hesabın var mı? giriş yap

  • paşanın elinde bir baston var ya hani fotografta, hah iste o baston... dedigim fotograf. anladin sen onu.

    başlık başa editi: ulan ne var da yazıp sonra siliyorsunuz afedersin. başlık başıma kalmış. hırtın biri gaziye laf ediyordu işte. caps veren yazarlar olmuş fotoğrafla ilgili, merak edenler baksın.

  • şu kızı başından bastırıp ters kelepçe yaparak gözaltına almanın tek bir izahı olamaz ya. suçludur suçsuzdur orası bambaşka konular. ülkemizin nerelere geldiğinin net göstergesidir bu. katil olmak onlyfansçı olmaktan daha değerli bu ülkede.

  • elektrikli araç projelerini iptal eden apple, ya da elektrikli araç üretim sürecini tamamlama işini birkaç yıl geriye atan mercedes gibi firmaların yegane sebebi, ölçek ekonomisidir. yoksa ürünün kendisinin geleceği olup olmaması değil.

    bakın olaya kendi istediğiniz şekilde bakarsanız , asıl gerçeği kaçırırsınız. mesele elektrikli araçların geleceği var mı yok mu meselesi değil, bu iki firma için. o zaten evrim teorisi gibi; kabul ettikleri bir gerçek. neden projelerini iptal ediyorlar ya da üretimi öteliyorlar? çünkü iki sebebi var.

    ilki bu iş büyük yatırım gerekiyor. aynı gibi gözükse de elektrikli araçlar kesinlikle aynı araçlar değil. biz koltuk cam direksiyon görüyoruz. ama onlar haricindeki tüm sistemler değişiyor araçta. gövde, pil, pil izolasyonu, karoserin neredeyse tamamı, tüm aracın mimarisi ve dizayn değişiyor...yani aslında yepyeni yenı bir araç yatırımı yapmış oluyorsunuz. üretim platformu değişiyor. ilk seneler külliyen zarar demek bu. eğer bir anda milyonlarca satmaz iseniz. tesla batıyordu bir dönem. mercedes aldı bir kısmını da öyle kurtardı kendisini...bakın haberini de koydum, trajik bir ekonomik değeri de vardır haberin, zira mercedes 5 sene sonra kar ettiğini düşünüp hisseleri satmıştır. 40 bitcon ile pizza alan gençlerin hikayesine benzer bu hikaye;
    https://okanutkueri.com/…%20alm%c4%b1%c5%9ft%c4%b1.

    asil konumuza donelim
    cin neden iyi gidiyor, çünkü zaten çok satiyor.

    apple'ın yapamicam demesinin ana sebebi yatırım tutarının cok yüksek yatırım sürecinin de uzun olması. apple, 1900larin başında kurulan bir girişim değil. halka açık, milyonlarca yatırımcısı olan, hbk'nın sürekli sorgulandığı ve attığı her adımın gerek patent gerekse rekabet kurulları tarafından incelendiği ve çeşitli ülkelerde bu konuda davalarla uğraşan bir şirket. kendini tanıtmış oturaklı bilinen ve kendi ana piyasasında saygı duyulacak bir imajı olan bir şirket, gerçek bir fizibilite yaptığında aldığı tüm yukarıda saydığım risklerin ürküttüğü kurbağaya değmeyeceğini anlamış durumda. olan bundan ibaret.

    mercedes ise bambaşka bir öykü. firmanın toplam cirosundaki artış sadece elektrikli kesimden ve vito gibi ticari araçlardan geliyor. öte yandan elektrikli kesim hala dizayn ve doğuştan elektrikli olmamak gibi sebeplerden ötürü eleştiri alıyor. mercedes o bölümü hala yeterince karlı olmaması gibi bir de karlılık azalıyor. e firma da bu durumu görüyor haliyle. ilk başta çıkan furyadan (bunu yeni model için geceden sıra bekleyen cep telefonu kullanıcıları diye düşünün) asıl hedef kitleye yani artık fiyata ve kaliteye önem veren büyük kitleye ulaşamamış görünüyor. asıl hedef kitle, senin benim gibiler; pilin büyüklüğüne, aracın ağırlığına, dizaynina, menziline, şarj süresine, konforuna, servisine bakan kitle...

