hesabın var mı? giriş yap

  • bir keresinde yorgun argın işten eve dönerken, gittiğimde yemeğim hazır olsun dedim ve 1 adet dürüm söyledim. kapıya asın notunu bıraktım.

    kapıda asılı torbayı aldım ve eve girdim. bir açtım torbayı 4 tane dürüm var içinde. aradım dürümcüyü dedim durum böyleyken böyle. abi biz de dürümler nerede diyorduk ya dedi. ben de hiç birini ellemediğimi gelip alabileceklerini söyledim. yok abi biz hallettik ikramımız olsun, evde biri varsa verirsiniz sizinkini de gönderiyoruz şimdi dediler.

    buraya kadar her şey normal. sıradan karşılaşılabilecek bir sipariş hatası. asıl olay buradan sonra başlıyor.

    evde benden başka yaşayan olmadığı için 2 tanesini yedim 2 tanesini de komşuya verdim ve akabinde kapı çaldı 1 dürüm 1 kazandibi geldi bu sefer de. kazandibiyi jest olsun diye verdiler herhalde okey dedim aldım. onu da dolaba bir sonraki gün yerim diye koydum. 45 dk sonra tekrar kapı çaldı ve tekrar dürüm geldi. dedim ben aldım dürümümü? yok abi bu ikram dediler. derdimi anlatmaya çalıştım yok onu da verdiler. eve mütemadiyen dürüm geliyordu. adeta türkiye simulasyonu bug'a girmişti ve dürüm kodu no longer available hatası veriyordu. artık kapıdaki güvenlik görevlisi dürümcüler geldiğinde beni aramayıp direkt dürümcüleri içeri alıyordu. 30 dk sonra tekrar kapı çaldı. saat artık 23.30 civarına gelmişti uyudum uyuyacağım. bir dürüm daha geldi. dedim ki abicim siz bana yanlışlıkla 4 dürüm yolladınız ve sonrasında benim kendi dürümümü yolladınız. hesap kapandı hatta kabardı, yollamayın artık, al bunu da sen ye dedim. yok abi patron kızar dedi zorla elime tutuşturdu.

    gece bitmeden aradım güvenliği, dedim dürümcü gelirse içeri almayın yasaklıyorum. kapıda sessizce işlerini bitirin *

    bu da böyle bir anımdır.

  • şimdi 20.000 tl olmuş. sizin ben ananızı

    malesef saçmalıktır. yurtdışından aldığınız bir cihazı sırf ülkede kullanın diye alınan öşür vergisi gibimsi bir şeydir. zaten kendi kazandığım parayla emeğini çekip aldığım şeye devletin "dur hele cihazının yarısı ya da çeyreği gadan da para vir" demesidir.

  • “normal yolcu sayısının iki katını aldıkları zamanlarda, ödediğimiz ücretin yarısını iade ettiler mi ki iki kişilik ücret ödeyelim?” diyerek itiraz ettiğim önermedir.

    ps: senin ruhun dolmuşçu.

    düzeltme: anlatım bozukluğu giderildi.

  • tus'ta asistan kontenjanı açmayan üniversitelerin, yunan hekimlere sınavsız uzmanlık eğitimi vermesini sağlayacaktır. insanlar senelerini veriyor tus'u kazanıp istediği bölüme asistan olabilmek için, madem asistan eksiği var tus'ta kontenjan açsanıza! isteyen gelsin çalışsın da sanki burada uzmanlık eğitimi almak isteyen hekim bulamıyorlarmış gibi açıklama yapılması çok komik.

  • "ben, gerçeğe de tıpkı yalana inanıldığı biçimde, yani bir kanıt olmaksızın ya da yalnızca bir takım art niyetlerden ötürü inanılmasına katlanamıyorum." demiş kişidir.

  • yazıklar olsun, şu ülkede insanların kavga etmeden gülüp eğlenip şarkı söylemesini sindiremediler. kavga yok, gürültü yok, sapkınlık yok, ahlaksızlık ensest yok. yeni türkiye’ye ters geldi tabii.

