hesabın var mı? giriş yap

  • tam da teoman'dan beklediğim gibi bir derleme.

    benim için teoman öncelikle çok iyi bir şairdir. ruhuma dokunan yegane dizelerin sahibidir.
    bu sözleri yazan adamı daha yakından tanıma fırsatı verdi bu kitap.

    içinden geldiği gibi, son derece samimi bir şekilde içini dökmüş. kendini olduğundan farklı anlatma çabası asla yok. neyse o. bir itirafname, kendi hikayesi. içini dökmüş ve bizlerle paylaşmış.

    edebi bir eser bekleyenleri hayal kırıklığına uğratmış olabilir ama istese edebi bir kitap da ortaya çıkarabilecek kapasitesi, entelektüel birikimi var. sadece buna motivasyonu yok. kitabında da bundan sıkça bahsediyor.

    kitapta bahsetmemiş ama en sevdiği kitabın 'catcher in the rye' olduğunu biliyorum. hatta ilk türkçe tercümesinde kitabın adı olan 'gönülçelen' de o parçanın isim kaynağı. çocukluk günlerini anlatırken de o kitabın çocuk kahramanından esintiler hissettim.

    teoman'ı daha yakından tanımak isteyenler mutlaka alıp okumalı..

  • -selam!
    +selam!
    -babanız overlokçu galiba..
    +nerden çıkardınız?
    -böylesine bi güzelliğin insanın ayağına kadar gelmesi..ne biliyim başka bi açıklaması olamaz heralde!
    +ahhahhah.. adınız nedir?
    -taylan, siz?
    +ben de nurdan, memnun oldum taylan!

  • maşallah herkes lisede en arkada oturup başarıdan başarıya koşmuş. geçenlerde bir arkadaşımla sohbet ederken öğrendim, bizimkilerden birisi sihirbaz olmuş. bakınca gördüm ki kendi çapında epey ünlü.

    vay amk. milletin sınıf arkadaşı yale’de cambridge’de bi de bizimkine bak.

  • bunu yazan kendi çapında çapkın bir arkadaş;

    "rehberim silindi numaralarınızı mesaj atarsanız sevinirim :)"

    hemen altına da sevgilisi;

    "yollamazsanızda ben sevinirim."

  • yokluğuna çok üzüldüğüm dergi. ne kadar ay geçti bir de o güzelim sayfalara bakmadan. ne albümler çıktı oysa.

    oturmuş müzik dinlerken birden aklıma 26 ekim 2006'daki metric konseri * geldi. hayır gittiğimden değil ama o zamanlar adana'da lise okuyan bünyeme, grupla yaptıkları röportaj şeker şerbet gibi gelmişti. her ay kısa dalga bölümünde kimleri tanıtacaklar diye meraklar edip, yeni ses soluklar için sabırsızlanıyordum. temalı listelerinden az mı playlist hazırladım, ajanda kısmının üzerindeki kitap alıntılarını az mı karıştırdım. liste kısmında her ay beyoğlu ve kadıköy plakçı ve barlarında rağbet gören albümlerine göz gezdirip, istanbullu gençlerin belki de bıktığı, lakin benim henüz adım bile atmadığım mekanlarını öğrenmeye çalışırdım. lale plak o zamanlar sadece bir isim, karga'nınsa kasveti üzerime sinmemiş..

    şimdiyse roll yok. bir+bir var, iyi güzel hoş ama roll başkaydı. roll, 2000'lerin başlangıcı da var demekti. bir nevi hafıza gibi. dönüp elimdeki eski sayılara bakıyorum da şu an müzikte iyi yerlere gelmiş, severek dinlediğimiz insanların aslında seneler önce de istanbul'a bir uğrayıp konser verdiklerini anımsıyorum yeniden. ne vakit okuyacak kitap bulamasam, bir öneriye ihtiyacım olsa, açıyorum alıntılar kısmını, kitapların isimlerini not düşüyorum. elimdeki sayılar çekmecelere sığmıyor, kitaplıklardan fırlıyor. roll'u dergi olarak göremiyorum. hala okuyup da bitiremediğim bir kitap gibi o. hala dinlediğim bir albüm..

  • - sana adanın gizemini anlatayım mı?
    - anlat.
    - anlat demekle olmaz. sana adanın gizemini anlatayım mı?
    - e anlat ulan.
    - ehehe anlat ulan demekle olmaz. sana adanın gizemini anlatayım mı?
    - anlat laaaan.
    - anlat laaaan demekle olmaz. sana adanın gizemini anlatayım mı?

    ...

