hesabın var mı? giriş yap

  • yeşilçam'ın 70'li yıllardaki en troll karakteri gülen gözler filmindeki vecihi karakteridir.

    --- spoiler ---

    yaşar usta: ben sana kız vermem!
    vecihi: verirsiniz!
    (böyle bir süre inatlaştıktan sonra)
    yaşar usta: vermem yahu senin gibi deliye kız verilir mi?
    vecihi: aaaa aman yaşar bey, benim nerem deli?
    yaşar usta: sen değil misin boyuna evimin üstünde uçakla gırrr gırrr diye dolaşan arkadaş?
    vecihi: çok haklısınız efendim, ben de sizin yerinizde olsam vermem!
    yaşar usta: haaa peki öyleyse niye istiyorsun?
    vecihi: ne istiyorum efendim?
    yaşar usta: kızımı istemiyor musun?
    vecihi: aman efendim! siz verdikten sonra niye istemeyeyim? öpeyim..
    yaşar usta: bırahhhhhh!

    --- spoiler ---

    düzeltme: gülerken yazamamaktan hep.

  • camel sigara paketleri üzerinde bir deve vardır, hani arka plandaki piramitlerle poz verir profilden. hani altında da "turkish blend" yazar gocemen. en çok soru bu manzaradan çıkar işte. öyle bir kafaya kazınmış ki, "deve ile mi seyahat ediyorsunuz?", "çölde mi yaşıyorsunuz?" sorularının filan temelinde bu hafıza yatar.

    oraya deve yerine andromeda galaksisinin bir ilüstrasyonunu koysan gelip "uzay gemisine mi biniyorsunuz", "uzayda mı yaşıyorsunuz" filan diye soracak adamlar çıkar kesin.

    on tane eurovision kazansak bu imajı temizleyemeyiz herhalde.

    allah belanı versin camel.

    ..

    eurovision, allah senin de belanı versin.

  • ya abi işte neden evrim dersi ortaokulda önemli neden doğal seçilimin anlatılması önemli canlı kanlı örneği bu başlık. ya amk adam diyor ki hiç bir ilaç yok, hiç bir vitamin takviyesi yok atıyorum 60-70 yaşında. ama aynı şartlar altında hastalığı olan, ilaç tedavisine ihtiyaç duyan, doktora hastahaneye ihtiyaç duyan, sağlıklı beslenmeye ihtiyaç duyan, soğuğa dayanıklılığı olmayanları hiç görmediğinden hiç haberleri bile yapılamıyor. adamlar ölüyor çünkü a.q ölüyorlar. hayatta kalabilen tek kişiyi bulup da bu hayat tarzını öven bir başlık. adam bu yaşam tarzını benimsediğinden değil orda. adam öyle yaşama adapte olabilen belki de tek kişi olduğu için orda ve bunun haberi yapılabiliyor.

    al hocam uçak biletini bas git. hadi siberyaya da gitme, git karadenizde bi köye yerleş, al av tüfeğini de ayı falan çıkarsa vurursun. into the wild filmi mi etkiledi bilmiyorum. ama haberiniz yapılamadan doğal hastalıklardan ölebilirsiniz. işte o adam başarılı gen, kendini hayat şartlarına adapte edebilmiş gen. ölenleri görmüyorsun. buna adapte olamayan türü görmüyorsun. buna doğal seçilim deniyor. hayvanlar da böyle evrildi başarısızlar yok oldu gitti haberin bile yok. kim bilir ne çeşit vardı. bilmiyoruz.

    ben de seviyorum doğal yaşamı, ben de seviyorum insan olmadan yaşayayım odun keseyim tavuğumdan yumurtamı alayım, ateşimi yakayım üzerinde biber pişireyim. ben de istiyorum. ama olmuyor işte. yapabilen yapsın. herşeye özenmek iyi değil.

  • öncelikle shakespeare bütün edebiyat tarihinde tek gerçekten. türkçe olarak peter brook'un "shakespeare'i anımsamak ve unutmak"** diye bir metnini buldum geçen ay, o iyi bir başlangıç olabilir sanırım. onun dışında yine peter brook, tom stoppard ve thomas ostermeier'in hamlet'e bakışının çok doğru olduğunu düşünüyorum, özellikle ostermeier'in hamlet'i internetten falan bulunuyorsa izleyin gerçekten. şurada da çok iyi olmasa da yine bazı şeylerin çok iyi anlandığı bir hamlet var, üstelik david tennant oynuyor hehe: http://www.youtube.com/watch?v=u-nlnsq3p7y

    bu kısmı sadece birileri "andromaque hamlet'i döver" dediği için yazdım aslında, hamlet edebiyat tarihinin en güçlü metinlerinden biridir çünkü. bu yüzden shakespeare'i pek katmadan devam edeceğim:

    20. yy öncesinde fransız edebiyatı herhangi başka bir ülkeden çok daha büyük ve önemli bir birikim yarattığını düşünüyorum. gerçekten çok güçlü entelektüel çevrelerin birbirini takip ettiği ve birbirinin üstüne inşa ettiği bir kültür yaratılıyor çünkü. corneille, racine, moliere, hugo, balzac etc. birkaç isimle geçeceğim, keza takdir edersiniz ki yoksa zaten gider sınavıma çalışırdım.

    ingilizlerin de eli armut toplamamış. milton, dickens, austen, keats falan gibi nefis bir külliyat yaratmışlar. onlara da afferin.

    20. yy ise gerçekten iki ülke edebiyatının da bi rahatladığı bir dönem. fransa breton'la falan iyice bir ayaklanıp ordan artık allah ne verdiyse genet'siyle sartre'ıyla vian'ıyla perec'iyle güçlü bir 11 yakalamış. ingiltere'de de bu dönemde woolf, orwell, stoppard ve -benim gözümde 20. yüzyılın en önemli yazarlarından- douglas adams nefis şeyler yazmış. ayrıca sarah kane'i de ekliyim dedim çünkü çok seviyorum.

    böyleyken böyle. fransızlar mı ingilizler mi döver konusunda çok bir şey söyleyemeyeceğim: fransız edebiyatının daha istikrarlı ve verimli olduğunu düşünüyorum fakat ingiliz edebiyatında da gerçekten eşi benzeri olmayan eserler mevcut. ayrıca ingiliz edebiyatına henüz o kadar hakim olmadığım için kaçırdığım önemli isimler de vardır muhtemelen. onları da okurum zamanla, hayat bana güzel resmen.

  • holodomor, 1930'ların başlarında ukrayna'da milyonların ölümüne sebebiyet vermiş olan bir suni açlık dönemidir. ukraynacadaki "holod" ve "mor" sözcüklerinden türetilmiş olup açlıktan ölümü ifade eden bir sözcüktür.

    bolşeviklerin ukrayna üzerinde kontrol sahibi oluşu, rus devrimi'nin üzerinden fazla vakit geçmeden başlamıştır. ukrayna merkez konseyi ise devrimci değildir ve bolşevikler ukraynalılardan gereken desteği alamamıştır.

    brest litovsk barış antlaşması ukrayna ittifak devletleri'nden destek gördükten sonra imzalanabilmiş, ukrayna bu sayede rus bolşeviklerden kısa bir süreliğine kurtulabilmiştir. lâkin ukrayna'daki milliyetçi hareket ittifak devletleri'nin savaşı kaybetmesi ile beraber savunmasız kalacak ve bolşevikler sonunda yönetimi ele geçirmeyi başaracaktır.

    1921'e kadar uygulanan savaş komünizminin ekonomik çöküş ile sonuçlanması lenin'i yeni ekonomi politikası'nı ortaya koymaya itmiştir. (bunu sosyalizm entry'mde (bkz: sosyalizm/@highpriestess) sovyetler birliği'ni devlet kapitalizmi olarak tanımlarken de belirtmiştim.) böylece kapitalist devletlerde olduğu gibi kâr mefhumu artık sovyetler'de de olacaktır.

    ancak lenin'e göre ukrayna'nın ciddi bir kıtlık problemi yoktur. lenin moskova ve bazı diğer bölgelere gidecek olan tahıl kotasını giderek artırmayı tercih edecek, ukrayna'nın durumunu giderek daha da kötüleştirecektir.

    ukrayna'daki tepkiyi azaltmak için lenin, bir süre sonra tahıl sömürüsünü azaltmış olsa da, lenin'in ölümünden sonra stalin ukrayna üzerindeki baskıyı tekrar artıracaktır. 1927'de stalin, köylüleri tarım ürünlerini teslim etmeye zorlar. itaat etmeyenler sovyet otoritesinin düşmanı olarak damgalanacaktır.

    binlerce ukraynalı hapse atılır, özel mülkiyete ait tüm tarım arazilerine el koyulur, varlıklı köylüler (bkz: kulak) daha yoksul olan köylülerin sınıf düşmanları olarak etiketlenerek demonize edilir. ironik bir şekilde, "sınıf çatışması" gazıyla hayata geçirilen dekulakizasyon, sovyetler'in kendi sömürücü eylemlerini meşrulaştırma aracı olacaktır.

    köylü sınıfının zoraki kolektivizasyonuyla elde edilen gelirler halkı beslemeyecektir. ukraynalıların ürünlerinden elde edilen gelir, çoğunlukla ukrayna'yı ilgilendirmeyen harcamalara gidecektir ve stalin endüstriyel yatırımlarını da ordusunu da sömürü ile finanse edecektir.

