hesabın var mı? giriş yap

  • türkiye aslında kız açısından kaynakları kendi kendine yetebilen 7 ülkeden birisi. ama malesef bazı dış güçler kızlarımızı kaynağından çıkarmamıza müsade etmiyor. bakın komşu yunanistan çatır çatır kız çıkarırken iki adım ötede bizim topraklarımızda hiç kız yetişmiyormuş gibi bir hava yaratılıyor. bu teknik olarak mümkün mü? hayır, değil. ancak malesef dış güçler ve onun yerli işbirlikçileri kaynakları işlememize müsade etmiyor. ne zaman ki kendi kaynakları sona erecek; ancak o zaman bizim kaynaklara sıra gelecek ama o zamana kadar çoktan bu kızlar birilerine peşkeş çekilmiş olur bile. biz de sağ elimizle başbaşa kalırız.
    vatanını ve vatanının kızlarını seviyorsan acil listendeki herkese forwardla!

    edit: şimdi aklıma geldi; geçenlerde banu avar manisa-izmir arasında bugüne dek görülmemiş büyüklükte bir kız cevherinin keşfedildiğini, ama ulusal basında buna hiç yer verilmediğini, hemen ardından bu bölgedeki işletme hakkının 49 yıllığına uluslararası bir konsorsiyuma devredildiğini yazdı. hangimizin bundan haberi var?

    gerçek edit: başlık başıma kaldı. bu haliyle de çok anlamsız oldu. üstte türkiye'de kız yokluğundan bahseden bir entry vardı, ondan şeyetmiştim.

  • marketlerin haftada 1 gün izinle, 1 gün sabahçı, 1 gün akşamcı, haftada en az 1 gün de sabah 9'dan akşam 10:30'a kadar insan çalıştırdığı, yeterli para ödemediği ortamda yüzün gülmesini bekleyen müşterinin zaten aklında sorun vardır ki bu yüzün gülmeme sebeplerinin en tepesinde arızalı, manyak müşteri çokluğu da yatmaktadır. akşam 22:30'da çık, 23'te eve var, ertesi gün 8'de kalk hazırlan, haftanın en az 3 günü bu kaos içinde, stres, yorgunluk içinde çalış ne için ulan? ben bütün hafta aynı program çalışmak istiyorum dersen herkes aynı şekilde beğenmiyorsan çav diyorlar oçlar, özellikle o üç harfli oçlar.
    market çalışanları eylem yapmıyor, birlik olamıyor, hayvan gibi insani olmayan koşullarda bakkal gibi türeyen yerlerde emek sömürüsüne maruz kalıyorlar. market konusunda mağazaların şuanki büyüklüklerinin üzerinde bir metrekare sınırı konması, belli büyüklükte çalışan sınırı konması şarttır, şuanki düzende firmalar 1 kişi gelmeyince öbür kişiyi saatini ve mesai parasını geri vermeksizin tam gün çalıştırmaktadır, bu eziyet yeni kişi alınana kadar veya hasta personel gelene dek devam etmekte, bu emek sömurüsüne göz yumanların allah belasını versin. iş plan programına kimse uymamakta, tam bir pislik dönmekte aynı tablo başka ülkelerde olsa tüm market personelleri birleşir memleketi sallardı.

    dip not: bunlar gerçeklerdir, ben kısa süreli çalıştım fazlasıyla hepsini yaşadım. markette şu rezil şartlarda o paraya çalışacağına otur evinde aç kal daha kârlısın.

  • gladiator vcd'si, filmin ba$lari, commodus vagondan cikar, atini ister...

    commodus: where's the emperor?
    adam: he's at the front, sire.

    altyazi:
    - imparator nerede?
    - fransa'da.

