hesabın var mı? giriş yap

  • tıkalı trafikte gitgide müşteri-taksici arasında kankavari bir durum ortaya çıkmasını normal karşılamakla beraber, kimi zaman bu muhabbetler uzuuun bir sessizlikten sonra aradaki evreleri atlayıp bodoslama bir "bacım kaaarrrdeşim dert ortağım" tribine geçiyor ki, tamamen insanı bunalıma sürükleyen istanbul trafiğine veriyorum durumu.

    4. levent saat 18:05
    cfg: iyi akşamlar hedeye gidebilir miyiz?
    tks: tabi abla

    18:25 levent - trafikte kıpırdamıyoruz. arabesk bi müzik eşliğinde sessizliğe bürünmüşüz.

    18:30 zincirlikuyu - susuyoruz.

    18:40 hala zincirlikuyu. hayatımızın böyle geçeceğini düşünmeye başlamışkeeen:
    tks: abla ben boşanıcam
    cfg: aaa yapma ayol!

  • gecen hafta olcum yapmak icin calve'nin uretim tesisindeydik. sabahtan basladik olcume, her sey normal, ancak aksam uzeri kesif bir sarmisak kokusu yukseldi. refakatcimiz olan calisana sordum, "sarmisakli mayonez mi" uretiliyor. adam soyle yanitladi, "evet, saat beste vardiya degisimi oluyor, arkadaslar da uretimi sonraki vardiyaya birakmak icin bu saatte basliyorlar ki kendileri kokudan etkilenmesin."

    "haaaah" dedim, iste insan nedir diye sorsalar tanım olarak kullanılacak bir hadise. ınsan neydi, insan, "kötü koşullardan ben etkilenmeyeyim de benden sonrakiler napiyorsa yapsin" diyen aklievveldi. seni sevmiyorum insan, seni bulacam oglum!

  • 2. dünya savaşı yıllarında aşk yaşanılacak kadın. savaştan dönen ya da savaşa giden askerlerin tren garında öptükleri kadınlara da benzemiyor değil. bayılırım 2. dünya savaşı yıllarının koyu kırmızı rujlu, şapkalı asil kadınlarına. kalmadı artık böyle kadınlar.

  • hala steam boykotu diyenleri görünce bugüne kadar niye geçmemişler şaşırdım açıkçası. adamlar yıllardır senin saçma sapan kuruna rağmen tl ile satış yapıyordu, baktılar düzelecek gibi değil en sonunda dolar yaptılar. ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durumu sorun edip sokaklara dökülmesi gereken insanlar hala steam boykotu peşinde. bu kafada adamlara her şey müstehak. boykotu seçimlerde bütün ülke yapacaktı. o tren kaçtı artık. steam yerinde olsam daha da fiyatları arttırırım. çünkü steam boykot diyenlerin anlayacağı dil bu.

  • annem bana bağırdığında intikam için en fazla yapabildiğim kapıyı hızla çarpmaktı. tabii sonrasında da yatağıma oturup bekliyodum annem gelip beni dövecek mi diye. böyle geçti çocukluğum

  • 3 yıl önce 1600$'a aldığım monitörün çizik ekran tamirine 1900$ tamir teklifi verdi. ben de dedim ki piyasadan sıfır alayım, üstüne 600 kar koyup size satayım yanında da wireless mouse vereyim. kabul etmediler. iyi tüccar değil hp.

  • ben hep sabah saat 9'daki mesaim için saat 8'de uyanıp, duş alıp giyinip, kahvaltı edip, saçı başı şekle sokup, 7 dk.'lık yürüme mesafesindeki işime gittiğim için beni etkilemeyen mesele.

    deniz olmayan yerde nasıl yaşıyorsunuz yeaaa.

    aha işte böyle.. ne zor dii mi deniz olmayan yerde yaşamak?

