hesabın var mı? giriş yap

  • az önce bir oğlum oldu arkadaşlar. adını "kartal" koydum. umarım birgün burayı okur. o sene bu sene.

  • habertürk'ün haberine göre eve gelecek kadınlarda iyi bir izlenim bırakmaları için şunlara dikkat etmesi lazımmış bu erkeğin;

    ben de kendimce realiteye bağlı kalarak yorumladım buyrun,

    büyük ikiz yatak (ulan adam kanepede yatıyor)
    kaliteli bir kahve makinesi (sallama çayı bulsa şükreder)
    buzdolabında sağlıklı yiyecekler (öldürmeyecek kadar bayat yiyecekleri yer)
    banyoda temiz ve toplu havlular (beyaz aldığı havlular artık gridir)
    kaliteli tuvalet kağıdı (bim'den aldığı zımparadan farksız kağıdı kullanır)
    canlı bir çiçek (hazır çiçek bile solar o evde)
    büyük camlar (normal pencere camı vardır)
    banyoda temiz lavabo (lavabonun sarılığını domestos bile sökemez)
    ev arkadaşınızın olmaması (minimum 2 tane vardır)
    evinizin bir köşesinde gitar olması (belki ama genelde flüt bile yoktur)
    güzel ve çok sayıda filmden oluşan dvd koleksiyonu (varsa bilgisayarda vardır)
    yatağınızın yanındaki komidinde duran kitap (koltuğun kolunda duran market broşürü)
    yatağınızın temiz ve mis gibi kokan çarşaflarla örtünmesi(ağız suyu kokan nevresimler)
    etkileyici bir spor ayakkabı koleksiyonu (etkileyici 1 tane halı saha ayakkabısı)
    kaliteli mutfak araç gereçleri (kaliteli bir meyve bıçağı takımı)
    sezen aksu cd'si ( bu nerden çıktı lan?)
    duvarlarda ünlü ressamlara ait veya yağlı boya ile yapılmış resimler(eiffel kulesi posteri olur mu? hani behlül'ün duvarında vardı ya)
    aile ile birlikte olan fotoğraflar (belki)

  • üst edit: madem debe'ye girmişiz, faydamız dokunsun (bkz: sma hastasi ayaz bebegin dort ayinin kalmasi)

    gerek maliyet, gerek göz doygunluğu ve tat olarak harika şeyler yapabileceğiniz keyifli bir atraksiyon. evde burger yapabildiği için rockstar gibi gezen bir tayfa gözlemliyorum, bakmayın arkadaşlar. siz de yapabilirsiniz.

    ben şimdi ilk kez burger yapacaklar için standart bir cheeseburger tarifi vereceğim. çingene çadırına dönmüş domatesli, yeşillikli, bilmem neli, relishli falan şeyler değil. bildiğin diner burgeri. domates ve yeşillik kullanmıyoruz. gerekmedikçe bir burgere bu tarz şeyler sokmayın. hele ketçap falan. aman diyeyim ya, arkadaşlar lütfen.

    burger yaparken birçok yanlış yapılıyor. öncelikle burgeri öne çıkartan şey bir ekmektir, iki sostur. ete zaten dokunmuyoruz. yapılan yanlışlardan birisi bu.

    ekmek konusu çok önemli. her burger tipine her ekmek gitmez. burada ekmek nasıl yapılır tarifi vermeyeceğim, çok isteyen olursa veririm ama youtube'da milyar tane tarif var. bu tarz bir burger için hokkaido süt ekmeği * ya da brioche öneririm. dediğim gibi youtube'da bulabilirsiniz.

    ete geri gelirsek. kendi damak zevkinizi mutlaka bulursunuz ve buna göre ayarlamalar yaparak birkaç farklı hayvandan ya da birkaç farklı bölgeden et karıştırabilir ve kendinize uygun eti yaratırsınız. fakat şu anda ilk kez yapacaklar için konuştuğumuz için basite çekiyoruz.

    - dana döş.
    kasabınıza gidiyorsunuz ve diyorsunuz ki, bana %20-25 yağlı dana döş çek. size eğer az çok bir şey biliyorsa köfte mi yapacaksınız, biraz daha biliyorsa burger mi yapacaksınız diye sorar. hiçbirini sormazsa yönlendireceksiniz. şöyle ki;

    dana döş, %20 yağlı olsun. tek çekim istiyorum ve mümkünse kalın aynadan çekilsin. son isteğiniz %90 ihtimalle gerçekleşmeyecek. nazınızın geçtiği bir kasap bulamazsanız kimse sizin için ayna değiştirmez. yüklü miktarda kıyma alırsınız ve düzenli müşterisinizdir, belki. fakat orta büyüklükte bir ayna olması da işimizi kurtarır şu aşamada. çok ince çekmek istemememizin sebebi etin suyunu olabildiğince muhafaza etmesi ve aromasını koruması.

