hesabın var mı? giriş yap

  • duyurulduğu günden beri vainglory oynuyorum da pubg mobile olayı hakikaten bambaşka bir boyuta taşımış. bayağı bayağı ios'u alıp babaların oturduğu masaya çıkarmış oldular bu oyunla.

    daha iyi nişan almak istiyorsanız aim assist'i kapatmanızı, sağ başparmağınızla nişan alırken sol taraftaki tetik tuşunu kullanmanızı şiddetle öneririm. bana yine de yetmez diyorsanız ayarları kurcalayıp hassasiyetleri elinize en yatkın hale getirebilirsiniz. an itibarıyla pek çok yeni oyuncu olmasından dolayı maçlar çoğunlukla kolay ve sıkıcı geçse de birincilikten birinciliğe koşmak isteyenler için bir kaç ipucu:

    1-bir yakın mesafe bir uzak mesafe silahı bulmaya çalışın. uzak mesafenin en az 4x olursa 8x yakınlaştırması size çevresine hakim bir noktada büyük avantaj sağlar. bu mercekleri sırt çantanızdan kendiniz monte ettiğinizi unutmayın. ayrıca susturucu bulursanız hafife almayın, ekleyin.

    2-bir gözünüz sürekli ateş edildiğinde ve yürüme sesi geldiğinde sağ üst haritada çıkan simgelerde olsun. böylece kim vurduya gitmez, size ateş edenin konumunu tespit edip ağzına tepikleyebilirsiniz.

    3-en az 2. seviye kask, ceket ve sırt çantası bulmaya çalışın. kaskınız veya ceketiniz fazla hasar gördüğünde bir alt seviye bile olsa değiştirmeyi ihmal etmeyin.

    4-beyaz çember iyice daralmaya başladığında eğer solo oynamıyorsanız kesinlikle ama kesinlikle araç kullanmayın, hem görülme hem duyulma riskiniz epey yüksek olacak. yürüyün erimezsiniz.

    5-mümkün oldukça etrafına hakim teraslara, pencere pervazlarına girin ve biri kendini belli etme hatasına düşene dek eğilmiş durumda bekleyin. gerisi çocuk oyuncağı.

    6-bilmeyenler olabilir; birini kafasına sıkmadan öldürdüğünüzde aslında deviriyorsunuz, (ekranda da x knocked out y yazıyor zaten) sürünerek kaçmaya çalışabilirler, onları azaplarından kurtarın.

    7-korunaklı bir konumda ve yeterli cephaneniz varsa sakın öldürülen oyuncuları aceleyle yağmalamayın. o sandık niye fosforlu fosforlu parlıyor? yeşil ışık sönünce etrafı kolaçan edip bakabilirsiniz. aynı şekilde uçaktan atılan eşyalar da kurt oyuncular için tuzak görevi görür, dumanı sönene kadar uzak durun.

    8-havadaki paraşütlere sıkıp ümüğünüzü sıkmak için bekleyen 50 üstü potansitel düşmanınıza "ben buradayım ve beynim yok." check-ini yapmayın. neden yapasınız.

    9-ağrıkesici ve enerji içeceklerini sonlara saklayın, gerekirse üstüste çakın.

    tanım: gençlik yakan oyun.

  • başlıkta kundak aradım, bulamadım. demek ki kimse yazmamış, ben yazayım.

    sebebi yetiştirilme şekli. bebekliğini dört bir yanını saracak şekilde kundakta, çocukluğunu "aman çocuğum üşütüp hasta olacaksın şu kazağı ve montu da giydirelim sana" sözlerini işiterek ve çevredeki herkesten soğuk betona oturma, terli terli su içme gibi kibar uyarıları alarak geçiren biri büyüdüğünde soğuk havada tişört giyemez. soğuk havada kazağının altından belin açıkta kalsa cırcır olacak şekilde geçer hayatın.

    abd'de mesela soğuk havada yürü sırtına montu geçirip, sokaklarda kıçında şort ayağında şıpıdık terlikli insanlar görürsün. sen montunun ceplerine ellerini iyice sokuştururken düşünürsün bu adam nasıl üşümüyor diye.

    anadolu insanı kundağı sever. ister ki bebeğinin, çocuğunun açıkta bir yeri kalmasın, üşütüp hasta olmasın. hayatımızın ilk bir kaç yılını ne kadar giyinik geçirdiysek, geri kalanını da aynı oranda giyinik geçiriyoruz.

    insanımızın evladına olan aşırı ilgisi karakterimizi de olumsuz olarak şekillendiriyor. örneğin, sendeleyip düşen bir çocuğa koşup, daha durumunu tespit etmeden ve kendi kendine kalkıp kalkamayacağını bile beklemeden elinden tutup ayağa kaldırıyoruz. tek başına bir halt yapamayacağını düşündüğümüzü ve zor anlarında hep başkalarından yardım beklemesi gerektiği mesajını çocuğun beynine beynine veriyoruz. oysa doğrusu, ciddi bir durum olmadığı belliyse çocuğun kendi kendine ayağa kalkmayı denemesini beklemek. memleketimizde malesef, her düşen çocuk bir yerine zarar gelmemiş olsa dahi ağlar. gel der, sen de gidersin. ağlamak daha kolay, o yüzden kendi çabasıyla ayağa kalkmayı denemez bile çocuk artık. güçlü bir birey olarak yetişmekten uzaklaşır. sadece türkiye'ye özel olmayan kültürel bir sorun sanırım.

    neyse, nereden nereye. anlayış değişse de yeni nesilller marul gibi gezmese bari.

  • kanımca kilit noktası, ders bittiğinde o montlar oradan alınacağı ana denk getirip yüz yüze gelmek. "ben benimkini alayım da sen de seninkini al", gibi. sonra başlasın muhabbet.