hesabın var mı? giriş yap

  • "konuştuğun zaman sadece bildiklerini tekrar edersin ama dinlersen yeni şeyler öğrenebilirsin."

    demiş dalai lama. ne güzel demiş.

  • allah, kelam gibi dini sözler kullanıp 10 yaşındaki küçücük çocuğa tecavüz etmekten bahsediyor..hiç mi şaşmaz bu sözde müslüman insanlar be..bu ülkeyi bu hale getiren leş insan topluluğundan sadece biri..

  • arkadaşımın başına gelen hırsızlık mevzusudur. yeni mezun olup işe girmiş bir arkadaşımız ziyarete geldi. çok üzgün olduğunu görünce ne oldu diye sorduk. ilk maaşını aldığı gün evlerine hırsız girmiş, bütün parası ve telefonu gitmiş. olayı kendi ağzından dinliyoruz.

    -abi evde 8 kişi yatıyorduk. bir kişi bile tıkırtıya uyanmaz mı? o kadar mal adam nasıl bir araya gelmişiz çözemedim.

    o esnada cep telefonumu arayayım, belki açar diye kendi numaramı aradım. hırsız açtı, o da salak! sen misin benim evi soyan diye sordum, evet dedi.

    "sen nasıl bir adamsın ya. hadi kimliğimi, kartlarımı falan geçtim. hiç değilse bir 20 tl bıraksaydın masada" dedim. öyle diyince özür diledi, "abi zor duruma düşeceğini bilsem bırakırdım" dedi.

    bakmış ılımlı bir hırsız karşısındaki, "beni kimlik ve kartlarla uğraştırma, cüzdanımı bir yere bırak alayım. bir de lütfen cüzdana biraz para koy, maaşımdı o benim, hiç param yok"demiş. hırsız da bunu kabul etmiş.

    ertesi gün belirlenen mekana giden arkadaş cüzdanını bulmuş. gerçekten bırakmış. ancak kimlik, kart falan her şey tamam da; içinde para yok.

    bizimki tekrar arıyor hırsızı. "ya hani para bırakacaktın?"

    hırsızın verdiği cevap bizim koptuğumuz noktaydı.

    -abi valla para koydum içine. şerefsizin biri çalmıştır!

    ------------------------------------------
    teşekkür editi... yazarken bu kadar fav alacağını düşünmemiştim.

  • fetö'den daha az tehlikeli ve daha çok kripto oldukları için bu gruplarla mücadeleyi emniyet değil sosyal medya ve müge anlı yapıyor. sonra da muasır medeniyet, sonra da ahlaklı nesil.

  • türkiye'deki engelli sayısı (kadın-erkek toplam), bu kişilerden engelinin yüzde 40 üzeri olanı ve yine bu kişilerden araba alabilen kesimin oranını bilelim, ben söyleyeyim; 200 binden az. buna rağmen sınırlı sayıdaki engelli otoparklarında yer bulmakta oldukça zorlanıyorlar.

    hamile kadın sayısına gelelim, senede en az 3 milyon kadın. bu sayı her sene artarak devam ediyor. o veya bu şekilde araba sahibi olabilenlerin oranı hayli yüksek.

    şimdi başa dönelim, engelli olan zaten otopark bulmakta zorlanıyor. bir de bunun en az 10 katını daha bu kesime ekleyin ve curcunayı seyredin.

    hamilelik zor olmakla birlikte; kolu olmayan, bacağı olmayan, tekerlekli sandalyeye mahkum olan, çocuğu zihinsel engelli olanları ve daha nice zorluk yaşayanların yanında daha dayanabilir durumdalar genel olarak.

    son olarak; hamile kadın, şanssızsa otoparkın uzak noktasından yürümeyi hayatında 1 veya birkaç kez 9 aylık periyotlarda çekecek. engelli kişi ise çok daha uzun periyotlarda ve çoğunlukla ömür boyu bu durumu yaşayacak.

  • filmde en çok sevdiğim şey mekanlar (evet güney fransa’ya gidilecek o belli oldu, çok tatlı, çok romantik bir yer), kostümler (oyuncuların tümünün özellikle de emma stone’un elbiseleri saç aksesuarları bir harikaydı) ve dekordu. woody allen bu filmde de en iyi yaptığı şeyi yapmış ve filmine zemin oluşturan şehri çok güzel göstermiş. görsel olarak muazzam bir filmdi. ancak onun dışında hikayesi benim için çok vurucu değildi. ben oyuncularla çok fazla empati kuramadım. colin firth ile emma stone’un oynadığı karakterlerin birbirlerine olan aşkı beni çok etkilemedi. yine de izlerken güzel vakit geçirdim. woody allen yine film çeksin yine gidip izlerim o ayrı.