ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
para biriktirmek
-
kıymeti, para kazanmaya başladıktan bir-iki sene sonra anlaşılan şey.
para kazanmaya ilk başladığında, acayip bi havaya giriyor insan. "param var benim!" hissi geliyor, saçma sapan harcıyor, bir sürü şeye heves ediyor. eğer kirasını filan da verebiliyorsa, yani kendine az buçuk bir şeyler kalıyorsa, oh, sanki hep 24 yaşında kalacak eşşek sıpası...
sonra bakıyorsun, 27 yaşına gelmişsin, hala bi cacık olamamışsın ve olacak gibi de durmuyorsun.
ve paran yok.
tamam çok güzel yemiş içmişsin, iyi gezmişsin, tek başına eve de çıkmışsın, aferim. ama işten çıkarılırsan eğer, anında açsın.
kendine ofis açmak istesen, bok açarsın.
"öğrenci evinde gibi olmak istemiyorum artık" diye eşya yenilemek istesen, hemen vazgeçersin.
evlenecek olsan, birkaç sene safi bulgurla beslenmen gerekir.
seni ancak bim paklar güzelim.
hadi canım in o taksiden, o elindeki akbil süs değil.
*
bu entry'den tam 8 gün sonra, 17/08/2011'de işten çıkarılmıştım.
şom mu ağızlıymışım ne?
ayasofya'daki fresklerin stor perdeyle kapatılması
-
dua edelim badana yapmasınlar. stor perde ile kapatmışlar o da olumlu.
erkekleri itici yapan detaylar
-
kadınlar için itici buldukları detayların kendileri için doğal olduğunu sanmaları.
buzdolabı ortamlarının hırçın çocuğu yarım limon
-
bir yumurtalık olsun, sebzelik olsun en beklenmedik yerlerde insanların karşısına çıkan anti-kahraman.
yarısı günler önce muhtemelen salataya sıkılmışken acısını içine gömer, buzdolabının kapağını açtığınızda "pişşt.. beni ne yapıcan ulan? daha ne kadar beklicem burda!" der gibi ters ters bakar. yalnız çabuk kararır bu.
90'ların özel olmasının nedeni
-
o kadar çok nedeni vardır ki, konuşmaya kalksan sabaha kadar bitmez.
zamanına ve kendine has pop müzikleri, bu kadar ileri teknolojinin olmamasından dolayı dışarda oynamanın zevkini yaşamış olmak, bahçede en son top oynayıp maç yapan nesile ait dönem olması, atari ve adaktör ısınması arasındaki ilişkiyi hatırlayınca gülümsenmesi, 999.999 oyun var diye bize itelenen gameboy'larda sadece tetris oyununu oynamak ve gelecek uzun çubuğu dört gözle beklemek, kız kaçıran ve patpat tarzında barutlu materyallerle aksiyon yaşamak, tasolarla turnuvalar düzenlemek, topaç çevirip yarış yapmak, ilk amartisörlü bisikletlere ve yeni yeni piyasaya çıkan akülü arabalara gıpta ile bakmak, ışıklı ayakkabılar ile özellikle geceleri koşmak, ekmeğin arasına saralle sürüp öğlen yemeğini dışarda yemek, okuma fişlerini özenle tek tek saklamak, barış manço programları izlemek, susam sokağının yayınlanacağı saati ezbere bilmek, telefonlar o zaman olmadığından ev telefonlarının hemen hemen hepsini ezberinde tutmak... gibi bir çok unutulmaz, efsanevi şeyler vardı o zamanlar.
biz "çocuk" olarak yaşadık o dönemlerde. varsa alır yerdik, yoksa da olay çıkarmaz, oyunumuza devam ederdik. şimdikilere bakıyorumda hepsinin elinde laptop, pc, tablet, iphone vb şeyler var. beyinleri uyuşmuş hep radyasyondan. hiçbiri parklarda filan oynayıp, yaşının gereğini yapmıyor ve aşırı doyumsuzlar. sürekli her şeyi isteyip, almayınca da ağlayıp duruyorlar.
belkide 90'ları özel yapan; jenerasyonun gözütok ve çocukluklarının yanımda "olgun" da olmalarıydı.
beyler pompaya gideyim mi
-
(bkz: eserinle gurur duy ssg)
and 1 mix tape
-
beyaz adam en son ne zaman bu kadar dogal, katiksiz ve ic gudusel, ve dolayisiyla "animalistik" bicimde ve mutlu bir sekilde komunel birsey yaptigini hatirlayamaz. and1 videolarinda gosterilen basketbol sahalari, etrafindaki seyircisiyle birlikte bir organizmadir ve mutludur, enerjiktir, nietzsche tabiriyle "life affirming"dir. beyaz adam ancak bundan kar elde eder, ya da izleyerek (aktivitenin kendisiyle bedenen ilgilenmeden) tuketir.
kedi fiyatlarının iyice çıldırmış olması
-
mustehak size amina koduklarim. millet almaya devam ettikce bitmez bu hayvan ticareti.
babanın çocukluk fotoğrafı
-
bir tane var. oldugunde 69 yasindaydi, yasasaydi 79 yasinda olacakti. 10 sene olacak bu kasim. annemlerin evinin duvarinda, gicik bir mavi duvarin uzerinde duruyor resmi. sanirim tas catlasin 4-5 yasinda. sondan bir onceki cocugu ailesinin. dedem oturmus, kucuk amcam bir esbapla kucaginda. buyuk amcam omuzbaslarini tutmus. canakkale'de surgundeyken sacma bir hastaliktan 14 yasinda olen kucuk halam, dedemin ta o zamanlarda bile cekindigi buyuk halam. babasi ile aralarindaki sorun yuzunden once vermedikleri ve hatta baskasiyla evlendirdikleri, kocasinin vefatini duyar duymaz, kendi karisini birakip kosa kosa atinin terkisine atip kacirdigi babaannem. bacaklarinin arasina sikismis, sifir trasli, ayagindaki naylon ayakkabilari acele ile ters giyilmis babam.
insan ozluyor babasini. o sifir trasli, ters naylon ayakkabilari ile. o surgun sehrinde kendi babasinin bacaklari arasina sikismis cocugun, dunyadan ayrilisinin uzerinden 10 sene bile gecmis. dusununce, uzucu aslinda ama guzel ayni zamanda. babasinin cocukluguna soyle bir goz atabilmis sanslilardanim ayni zamanda.
annemin hic cocukluk fotografi yok mesela. o yuzden bana hic cocuk olmamis gibi gelir. annesiz buyuyen cocuklar, cocuk kalamiyorlar galiba. annemin de cocuk oldugunu dusluyorum simdi...
tam zamani...
14 şubat 2022 muharrem sarıkaya'nın geri dönmesi
şarkılarda sorulan en zor soru
-
(bkz: yoksa ben zurna mıyım?)
29 nisan 2023 haluk bayraktar'ın iyice çuvallaması
-
kendisi new york'ta, kardeşi pensilvanya'da okumuş olan abd patentli haluk'un çıldırması durumudur.
mağdurum da mağdurum...