  • kadının biri kocasını 3 erkekle aldatıyormuş.
    hergün kocası evden gidince 3 adam eve gelir ve kadınla yatarmış.
    kadın yine böyle bir günün sonunda adamlardan birisine demiş ki;

    - 'sen yarın gelirken bir tepsi dolma yaptırıp getir'; diğerine,
    - 'sen de bir büyük kap ayran getir.' demiş.
    diğer adam çok fakir olduğu icin ona,
    - 'sen de... boşver, sen hiç bir şey getirme demiş.

    ertesi gün gelmiş fakat kadın bugünün günlerden pazar olduğunu unutmuş, eteği tutuşmaya başlamış.
    - 'eyvaah' diyerek kocasının yanına gitmiş.
    - 'sen bugün kahveye filan gitmeyecek misin? ben evde temizlik yapacağım deyip kocasını zar zor da olsa evden yollamış.

    kocası gittiği gibi 3 adam da eve gelmiş kadın demiş ki;
    - 'siz hemen gidin. kocam buralarda!' tam bunu söylerken zil çalmış.
    kadın 'eyvah' demiş, 'geldi galiba!' adamları sağa sola saklamış ve kapıya bakmaya gitmiş.

    kocasını karşısında gorunce 'ne oldu?' diye sormuş adam da
    - 'yahu karnım cok acıktı. bana dolma yapsana, canım çok istedi' demiş.
    kadın - 'allah'ım bir tepsi dolma olsa da yesek!' demiş.
    elinde dolma tepsisi olan adam çıkıp yanlarına gelmiş. kadının kocası şaşırmış.

    - 'sen kimsin yahu?!' diye sormuş. adam sakin bir şekilde;
    - 'ben allah tarafından geliyorum. karınız dolma istedi.' demiş. ve hemen çıkıp gitmiş.
    kadının kocası olayın şokunu atlatamadan...

    - 'yaa tamam da..' demiş bu sefer koca,
    - 'bu ayransız gitmez. sen bari bi ayran yap 'kadın büyük bir sevinçle;
    - 'allah'ım bir damacana ayran olsa da içsek' demiş. ayranı getiren adam çıkıp gelmiş.

    kocası tabii çok şasırmış. - 'sen de kimsin?' demiş.
    adam da diğeri gibi,
    - 'ben allah tarafindan gönderildim. karınız ayran istedi' diyerek çıkmış gitmiş.
    kocası hayretler içinde, kendi kendine 'bizim karı ermiş mi oldu ki?' diye söylenmiş.

    kadınla kocası yemekleri yemişler ama 3.adam hâlâ saklanıyormuş.
    1 saat geçmiş, 2 saat geçmiş. 3 saat derken adam dayanamayıp çıkmış yerinden.

    kadının kocası bağırmış,
    - 'ulan sen de kimsin?!!'
    adam:-
    -'ben allah tarafindan geliyorum. boşları almaya geldim...

  • şu adama dalgıç pompası muamelesi yapılması acilen yasaklanmalı. ya bu yasaklanmalı ya da aktroller asılmalı.

  • gün ortasında cep telefonum çalar.
    -alo, naciye sen misin?
    -yanlış aradınız sanırım beyefendi.
    -niye?
    -çünkü ben naciye değilim.
    -dıt dıt dıt

    iki dakika sonra yeniden aynı numaradan aranırım.
    -alo, naciye.
    -beyefendi siz hangi numarayı arıyorsunuz.
    -napıcan?
    -yanlış mı arıyorsunuz yoksa size yanlış mı verildi o numara onu anlamaya çalışıyorum.
    -ya orası benim on beş yıllık evimin numarası, niye yanlış arayayım.
    -enteresan, bu numara cep numarası ama, evinizde cep numarası mı kullanıyorsunuz on beş yıldır.
    -nasıl (bu ‘’niye’’ ve nasıl’’ sorularını soruşu çok komik olduğu için adama kızamıyorum ve gülmeye başlıyorum)
    -sanıyorum siz başına arayacağınız ilin telefon kodunu koymadan arıyorsunuz.
    -kod mu koyuluyor.
    -evet, hangi şehirdesiniz siz?
    -napıcan?
    -kodunu koyucam, töbe töbe.
    -tamam bi de öyle deneyeyim.
    -bi zahmet.

    on dakika sonra tekrar arar.
    -alo
    -kodunu koydum aradım, doğru demişsin, sağol demek için aradım.
    -rica ederim.
    -benim kafam biraz zor basıyor da bu işlere. telefonu yeni aldım.
    -hayırlı olsun. lütfen koduyla beraber kaydedin, yoksa her seferinde benim numaram çıkar.
    -tamam, hadi görüşürüz
    -görüşürüz (ne, nasıl, niye, yok ya görüşmeyiz, hopp amcaaa…)
    -dıt dıt dıt