hesabın var mı? giriş yap

  • metro turizm'in yönetmeliğinde açıkça belirtilmiş eylem ;

    "baş kaldırmalarından endişelendiğiniz yolculara (önce) öğüt verin, (etkili olmazsa) onları koltuklarında yalnız bırakın, (o da olmazsa, son çare olarak sınırları aşmamak şartıyla) onları (iz bırakmayacak şekilde, suçlu oldukları hasebiyle) dövün." (galip 34)

  • sadece bende var sanıyordum; sebebi ne tam olarak bilemiyorum. babam yaşında bir adamın hizmet etmesi...belki adamın gücüne gidiyordur falan diye düşünmek...

    dünya saçma sapan bir yer kesinlikle. adam işsiz olsa daha büyük sıkıntı en azından ekmek parasını çıkarır diye vicdan rahatlatma faslı geliyor akabinde; bilemiyorum altan bilemiyorum..

  • yunan halkıdır. bundan sonra da kimse "yunanlarla biz çok benziyoz, sadece din farklı" diye ötmesin. belli ki adamların iq ortalaması bizimkini üçe katlar.

  • esnaflığa bak ya.. ulan biz de esnafız kaç kere başıma geldi dur bak kısaca anlatayım da belki bu zihniyettekiler okur da bir şeyler kapar.

    sene 2010 filan o dönem çok büyük bir restaurantımız var ve bir bölümde de hediyelik eşya, ilginç ürünler, kozmetik filan satıyoruz.

    genç çiftler çok gelirdi kahvaltıya filan. mesela üniversite öğrencisi bir arkadaş sevgilisini almış kahvaltıya gelmiş diyelim. 2 kişilik kahvaltı alıyor. kahvaltı 20 + 20 toplam 40 lira olsun. buraya kadar problem yok.

    neyse kahvaltı biter tam hesabı ödeyecekken son anda kız hediyelik bişeyler ya da kolonya, parfüm adı her neyse ekstra bişey görür ve almak ister. bizim oğlan da diyemez kıza müsait olmadığını. çünkü genç ve gururludur.

    netice itibariyle çocuğun kartında zaten 45-50 limit kalmış maksimum. bana söylemiyor tabi ama ben hissediyorum tedirgin hareketlerinden.

    derken kahvaltı + alınan diğer şeyin toplamı kalan limitini geçiyor ve yetersiz bakiye mesajını alacağını bile bile kartı uzatıyor bana.

    ben de sevgilisinin, nişanlısının yanında hiç bozmadan sanki ödemeyi almış gibi yetersiz bakiye yazan slipi ve kendi kartvizitimi çocuğa uzatıp, kıza birşey hissettirmeden teşekkür ederek güle güle gönderiyorum.

    şaşkın şaşkın bakıyor tabi ama hiç rencide etmiyorum. ve belki yarım saat belki bir saat geçmeden tanımadığım bir numara arıyor.

    “abi ya sana çok teşekkür ederim az önce beni mahcup etmedin, sevgilimin yanında küçük düşürmedin, sana söz birkaç gün içinde hesabına göndericem...” şeklinde memnuniyet içeren şeyler duyuyorum..

    cevap olarak da problem yok diyorum eft ile filan uğraşma bir daha ne zaman yolun düşerse o zaman hallederiz sıkma canını keyfine bak diyorum.

    ve bu şekilde kaç kişiye yardımcı olmaya çalıştıysam bir tanesi bile suistimal etmedi. hepsi de tekrar gelip ödemesini yaptı ve gözlerinin içi gülüyordu resmen.. ve müdavimiz olmuşlardı hepsi de..

    ama ben tüm bunları aman müşteri kazanayım, iyi biri gibi görüneyim falan filan gibi samimiyetsiz şekilde değil içimden geldiği gibi herhangi bir karşılık beklemeden yapıyordum. çünkü ben de çok yokluk yaşamıştım dönem dönem. insanın halinden iyi anlardım..

    ha ne diyorduk. bu arkadaşın anlattığı şey mesela, bana üste para versen, iddiaya girsek kalkıp da bunu söyleyemem müşteriye. asla söyleyemem. ikimiz de esnafız işte..

    ve bahsettiğim mekanımızda dünyaca ünlü sanatçı loreena mckennıt da dahil olmak üzere, rahmetli müslüm gürses, mfö, özkan uğur, metin serezli, ışıl yücesoy, rahmetli eşref kolçak, pentagram, mustafa üstündağ ve şuan hatırlayamadığım daha birçok ünlü simayı defalarca misafir etmişizdir. hd iskender kadar kurumsal olamadık o ayrı..

  • eskimeyen thrash klasiklerinden. 90'larda bıçkın metalci olup da bu albüme tapmayan adam yoktur. the ultra-violence ve frolic through the park'dan çok olgun ve teknik bir sound hakimdir death angel'a. yer yer funk etkileri ve yırtıcı distortionların hakim olduğu, veil of deception ve a room with a view gibi 2 tane ballad'ın bu kadar gaz bi albüme sıkıştırıldığı ve hiç de sırıtmadığı efsane albüm. a room with a view'ın çok da tatlı bir klibi vardır. bu albüm sonrasındaki turnede grup o uğursuz kazasını geçirir ve davulcu andy galeon ciddi bir şekilde yaralanır. yerine alınan yeni davulcu sonrası istenilen grup ruhu yakalanmadığından ve grup üyelerinin farklı alanlara yönlenmeleri üzerine grup dağılır. bu albümden tam 14 sene sonra the art of dying ile geri dönüş yaparlar.

    kısacası bir thrash albümünden beklenen bütün duyguların hakim olduğu, olmazsa olmaz thrash klasikleri arasındadır. bir de meşhur stagnant vardır ki o nasıl bir giriştir.

    line-up:
    robert cavestany : elektro ve akustik gitar
    gus pepa : geri vokal, elektro ve akustik gitar
    andre galeon : davul, perküsyon
    mark osegueda : vokal
    dennis pepa : bas

  • fonlandığı açık olmasına rağmen bunu dile getirmenin suç olduğu site. alanya'da türk bayrağı'nın afganlar tarafından indirilmesi haberinde tarafını açık bir biçimde belli etmiş, rezil olmuş, attığı twiti de silmiştir. evet foncudur. ne oldu zoruna gitti mi gerçekler?

    ilgili olayda; zaten afgan bayrağı plajda gönderdeydi, diğer birçok ülke bayrağı gibi afganistan bayrağı da hali hazırda orada vardı demiştir. milleti aptal yerine koymuştur. allah'tan insanlar zeki de hemen ilgili yerin görüntüsünü paylaşmış, orada bayrak olduğunu ancak bunların ülke bayrakları olmadığını, afganistan bayrağının da zaten bulunmadığını, iki piç kurusu tarafından sonradan göndere çekildiğini ispatlamıştır. ulan sene olmuş 2021. artık cehennemin dibindeki bir kasabanın bile kamera görüntüsü ya da resmi var. siz çok zekisiniz de milleti aptal yerine koyup; yeaa yok böyle bir şey deme cesaretini nereden alıyorsunuz?

  • efendi gibi gitmişsin atm de sıraya girmişsin. ikinci sıradasın. önündeki kişi rahatsız olmadan işlemini yapsın diye hafif geride duruyorsun. arkadan tırreğin birisi gelip sana sırada olup olmadığını sormadan ikinizin arasına giriyor. uyarınca da haklıymış gibi seninle kavga ediyor. bu adam cahil değil cahil oğlu cahildir. medeniyetten nasibini almamıştır.