    eti aldığınız zaman üzerinde bolca beyaz beyaz yağ göreceksiniz, kardeş bu nasıl kıyma diyebilirsiniz. evet, yağlı bir işe giriyoruz.

    kıymamızı aldık. bu noktada yapacağınız tek şey kıymayı karıştırmak. bakın yoğurmak değil, ezmeden, fazla mıncıklamadan karıştırmak. size önerim şu aşamada hiçbir şey eklememeniz. ne tuz, ne biber ne saçma sapan soğan ve sarımsak. anne köftesi yapmıyoruz. birçok farklı köfte tipi var, baharat eklenen, hatta pekmez falan bile eklenen. dediğim gibi biz başlangıç için bir cheeseburger yapıyoruz. sade.

    eğer yağlar kıymada tek noktaya biriktiyse, bunu bir güzel karıştırın, güzelce dağıtın. sonra köfteye ister elinizle ister bir çember varsa içine koyarak şekil verin. burada yine ezmeden, sıkıştırmadan, yoğurmadan sadece şekil veriyoruz. şekil olarak size tavsiyem, burger ekmeğinizin genişliğinden 1 parmak daha geniş bir köfte yapmanız. çünkü yağlı bir et kullanıyoruz ve bu yağlar eridiğinde köfte küçülecek. bir burgerde en nefret ettiğim şeylerden birisi, ekmeğin içinde küçücük kalmış burger. ne o öyle köşede yağmurdan saklanan kibritçi kız gibi. her yerden aynı yükseklikte bir et hazırlayın ve mümkünse ortası çok hafif içeri çökük olsun ki piştiğinde ortaya toplanıp, ette bombe yapmasın. bombe doğru bir kelime mi bilmiyorum ama kulağa çok doğru geldi heheh.

    şimdi et kenarda dursun. sosumuzu hazırlıyoruz. sos burgerin en önemli şeylerinden. sos kötüyse kimse o burgeri yemez. ben size en düz tarifi veriyorum. sosu geliştirmek farklı şeyler kullanmak sizde. dediğim gibi, ilk kez burger yapanlara yönelik bir tarif.
    abicim/ablacım, mayonez, hardal, ketçap ya da benim gibi ketçap sevmiyorsanız barbekü sosu, sarımsak tozu, turşu (tercihen çubuk turşusu) ya da acı seviyorsanız jalapeno.

    bir kaseye 1 yemek kaşığı mayonez, hardal ve bbq sosunu ekledik. rengi sarımsı ama kahverengiye çalan bir hale geldi. tadına bakın. çok tatlıysa hardal, çok acıya yakınsa bbq ekleyin. tadını nereye çekmek istiyorsanız. bu size kalmış. ben renk tadı dengelemesi için 2 kaşık mayonez 1.5 hardal ve 1 kaşık bbq ekliyorum. sarımsak tozunu ya da çok iyi ezildiğine inandığınız gerçek sarımsağı ekleyin. sevmiyorsanız eklemeyin tabii. içine çok ufak şekilde doğradığınız turşuyu ya da jalapeno'yu atıp, karabiber tuzunu ekleyerek iyice karıştırın. tadına her aşamada birer parmak atmak suretiyle bakın. sos önemli.

    şimdi ne yaptık, köfte kenarda. sadece şekil verdik. daha baharat bile eklemedik. ekmek hazır. youtube'a girip halletmiştiniz. peynir olarak basic gidiyoruz, burger peyniri aldık. bu arada o sarı peynirler falan cheddar değil çoğunlukla. peynir bile olduğundan şüpheliyim ama iyi gidiyor namussuzlar. burger peynirini tek de kullanabiliriz, cheddar ile karıştırabiliriz. emmental falan da ekleyebilirsiniz ama şu an düz barzo burger peyniri ile devam.
    köfte var, ekmek var, peynir var, sos hazır, isteye bağlı turşu ve soğan dilimleyin o da dursun kenarda. üşenmezseniz karamelize soğan yapabilirsiniz.

    şimdi tavamızı aldık. mümkünse döküm tava, değilse ısıyı iyi muhafaza eden güzel bir tava. tava ısınırken etimizin her yerine tuz ve karabiberi bolca ekliyoruz. bolca. kızmış tavamıza köfteyi koyuyoruz, temas ettiğinden emin olmak adına sağına soluna kibarca dokunup, ezmeden bırakıyoruz. tavaya ne yağ koyduk, ne bir şey. et zaten yağlı ve birazdan tavanıza yağını salacak.

    köfteyi pişirirken başka etlerde olduğu gibi zırt pırt çevirme olayı yok. bir kere çevireceğiz ve iş bitecek. köftemiz pişerken tavanın sağı solu boşsa ekmeklerimize ince tabaka tereyağı sürerek onları da tavaya koyalım ve biraz kızartalım. değilse başka tava çıkartın. sıcak ekmek iyidir, ince kıtırı olan ekmek candır.