    bakın çin hepsine hazır. bu saydıklarımdan hiç birisi onun için dert değil. tam 10 yıldır zaten yatırım yapıyorlar. satış adedi problem değil. üstelik de kendilerini geliştirme konusunda oldukça iyiler. sadece 30 sene evvel fuarlarda mercedes taklidi araçlar yapmaktan buraya geldiler.

    avrupanın ve hatta amerikanın sorunu burada. togg başlığında da yazdım. avrupa bunu gorebildi ve hemen bir kac sirket birlesip stellantis oluşumunü kurdu. daha geçenlerde bir otomotiv şirketi de bu yönde açıklama yaptı, görmediniz, işinize gelmedi görmek; nasıl ki uçak rekabetinde tüm avrupa olarak airbus şirketini kurduk, elektrikli araba olarak da bunun gibi bir girişim kurmamız gerek dedi. çin ile rekabet edebilmek için dedi...

    aha haberin linkini buldum;
    https://www.havayolu101.com/…torunde-airbus-modeli/

    yani bireysel yatirim yaparsak batma riskimiz var diyor. maliyetleri hızlı düşürmek lazım diyor. çin ile rekabet edebilmek için maliyet düşürmek birinci şart diyor. bunu da ancak topluca tek bir yatırım yaparsak alabiliriz diyor. eğer her firma kendi bireysel olarak yatırım yaparsa, batma riski yüksek diyor...daha nasıl desin.

    daha anlatacak şey çok da, öncelikle burada yazarların ve okuyucuların bakış açılarını değiştirmesi gerekiyor.

    şarj suresi ve menzil hala çoğu kişi icin dert olmaya devam edebilir...fiyatları asıl hedef kitle icin yüksek gelebilir.. bizde arabalar yatirim aracıdır vs dersiniz, ikinci el fiyatları hizli düşüyor dersiniz... evet hepsi olabilir. konuşulur.

    ama elektrikli arabanın geleceği yok, bakın apple bakın mercedes derseniz...olmaz o iş.

    edit. mesajlara cevaben; mercedes ile ilgili bilgiler şirketin internet sitesinde var. ulaşımı kolay, rahatlıkla inceleyebilirsiniz (özellikle 4,6, 12,13,37,38,39,40 nolu slide'lar):
    https://group.mercedes-benz.com/…tation-fy-2023.pdf
    ben bora özkent değilim, benzer şeyler düşünmemiz aynı kişi olduğumuz anlamına gelmez.

    edit2. gençler yavaş*beni ikna etmek gibi bir sorumluluğunuz yok*
    togg başlığında yazdım kendi görüşümü:
    --- spoiler ---
    bu araçların hızlı şarj olması en büyük şart. bunun için de 800v teknolojisi gerekiyor. saatte 400kw/s hızını geçen şarjlar gerekiyor. işte o zaman 100lük bir bataryayı sadece 10-15dk içinde şarj edebilirsin ve işte o zaman bu araçlar yollarda daha çok görülür.
    bana kalırsa bu araçlar şu an için ilk çıkan plazmalar gibiler; 852*480 çözünürlükteler, hdmi nedir bilmiyorlar (yani hevesli o ilk kesim aldı, ama o kadar) öte yandan, fullhd, hatta 4k olacakları günler çok uzakta değil..
    --- spoiler ---
    (bkz: #161956542)

  • kaynama derecesi 78 derece olan ve fermantasyon ile saccharomyces cerevisiae mayası tarafından glukoz, fruktoz ve maltoz gibi şeker türlerinin dönüştürülmesi neticesi ile elde edilebileceği gibi etilen gazının geri kazanımı ile elde edilebilmesi mümkün olan tarihin en eski narkotik maddesidir.

    etanol en köklü geçmişe sahip olan ve dünya genelinde yasal olan tek narkotik maddedir. ancak insan sağlığı açısından zararları sigara ile yarışmakta ve yol açtığı fiziksel zararlara ilave olarak barındırdığı psikolojik ve sosyolojik zarar potansiyeli ile de sigarayı katlamakta ve birçok uyuşturucu türünü de açık ara geride bırakmaktadır.

