hesabın var mı? giriş yap

  • "birçok meslektaşım filmlerini çocukları gibi görür, onlarla ilgilenir, blu-ray baskısı için değişiklikler yapar vesaire. benim içinde filmlerim çocuklarım değil eski eşlerim gibidirler. onları severdim, onlara her şeyimi verdim ve onlardan her şeylerini aldım ama artık görüşmüyoruz ve bunda son derece memnunum" sözlerinin sahibi yönetmen.

  • daha da önemlisi zifiri karanlık bir yeraltı mezarlığında bulunmuştur. bu iki anlama gelir, 3 milyon yıl önceki atalarımız ölülerini saklamayı akıl etmişler ve zifiri karanlıkta yollarını bulacak birşeyler keşfetmişler. ateş'in 1.5 milyon yıl önce bulunduğu sanılıyordu, bu keşifle ateşin 3 milyon yıl önce bulunmuş olması ihtimal dahilinde.

  • insan olarak iyi taraftarlara sahip takım.

    şurada 1 yıldan fazla zaman geçirdim yazar olarak. bu kadar süre zarfında sporla ilgili başlıklara yazmaktan kaçındım. sol tarafta bile görünmüyor spor yazıları. entryler sığ, objektif değil, yazanlar kompleksli. ama bu konuda beşiktaş taraftarı her zaman için ayrı bir yerde benim için. hiçbir zaman ortalama bir futbol seyircisi olarak görmemişimdir onları. 3 büyükler içinde taraftar sayısı bakımından azdırlar belki ama özdürler. şurada girilen fenerbahçe ve galatasaray entrylerine bakarsanız hepsinin ne kadar kin, öfke, cehalet dolu olduklarını görürsünüz. en beğenilenlere giren hiçbir entryleri güzel bir anı, hikaye vs. içermez. ya kendi takımlarıyla övünürler, ya da rakip takıma laf sokarlar övünülecek bir durum olmadığında. sürekli saldırıya hazırdırlar. düşünüp tartmadan, umarsızca savunurlar takımlarını. her zaman için haklıdırlar, hakkı yenilendirler, azınlıktırlar. kazandıkları zaman sesleri çıkmaz, en küçük bir hatada ortalığı yıkarlar. şike yaparlar, teşvik verirler, hakemleri ve federasyonu tehdit ederler.

    yönetenleri de taraftarından farklı değildir. fenerbahçe'nin son başkanlarına bakarsanız mafyadan farkı kalmamıştır. galatasaray özhan canaydın dışında fenerbahçe'den biraz daha düzgün insanlar tarafından yönetiliyormuş algısı yaratsa da çok farkları yoktur. basın üstünde sürekli baskı yaratırlar. fenerbahçeli spor yorumcuları rıdvan dilmen, ömer çavuşoğlu iken galatasaray'ınkiler hıncal uluç, gökmen özdenak gibi adamlardır. düşününce düzgün, objektif yorum yapan adam bulamazsın.

    beşiktaş'a gelince dediğim gibi taraftarı bütün futbol seyircisinden sıyrılan bir taraftar grubudur. öncelikle hayata karşı bir duruşları vardır. eğer uğur mumcu'nun ölüm yıldönümüne giderseniz, her sene bir grup ankaralı çarşı grubu üyesi bayraklarıyla ordadır mesela. ülke meselelerine karşı her zaman duyarlıdır. ne kadar da mağdur olsalar seviyelerini korurlar. verdikleri tepkiler bile seviyelidir, usturupludur. diğer büyüklere göre hakları daha fazla yenilmiş olsa da aziz'in dediği gibi seslerini diğerleri kadar çıkarmamalarının sebebi ezikliğinden değil büyüklüğündendir. takımda bir emre belözoğlu, volkan demirel, hakan şükür gibi adam bulamazsınız. başkanları bütün ülkenin saygı duyduğu süleyman seba'dır. spor yazarları kazım kanat, feridun düzağaç gibi adamlardır.

    neyse diyeceğim şudur ki ; islam çupi'nin klasik sözü var ya. "fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü, ne kupa büyüklüğüdür. onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte, adı konamaz." ben bir fenerbahçeli olarak, ki yılların fanatik taraftarıyım, bu büyüklüğün artık beşiktaş için geçerli olduğunu düşünüyorum. belki fenerbahçe kadar zengin değil, belki galatasaray kadar kupası yok. ama her zaman taraftarıyla, yönetimiyle, futbolcusuyla totale vurulduğunda diğer iki takımla kıyaslanmayacak bir seviye farkı yaratmışlardır son senelerde. helal olsun.