  • burada görüleceği üzere.

    her şeye karşısınız ama hiçbir şeyden de eksik kalmıyosunuz, her şeye özeniyosunuz ama özendiğiniz şeyleri bozmak istiyorsunuz. madem ki bu tür şeyler sana ters git evinde otur çocuk bak neyin şovunu yapıyosun

    gelen mesajlar üzerine edit: kimsenin giyim tarzını yaşam tarzını eleştirdiğim yok haddime de değil zaten sadece yapılan hareketin gereksizliğinden samimiyetsizliğinden bahsettim. her olayı islam düşmanlığına getirerek mağduriyet yaratmanızdan tiksindim artık

  • 1960larda nasa icin çalışan james lovelock tarafindan, lynn margulis'in de yardımıyla geliştirilen hipotez. lovelock 1979'da yazdıgı " gaia: a new look at life on earth" adlı kitapta, bu hipotezden ilk defa bahsederek, dünyanın aslında canlı bir organizma gibi olduğunu iddia etmiştir. dünyadaki yaşamın adı gaia'dır ve buna göre karalar gaia'nın kemikleri, okyanuslar, denizler ve ırmaklar onun dolaşım sistemi, atmosfer onun solunum sistemi, üzerinde yaşayan canlılar da onun sinir sistemidir. lovelock'a gelen eleştirilerin birinde, canlı olan her organizmanın üreyerek çoğaldığı, dünyadaki yaşam için ise böyle bir durumun olmadığı söylenir. lovelock buna; dünya dışında, örneğin marsta bir şekilde yaşam oluşturulduğunda, bakterilerin yaşaması sağlandığında, gaia çoğalmış olacaktır, diye cevap vermiştir. neticede, bu hipotezde lovelock'ın anlatmak istediği şey, dünyanın bir bölümüne gelecek zararın, aslında dünya üzerindeki tüm yaşamı etkileyeceğidir

  • ne intel ik ne de kapitalizmin bu oyunda suçu yok.

    psikopat yıllarca ailesinden ve arkadaşlarından kendisini saklayabildiyse yılda bir kez görüştüğü ik dan tabii ki saklar.
    iyi okullarda okumak, çok para kazanmak, aileden sevgi görmek psikopatlığı geçirmiyor, belki fakir ve eğitimsiz bir insana göre daha iyi sakladığı için farkedilmeden yaşamasına yol açıyor ama kesinlikle yok etmiyor.

    öte yandan intel, samsung, unilever gibi şriketlerin şahısların psikopatça tavırlarını başarıya giden yol olarak görüp destekledikleri de bir gerçek.
    uzun yıllar samsung , unileverin belli markaları, mastercard vs bakan ajanslarda çalıştım. müşterilerimin ortak özelliği kendilerinde diğer insanları rahatsız etme hakkı olduğunu sanmalarıydı.
    kaba olmak, başkalarını kırmak, olmayacak bir işi zorlamak, mesai saatleri dışında taciz edercesine aramak onlar için “utana sıkala” yapılan eylemler değildi, aksine başarı göstergesiydi.
    yani 23.45 de revizyon için aramak “adanmışlık”, 1 iş parasına 3 iş çıkartmak için karşı şirketi tehdit etmek “iyi pazarlık” , ekibindeki bir insana kafayı takıp onu insanların önünde rezil edercesine sürekli yermek “liderlik”.
    hal böyle olunca ahlaksızca hırsı insanlar başarılı oluyor, makul insanlar ise alt kademelerde yer alıyor çünkü adamın / kadının patronu çıkıp “evet haklısın gülsu çalışması çok zor ve problemli ama sayesinde 2 liralık işi 1 liraya ve 5 hafta yerine 4 haftada bitirdik o yüzden şirketimiz için değerli bir “asset” “ diyebiliyor. yani ahlaksızlık, tehdit, kabalık şirket çıkarını sağladığı sürece ödüllendiriliyor, böyle olmayanlar “vasat” olarak kalıyor...

    cihan açarmana geri dönersek.
    hırslı ama vasat.

    kimse alınmasın 1999 yılında bilgi üniversitesine girmek dünyanın en kolay şeyiydi, öss den barajı geçmeniz bile yeterli oluyordu neredeyse (açıkçası bizim okulda bilgi 2003-2004 yıllarına kadar öss de istediğini kazanamayanların gittiği okul olarak kaldı.) o nedenle 1999 yılında bilgiyi kazanmış birisine akıllı diyemeyeceğim, ortaokul-lise eğitimini yazmadığına göre vasat bir okuldan. robert, alman vs olsa onu da büyük harflerle yazardı mutlaka.

    mutluluğu bile “türkiyede en mutlu ilk 10 aile arasında girerdik” diyerek sıralandıran manevi derinlikten yoksun bir babanın verdiği hırsla yaşamış. düşünsenize mutluluğunuzu bile sıralandırmanız gereken bir ortamda büyüyorsunuz...