hesabın var mı? giriş yap

  • ad soyad, telefon, e posta ve adres bilgilerini çaldırmışlar. bi de, "yapılan çalışma sonucu ihlalin yalnızca listede açıkladığımız unsurlarla sınırlı olduğunu tespit etmemizin akabinde" diye açıklama yapıyorlar.

    bundan öte bi kredi kartı bilgisi kalıyor, onu da herkes sisteminize girmemiştir zaten. başka ne çaldıracaksınız? bütün database gitmiş.

    edit: kullanıcı tarafında çok bi kayıp yok diyenler; ad soyad, cep telefonu ve ev adreslerini de girdikleri entry'lerin altına iliştirsin bi zahmet. yüreklerini bi görelim.

    düşünün, kötü niyetli kişiler; sizin ya da sevdiklerinizin adına, güncel telefonuna ve adresine anında ulaşabilecek. 2016'daki sızıntıyla, 2021 yılında gerçekleşen bu olayı temize çekemezsiniz. güncel verilerimizin tamamı şu an birilerinin elinde.

  • amerika'da hollywood ve broadway 'de 1970'lere kadar kullanılan medya / film / tiyatro ingilizcesi.

    biz de ki zeki müren türkçesi'nin karşılığıdır. günlük hayatta kullananı bulunmaz , çünkü konuşmak için özel bir eğitim gerektirir.

    hollywood'da sessiz sinemadan sesli sinemaya geçilmesi ile her aktörün ve figuranın , özellikle göçmen olanlarının aksanının anlaşılması zor olduğu için , film çeken stüdyoların toplanarak üzerinde anlaşmaya vardığı ortak aksan olmuştur.

    filmler bu aksan ile dublajlanmış veya aktörlere bu aksan öğretilmiştir.

    ayrıca amerika birleşik devletlerinde uzun bir süre entel kesim ile taşra / işçi sınıfını ayıran aksan olmuştur. 1950'li yıllar itibarı ile sinemanın daha da yaygınlaşması , seyircinin çoğalması ve yerel aksanların filmleri daha inandırıcı kılması neticesinde yavaş yavaş sinema ve sanatta ki yerini kaybetmeye başlamıştır.

    zira amerikan iç savaşı'nda geçen bir filmde texas'lı çiftlik sahibinin bu aksan ile konuşması ne kadar komik duruyorsa yeşilçam'da her 3 filmden birinde köyden istanbula göçen gurbetçilerin harika türkçe konuşması o kadar saçmadır.

  • kendi ellerinle çektiğin bir kağnının yol tutuşunu ve hakimiyetini veremiyor kesinlikle. fabrikanın sana biçtiği vites oranlarıyla ömür mü geçer? şöyle ayağını çamura saplayıp araya şanzımandı motordu sokmadan tekerin devrini kendi kas gücünle ayarlamak varken. terlemeden araba kullanmak da neyin nesi? kollarında damar çıkana kadar asılmak, kendini gerçek erkek gibi hissetmek varken parmak uçlarıyla vites başını avuçlamak da ne? o arabayla 10km gittikten sonra aldığın hazzı, içine çektiğin temiz havayı hangi düz vites verebilir?