hesabın var mı? giriş yap

  • precis de decomposition eserinde anti peygamber başlığı altındaki şu tespitleri zihin açar, adamı bir süre susturur ki cioran'a göre insan aslında tamamen susması gereken bir varlıktır.

    "her insanın içinde bir peygamber uyuklar ve o uyandığında, dünyadaki kötülük biraz daha artar.
    vaaz verme çılgınlığı içimizde öylesine yer etmiştir ki, korunma içgüdüsünün bilmediği derinliklerden doğar. her insan kendisinin bir şey önereceği anı bekler. ne önerdiği önemli değildir. bir sesi vardır ya, o yeter.
    çöpçüsünden züppesine kadar herkes, cinai cömertliğinin kesesinden harcar, hepsi mutluluk reçeteleri dağıtır; hepsi herkesin adımlarına yön vermek ister: ortaklaşa hayat bundan ötürü tahammül edilmez bir hale gelir, insanın kendi hayatı daha da çekilmez olur.. başkalarının hayatına hiç karışmadığı zaman kişi, kendi işleri için o kadar endişe duyar ki, kendi benliğini bir dine çevirir ya da tersten havarilik yaparak benliğini yok sayar"

  • isin icinde baska bir is olmasi kuvvetle muhtemel gibi gorunuyor.
    kimse el kadar bebeyi bagaja yatirmaz. ayrica arac doblo tarzi bir arac, onca kisi bagaj acilinca hic mi duymamis ya da gormemis? esas incelenmesi gereken o aractaki herkes. kimbilir bebegin basina neler geldi...

  • kadın 4 çocuğunu bırakıp başka adama kaçıyor, ondan da hamile kalıp karnında bebesiyle üçüncüye koşuyor. bütün bunları öpüşmeden yapıyorsa vay babasının kemiğine.

  • keneotu veya hint yagi agaci olarak da bilinen rizinus (rizinus communis) bitkisinin cekirdeginden elde edilen cok zehirli bir protein. 1978 yilinda meydana gelen ve casusluk oykulerini aratmayan "georgi markov olayi” ile taninmistir. bulgar uyruklu gazeteci -yazar georgi markov, ulkesinden kacarak ingiltere’ye siginmisti. 7 eylul 1978 tarihinde londra’daki waterloo koprusu uzerinde yurudugu sirada, arkasindan yanasan bir sahis, semsiyesinin ucunu "kazara" markov’un bacagina dokundurdu. olaydan birkac saat sonra fenalasan markov uc gun sonra oldu. otopsi sirasinda maktulun kaninda risin’e rastlandi, ancak ilginc bir ayrinti daha doktorlarin dikkatini cekti: markov’un bacak derisinin altinda 0.6 mm capinda tuhaf metal bir kure vardi. mikroskop altinda incelenmesinden, uzerinde iki kilcal hazne oldugu gorulen kurenin icinde ise rizin kalintilarina rastlandi. saldirinin bulgar gizli servisi tarafindan duzenlendigi ve ucundaki zehirli topu kurbanin vucuduna zerk etmeye yarayan ozel bir mekanizmaya sahip semsiye ile gerceklestirildigi kesinlik kazandi.

  • birkaç ay önce r4bia diye dalga geçiyorduk, simdi r4bia olsa “dolar dip yaparken sesi cikmayan eksici” derler bizle dalga geçerler.

    griz mriz yoh, ehonomi çoh eyi.

  • eskişehir belediye başkanı yılmaz büyükerşen 1999 yılında şehri devraldığında, ilk etapta tramvay, tarihi yerlerin restorasyonu ve müzecilik alanlarında faaliyetlere başlamıştı.o dönem genç/yaşlı herkes "tramvayın eskişehir için gereksiz olduğu", "eskiden meyve sebze hali olarak kullanılan yerlerin restore edilmesine gerek olmadığı" "müzenin ne işe yarayacağı" gibi şikayetlerde bulunmuşlardı. 2004te neredeyse seçimleri kaybediyordu. aradan 23 sene geçti eskişehir anadolunun bozkırında bir turizm şehri oldu. -her ne kadar kendisinden hoşlanmasam da- yılmaz özdil'in eskişehiri özetleyen bir yazısı

    konuyu yerebatan sarnıcına bağlayacak olursam; istanbul'da metro, restorasyon, müze, altyapı ve öğrenci/gençlere destek faaliyetleri ön planda. tıpkı eskişehirin 2000lerin başındaki hali gibi.ancak istanbulun toparlanması eskişehirden çok daha uzun zaman alacaktır. bu tarz projeler bana istanbul hakkında ümit veriyor. umarım yeterince sabırlı olabiliriz.

  • bana dava açan başbakandır. bugün gerekçeli karar açıklanmış, ben de cumhuriyet gazetesinden öğrendim:

    http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=356270

    --- spoiler ---

    mahkeme yargıcı mustafa kara, gerekçeli kararını açıkladı. kararda, politikacılara hoşgörülü olmaları mesajı verildi. kararda; referandum öncesinde erdoğan dahil tüm siyasi parti temsilcilerinin siyasi eleştiri kapsamında birbirlerini sık sık eleştirdiğini anımsatan kara, “siyasetin doğası gereği de bu ‘sert, kırıcı ve incitici’ eleştiler karşılıklı olarak tolere edilmiş ve hiçbir siyasi tarafından da hakaret olarak değerlendirilmemiş ve katlanılmıştır” dedi.

    aihm ve yargıtay’ın düşünce özgürlüğü konusundaki kararlarına dikkat çeken kara, şunları kaydetti:

    “sanığın yazı içeriği kaleme aldığı düşüncelerin ifade ve eleştiri özgürlüğü sınırları içerisinde kaldığı, siyasi bir kişilik olarak toplum önünde bulunan ve her söz ve davranışının kamunun eleştirisine açık olduğu kabul edilen müştekiye ve müştekinin genel başkanı olduğu partiye hakaret kastı ile hakaret etmediği kanaatine varılmıştır.”

    --- spoiler ---

    mutlu olduğum bir başka nokta da şu: benim dava, benimki gibi (sırf blog yazıları değil, twitter ve facebook paylaşımları gibi) eleştirilere açılan davalarda emsal olarak gösterilebilecek.

  • ya inna ninna aulim deyip araya arapça bir şeyler katınca sizden akıllısı yok zaten.
    allah adına iş yapıp kul adına piyonluk yapmak çok mümin bir hareket zaten.
    kendisinden ateş üflemeli şovlar da bekliyoruz.

  • yıllar boyunca yaptığı gezi programlarında "ben zeytinyağımı yunanistan'dan alıyorum, türkiye'de zeytinyağı yok, kimse kusura bakmasın" diyip diyip durdu.

    kim bilir belki de bu sebeple akhisar'da üretim yapan bir firmayla anlaşıp zeytinyağı şişelerinin üstüne ismini bastırdı ve 3 kat fiyatla satılmaya başlandı bu zeytinyağları. :) link

    bugünlerde açıklanan listede ise dünyanın en iyi 100 zeytinyağı listesine türkiye'de üretilen 14 zeytinyağının girdiği görüldü. novavera 4'üncü, hermus 6'ıncı., asiltane 13'üncü oldu üstelik bu sıralamada. link

    gözlerim sicimoğlu'nun da yağını aradı ama bulamadı listede. mesele tamamen duygusalmış anlaşılan :) ama yine de hastasıyız kendisinin. orası ayrı :)