hesabın var mı? giriş yap

  • muhtemelen arapça konuşmasından ziyade yüksek sesle konuşması, telefonla konuşmaması gereken bir yer ya da zamanda konuşmasından kaynaklanmış olup medyanın çarpıtması ile böyle bir habere konu olduğunu 25 yıllık türkiye tecrübemden ötürü düşünmekteyim.

  • türk kahvesi denilen şey bir zamanlar gerçekten de türktü, çünkü kahve yemen'de yetişiyordu ve yemen 110 yıl öncesine kadar türk toprağıydı.

    sabah yenilen yemeğin adı kahvealtı. amaç kahve içmek, yediğin şey de kahvenin altına yeniliyor, kahve mideyi yakmasın diye. dünyada eşi benzeri var mı bu ibarenin bilmiyorum. günün ilk öğününün adını kahveyle ilişkilendiren başka bir kültür ben görmedim.

    tabi arabistan elden gidince, kahve ithal etmek pahalı olduğu için karadeniz'de çay üretimi başlamış. karadeniz çayı da orijinal çay değil tabi ama biz alıştık. ben alıştım en azından. çin, hindistan, sri lanka çaylarını sevmiyorum. darjeeling first flush bulursam içerim o ayrı tabi. yoksa zift gibi seylon çayını ne yapalım.

    şunu da söyleyeyim, karadeniz çayı gerçekten kaliteli çay olsaydı onu da bulamazdık, çünkü ihraç edilirdi ve tıpkı fındık gibi, badem gibi türkiye'de yetişmesine rağmen ulaşılması zor bir ürün olurdu. karadeniz çayını bizden başka kimse içmediği için uygun fiyata alabiliyorsunuz. kıymetini bilin.

    şu anda da döviz sıkıntısı olduğu için öyle kahve ithal edilecek içilecek filan bunları unutmak lazım. çaya devam. zaten iyi kahve türkiyeye gelmiyor. içtikleriniz çöp.

    bir süre önce yurtdışından iki kilo çekirdek kahve sipariş ettim, gümrükteki adam bana "türkiye'de kahve mi yok?" dedi. sanki türkiye'de kahve yetişiyor. konteynerle getirene de aynı soruyu sorabilir mi acaba? biz içimlik iki kilo getirdik diye olay oldu. bu millete laf anlatmaktan yorulduğum için haklısın hocam dedim, vergisini ödeyip geçtim. bu da böyle bir anımdır.

  • levyeyle mi cikacakti amk dedigim insan. baska neyle cikacak olm, mal misiniz? (duz adam taylan)

  • farklı tipleri olabilen fakat yaygın olarak manyetik pusula ve cayro pusula olmak üzere iki ana tipi olan yön bulma gereci.

    bu iki ana tip pusulanın çalışma prensipleri haricindeki ana farkı cayro pusulanın gerçek kuzeyi gösterirken manyetik pusulanın manyetik kuzeyi göstermesidir. bunun sebebi ise cayro pusulanın çalışma mantığında gizlidir.

    cayro pusula aslında basitçe önceden belli bir yöne doğru (gerçek kuzey) ayarlanmış ve hareket verilmiş bir jiroskoptur. kurulum ve çalıştırma aşamasından sonra marka modeline göre değişmekte olsa da kabaca 1 gün çalışmasının ardından momentumunu maksimuma çıkartıp hatasını minimuma indirerek gerçek kuzeyi göstermeye başlar. cayro pusulalar çalışma prensipleri gereği kurulum aşamasında belli bir yöne doğru ayarlanmaları gerektiğinden dünyamızın sürekli değişen manyetik kuzeyi buna uygun değildir bu sebeple gerçek kuzeye doğru ayarlanmışlardır. cayro pusulalar manyetik pusulaların aksine geminin manyetik alanından, dünyanın manyetik alanından, güneş fırtınalarından, dünyanın çeşitli yerlerinde görülen manyetik anomalilerden etkilenmediklerinden ve mekanizmalarından dolayı çok düşük hata payına sahiptirler ( +- 1 derece) ki düzenli bakım görmelerine rağmen göksel seyir hesaplarıyla ulaşılabilinecek pruva değerinden +- 1 dereceden çok sapma gösteriyorlarsa servis çağrılılarak düzeltilmelidirler.

