ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
15 mart 2023 şanlıurfa sel felaketi
-
çanak çömleksiz neolitik çağdan beri yerleşim olan yer, 11.000 yıldır kentleşemedi.
hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları
-
sene 2002 mayıs sanırım yaşım 19
hayatımda ilk defa memleketim ve şehrimden uzak anadolu’nun bir şehrinin gelişmemiş bir ilçesinde myo 1.sınıf öğrencisiyim.
ilk dönem bitti bütün öğrenciler evlerine dönmeye başladı.
arkadaş ve çevrem arasında nasıl dönüyorsun, ne zaman döneceksin, istersen birlikte gidelim sohbetleri havada uçuşuyor.
o dönemler içine kapanık biriyim.
istanbul’a bilet alacak param olmadığını kimseye söyleyemiyorum.
cuma günü okulun son günü
o akşam ve takip eden haftasonu akın akın herkes memleketine dönüyor.
ben gündüzleri evden hiç çıkmıyorum.
çarşıda sağda solda görüp neden gitmedin yada gitmiyorsun soruları işe karşılaşmak istemiyorum.
ilçe küçük bir yer hemen hemen bütün öğrenciler, esnaf ve yerel halk kısmen birbirlerini tanıyorlar.
gündüzleri evde radyo dinleyip öğrenci evimde az kalan bitmeye yakın erzaklarımı dikkatli tüketip akşam 20.00 istanbul otobüsünü izlemek için uzak noktaya gidiyor, giden öğrencileri izliyorum, bir gün benimde o otobüse binebilme hayalini kuruyorum.
sonrasında bütün ilçeyi karanlıkta geziyorum sokak sokak. gündüz evde yatmanın acısını çıkarıyorum.
yorulmalıyım ki eve gittiğimde uyuyabilmeliyim zira gündüz yeterince uyumuşum.
o yılları yaşayan bilir
internete sadece kafelerden ulaşabilirsin, cep telefonu sadece sms ve sesli arama içindir.
kontörün yoksa arama sms ve çağrı yapamazsın.
benim de yoktu tabi.
kaldığım evde eski ev sahibinin çevirmeli ev telefonu vardı. benim için büyük şans.
ailemden arayabileceğim herkesi aradım istanbul’a dönebilecek otobüs bileti için. yok maalesef.
en erken para gönderebilecek ablam 1 hafta sonra maaşını alınca yollayabiliyor.
herkese haber salıp beklemeye koyuldum.
ilçede sadece ziraat bankası var
parayı bana o bankanın şubesine havale ile yolluyor aliem.
sanırım o haftasonu geçti
önümde daha kocaman bir hafta var
sonraki pazartesiye kadar beklemek zorundayım.
cepteki para miktarım sıfır.
kredi kartı yokki daha kaç yaşındasın. sıfır kart sıfır para.
içimden dedim bekleyeceksin yok başka çarem.
bütün arkadaşlarım hatta bütün okul öğrencileri döndü artık şehirlerine. bitti sezon.
tanıdığım bitkaç esnaf ve ev sahibi kaldı. ev sahibini pek sevmezdim yobazın biriydi.
ne ondan borç isteyebilirdim ne de esnaftan
sabırla bekleyecektim, önümüzdeki pazartesi para gelmesini.
20 yıl geçmiş günlük tam olarak ne yaşandığını hatırlamıyorum.
ama ertesi günü mutfakta yiyecek ve pişirecek hiçbir şey kalmadığını hatırlıyorum.
küçük mutfak tüpüm dahil bitmişti.
zaten öğrenci evinde ne olabilirdi.
gündüzleri tam gün odamda yatıp, akşam güneş batımından sonra çarşıya gezmeye çıkıyordum.
küçük sarı renkli radyolu kaset çalarım vardı.
aptal yerde sadede trt fm çekiyordu.sevmiyordum aptal radyoyu.
coskun sabah, ahmet kaya ve tatlıses kasetlerim vardı
onları dinleyip uykuya dalardım
şimdi ahmet kaya dışında hepsinden nefret ediyorum.
ilk günler sonrası açlığı iyice bedenimde hissetmeye başladım, uykuya dalmak zorlaşıyordu artık yatakta uzanmak acı veriyordu.
o berbat günün gecesi çarşıya çıktım yine.
birşey yapmalıydım para elde edecek birşey, sırf birşeyler yiyebilmek için.
sony walkmanim vardı pillerini ısırarak sonuna kadar kullandığım hayatta en önemli eşyam.
merkeze ıspartaya gidecek param olsa onu satmayı düşünüyorum.
kulağımda walkman sokaklarda aptal aptal geziyorum ahmet kaya'nın kaseti sanırım emin değilm.
pek inanılır gelmeyebilir zaten bana da mucize gibi gelmişti.
hayatımda yolda ilk kez para buluşumdur. 5 milyonluk bir banknot bulmuştum.
inanamıyorum şaka gibiydi.
eğilip aldım gerçekten 5 milyon.
o zaman tabi daha 6 sıfır atılmamış.
o zaman bir gazate 500 bin lira. bir kolon sayısal 250 bin liraydı. hatırladıklarım.
zaman gece ilçede bakkalar kapalı gittim eve dedim akıllı ol dikaktli harca daha 5-6 günün var.
o gece eve dönüp sabredip aç yattım.
ertesi günü ilk defa gündüz çıktım dışarı sabah markete gidip 3 ekmek ve geri kalanı ile yettiği kadar domates aldım.
tabi bilgisayar programlama okuyorum kafa çalışıyor.