    1933'ün bitimine doğru ukrayna'da açlıktan ölenler milyonları bulacaktır. bu dönemin "suni açlık dönemi" olarak anılmasının nedeni, açlığın ukrayna değil stalin kaynaklı, yaratılmış bir kıtlık sonucu ortaya çıkmış olmasıdır.

    holodomoru "soykırım" olarak tanımlayan, 1927 doğumlu bir adamın videosu:

    holodomor survivor tells his story

    eğer bir devletin kendi nüfuzunu güçlendirmek adına uyguladığı sömürgeleştirme eylemleri emperyalizm ise emperyalizmi tek bir ekonomik sistem ile ilişkilendirmenin yanlış olduğunu söylemekte bir beis olmayacaktır.

    * * *
    "belgeniz var mı?" diyenlere hatırlatmalı: rusya'nın kendisi bu olayları sovyetler'in üzerine atarak ve "soykırım" olarak tanımlamayarak kabul etmiştir:

    https://holodomormuseum.org.ua/…ocide-in-the-world/

    alın sizlere en hasından devlet duması beyanatı:

    "the regions of the ussr (the volga region, the central black earth region, the north caucasus, the urals, the crimea, part of western siberia), kazakhstan, ukraine, and belarus have suffered from the result of the famine caused by forced collectivization. about 7 million people were killed by hunger and illnesses associated with malnutrition in 1932-1933.

    this tragedy does not have and cannot have internationally established signs of genocide and should not be the subject of contemporary political speculation."

    meâli: zoraki kolektivizasyon malnütrisyona sebebiyet vererek 7 milyon insanı öldürmüştür. peki bu zoraki kolektivizasyonu o kadar sert uygulayan kimdir? stalin'dir. rusya'nın beyanatta inkâr ettikleri, "etnik" soykırımdır, "kasıt"tır. ama bugün rusya bile milyonlarca insanın yanlış politikalar nedeniyle öldüğünü resmi olarak kabul etmiştir, vaziyet buyken hâlâ ortamlarda holodomor için "yalan bunlar, mit bunlar. hep doğal nedenlerden oldu." diyebilmek ancak fanatizm ile mümkün olabilir.

    * * *
    ps: bu tür olayları irdelerken "bir holocaust değil." eşiğine gelmenin de pek sağlıklı bir mantık yürütme biçimi olmadığını ekleyelim. vahşet eşiği holocaust olana dünya tarihi ne güzel, pırıl pırıl.

  • iyi olmuş. turist boku temizleyeceğiz diye 40 takla atıyorlar. otele türkleri almak istemiyorlar.
    turistlere hayatımda bu aralar olduğum kadar kıl olmadım. bunlara hizmet edeceğiz diye bizleri bildiğin aşıları tam olan küpeli davar gibi görenlere de kapak olsun bu video.

    edit: ülke kaynaklarının turizm yerine sanayiinin gelişmesi için kullanılmasını istiyorum. turizm ne yahu? dünyada refah olacak ki adamlar artan para ile tatile gidip harcayacak ve buraya para bırakacak.. ana ihtiyaçlar dışındaki artan para.. ölme eşeğim ölme..

    görüldüğü gibi en ufak sıkıntıda turizm bitiyor. oysa sanayii öyle mi? insanlar her halükarda kullanmak zorunda. savas da çıksa o teknolojik aletleri seve seve kullanacaksın. kullanmama şansın yok.

    onca otele milyar dolar yatıracağına otur çip yap, otur akıllı telefon yap.. öyle para kazan.

  • adam kabalık yapmıyor taciz etmiyor karşı taraf cevap veriyor. ifşa suçtur. özel hayatın gizliliği ilkesine aykırı olduğu için sıkıntı çıkabilir.

    sırf yaşından dolayı problem oluyorsa peki şöyle düşünün 50 yaşındaki bir kadın 24 yaşındaki bir erkeğe mesaj atsa?