  • soner sarıkabadayı ile evlenmesini deli gibi istediğim hatun.

    işi gücü bıraktım, kendisine "serenay sarıkaya sarıkabadayı" denilmesini dört gözle bekliyorum. failatünlü şiirler gibi amk.

  • türkiye'de pahalı olmayan birkaç şeyden biridir. kitaplardan vergi alınmamaktadır. şöyle bir basit matematiği var:

    türkiye'de 300-500 sayfa diyeceğimiz kitaplar 20-40 tl arası satılıyor. iyi bir kahve veya tatlı (cheesecake mesela) 12-30 tl arası. neredeyse bir iki kahve veya tatlı fiyatına çoğu zaman büyük hacimli bir kitabı satın alabiliyorsunuz. orhan pamuk'un veba geceleri romanı amazon.com.tr'de 27 tl. neredeyse bir tatlı veya 1.5-2 kahve fiyatına son dönemin en çok konuşulan kitabını satın alabiliyorsunuz. ayrıca 544 sayfa. kahve tatlı için verdiğin minimum eşiğin iki katı bir fiyat diyebiliriz.

    abd'den örnek verelim 300-500 sayfalık best seller kitaplar abd'de 15-30 usd arasına gider. iyi bir kahve veya tatlı bölgeden bölgeye değişmekle beraber 4-10 dolar arasıdır. oprah winfrey'nin şu an amazon'da best seller what happened to you? kitabı 20 usd civarı. 304 sayfa. kahve ve tatlı için verdiğim maksimum eşiğin iki katı bir fiyat bu.

    tabii bu örnekler sadece fikir verme amaçlıdır. bu tablodan hesaplayın siz. abd'de best sellerlar üzerinden vakit geçtikçe, bir sürü farklı online pazar yeri olduğu için 1-2 seneye çok ucuzluyor, bunu tartışmayacağım. yine de baktığımızda abd gibi tüketicilerin ürünlere erişmede ekonomik anlamda çok zorluk yaşamadığı, vergilerin düşük olduğu bir ülkeye göre fena değiliz kitap fiyatları açısından.

  • çoğu zaman oldukça fantastiktir. en azından bizimkilerin öyle... efendim böyle '70'li yıllar... bizimkiler aynı iş yerinde çalışıyorlarmış. babam müdür, annem memur... ahahhah.... ulan baba.... neyse.... babam feci kesikmiş anneme... deli gibi hastaymış. annem de -gerçi şimdi de öyledir ama- tam monaco prensesi modunda... kimseye yüz vermiyor. babam annemin dikkatini çekmek için süper bir yöntem bulmuş. şimdi bunu yazınca bendeki tuhaflığın kökenini de anlayacaksınız.

    evet ne diyordum? ha babam annemin dikkatini çekmek için süper bir yöntem bulmuş. arabası olmasına rağmen annemlerin servisine binmeye başlamış. ama bulduğu süper yöntem bu değil tabii... lan bunu yazsam mı acaba? neyse lan yazıyorum. babamın annemin kalbine girmek, onun beyaz atlı prensi olmak için bulduğu yöntem şu hanımlar beyler:

    her gün servisi bir büfenin önünde durdurmak. evet, babam servise biniyor memurlarıyla... ondan sonra her gün ama her gün bir büfenin önünde "sigara alacağım" diyerek servisi durduruyor. inerken de servisin şöförüne "sen beni bekleme usta, ben koşarım... size ışıklarda yetişirim" diyor. şöför "aman efendim... abi olmaz" falan dese de ı-ıh. olmaz diyor babam. sigarasını alıyor ve servisin peşinden koşuyor. 8 ay boyunca her sabah... sebep: annemi atletikliğiyle etkilemek... ahahhaha....

    annem o dönemlerde "müdür müdür palyoço mudur?" diye bunu arkadaşlarıyla tartıştıklarını söylüyor. babama tüm çalışanları uyuz olmuş bu yüzden... sonuç ne peki? sonuç nesi var mı? ben olmuşum işte...

    babam bu hikayeyle ilgili bir de sır verdi bana: yanında sigarası da varmış aslında...

    - o da mı numaraydı baba?

    - numaraydı tabii oğlum... ama iyi koşardım ha...

    - usain bolt gibi mi?

    - kim???