yaptım hesabımı dedim her gün yarım ekmek içine domates 6 gün yeter bana tek öğün.
o şekilde geçirdim bir haftayı
erken açıkmamak için gündüz uyumaya devam edip akşam yedim
akşam sonrası yürüdüm eve geldim yattım
ertesi gün yine aynı
pazartesi günü bankaya öğleden sonra gittim hayal kırıklılığına uğramamak için.
dedim gişede adıma havale var mı? evet
o günkü sevincimi unutamam tam 50milyon
ablam göndermiş sağolsun. minnettarım.
ilk işim pideciye gidip kıymalı pide yemek oldu
sonra biletçiye gidip istanbul biletimi aldım.
her akşam uzaktan ağlamamak için kendimi zor tutup kalkışını izlediğim istanbul otobüsüne pazartesi bindim ve evime gittim.
aradan 20 yıl geçmiş tam. bunlar gerçekten yaşandı mı? inanması bile zor ama evet yaşadım
yeri merak edenler ısparta uluborlu
marmaris'te kamyon kasasından dökülen insanlar
-
süleyman soylu çizmelerini giyip, sel ile mücadele ettiği için bu konuda bir şey yapamamistir. çünkü içişleri bakanının görevi, kaçak göçmenlerden ziyade, istanbula yağan yağmur ile mücadele etmektir.
ayrıca bu insanlar marmarise nasıl gitmişler?
milasta polis kontrol noktası var.
bodrum sapaginda var.
marmaris, akyaka arasında var.
bu kontrol noktalarının bazılarında araçlara tek tek bakılıyor.
1112211.com
-
eğer sitesine reklam alırsa ssg den daha zengin olabilir, artık sümer ailesinden para almaz, ailesine para atar, ayda 5 bin tl gönderir. amerikanın 2500 doları.
seni seviyoruz sümer.
genç annelerdeki bebeğime dokunma şımarıklığı
-
benim oğlum henüz 8 aylıkken o çok yakın denen bir şahıstan rsv virüsü aldı. ağzı burnu aka aka geldi bebeğimi mıncıkladı sevdi. şımarıklık olmasın diye ses etmedim. nihayetinde ciğerlerine inen rsv ile günlerce hastanede kaldık. küçük yaşta rsv benzeri hastalıklar geçiren çocukların çoğunda kronik bronşiolit oluyor. şuan oğlum 4 yaşında. bizim ikisi evde ve biri arabada olmak üzere 3 tane nebulizatörümüz var. yazın tatile giderken bile yanımızda taşıyoruz. ciğerleri hırıl hırıl. ventolin taşikardi yapıyor birde ama ne yapalım mecbur kalıyoruz. çok uzun zamandır koruyucu amaçlı kortizonlu fısfıslar kullanıyoruz.
siz her boku çok iyi biliyorsunuz. biz bilmiyoruz. onlar bizim ciğerimizin en kıymetli köşesi dokunmayın diyorsak dokunmayın. her boka muhalif olmayın ve size söyleneni yapın!
mesai saatleri dışında ulaşılamayan çalışan
-
ücretli köle arayan dallamaların salladığı çalışan türüdür. yerden göğe haklıdır.
açık söyleyeyim, yukarıdaki üç soruyu bana biri iş görüşmesinde sorsa, kalkar giderim. her insan evladının da bu üç soruyu soracak kadar haysiyetten uzak bir işletmeyle karşılaştığında kalkıp gitmesi taraftarıyım. kimsenin size köle muamelesi yapmaya hakkı yok. üç kuruş maaşa çalıştırdığı adamı tapulu malı zanneden şerefsizler çalışacak adam bulamayınca akılları başlarına gelir diyeceğim ama o zaman da "işsizlik yok iş beğenmiyorlar" diye ağlamaya başlar bunlar. cehennemin dibine kadar yolları var. çalıştıracak adam bulamayıp topu atsınlar da meydan insanlığını kaybetmemişlere kalsın.
çöp bulamayınca çöpü elinde taşıyan insanlar
-
dünyayı temizlemeye kendi kapısının önünden başlayandır.
(bkz: herkes kendi kapısının önünü süpürse)
edit: cevem'in uktesiydi.
ekşi itiraf
-
oğlum üç buçuk yaşında, otizm spektrumu içinde bir çocuk. henüz konuşmuyor. bana babacığım diyerek sarılacağı günü görebilmek en büyük hayalim. birçok babanın farkında bile olmadığı, basit, küçücük bir şey benim hayalim evet.
geçen gece eve dönerken, evlerden birinin balkonunda küçük bir kız babasına heyecanla bir şeyler anlatıyordu. babası hiddetli bir ses tonuyla "ceren sus artık allah belanı versin" diye bağırdı. o an içimden bir şeyler kopup gitti. buz gibi oldum.
debe editi: otizmin farkında olalım. erken fark edilen ve eğitime yönlendirilen çocuklar birçok alanda başarılı olabilirler. otizm bir hastalık değil, farklılıktır.
(bkz: #52401653)
https://www.youtube.com/watch?v=m31gxcg8qiw
10 km uzaktan selektör yapan bmw'li
-
görgüsüz bmw'li. tüm bmw sahiplerine sesleniyorum buradan. olm anladık zenginsiniz parayı bulmuşsunuz ama bırakın da iki kamyon tır otobüs sollayalım lan amk. sen de otobana aynı parayı veriyorsun ben de olm! audi'li mercedes'li sen de üzerine alınabilirsin.