hesabın var mı? giriş yap

  • giorgio chiellini. futbol aklı, tekniği, hırsı ve samimiyeti ile euro 2020'de herkesin beğenisini topladı. gelin hayat hikayesine bakalım.

    reisin lakabı king kong. 14 ağustos 1984 yılında pisa'da dünyaya geliyor. annesi bir şirkette yönetici babası ise ortopedist. pisa'da doğsa da hemen yakınındaki livorno'da büyüyor king kong. baya turistik bir bölge, pisa'ya 25 km falan filan.

    bu kadar kariyerli ana baba tabi daha "entellektüel" şeyler bekliyorlar çocuklarından hiç öyle top koşturmasını falan değil. hoş, ailesi ilk etapta baya da desteklemiş oğlumuz sporla ilgilensin diye. ilk olarak basketbol oynuyor ve ders notları da baya iyi. ancak pek uzun boylu bulunmayınca futbola yönleniyor chiellini. livorno 9 kulübü ile başlıyor. yaşı da altı bu arada he. hayat orada erken başlıyor. bu arada kendisi bir kobe bryant hayranı ve hala bunu dile getiriyor.

    sonra bildiğimiz (iddiacılara selam olsun) livorno'da 10 yıl oynuyor. genç takımda. 2001 yılında ise as takıma seçiliyor. dönemin menajeri onun doğal bir yeteneği olduğunu ve her menajerin takımında böyle birini görmek isteyeceğini belirtiyor. hatta aynı anda üç kişi ile mücadele edebildiğini ve bu yüzden başka gezegenden geldiğini söyleyecek kadar da ileri gidiyor abimiz o zamanlarda.

    juventus alıyor tabi reisi livorno'dan. hop fiorentina'ya veriyor bir sene kiralık oynasın diye. bu arada king kong bu dönemde liseyi bitiriyor ve iktisat okuyor. uzmanlaştığı alan ise işletme.

    2005 yılında ise artık o bir juventus'lu oluyor. juventus'un 29. scudettosu (italyanların şampiyonlara verdiği lakap) bu sezona denk geliyor. dın dın dın. 2005-2006 sezonu sonunda calciopoli skandalı patlak veriyor. başta juventus olmak üzere milan, fiorentina, lazio bir sürü kulüp şike yapıyor. juventus bir alt lige düştü ve -9 puanla başladı, 2005 ve 2006 şampiyonlukları gitti, bir sonraki sene şampiyonlar ligine gidemedi.

    ama başkan bırakmadı takımı. 2011-2012 sezonunda da babalar gibi şampiyon oldu. ana kadro da euro 2012'de final oynadı zaten. şikeci kadro da 2006 dünya kupasını kazanmıştı. (bu ifadeyi şikeyi reddeden veya cezaları ağır gören italyanlar kullanır. haksız başarı geldi aynen knk ama sezon bittikten 1 ay sonra dünya kupasını aldık lol falan diyorlar)

    reisin carolina bonistalli adında bir eşi var. yenge onun ilk ve tek aşkı. uzun yıllar sevgili oluyorlar sonra evleniyorlar. taa ergenken hoşlaşmaya başlıyorlar. mayıs 2014'te evlilikle taçlanan bir birliktelik. 2015 yılında ise bir kızları oluyor. king kong ise futbolun ötesinde, yeni bir aşkım var. nina, ben dünyanın en mutlu babasıyım diyor.

    chiellini dünya medyasına aynı zamanda suarez'den yediği ısırık ile de selam çaktı. 2014 dünya kupası...evet evet ısırılan oyuncu o. hoş, chiellini durumdan rahatsız olmadığını, suarez'in çok zeki olduğunu (hatta yılan olduğunu söylüyor)ve onun gibi kendisini zorlayan oyuncularla mücadele etmeye bayıldığını ifade ediyor. değişik adam. adam seni ısırıyor be. gökhan zan'ı, alpay'ı falan ısırdıklarını düşünsenize bi...

    suarez de sahada olur böyle şeyler omzunu dayamıştı bana bunlara çok takılmayız biz sahada falan diyor. püüü (4 ay ulusal, uluslararası sahnede de 9 maç ceza aldı sonra özür diledi)

    hoş mayıs 2014'te de juventus roma maçında miralem pjanic'e öyle bir dirsek tıyor ki reis adamın burnunda 4 tane kırık oluyor 4 4. ama özür diliyor. hatta üstüne umarım benim gibi biçimsiz bir burna değil de eşimin burnuna sahip olur diyor çocuğum.

    10 ekim 2014'te ise azerbaycan maçında 3 gol atıyor chiellini. ancak birisi kendi kalesine.

    ayrıca 2010 yılında torino üniversitesi iktisat ve ticaret bölümünü bitiriyor. yetmiyor nisan 2017'de aynı kurumdan işletme yönetimi masterı diploması alıyor.

    claudio chiellini. kendisi ikizi. king kong hep juventus hayranı ilen izi milan'ı tutarmış. tabi sonradan menajerliğini yapmış kardeşinin. eee para...

    ve euro 2020'de 36 yaşında harika bir performans ortaya koyuyor. juventus ile sözleşme yenilemedi henüz. mls'ye gidebilir. buffon da bu sene gitti. ancak bir sene daha takımda oynayacak gibi duruyor. bir ara milli takımı da bırakacak dendi ama tam bir açıklama bulamadım. umarım beğenmişsinizdir. seni seviyoruz king kong

  • herhangi bir inancın veya ideolojinin insanlığın bütün sorunlarını çözeceğine körü körüne inanmak ve daha kötüsü bu inancını başkalarına baskı kurarak hakim kılmaya çalışmak.