    manyetik pusulalar ise dünya denizcilerinin yüz yıllardır çok çok ufak modifikasyonlar ile neredeyse değişmeden günümüzde bile kullandıkları en basit pusulalardır. artı ve eksi düzeltmeler için yanlarında birer top bulunur ve bunlarla mümkün mertebe düzeltme yapmaya çalışılınır fakat manyetik pusulalar neredeyse havadan nem kapan nitelikte cihazlar olduğundan artık günümüz denizcisi için sadece ara sıra miyar güveretede bakımları yapılan ve külfet haline gelmiş cihazlardır. hemen bir örnekle ne demek istediğimi anlatayım fakat öncesinde manyetik pusuladan gerçek değere gidilen bir formülü anlatmam gerek; ''c d m v t''. burada c compass yani manyetik pusulada okuduğumuz değer, d deviation yani geminin manyetik sapma değeri, v variation yani bulunduğunuz pozisyona ve rotanıza bağlı olarak değişen sapma, m magnetic bu iki sapma değerinin toplamı ve t hakiki değeri temsil ediyor. variation değerini şimdilik bir kenara bırakalım, deviation yani geminin kendi manyetik alanından doğan sapma değeri manyetik pusulanın neden çok da güvenilmeyecek bir cihaz olduğunu bize anlatacak zaten. bu deviation denen arkadaş o kadar çok şeyden etkileniyor ki anlatamam; geminin tersanede yapım halindeyken omurgasının baktığı yön ve dünyadaki pozisyonu, geminin metal gövdesine vurulan çekiç darbeleri veya herhangi başka bir kuvvetli darbe, uzun süre demirde veya herhangi bir bakım için tersanede kalınırsa geminin pruvasının yönü ve dünyadaki pozisyonu, geminin genel metal kütlesi (sonradan eklenen veya çıkartılan herhangi bir parça bunu değiştirir) vs. deviation'ı hesaplamak için gemi 8 yöne de en az dörder dakika saldırır ve bir tablo oluşturulur. bu tablo gemilerin ticari yükümlülükleri sebebiyle çok sık hazırlanamaz ve geminin arızi sapmasındaki (deviation) değişiklikler göz ardı edilir. yani manyetik pusulaya neden çok güvenmememiz gerektiğinin ilk sebebi bu. ikincisi ise variation ve deviation kaynaklı yüksek manyetik sapmalar. örnek olarak atlantik'de 270 rotasında doğru 70 batı boylamı ve 40 kuzey enleminde seyreden bir geminin variation'ı yanlış hatırlamıyorsam -17 yani 17 batıdır. buna sizin geminizin arızi sapmasından kaynaklı 1 veya 2 derece batı daha eklersek toplam 19 batılık bir sapma elde ederiz. okyanus seyirlerinde değil 19 derece 1 derece bile önünüzde daha 2000 mil yol varken varış noktanızda onlarca mil sapmaya sebep olurken varın manyetik pusula sapmaları ile neler olabileceğini siz düşünün. tabii yukardaki ''c d m v t'' formülü ile bu sapmalar göz önüne alınıp minimuma indiriliyor fakat bu kadar çok değişken varken ne kadarını hesaplayabildiğimizi bilmiyoruz.

    toparlamak gerekirse siz siz olun biz gemilerde kullanılan devasa manyetik pusulalara bile güven(e)miyorken dağ yürüşü, orman gezileri vs outdoor aktivitelerde kıçı kırık ufak manyetik pusulalara güvenmeyin. en temizi ortalama bir gps cihazı alarak gps destekli pusula kullanmaktır.

  • köpekten korkan değil, "köpeğin saldırarak korkuttuğu genç" doğru tanım olacaktır.

    bu hayvanların yeri sokaklar değil. önerim: belediyeler bir kampanya başlatsın, barınaklar kursun, sahiplenilmeyen hepsini kısırlaştırsın. dileyen herkes bir miktar maddi destek sağlasın, ben şahsen katkı sağlarım.

    sokaklar artık güvenli hale getirilmeli. gece gündüz tedirgin olarak yürümekten sıkıldım.

    edit: güzel mesajlarınız için teşekkür ederim. bazı arkadaşlar çip sisteminin de sahipsiz hayvan sayısını azaltacağını belirtmiş.
    bir önerim de şu: proje tecrübesi olan biri olarak söylüyorum. bahsettiğim modeli belediyeler sosyal fayda sağlayacak bir ab projesi haline getirip maliyetin yüzde 75 ini de alabilirler. hem hayvan refahı hem de insan güvenliği sağlanmış olur.

  • 1 liralık ürüne 3 lira fiyat belirten, fiş istediğinde kavga çıkaran, ürünü iade etmek istediğinde kabul etmeyen, müşterisine bayat, tarihi geçmiş ürün satmaya çalışan, dükkanına işine bir gram yatırım yapmayan küçük esnafa verilen zarardır. hemen hemen her ilde a101 ve bimler açıldıktan sonra küçük bakkal olarak işe başlayıp onlarca şubeyle devam eden marketler var.

    işini düzgün yapamayan insanların para kazanamaması serbest piyasaya aykırı bir durum değil.

    edit: imla. hatamı düzelttiği için @collision course'a teşekkür ederim.

  • ekşicinin teki yazmış "bugüne kadar yapılmış en ileri seviye müziği yapıyor adam , resmen türkçe rap i ileriye taşıyor " diye.

    afedersiniz de bilgisayara şarkı söyleten adama en ileri falan denmiş. düz yazıyı okuyor kalanını yazılım yapıyor sizin de dibiniz düşüyor.