    şimdi yüksek orta arası bir ateşte (ocağa göre değişir, deneye yanıla bulursunuz) pişirdiğinizi düşünürsek, 3 dk sonra falan o eti çevirin. tabii bu kalınlığa göre değişir ve aslında nasıl yemek istediğinize göre. ben genelde ortadan fazla pişmiş bir şeyi yemem. suyu ve pembeliği biraz kalmalı. zaten 55dereceden falan yüksek bir şey çiğ değildir, takmayın kafanıza. ne dedik, 3 4 artık keyfinize göre pişmişlik derecesinde eti çeviriyoruz ve çevirdiğimiz gibi üzerine peynirimizi ekliyoruz. peynirin rahat erimesi için tavanın kapağını kapatın. bu çevirmeden sonra ve kapağın kapatılmasından sonra, ikinci yüz daha hızlı pişecektir. dolayısıyla dakikayı buna göre ayarlayın.

    ekmekler yanda pişiyordu, zaten 1dk.dan fazla tutmayın ekmek kararıp yanmasın. ekmeklerimize sosu sürüyoruz. burgerimizi dikkatle alıp üzerine yerleştiriyoruz. üzerine isteğe bağlı turşu ve soğan dilimi/karamelize soğan ekleyip kapatıyoruz. bakın bu noktadan sonra ekleyeceğiniz her şey burgeri yorar. karamelize soğan bile. ama damak tadınız bunu istiyorsa ekleyin.

    burgeri yaptık, bir 3 dakika tanıyın kendisine. biraz kendine gelsin, rahatlasın. o sırada fotosunu falan çekersiniz, insta'ya atmalık malzeme de verdim hadi iyisiniz yine köftehorlar.

    ilk burgeriniz hayırlı olsun. beğendiyseniz kanalıma abone olun diyeceğim ama o da yok. bi eyv deseniz yeter şu noktada.

    önemli notlar. bir burgerin olmuşluğu, o burgeri dudağınızla bile kopartabiliyor olup olmamanızdır. bir köfteyi ısırma gereği duyuyorsanız, o köfteyi yoğurmuşlardır. dolayısıyla bir halta yaramaz. piyasadaki burger house'lara baktığınız zaman genelde 35 40 tl civarındaki burgerler yenilebilir oluyor. bütçe dostu olan 20 30 tl aralığındakiler ise %95 ihtimalle yoğurma işlemi görmüş şeyler oluyor. zaten ekmeğinden bile anlarsınız o burger yenmeli mi yenmemeli mi.

    hatta sanırım kenji lopez'in bir videosu vardı. köfteyi duvara fırlatıyordu ve patlıyordu köfte. eğer bir köfte patlıyorsa olmuştur çünkü eti tutan yağ dokuları artık zaten zayıf bir halde. dolayısıyla yoğurma falan yok.

    hadi kolay gelsin.

    2.5 yıl sonra gelen edit: 40 tl'ye burger yiyormuşuz eskiden ya. wow.

  • üzerine bilardo masası konulmak suretiyle gizlenmiş, bahçedeki yüzme havuzun içerisinde bulunan 100 trilyonluk telsim kontörü kartları.

    misafirleri ağırladıkları odalarda, tavanlardaki yangın alarmı görünümündeki sistemin içinde gizli kameralar, aynı odalardaki tuvaletlerin dışkı ve idrar örneğini alıp tahlil yapabilme özelliği bulunan klozetleri.

    telsim'in telekulak olarak kullanılması

    gibi verileri biraya koyduğumuzda, siyasetten önü bayağı açık bir adayken, rte tarafından tehlikenin erken farkedilmesi suretiyle bertaraf edilmesi.

  • hayırdır sevr antlaşması falan mı imzaladik tüm ülke eve kapandik yabancilari izliyoruz? ağızda maske ile onları eğlendirmek için şaklabanlıklar yapıyoruz? bu virüs sadece türkler için mi var? yabancılardan bulaşmıyor mu? orada 3 kuruş için turist eğlendiren insanların evi ve ailesi yok mu?

    bu ne rezillik yahu? koskoca ülke 3 5 euro için kölelik yapıyor. bu ne rezillik?

    https://twitter.com/…tatus/1388907813020348416?s=19

  • hayret bir olay.
    halbuki hemen kapıları açıp maaş bağlamaları, ücretsiz sağlık hizmeti sağlamaları gerekiyordu.