  • thalia'ya aşık olduğu için izlemiş olan erkek çocuklarını bulunduran nesil. kız çocuklarını bilmem. fitne, fesat, aşk, gurur, fernando hoze altamiyano falan öğrenmişlerdir herhalde.

  • insanoğlu bununla ciddi ciddi sınanıyor demek ki. derler ya hani, ya arkadaşını kaybedersin ya paranı. bazen ikisini de kaybediyorsun da hangisine üzüleceğini bilemiyorsun. ben borç isteyenlere: "valla bozuk yok abi üstümde." diyorum da, babam bu konuda hayır diyemiyor. kendisi kefalet konusunda da bir numara olup hali hazırda bir arkadaşının kredi borcunu da üstlenmiş aşmış bir şahsiyettir. efendim, benim bu babam yine bi gün bir arkadaşına borç verdi. yıllar geçti, adam ödemedi. geçen gün "yea bi mustafa amca vardı, ne oldu ona?" diye sorunca ben, babam sitem etti, arayıp sormuyor, telefonlara çıkmıyor, düğünümüze bile gelmedi, artık sevmeyeceğim, dedi. üzüldüm. çok iyilerdi.

    neden sonra bikaç gün önce, bi telefon gelmiş, mustafa amca babamı aramış. ankara'daymış. kalbinden ameliyat olacakmış. acaba helallik mi istiyor, dedim, şomağızlı dediler, her ameliyat olan ölüyor mu? bilmem. ölmüyor mu? babama sen nasılsın demiş, benden bir isteğin var mı demiş. babam da, canının sağlığı demiş. konseptten ayrılmamış. dur demiş hatta, hastaneye geleyim, göreyim seni bir. ayy canım ya son kez bi görmek istedi demek arkadaşını dedim, şomağızlı dediler, niye son olsun? bilmem. neden olmasın? annem, hastaneye gitmek üzere hazırlanan babamı, işte sen böylesin, çok iyisin, herkesin her şeyine koşuyorsun, saf mısın nesin diye inceden inceye doldururken; benim yüce gönüllü babam, hasta yatağındaki bunca yıllık arkadaşını müdafaa için şunları söylemiş: "gideyim ya, belki parayı verir."

  • çok doğru bir açıklama. çünkü gece klubü denilen yerin tadı en çok 50 yaşlarında çıkar wtf?

    kardeş ben 22 yaşında üniversiteyi bitirmiş, işime güce bakıyordum. sanki bana 15 lik kızdan bahsediyor..

  • muhtemelen ekşi sözlükten haberin vardır. yoksa da yarın sabah uyandığında telefonunda onlarca çağrı bir sürü mesaj görecek "fundacım internet seninle yıkılıyor" diye arkadaşlarından haber alacaksın.

    işte burayı açıp baktığında görmen için yazıyorum funda esenç. sen saf kötü bir insansın,ettiğin hakaretler sinir harbinden değil, muhtemelen kendinden aşağı gördüğün hatta kendin gibi 3 5 tiple bir araya geldiğinde "ıyy varoş şekerim bunlar" diye aşağıladığın insanı bilerek ve isteyerek tahrik etmek amacıyla hakaret ediyorsun. işte bu yüzden çok kötü bir insansın.

    halkla ilişkiler firmasında müdürmüşsün ya,muhtemelen kısa bir süre sonra mahkeme kararıyla bu girileri sildireceksin. inandığım tüm değerler üzerine yemin ederim ki, sen sildirdikçe tek başıma bile olsa buraya senin ne kadar kötü bir insan olduğunu yazacağım. 200 lira para verdi diye karşısındaki insana "koca kıçını büyüteceğine aklını büyüt, sokak süprüntüsü ben çingeneler ile muhattap olmam" dediğini bıkmadan usanmadan tekrar tekrar tekrar yazacağım.

    şu hayatta çok az insandan nefret ederim listeme paraşütle en tepeden indin.

    düzeltme editi: kendisi başlıkta da sıkça belirtilen halkla ilişkiler şirketinden uzun bir süre önce ayrılmış. bilgiyi veren `@proverb haste makes waste` ye teşekkür ederim

  • 15 yıllık bas gitaristlik hayatımda geçen yıl doğruluğunu anladığım durumdur. şöyle ki, taksim (bkz: dorock) barda düzenli sahne aldığımız zamanlardan birinde, judas priest'ten painkiller çalıyoruz. baya da iyi yardırıyoruz parçayı normalde. ancak alkolün etkisiyle sanırım, bu sefer ben parçanın daha girişinde mavi ekran verdim. parçanın hangi nota ile başladığı konusunda bile bir fikrim yok. beyin olmuş tabula rasa. lan dedim bittik. sonra aklıma geldi, olm rezil olacağına kapat potanstan gitarın sesini, çalıyormuş gibi yap. ama nasılım a dostlar, görmeniz lazım...yılların air guitarcılarına taş çıkaracak hareketler yapıyorum. bir davulcuya gidiyorum şekil yapıyorum, bir seyirciye gidiyorum gitarı biralarla tokuşturuyorum falan. insanlar gazdan ölecek.

    arkadaş, grup arkadaşlarım da dahil, biri de çıkıp demedi ki aga bu nedir? lan bildiğin çalmadım parçayı, kimse anlamadı. tebrik falan aldım hatta milletten. orada anladım ki, boş işler bunlar. o zamandan beri jamiroquai falan çalıyorum daha çok lan. nasıl travma yarattıysa artık...

    denizin buz gibi sularından gelen edit: işittiğim laflar sebebiyle illa "ironiden anlamayan nesle aşina değiliz" diye not düşüreceksiniz adama. hayatımın yarısını verdiğim bir enstruman için nasıl "boş işler bunlar" diyebilirim ki?