hesabın var mı? giriş yap

  • tamamlandığında hubble uzay teleskobundan daha kaliteli görüntü elde edebilecek olan gözlemevi.

    yer konuşlu teleskopların en büyük problemi uzaydan dünyaya ulaşan ışığın atmosfer tabakaları nedeni ile pek çok defa kırılıp yansımasıdır. gelen ışıktaki bu dağılma nedeni ile teleskoplarda elde edilen görüntüler dağınık ve işlenemez halde olur.

    doğu anadolu gözlemevinde bu problemi aşmak için iki özel sistem birden kullanılacak.

    ilk olarak teleskobun 4 metrelik aynası özel bir sistem ile bozulmanın tersi şekilde titretilerek düzeltilecek.

    ikinci olarak ise troia adı verilen ve türkiye'de üretilen adaptif optik sistem ile aynadan gelen ışık mikro aynalar ile bir daha düzeltildikten sonra teleskobun kamerasına iletiliyor.

    bu iki sistem sayesinde atmosferden kaynaklı bozulmaların neredeyse tamamı düzeltilerek dag teleskobu sanki uzayda çalışıyormuş kalitesinde görüntü elde edebilecek. düzeltme farkına bir örnek

    bunların yanında görüntünün kalitesini dolaylı olarak iyileştiren bir başka sistem ise teleskop binasının içinin binanın dışı ile aynı sıcaklıkta tutulmasını sağlayan özel soğutma sistemi. bu sistem sayesinde gözlemevinin kubbesi açıldığında teleskop aynası ve optikleri üzerinde yoğuşma oluşmayacak. ayrıca ani ısı değişimi nedeni ile aynanın yüzeyi esnemeyerek görüntü kalitesi bozulmayacak.

    dag gözlemevi kasım 2020 itibari ile 37-38 milyon dolara kurulmuş olacak. bu fiyata bu kabiliyette ve büyüklükte bir teleskop yapmak gerçekten mucize denilebilecek bir başarı.

    teleskop ile ilgili bilgiler için kaynak teleskop ile ilgili bilgiler için kaynak

  • her ütopya distopyadır. çünkü insanlar ütopya fikrini toplumun sahip olduğunu düşündüğü problemlerin adeta sihirli bir değnek değmiş gibi çözüldüğü bir gelecek olarak düşünür. ancak toplumlar bireylerden oluşur ve bireylerin özgürlüklerini sınırlamadan ütopya olmaz. bu yüzden bir ütopya ne kadar uçuksa aslında o kadar distopyadır.

    mesela şiddet olmayan bir dünya hayal edin. hiçbir insan hiçbir canlıya şiddet uygulamıyor. peki, ama bu nasıl oluyor? mesela aldatılanlar sevgililerine/eşlerine bir fiske bile vuramıyor? demek ki ya insanlar aldatamıyorlar ya da insanlar sevgili/eş kavramlarını yok etmişler/unutmuşlar. mesela hırsızlık var mı? her insana istediği her şeyi verebilen bir sistem bile kursanız ya komşunun evini isterse ne yapacaksınız? ya bir gün komşunun evinde yaşamaya başlarsa? komşusu şiddet uygulamadan kendi malını nasıl koruyacak? özel mülkiyeti de kaldıralım. hiç kimse hiçbir şeye sahip olmazsa hırsızlıkta olmaz. herkes her şeyin ortak sahibi olsun. peki, ama özel hayat? özel mülkiyet olmadan özel hayat olamaz. özel hayatı da ortadan kaldırdık.

    böyle beyin jimnastiği yaptıkça bu uzar gider. yukarıdaki mantık yürütmede hatalar bulabilirsiniz bu çok doğal. çünkü ütopyalar kişiseldir. ancak nasıl kurgularsanız kurgulayın ait olduğunuz toplumun temel değerlerine dokunmadan ütopya yaratamazsınız. ütopya yaratmaya çalışırken yaşadığınız dönemin insanı için bir distopya yaratırsınız. aynı şekilde distopya yaratmaya çalışırken bazı insanların ütopyasını yaratırsınız.

  • biri inancı gereği kapanmayı seçmişken öbürü istediği gibi giyinmeyi seçmiştir kimseye de bir şey söyleme hakkı vermez bu seçimler.

    iki tarafın da yobazları eleştiriye başlamışlar yine.

  • korkutucudur.

    bir insan nasıl bu kadar rahat nasıl bu kadar kendine güvenerek yalan söyleyebiliyor hayret ediyorum.. ses kaydına montaj derken ne kadarda rahat! en ufak renk vermiyor adam. yalan söylemenin vermiş olduğu en ufak bir stres yok. korkunç gerçekten..

    (bkz: yalancılık sanatı)