  • sen küçük bir kız çocuğunun 5 yaşından 35 yaşına kadar senin ürettiğin sütü içerek büyümesi, okula gitmesi, spor yapması, mezun olması, evlenmesi, anne olması üzerine reklam çekeceksin "büyüdüm büyüdüm pınar'la büyüdüm" diye, sonra aynı kız çocuğunun daha reklamın 3'te 1'ine bile denk gelmeyen kısmında, hâlâ çocukken evlendirilmesini meşrulaştıran bir kararın tek adam tarafından zart diye alınacağı, o kız çocuğunun bir daha özgürce ne spor yapabileceği ne de rüzgarın saçlarının arasından geçebileceği bir düzeni destekleyip, reddedenleri paranla tehdit edeceksin öyle mi?

    sonra da utanmadan reklamında kullandığın o özgür cumhuriyet kadınının ve onun annesinin, babasının, kardeşinin, kocasının hiçbir şey olmamış gibi senin ürünlerini market arabalarına doldurmaya devam etmesini bekleyeceksin? çok beklersin.
    çevremde izmir markasıdır, kalitelidir diye pınar kullanan ve çocuk evliliğini desteklemeyen ne kadar insan varsa, son yıllarda hiç konuşmadıklarım dahil, bu durumdan haberdar ettim, büyük firmalar için toplu alımdan sorumlu iki arkadaşımı da öyle.

    sizin yalakalık yapmanız gereken kişi henüz ev yoğurdunu, kasap sucuğunu, yerel peynirciden alınan peyniri, sek sütü keşfetmemiş olan, bu ülkenin ekonomisini ve sizin cironuzu sırtlayan insan kesimdi, evine çüküm sütü zor alıp, çocuğuna ısıl işlem görmüş gergedan sucuğunu ayda 1 zor yedirip, bir padişah gelip bizi tekrar kanırtsa hayalleri içinde deliren durgun zekalılar değil.

    biraz haysiyetiniz varsa reklamlarınızda bir daha tecavüzcüsüyle evlendirilme, şortu yüzünden tekmelenme, burkanın içinde sıkışıp kalma kaygılarından azadeymiş gibi koşup oynayan, spor yapan eski türkiye'nin kız çocuklarını kullanmayın. çok ikiyüzlü oluyor öyle. size yeni reklam önerim:
    büyüdüm büyüdüm pınar'la 14'üme kadar büyüdüm
    sonrası 24'ünde 4 çocuk annesi,
    sunumlarım, 4 duvar arası #künfeyekün

    edit: 4 senedir mado'ya adım atmadım, nimet için kötü konuşmak istemiyorum ama mideden 10 saat geri gelen dandik bir salçalı hamburgeri kemirmek için arkamdan küfreden şeriatçıların dükkanları önünde kuyruğa girecek kadar basiretsiz bir insan hiç olmadım. sahipleri içki içenler hakkında ağza alınmayacak laflar eden, müşteri tartaklayan, kazıklayan hiçbir mekana adımımı bile atmam, herkes cuma akşamı boomerang'la yapılmış rakı bardağı tokuşturma videosu çekmek için böyle yerlerin yolunu tutmuyor. gideceğim yerin kirası kimin cebine giriyor onu bile araştırıyorum. kin gütmek, öfkelenmek lazım bazen, yorucu ama lazım.
    biraz basiretli olun, malum şahsın dediği gibi artık biraz da siz kininizin davacısı olun.

  • başlığı görünce, korkak bir göçmen örneği olarak annemin babaannesinden bahsetmeyi borç bildim.

    makedonya'da biri dokuz yaşında, diğeri bebek iki küçük çocuğuyla, savaşmaya giden kocasını beklemektedir. aniden silahlı sırpların yaklaştığı haberi gelir. sadece çocuklarını yanına alarak, ki birini de yolda kaybeder sonrasında, kaçarak tekirdağ'a ulaşır. varlıklı bir ailenin kızı olarak büyümüş bu kadın, hayatta kalmak için hastanelerde hademelik yapar dilini anlamadığı insanların arasında. makedon olduğu halde osmanlı topraklarına vatan deyip savunan kocasının tekrar onu bulması yıllar sürer.

    sevdiklerini hayatta tutmak için annesini, babasını, kardeşlerini, dostlarını, malını mülkünü geride bırakıp bilinmeze doğru gitmek buralarda atıp sıkmaya benzemez.

    debe editi: kültürel çeşitlilik bir ülke için büyük zenginlik. keşke kirli politikalara malzeme edilmese.

  • dürüst bir türkiye cumhuriyeti vatandaşlığı. kurallara uyarsın, borcun ödersin, iş sahibi olmak için sınavlara ve mülakatlara girersin bir karşılığı olmaz. diğer tarafta ceza yersin, vergi kaçırırsın, trafik magandasi olursun, mafya olursun..vs. devlet senin yerine hepsinin bedelini üstlenir. bu tamamen keriz silkeleme degil midir?