  • adam.

    bu adam emekli imam. bu adam mahalli tarih araştırmacısı. bu adam cumhuriyet tarihçilerinin yapamadığını yapmış, atatürk'ün osmanlı belgelerine göre soy kütüğünü çıkarmıştır.

    2001-2014 yılları arası sultanbeyli'den sabah namazından sonra çıkar ve sultan ahmet'e devlet arşivlerine araştırmaya gidermiş. bu adama türk tarih kurumu tarafından ödül verilmeli. onlar yatmış bu abi çalışmış.

    adına üstad deyip bu temiz insan ve soyuna çamur atmaya çalışanlardan dolayı bu kitabı yazmış... üstad'lara diyor ki "bütün arşivler istanbul'da gidin araştırın".

    bu adam sivas'lıdır.

  • futbolda en yalnız mevki kaleciliktir derler ya bir çift eldivenle kandırılmış sanki özgürlüğü elinden alınmış ceza sahasında geçen koca bir kariyer..takımının gol attığı durumlarda en çok belli olur kalecinin yalnızlığı. bir başına koşar, bir başına taklalar atar, direklere tırmanır, türlü sevinç gösterilerinde bulunur kaleci, arkadaşları az ilerde sevinç yumağı oluşturmuşken. bu aslında saçma bir görüntüdür, çünkü insanın sevinirken yanında sevincini paylaşabileceği ya da sarılabileceği en az bir insan daha olmalıdır bence. fakat, gel gelelim yedek kalecinin yalnızlığına. o yalnızlık ki, kaleci yalnızlığı dahil tüm yalnızlıkların toplamıdır aslında bu hayatta.

    yedek kaleci..yaz kış demeden kenarda battaniyesinin altında maça seyredalan gözleri küçük bir umuda dalıyordur aslında bir gün as kalecinin yerine kendisinin geçebileceği. devre arasında maçlar reklama girer ama stadyumdaysan fark edersin onları denk gelirse o da veyahut dikkatini çekerse. sahaya çıkmış, kalenin önünde sağa sola atlıyor, yalandan da olsa top çıkarmaya çalışıyor ama bezginliği her halinden okunuyor. gol yerken dönüp topa bir de kendisi vuruyor, kendisine gol atıyor. sonra bazen mutluymuş gibi görünüyor, gülümsüyor fakat o en mutlu anında yandan pat diye nerden geldiği meçhul bir top suratında patlıyor. onu bir tek futbol topları anlıyor ama onlar da yanlış anlıyor. diğer yedek oyuncular gibi teknik direktöre arada sitem etme hakkı da kısıtlıdır yedek kalecinin. ancak kimi zaman as kaleci sakatlanıyor, sağlık görevlileri oyuna girerken yedek kaleci de fişek gibi sıçrıyor yerinden. ısınma hareketlerine başlıyor hemen zikzaklar, yerinde atılan deparlar, sıçramalar tam pijamasını çıkarıp oyuna girecekken "taam taam iyiyim" diyor as kaleci ve geri dönüyor yedek kaleci klubesine, battaniyesinin içine. hala sıcak, zaten fazla uzaklaşmış olamazdı..en kötüsü de, bazen kaleci kırmızı kart yer ama yedek kaleci yerinden bile kıpırdayamaz. çünkü takımın oyuncu değişiklik hakkı dolmuştur. evet dolmuştur bu hak ve o an kaleye defans, libero yahut orta saha hatta kimi zaman forvetten biri geçer. hele bir de penaltı falan kurtarırsa varlığını, dünyadaki yaşam sebebini sorgulamaya başlar o vakit yedek kaleci. son düdük çalar, maç biter, soyunma odasına gidilir.bu olayın ya da başka pozisyonların kritiği yapılır duş altında yedek kaleci ise duş bile almaz çoğu zaman aslında.

    ve dönüp bakıyorum kendime ensesi uzamış kaleci saçımla, promosyon şapkam ve kramponlarımla yedek kalecinin ağır yalnızlığını yaşıyorum bu hayatta. evli çiftlerin, sevgililerin, mutlu insanların, arkadaş gruplarının hatta yalnızların ve hatta diğer ağır yalnızların arasında kimseye farkedilmeden, dokunmadan, belki de dokunamadan yürüyorum yavaşça. bir çocuk ürkekliğiyle gökyüzüne bakıp "hocam ne zaman oyuna alıcan beni" diye küçük bir sitem ediyorum onu da uzaklara bakmaktan yakını göremez hale gelen gözlerimle yapabiliyorum en fazla. bazen de oluyor gibi, yalan yok umutlanıyorum o ara iniyorum saha kenarına büyük bir heyecanla yan yan sekerek koşturuyorum. kollarımı çeviriyorum değirmen gibi, türlü ısınma hareketleri yapıyorum bir bacak önde çökme hareketi..yerimde sıçrıyorum bir kurbağa gibi ama sonra acı bir ses geliyor kulağıma "otur otur" diyor ve dönüyorum yerime geri, giriyorum sıcak battaniyemin içine hiç kullanamadığım eldivenlerimle ve pijamamla koca bir ömrün geçmesini bekliyorum.