  • kimsenin hayatında bir seçenek olmayın sevgili yazar arkadaşlarım. bu yüzden onu mu seçti bunu mu seçti, bana şans verecek misin? yok aramızdaki şeye şans vercek misin falan bunlar anlamsız şeyler. birinin hayatında bir seçenek olmaktansa gitmek daha mantıklıdır.

  • bekar birine "sen daha evlenmedin mi?" diye sormak.

    iş bulamayan birine "ne yaptın hala iş bulamadın mı?" diye sormak.

    kilo alan birine "aa sen epey kilo almışsın" demek.

    saçları dökülmüş birine "senin de saçların epey dökülmüş. stresten hep bunlar" demek.

    örnekler çoğaltılabilir. cevabını bildiğiniz sorular sormak veya karşı tarafın da zaten bildiği bir sıkıntısını yüzüne vurmak insanı cidden çok kötü etkiliyor. yapmayın etmeyin.

  • banyo öpücüğü diye bir şeyin varlığı.

    banyo yaptıktan sonra anne ve baba tarafından şapşup öpülmek. neden öptükleri sorulunca da "çünkü bu banyo öpücüğü" şeklinde açıklama yapmaları. işin tuhafı da bunun üzerine "hıı tamam o zaman" deyip işinize (oyununuza) devam etmeniz. çocukluk böyle bir şey.*

  • 6. gün arama kurtarma çalışmaları da sonuçsuz kaldı. bizim medyamız 24 saat geriden bilgilendiriyor maalesef.

    ben 6. gün gelişmelerini aktarayım :

    - dün çin uydusunun basına verdiği , enkaz parçasına benzeyen görüntüler çok speküle edildi. hem vietnam hem de malezya kuvvetleri bugünün erken saatlerinde bahsi geçen bölgede hiçbir ize rastlayamadıklarını açıkladı.

    -nbc'nin raporladığına göre, uçak radardan kaybolduktan sonra abd uydularından birisi sinyal yakalamış. tabi bu bilgiyi doğrulatmak için abd hükümetiyle iletişime geçildi hemen. hükümet de, bu şekilde bir sinyal alınmadığını açıkladı. abd uyduları uçak havada infilak ederse bunu parlama şeklinde görüntüleyebiliyor. soğuk savaş döneminde sovyetlerin saldırılarını öngörebilmek amacıyla kurmuş oldukları bir sistemmiş. 1996'da havada infilak eden twa airlines uçağınınn patlamasını uydu üzerinden parlama olarak görüntülemişler. 1997'de kendilerine ait bir jet afrika semalarında paramparça olmuş , onu da görüntülemişler. bununla birlikte yanardağ patlamaları, atmosferik patlamalar vs ne varsa iz olarak beliriyormuş sistemlerinde. yine bugünlerde çok alıntı yapılan 2009 air france kazasında da abd'ye başvurulmuş. uçak radardan kaybolduktan sonra havada infilak etmiş olabilir mi düşüncesiyle bölgeyi kontrol eden abd hükümeti herhangi bir anormal duruma rastlamamış. ( zaten uçak havada infiılak etmemişti, okyanusa çakılmıştı ) bu bilgi, uçağın havada infilak etmediğini anlatıyor.

    - günün ilk saatlerinde wall street journal çok ilginç bir makale yayınladı, detaylarını bu sabah yazdım isteyen okuyabilir. ( (bkz: #41103908) ) uçağın motorları yarım saatlik süreçle güncel raporlarını merkeze iletebiliyormuş. bu raporda, hız, yükseklik vs gibi bilgiler de yer alıyormuş. rapora göre uçak radardan kaybolduktan sonra 4 saat daha uçmuş. ancak bu raporun basına servis edilmesi yasak olduğu için rolls royce açıklama yapmayı reddetmiş. bu haberin kaynağı ise , amerika'daki güvenlik şirketleri ve kaza araştırmacıları. günün ilerleyen saatlerinde malezya sivil havacılık dairesi, uçağın radardan kaybolduktan sonra4 saat daha uçtuğunu yalanladı ama net bir dille değil : uçağın 4 saat daha havada kaldığını düşünmüyoruz'' gibi bir yalanlama yaptılar. haliyle bu konu da, malezya'nın şeffaflık konusundaki sıçışları yüzünden muallakta kaldı yine.

    bu madde icin edit: motorlarin yarim saatte bir merkeze bilgi aktarmasi dogru degilmis. bilgi rolls royce'a gitmemis. ucak belli araliklarla uyduya "ping" yapmis. uyduya giden sinyaller de ucagin 4 saat daha uctugunu gosteriyormus. bu giden bilginin iceriginde "konum, hiz , yukseklik var" diyen de var , yok diyen de. ama bilgiye gore ucak 4 saat daha havada kalmis ve su uzerindeyken uyduya ping yapmis.

