budur. o yüzden bence öncelikle kadın ve erkeğin birlikte bir aydınlanma yaşaması gerekmektedir.

    her neyse...
    kafanızı şişirdiysem özür dilerim, hızımı alamadım entry yazayım derken manifesto çıkardım. hadi şimdi evde mor olan ne varsa giyin...

  • ilanda gariplik görmüyorum diyenlere gelsin.

    - tüm istenilen özellikler dışında şu var:
    "yapılan çalışmaları mobile uygulayabilen, (ıos,android,windows)"

    bu üç platforma da aynı anda native uygulama geliştirebilen adamı siz türkiye'de nah bulursunuz.

    ilanı veren mal da en iyi ihtimalle istenilen özelliklerin birkaçında uzman(c#,sql,javascript vs gibi) diğerlerinde de basic seviyede bilgi sahibi adamı bulur , tabi en az 5k vermek koşulu ile.

    edit: ahahah birde seo sıkıştırmış araya.
    (bkz: salak yemin ederim gerizekalı bu çocuk ya)

  • 1. şifreye göre daha düşük mertebeye verilmiş olma ihtimali var, çünkü daha az başarı oranı sağlıyor.

    1. şifre --> 40 sorudan 35 üzeri doğru cevap --> premium şakirt
    2. şifre --> 40 sorudan 30 üzeri doğru cevap --> gold şakirt
    3. şifre --> 40 sorudan 20 üzeri doğru cevap --> standard şakirt

  • twitter'daki bilgilere göre yumruğu atan herif sorgudan sonra salıverilmiş. ışid militanları salınıyor, ramazanda sigara içen adamı öldürseler n'olacak. tv'de bile haber olmayabilir maalesef.

    hepiniz geberseniz de rahat etsek artık ya.

  • amerikalı jeolog ve okyanus haritacısı hanım. 1920-2006 arasında yaşamıştır.

    babası haritacı, annesi ise dil öğretmeniydi. tharp 1943 yılında ohio üniversitesi'nden ingilizce, müzik ve dört yan daldaki çalışmalarını tamamlayarak mezun oldu. daha sonra michigan üniversitesi'nde jeoloji master'ı yaptı. ayrıca daha ileride de standard oil company için jeolog olarak çalışırken bir yandan da tulsa üniversitesi'nin matematik bölümünü bitirdi.

    1948 yılında new york'a gitti ve orada bir üniversite jeoloji laboratuvarında çizimci olarak işe başladı. burada ileride kariyerinin en önemli işlerinden birini beraberce yapacağı bruce heezen ile tanıştı. heezen ile birlikte havadan çekilmiş fotoğraflardan yararlanarak 2. dünya savaşı'nda denize düşmüş olan uçakları tespit etme çalışmaları yürüttüler. daha sonra ise beraberce okyanus tabanının topografik haritasını çıkarma çalışmasına başladılar. bu çalışmalarının ilk 18 yılında heezen gözlemevinin araştırma gemisi vema'da yaptığı yolculuklarla veri topladı, tharp ise bu verileri işleyerek çizim yaptı, ancak o dönemde kadınların gözlem gemilerinde görev yapmasına izin verilmediğinden kendisi gemi yolculuklarına katılamadı. ancak 1965 yılında böyle bir yolculuğa iştirak edebildi. bu aradaki çalışmalarında başka bir geminin topladığı verilerden ve denizaltı depremlerinde yapılmış kayıtlardan da yararlandı. heezen ile yaptıkları çalışmalar okyanus tabanının tamamını haritalama konusundaki ilk sistematik çalışma idi.

    1957 yılında heezen ile birlikte ilk kuzey atlantik okyanus tabanı haritasını yayınladılar. daha sonra da avusturyalı arazi ressamı heinrich berann ile işbirliği yaparak 1977 yılında tam okyanus tabanı haritasını yayınladılar.

    marie hanım 1983 yılına kadar yukarıda andığımız laboratuvarın bağlı olduğu columbia üniversitesi bünyesinde görev yapmaya devam etti. daha sonra emekli oldu ve emekliliğinde bir süre bir harita dağıtım işi yürüttü. 2006 yılında kanserden hayatını kaybetti.

    http://en.wikipedia.org/…ki/file:tharp_&_heezen.jpg