  • kardeş sen zaten haksız yere referans olup başkasının hakkını yemişsin.eski sevgilin orayı hakedecek kadar donanımlı olsaydı sen araya girmezdin , hem de işten çıkarmaya gücün yetmezdi böyle donanımlı birini.

    sen hakkını yediğin kişinin günahını çekiyorsun şu an.kızın acısı bir gün bitecek ama o hakkını yediğin insanın vebali daha yeni başlıyor.

  • bununla dalga geçen ülkü ocağı kaçkınları hayatları boyunca bir kişinin karşısına tek başına çıkamamıştır.

  • toyota türkiye ceo’su ali haydar bozkurt salgın döneminde çalışanlarını yüzüstü bırakmayacaklarını belirterek, "bir yıl araç satmasak da maaş ödeyeceğiz, kimseyi işten çıkarmayacağız, devlet desteğini de ihtiyaç sahiplerine bırakacağız” dedi.
    böyle patronlar da var işte, kendisini tebrik ediyorum.

    kaynak

  • öncelikle ne için makyaj yaptığınızı bilin, cilt tipinizi bilin, sakın ama sakın fondöten gibi ürünleri adını sanını bilmediğiniz tezgahtan 3-5 liraya almayın. cilsinizi temiz tutmayı öğrenin.

    cildinizi dengelemediğiniz sürece ne yaparsanız yapın o makyaj yapay duracaktır ve 1-2 saat gibi bir sürede kendini imha edecektir.

    günlük makyaj, resmi makyaj ve gecemakyajı birbirinden farklıdır zaman dilimine göre makyaj yapın.

    __günlük makyaj__

    en güzeli hiç makyaj yapmamaktır ama illa da makyaj yapıcam diyorsanız okumaya devam edin.

    - yüzünüzü temizleyin.

    -fondöten sürmeyin!!!

    - sivilce, göz altı torbası gibi problemleriniz var ise eğer ince bir tabaka halinde cilt renkine uygun bir sıvı kapatıcı uygulayın bu bölgelere.

    - göz makyajını abartmayın. siyah kalem yada eyeliner kullanabilirsiniz göz içine çekmeyi 5 yaşındaki çocuk bile biliyor zaten ama şunu unutmayın siayh kalem kullanırken eğer göz renginiz siyaha yakın ve gözleriniz nispeten büyük değilse göz içine çekiler kalem gözleri küçük gösterecektir. bunu engellemek içinde göz içine beyaz yada krem tonlarında bir kalem, kirpik diplerine siyah kalem uygulanabilir. en rahat uygulama şekli kalemi neredeyse yüzünüze paralel tutup ufak ufak karalamaktır 1-2 milim her darbede. üst göz kapağına da sürecekseniz eğer bana en rahat gelen yöntem olarak, gözü kapatıp hafif kenarlardan şakaklarınıza doğru çekerek göz kalemi yada eye linerı gene ufak darbelerle kirpik dibine sürmeyi tavsiye edebilirim.

    - isteğe bağlı olarak hafif tonlarda göz farı sürün ama koyu mavi yeşil gibi tonları gözünüze boca etmeyin göz kapağınızdaki çizgiye kadar sürmeniz yeterli.

    - göz kalemini bozduysanız üstünden hafifçe geçin.

    - mascara sürmek alışkanlık ister, öncelikle kirpiği üst trafından doğru boyayın böylece kirpik uçlarına daha rahat ulaşacaksınız. sonra elinizi hafifçe sağa sola kaydırarak ve fırçayı döndürerek kirpiklerinizi alttan doğru boyayın. bu işlemi yaparken bir de gözlerinizi hızlıca açıp kaparsanız kıvrık ve birbirine yapışmamış kirpikleriniz olur.

    - allık bir makyajın olmazsa olmazıdır. en doğal ton kişinin doğal dudak rengidir allık için şeftali tonlarına pek bulaşmanızı tavsiye etmem hem bir şekilde dişlerinizi sarı gösteriyorlar. fırçanızı allığa sürdükten sonra hafifçe üfleyin. dudaklarınızı büzünoluşan çukurluğun üst tarafından doğru kulak hızasından yanağınıza doğru sürün. mümkünse gün ışığında yapın bu işlemiki ne kadar sürdüğünüzü rahatça görün.