    - washington post, wall street journal'da yayınlanan makale hakkında eski ntsb ( dünyadaki uçak kazalarını araştıran ekip bu ) başkan yardımcısı bob francis'in görüşlerini yayınlamış:

    --- spoiler ---

    andy pasztor'un wall street journal'da yayınladığı makale hakkında fikirlerimi soruyorsunuz, kesinlikle dikkate değer bir makale. andy pasztor'u çok uzun zamandan beri tanırım, havacılık konusunda herkesten çok bilgi sahibidir. eğer uçağın motorları bilgileri otomatik olarak rolls royce'a aktarıyor demişse , bu doğrudur. andy pasztor'un malezyalılar gibi politik kaygıları da yoktur. bu yüzden ben de onun söylediklerinin arkasındayım. uçak radardan kaybolduktan sonra 4 saat daha uçtu.

    --- spoiler ---

    - terör saldırısına dair çeşitli iddialar ortaya atıldı. ''ayakkabı bombası'' gibi. ayakkabı bombasının mucidi diyeyim, saajid muhammad badat daily stara konuşmuş, ayakkabı bombasıyla malezya'ya yönelik saldırının olabileceğinden bahsetmiş. ( herif hala tutuklu bu arada )

    -yine uçuş kazası uzmanlarından brisi şmyle bir iddia ortaya atmış: eğer terör saldırısı için kokpite girildiyse ve pilot uyarı veremeden terörist tüm iletişimi kesmeyi başardıysa, uçağı hong kong merkezinde bir binaya çakmayı da düşünmüşse, daha sonrasında pilotun eğitildiği kurallar üzere yapabileceği tek şey var : uçağı okyanusa çakmak. pilotlar çaresiz kalmışsa, süreç bu şekilde gerçekleşmiş olabilir.

    - polisin uçaktaki yolcuların ve kabin ekibinin evini araştırdığı iddiası yalanlandı. şimdilik böyle bir adım atılmayacakmış ancak yolcuların geçmişi ve bağlantıları araştırılmaktaymış.

    - malezya airlines, mh370 ve mh371 uçuş kodlarını, uçaktakilere olan saygısından dolayı emekliye ayırdığını açıkladı.

    - malezya sivil havacılk dairesi aramaların yavaşladığı şeklinde çıkan haberleri yalanladı, bilakis daha da genişletildiğini açıkladı.

    - malezya sivil havacılık dairesi, uçakta bulunan yolcular arasında uçağı kullanabilecek yeterlikte kimse olmadığını açıkladı.

    - abd, uçağın hint okyanusuna iniş yapmayı deneyebildiğine, ya da çakıldığına dair belirtilerin olduğunu açıkladı. bu yüzden malezya'dan hint okyanusu üzerinde arama yapılması için izin istediğini açıkladı. ancak malezya bu konuda çekimser kalmış. uçağın hint okyanusu ya da başka bir yerde değil, radardan kaybolduğu yer olan güney çin denizinde aramaya odaklandığını söylemiş. bununla birlikte askeriyenin radarını da dikkate alarak ters yönde de bir arama kurtarma yapıldığını açıklamış.

    - yolcuların yakınları malezya havayollarını değil, malezya devletini dava edeceklerini açıklamışlar. bu süreçte birçok çelişkili bilgi verilmesi ve net konuşulmaması yüzünden dayanma sınırını geçtiklerini söylemişler. ayrıca yolcularının yakınları çin devlet başkanıyla görüşmek için çaba sarfediyormuş. '' şu anki durumdan daha önemli ne işi olabilir ? sayın başkan, siz kendi eşinizin o uçakta olduğjunu düşünün, nasıl hissederdiniz ? ''

    tüm bu gelişmelerin ışığında gerçek olan tek bir şey var; uçak hala kayıp ve hiçbir iz yok.

    http://i.telegraph.co.uk/…aysia-target_2850569c.jpg

    http://i.telegraph.co.uk/…alaysia-pray_2850918c.jpg

    http://i.telegraph.co.uk/…ysia-drawing_2850567c.jpg

    https://www.dropbox.com/…259482_13946686951641n.jpg

    http://l.yimg.com/…_rtrmadp_3_malaysia-airlines.jpg

    http://l.yimg.com/…dp_3_malaysia-airlines-china.jpg