hesabın var mı? giriş yap

  • bu kurum kim aq ben bunu merak ediyorum. kadına erkeğe böyle uçuk teklifleri senelerdir yapan bu kurum kim?

  • "o saçının kenarini kazıtan kızlar evlenir de ben evde kalırsam yere göğe molotof atarım amk"

  • ilk olarak buna harcanacak paraya acımayın. motorunuzun yapacağı hız, tipi vs farketmez. bütçenizi sonuna kadar zorlayıp en iyisini alın; scooter diye bütçe varken misal shoei, arai schuberth filan almaktan imtina etmeyin.

    kaskınız idealde full face (tam kapalı) olmalıdır ancak en üst segmenteki bir marka alacaksanız çeneden açılır da olabilir. bu kişisel tercih ve aldığınız risk ile alakalıdır. kişisel tercih kısmı, çeneden açılır kasklarda şehir içi düşük hızlarda kafanızın daha az pişmesi, gözlüğü daha rahat takıp çıkarma vs gibi nispeten önemsiz lükslerden kaynaklanır. risk kısmı da, yere yapıştığınızda çok yüksek ihtimalle çene civarı bir bölgenin zemin ile ilk temas edecek yer olması ve kaskın açık olması ya da mafsal/kilit mekanizmasının işlevini yerine getirmemesi durumunda çıkacak sıkıntılar olarak ifade edilebilir.

    kaskın ağırlığı önemlidir. biraz uzun yol yaparsanız, boynunuzda bir kaç yüz gram ağırlığa bile bir yerden sonra tahammül edecek haliniz kalmaz.

    bir diğer sorun güneşin gözünüzü alması olacaktır. bununla başa çıkmanın üç yolu var. birincisi güneş gözlüğü takmaktır. bu çözüm, ışık kırılmasında araya bir katman daha girdiği için bazı önemli detayları kaçırmanıza neden olabilir. ayrıca kask içinde bağımsız ekstra parça olması çok hoş bir şey değil. ben normal gözlük kullanmak durumundayım ve bunun riskini alıyorum. güneş gözlüğü kararı tamamen sizin risk alacağınız risktir.

    ikinci çözüm, gölgelikli bir kask almanızdır. schuberth, shoei ve nolan bu tarz çözümle sunarken, arai kaskın bütünlüğüne zarar verdiği için bu çözümden uzak durmaktadır. tünel ya da güneş batışı sonrası yolculuğa ara vermeden gölgeliği ortadan kaldırıp devam ediyorsunuz yola. ancak burada da arada güneş gözlüğü gibi bir başka katman girmesi sorunu var.

    üçüncü çözüm ise koyu vizör taşımak ve gün içerisinde değişiklik yapmak. bence en ideal çözüm bu. öyle ya da böyle bir çanta taşıdığımızı var sayarsak, bir şeffaf ya da bir koyu vizörü içine atabiliriz. dezavantajı, gündüz tünele girdiğinize vizörü açmak zorunda kalabilirsiniz ve hava karardığında vizörü değiştirmeniz zaruridir.

    kaskı alırken kafa çapınız yeterli olmayabilir. şakak tarafının geniş olması, çıkık elmacık kemikleri vs gibi bir ton problem gördüm bu güne kadar. üç üst düzey kaskın hiç bir modelinin uymadığı kişiler bile var ve bir sebepten japon markalarının buraya gelmeyen ürünleri ile şifayı bulabiliyorlar.

    ses yalıtımı schuberth'te iyidir diğer ikisine (shoei ve arai) nazaran ancak huzur tıkaç kullanmakta yatar. 3m'in tıkaçları işinizi rahatlıkla görür.

    hava kanalları düşük sürat ile seyirde asla yetmeyecektir; işin doğasında var diyelim.

  • allahtan biri yanina gelip "atam sen kalk da ben oturam." geyigini yapip, yerine oturmamis.

  • benim.
    yıllarca kolejde çalıştım.öğrencilerle arkadaş gibi de oldum hep,çoğuyla hala görüşürüm zaten yaşlarımız çok yakın.bir yerlerde buluştuğumuzda öğrenci -öğretmen olduğumuz anlaşılmaz. yani sizin bahsettiğiniz o 'evde bekleyen,dershanede üç kuruş maaşla sürünen, idealist,arkadaş tipte' vs öğretmen de benim aynı zamanda. ayrıca belirtmek isterim ki alan sınavım sayesinde atanabildim. çünkü ben diğer alanlarda pek bir şey bilmiyorum.
    şimdi geldiğim okulda ise can güvenliği olmayan bir kadın öğretmenim. gözlerini korkutmak için ufak çapta fiziksel müdahalede bulunuyorum arada ,fazlasını yapmam, yapamam da zaten tehditler havalarda uçuşuyor ,evime tek başıma yürüyemiyorum,kadın olmanın utanılacak bir şey olduğu bir yerdeyim. ki büyük bir şehrin büyük bir ilçesindeyim. ama bu "büyük"lükler insanların kafalarındaki örümcek ağlarının yanında maalesef hiç kalıyor.
    korku içindeyim,ayaklarım geri geri gidiyor. sınıfta" bana bugün napıcaklar acaba ?" düşüncesiyle dakikaları saatmiş gibi yaşıyorum.bu sadece bir kısmı tabii.
    biliyorum sizin için hayaller "ölü ozanlar derneği, her çocuk özeldir,koro"filmleri tadında.hayatlar için (bkz: ben)

    bir yıldan fazla süre sonra edit: bütün yıl boyunca emek verdim o öğrencilerime. dövdüm de sövdüm de ... ama sevgilerini kazanmayı başardım en sonunda. artık beni benimsemişler, sahiplenmişlerdi.sonra koruyup kollamaya başladılar. doğumgünümde 1'er lira toplayıp pasta alıp bana sürpriz yaptılar. hediyeler aldılar,utanıp veremeyip başka arkadaşlarıyla yolladılar. sene sonu geldiğinda artık evladım olmuşlardı çoktan.şimdi başka bir ile ggeldim,çocuklarımı özler oldum. nereden nereye işte. verdiğim tüm emekleri hatta daha fazlasını hak etmişler bilememişim.

  • uyanmaması gereken saatte uyananın başına gelir. insan uykusu bittiği için uyanmalı bence. şahsen elde çorap, elde çalar saat, saç tokası ya da el boş vaziyette binlerce kez yaşadım bu durumu. uyku daha bitmemiş, bünye niye uyandığını anlamıyor. iş güç ders, yok anlamıyor. gözler yarıaçık cezaevi, alında bir "loading... %68" yazısı. yazık yaa.

    insanın en zavallı hallerinden biri.

  • lotr kitabını okuduğumussstan beri hayatımıssda bir takım değişiklikler bas gössterdiğini pek tabii kabul ediyoruss. mağara ve kovuklarda saklanıyoruss çiğ balık yiyip güneş görmeden yaşıyoruss. en büyük korkumuss günün birinde çok kıymetli kitabımıssın ve dvdlerimissin çalınması. bisi kimse sevmiyor. kimse bissimle arkadaş olmuyor. arkadaş çevremiss çok dar. hep tek başımıza kıymetlimiss ile birlik...... gollum! gollum! ay pardon gıcık tuttu bisssi gıcık olduk birden.

  • "bir cahille tartışmak bir güvercinle satranç oynamaya benzer; siz ne kadar iyi olursanız olun güvercin taşları devirir, tahtanın ortasına sıçar, kazandığını sanıp zafer turu atar..."