  • akrep nalan'ın sezen aksu paylaşımıdır.

    kaynak

    "ah sezen aksu. 2010 referandumunda yüksek sesle evet diyeceğini ifade ederken,bizim gibi hayır diyenlere" iki cihanda da lekelisiniz "derken, bugün seni o lekelilerin koruyacağını nereden bilecektin!..."

    edit: vay arkadaş ben baya genç olmama rağmen tanıyorum bu insanı, hangi ülkede yaşıyorsunuz anlamıyorum ki... kim diye soracağına google yaz.

    edit2: bana bilmiş bilmiş akrep nalan öldü mesajları atan tayfaya gülüyorum ve acıyorum. şarkıcı olan akrep nalan bu, 2 dakika araştırmayı öğrenin.

    son edit: bilgi çağında yaşatıp araştırmaktan aciz insanlar için (kendilerine acıyorum...) akrep nalan ölmedi. bu paylaşımı yapan şarkıcı akrep nalan. adamlar aynı şeyi ısrarla başlığa yazıp bana mesaj atıyorlar şaka gibi. öldü dediğiniz akrep nalan için (bkz: 28 haziran 2021 nalan duman'ın hayatını kaybetmesi)

  • bi gün, kurstan bir arkadaşım, işyerim civarından geçerken aklına geliyor beni arıyor, hatırımı soruyor. gelsene diyorum, bir çayımı iç, hem görüşmüş oluruz. bir duraksıyor, nefes alıyor, yok diyor, başka zaman. ısrarımı seveyim, hazır diyorum gelmişsin buraya kadar, çık işte yukarı. tamam geleyim de, şey diyor, az önce soğan yedim ben, çekiniyorum o yüzden. saçmalama diyorum, lafı bile olmaz, biz her gün yiyoruz n'olacak allasen. ikna kabiliyetimi yitireyim. neyse, çıkıyor bu yukarı. sarılıyoruz. ben bayılmışım. allah'ım böyle bir koku olamaz. çocuk sürekli anlatıyor, ben daimi gülümsüyorum filan ama, hoşbeşten fırsat bulunca ilk şunu soracağım: soğanı tarlasıyla birlikte mi yedin arkadaşım sen? o nasıl bir soğan yemektir? renkten renge giriyorum, imkanı yok o kokuyu defedemiyorum abi. taktım bi kere. sanki karşımda bizim hüseyin değil de, bir baş soğan oturuyor. kendisi oradan buradan laflarken ben hüseyin'i ince ince kıyıyorum, pembeleşinceye kadar kısık ateşte çeviriyorum. o koku gitmiyor. bi yarım saat sonra kalktığında tekrar sarılıyorum. yaşama sevincime.

  • ilk baslarda sadece modaydı. bugun artık feta, metaxa ve ouzo gibi yunanistanın milli urunlerinden biri. buyuk kesifler sans eseri olurmus derler, bir rivayete gore frappe de sans eseri kesfedilmistir. 1957 yılındaki uluslarası selanik fuarında nescafe tiryakisi katılımcılardan biri nescafe yapmak icin sıcak su bulamayınca soguk su kullanır. seker ve kahvenin erimesi icin de uygun bir kap icerisinde* calkalar. ortaya cıkan zengin kopuk ve tad cok begenilr ve boylece frappe dogar. diger bir rivayete gore ise yunanistandaki nescafe distributoru firma yaz aylarında dusen satısları arttırmak icin bu yeni urunu selanik fuarında tanıttıgı yonundedir. isminin frappe olmasının sebebi ise yunanlıların da turkler gibi yabancı hayranı olmasından kaynaklanmaktadır. yabancı olan her sey daha kaliteli daha iyi gorulmektedir.
    frappe boyle baslamıstır yolculuguna. kısa sure icerisinde moda olur ve tum yunanistanda icilmeye baslar. bugun artık yunanistanda kahve denilince akla frappe gelmektedir. evde, cafede yapılmasının yanı sıra hazırları da satılmaktadır.plastik shaker icinde tenanaki marka hazırları satılırdı eskiden. kahve ve seker sudan ayrı bir bolmedeydi. elinizle bastırınca aradaki plastik catlar kahve ve seker suyla kavusurdu. elde calkalanıp icilirdi. pek te guzeldi. sonra icindeki su durgun oldugundan saglıga zararlı diyerek yasaklandı zannediyorum.
    daha sonra icinde su olmayan turevleri cıktı. hazırlarından en cok satılanları fantastic ve giorgino sanırsam. ama tenanaki baskaydı.