  • demiş ki, normalde bu parayı ensar'a vermek istiyoruz. ama öyle yaparsak direkt cebimizden çıkıyor.

    "halihazırda harcamış olduğumuz parayı vermiş olsak, devletin kasasına gireceğine, ensara gitsin. o zaman kızılay'a yollayayım, oradan ensar'a yollarım. "

    sonuç: devlet ensar'ı 7-8 milyon fonlamış oldu. normalde vergi denetçileri bu adamları asmalı.

  • asıl adı: fisher space pen*
    kod adı: nasa kalemi
    patent adı: ag (anti gravity) pen

    uzayda kalem sorunsalının hikayesi;

    1967 öncesinde astronotlar uzay seyahatlerinde kurşunkalem kullanıyordu çünkü bilye uçlu tükenmez kalemler yerçekimsiz ortamda yazmıyordu. ancak kurşunkalemler hem pahalıya mal oluyor hem de kalem tozunun uzay kapsülü içinde etrafa saçılması, kalem ucunun kırılıp elektronik cihazlara zarar vermesi gibi riskler taşıyordu.

    nasa, kalem problemini nasıl çözeceğini düşünürken paul c. fisher ortaya çıkmıştı. fisher, bilye uçlu tükenmez kalemi basınçlı kartuşla mükemmelleştirdi ve 1965 yılında bu yeni ürünün patentini aldı. sıradan tükenmezlerde mürekkebin bilyeye yürümesi için yerçekimi gerekiyorken bu kalemde mürekkep, yerçekimi olmasa da tungstenden imal edilmiş bilyeye akıyordu. mürekkep, yoğun kauçuğumsu özellikte idi. kalem; yerçekimsiz ortamda, su altında, eksi 45 dereceden 200 dereceye kadar her ısıda, yağlı ve ıslak yüzeyde ya da yukarı doğru dik vaziyette de yazabiliyordu. raf ömrü de 100 yıldan fazla idi.

    nasa, yoğun testlerden sonra 1967 yılında apollo uçuşları için bu kalemlerden satın aldı. apollo görevleri olarak bilinen bu uçuşların ilk ayağı olan apollo 204 yani apollo 1 seyahati, bir yer testi esnasında yaşanan korkunç patlama nedeniyle gerçekleşemedi. fisher marka uzay kalemi, 1968 yılında apollo 7 ile ilk uzay seferine çıktı ve o tarihten beri her seferde kullanılmakta. bu nedenle "nasa kalemi" olarak da bilinmekte.

    ancak bu kalemler sadece nasa tarafından kullanılmadı elbette. sovyetler birliği de 1969 yılında soyuz seferlerinde kullanmak üzere bu kalemlerden aldı. hatta sovyetler birliği’nin dağılmasından sonra paraya sıkışan ruslar mir uzay istasyonu'nun masraflarını karşılayabilmek için 1998 yılında fisher’in reklamına bile çıkmışlardı. mir’le bağlantı kurarak reklamı yayınlayan amerikan qvc alışveriş kanalındaki senaryo şu şekildeydi: mir komutanı anatoli solovyev ile uçuş mühendisi pavel vinogradov uzay kalemi üzerine muhabbete dalıyor, ancak teknik bir problem nedeniyle sesleri duyulmuyor. bunun üzerine tahtaya fisher’le "qvc" yazıyorlar, sorun çözülüyor.