    - son olarak ruj, natural bir pembe yada parlatıcı sürün, dışa taşırmayın dudakları 100 metre öteden köfte gibi gösterebilir ama yakından iğrenç gözükür. fırçayla ve dudak ortasından bşlayarak sürmeniz daha iyi sonuç verecektir. peçeteyi öperek rujun fazlasını silmeyin, ruju piç etmeyin.

    __resmi makyaj__

    işe giderken, toplantıya falan katılırken yapcağınız makyaj.

    - yüzünüzü temizleyin

    - su bazlı bir nemlendirici sürün.

    - kapatıcıyı uygulayın.

    - fondöten sürün. bunu yaparken de öncelikle fondöteninizi iyi seçin ten rengi, teninizden 1 ton açık yada 1 ton koyu uygulayın. sürerken de ince bir tabaka halinde ve elinizle daireler çizerek uygulayın. saça değmeden alındaki saç dibini. şakakların kulakla birleştiği yeri ve çene altınızı unutmayın.

    - fırça yardımıyla pudra uygulayın hafifçe. köpük fondöten kullandıysanız eğer bu adımı atlayabilirsiniz.

    - göz makyajını yapın. far olarak gri ya da kahverengitonlarını abartmadan kullanabilirsiniz.

    - mascarayı sürün, isteğe bağlı olarak kirpik kıvırıcı kullanın yalnız bu nanenin kirpiklei kırdığını da unutmayın.

    - allık sürün.

    - dudak kalemimi ile dudak çerçevesinden bir hat çizin. hafifçe dudak ortasına doğru da sürün. parmağınız yardımıyla dışarı taşırmadan dudak kalemini dağıtın, üstüne abartı olmayan bir kırmızı tonunda ruj sürün. isteğe bağlı olarak alt dudağın ortasına parlatıcı sürebilirsiniz.

    __gece makyajı__

    ana olaylar gene aynı nemlendirme fondöten allık pudra falan. burda önemli olan nokta renkler.

    - hem dudaklarınız hem gözünüzü iddialı bir şekilde boyamayın. ikisiden birini seçin gözleri seçtiyseniz eğer kıyafetinize uygun koyu renk bir göz farı kullanabilirseniz. dudaklar içinse parlatıcı yada çok hafi tonda bir ruj kullanabilirsiniz. isteğe bağlı olarak dudak renginde yakın tonda kalemde kullanılabilir.

    - dudakları seçtiyseniz. istediğiniz gibi koyu, parlak vs iddialı renkleri kullanabilirsiniz dudak kaleminin unutmayın ama. gözler içinse hafif bir makyaj yapın.

    - alternatif olarak ise özenli bir resmi makyaj yapılarak da gece makyajı yapılabilir. ışıltılı allık kullanmak gibi eklentiler yapılabilir.

    -

  • babamın işsiz oldugu sıralar veresiye ile alışveriş yaptıran tek bakkaldan ekmek almaya giderdim. kabaran veresiye nedeniyle sert bakışlar altında yaptıgım küçük açıklama (parasını babam sonra verecekmiş) sonrasında dükkandan dışarıya kendimi zor atardım. ancak evin en küçüğü olmam nedeniyle ve herhalde en az tepkiyi benim alacagım düşünüldüğünden her seferinde bu zorlu görevi yine ben üstlenirdim.

    aynı zamanlar kentkart dolumuna verecek paramın olmaması nedeniyle birkaç defa eshot şoförlerine yaklaşık 1200 metre ve çok dik bir yokuş olan okuldan dönüş yolunu yürüyerek çıkmamak için beni otobüse bedava almaları konusunda ricada bulunmuştum. otobüse binebildiğim zaman bedava binmenin mahcubiyetiyle oturamaz ve ayakta inecegim duragı beklerken gözyaşlarıma hakim olamazdım. şoför tarafından azarlanıp reddedildiğim durumlarda ise sırtımda agır bir çanta ile o yokuşu çıkarken epey ter dökerdim.

    o günler çok sıkıntı çekmiş olsam da şu an bunları tecrübe etmenin de faydalı oldugunu düşünüyorum. hayatın maddi ve manevi açıdan birçok sıkıntı ile dolu oldugu gerçeğini gözönüne alırsak, küçük yaşta bunları yaşamak hayata atılmaya hazırlanmak gibiydi.

    not: yaklaşık 12 yıl önceki bir zamandan bahsettim. çok şükür ki o günler geride kaldı. artık site'ye gidip peşin para ile 2 ekmek alabiliyor ve kentkart'ıma bir defada 5 liralık dolum yaptırabiliyorum.