    bu arada bugune kadar ictigim en guzel kahveyi morsinek kisisi yapmaktadır. ben siz degerli suserlerle damak zevkimi paylasmak icin entry kasarken kendisi bir cırpıda buz gibi kaaveyi yapmıs onume dayamıstır. kendisi sozluk ortamlarına kayıtlı okur olarak takılmakta olup kısa sure icerisinde yazarlıga terfi etmeyi arzulamaktadır.
    kaave guzel olmus eline saglık artliim*

    hazırlanısı "lezzet ayrıntıda gizlidir"

    malzemeler:
    -nescafe classic
    -seker*
    -sut*
    -3-4 adet buz
    -0,3 litrelik uzun, cam bardak (tercihen frappe bardagı)
    -shaker (plastik olması onerilir) (shaker bulunmadıgı durumda bardagın icine atacagınız su kahve ve sekeri el mixeriyle krema kıvamına gelene kadar karıstırıp sırasıyla buz, süt, soguk su ilave edilerek de hazırlanabilr ancak gercek bir frappe icmek istiyorsanız shaker edinmelisiniz.)
    -koruklu kamıs

    -frappe icin tek uygun kahve nescafe classictir, taklitlerinden randıman alınmaz.
    0,3 litrelik bir bardaga 3-4 tane buz atılır ve biz diger islemleri yapana kadar bir kenara bırakılır.
    -kahve ve sekeri karıstıracagımız shaker kuru olmalıdır yoksa icine atacağımız kahve shakera yapısır.
    - shakera ne kadar su koyacagımız onemlidir. shakerin tabanı klasik frappe bardagı capındaysa*kahve ve sekeri ortecek ama bundan fazla olmayacak kadar su kafi olacaktır. ancak bu kahvenizi sade veya cok hafif iciyosanız gecerli degildir. bu durumda su fazla gelecektir. ayrıca su soguk olmamalıdır aksi takdirde sekerin erimesi zorlasacaktır.
    -calkalama*:
    shakerı kapagından tutarak acımadan en az iki dakika calkalayın. seker taneleri iyice eriyene kadar calkalanmalıdır. eger iyi calkalanmıssa shakerin icindeki basınc dusmustur ve kapagı acarken "paf" diye bir ses duyulur. korkmayın, iyiye isarettir. icerik artık krema kıvamına gelmistir. sabun kopugu gibi olmamalıdır. kopuk bardagımızın buzlarla birlikte yarısını dolduracak hacimde olmalıdır.
    -artık hazır olan kopuk shakerdan icinde buz olan bardaga bosaltılır. shakerin icinde ve kapagında kalan kopukte cok az soguk su ile durulanarak bardaga doldurulur.shaker ve kapagında hic kopuk kalmayana kadar islem tekrar edilir. bu sayede hic kopuk ziyan etmemis oluruz. bu asamada istege baglı sut ilave edilebilir. sut %8-%10 yaglı olmalıdır. miktarı tercihe gore degisebilir. onerilen 15 gr dır. light sut ve sut tozu kullanılması tavsiye edilmez. maksimum fayda yunanistanda satılan noynoy sutlerinden saglanmaktadır. (dondurma vs. bu ince ruhlu kahvenin tadını bozar, yazık eder.(bkz: yapmayın etmeyin)
    artık bardagımızın geri kalan kısmını buz gibi soguk suyla doldurup icine bir de kamıs* attık mı frappemiz hazırdır.

    afiyet olsun

  • bir tane tanidigim var. asgari ucretle haftanin 5 gunu 9 saat, bir gunu 16 saat calisiyor ve haftada sadece bir gun izni var o da kesinlikle haftasonu degil. evde iki kucuk cocugu var, onlarin odevleri var, ev isleri var, o var bu var... kisacasi gulumsemeye gucu yok, enerjisi yok.
    ekleme: 16 saat calistigi gunlerde dahi ne yemek ne su veriyorlar. marketten indirimli alisveris ya da kupon vs haklari da yok. ustune yilin bazi donemlerinde bu 16 saat calisma haftanin 2 ya da 3 gunune kadar bile cikabiliyor.