    bu özel tükenmez kalemin hayat kurtardığına dair bir hikaye de var. rivayete göre; ay'a ilk adımın atıldığı apollo 11 seferinde neil armstrong ve edwin buzz aldrin dünyaya dönmek üzere ay modülüne binerken astronotlardan birinin sırtındaki yaşam destek çantası, modülün motorunu harekete geçiren plastik kola(şaltere) takılıp mekanizmayı kırar. iki astronotun ana uzay aracına geçebilmesi için modülün mutlaka çalışması gerekmektedir. aldrin, houston'la bağlantı kurarak yardım ister. bir nasa uzmanı çözüm üretmek üzere merkez üste bulunan modülün kopyasındaki kolu kırar ve çeşitli alternatifleri denemeye başlar. kol yerine geçecek bir çubuğu nereden bulabilirler diye düşünürken aklına uzay kalemi gelir. astronotlar kırılan kol yerine kalemi takıp motoru çalıştırmayı başarırlar ve ana uzay aracına ulaşıp ay'dan ayrılarak dünya'ya dönerler.

    dönüş sonrası armstrong ve aldrin’den bu hikayeyi dinleyen nasa’nın halkla ilişkiler yetkilisi, duyduklarını paul fisher’e aktarır. işte o gün bugündür fisher şirketinin tanıtımlarında hep şu ifade yer almaktadır; "fisher uzay kalemi olmasaydı, belki bugün armstrong ve aldrin hala ay'da olacaktı." (bkz: apollo 11/#61515339)

    edit:
    * kansas bayrağında görsel ve kennedy uzay merkezi'ndeki bir anıt-yazıda görsel bulunan "ad astra per aspera" cümlesi ile ilgili detay için link;
    (bkz: apollo 1/#66537874)

    * the flintstones (taş devri) ile alakalı ilginç ve tatlı bir detay için link;
    (bkz: apollo 7/#61273660)

    * kalemle ilgili görseller için link;
    https://seyler.eksisozluk.com/…azabilen-uzay-kalemi

  • oyuncak bakacağım zaman oyuncakçılara hep "benim bir yeğen var yaramaz, ona bakıyorum" diyorum ama kendime alıyorum hep. yeğenim de yok zaten.

    ara sıra muhabbet de kuruyorlar "kız kardeşinin mi erkek kardeşinin mi oğlu?" filan diye. genellikle "ablamın oğlu" diyorum.

    bazen de kızı oluyor tabi. ama o zaman bir de üstüne üstelik ne çeşit bir kızın oyuncak elektrikli testere filan sevdiğini açıklamak zorunda kalıyorum.

    dayı olmak zor iş.

  • kendisiyle bolca vakit geçirmişliğim, sokak arasında top oynamışlığım bile var. başlığı görünce o günler geldi aklıma, gerçekten çok şanslıymışım. (bkz: super baba) dizisi semtimizde, bazı sahneleri ise evimizde çekiliyordu. dizinin bütün kadrosu, kamera arkası arkadaşımız olmuştu... bu güzel insanlarla bir kare bile fotoğrafımın olmayışı içimi çok burkuyor. o zamanlar en teknolojik aletim tetristi.

  • çünkü nasıl açılacağımı bilmiyorum.

    çünkü ağzım laf yapmıyor, en kötü kusurlara sahip de olsan sözlükte de piç olarak bilinen kesim laf lafı açıp, kızı bağlarken ben noktalama işaretine dikkat etmeye kasıp, kızı gerim gerim geren şeyler yazıyorum.

    çünkü onu eğlendiremeyebilirim, sosyal olarak kısıtlı geçmişim var ve öyle ne zaman nereye gidilir, nerede ne yapılır bilemem.

    çünkü başkası kızın orasına burasına rahat dokunabilirken belim elim titrer, gidemem yanına. korkarım ne olursa olsun.

    çünkü başkası hızlı davranırken ben doğru zamanı beklerim ve o zaman gelmeden o kızı kaybederim.