ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yaran facebook durum güncellemeleri
-
halktan beklenenler:
vergi vermesi
askerlik yapması
darbeyi engellemesi
krizde dolar bozdurması
afetlerde seferber olması
afetzedelere bağış yapması
yatakta 3 çocuk yapması
devletten beklenenler:
akplilere refah ve huzur sağlaması
bunun adı da milli birlik ve beraberlik!
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"babamın çok sevdiğim bir sözü var: hesabına para yatırdım."
sdfghgdsf
neden sevgilin yok sorusuna alternatif cevaplar
-
sevgili yapamayacak kadar duz bir insanim.
alavere dalavere ile isim olmaz.
seven insana aci cektirmem, beni seveni de pesimden kosturmam.
ama son gorulmeyi kapatmak, mesaja aninda donmemek, onemsemiyormus gibi yapmak gerekliymis, gec olmadan ogrenmek gerek.
the salt of the earth
-
ışık bir filozofun eline düşerse onunla ne yapar. sebastiao salgado sadece kameranın arkasına geçip anları dondurmamış, tam tersine zamanın buzunu kendi benliğinde çözüp ondan insana dair dersler pişirmiş. ekstrem coğrafyalarda insanın kalbine tokat atan fotoğraflar çekmiş. sonunda çektiği fotoğraflar en çok kendini acıtmış olmalı ki yolunu değiştirmiş. kendi dar çevresinden -aile mirasından- başlayarak doğaya dönmüş. belki de çektiği onca fotoğraftan sonra iyice hastalanan ruhunu iyileştirmek istemiş. ve ekosistemin -yağmur ormanları ve toprağın- yaralarını sarmak için kendi çevresinden başlayarak attığı adımlar en çok kendisini iyileştirmiş. iyileştikçe insan merkezli fotoğraflardan doğayı konu alan fotoğraflara yönelmiş. ruhunun aradığı merhemleri doğada bulmuş, iyileştikçe gezegene aşk mektubu yazmaya koyulmuş. belki de iyileşmek isteyen, iyileştirmekten başlamalı.
tümüyle siyah beyaz fotoğraflardan oluştuğu için ilk görüşte aklıma ashes and snow'u getirdi. fakat ashes and snow'un aksine, bir rüyadan çok çarpıcı gerçeklerin içinde buluyorsunuz kendinizi. durup düşünmeye ayıracak, aklınıza soru işaretleri ekecek 1 saat 50 dakikanız varsa seveceğinizi sanıyorum.
hıncal uluç yorumu sonrası oluşan ölüm sessizliği
-
90 dakika programında bol bol gözlemlenecek bir hadisedir. hıncal amcamızın ''en son yorum benden olacak aga'' muhabbeti malumunuz. yaptığı yorumdan sonra şöyle bir olay gelişir;
h.u: ... kardeşim, kocaa camia bir tane bile tezahurat geliştiremez mi? hala galaaatasaray, galataaasaray... garabet bu garabet!
-gözlüğünü önündeki bankoya atar- tak!
işte ölüm sessizliği bu andan itibaren başlar. stüdyodaki herkes sanki çok büyük bir hata yapmış ve bunun sonucunda hıncal abilerinden fırça yiyormuş gibi kafalarını öne eğerler ve huşuu içinde bir süre öyle kalırlar. bu sessizliği bozmak ise fuat akdağ'a düşer. donuk ve mahçup bir ses ile;
- szıı (nefesi geri çekerken çıkan ses) şimdi bir reklam arasına giriyoruz.
sakin ol champ.. evdeyim
-
"karantina bile zengine karantina" dedirten haldir.
hatay'da yol kesip tır durduran yağmacılar
-
"senin için 850 km yol geldim"
"senden öncekini indirdik, seni de indireceğiz"
sizin..
çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
oyuncak tavşanının boncuk gözlerini ısırıp kopartmış, yutup yutmadığını anlamaya çalışıyorum:
- ılgın nerede bu tavşancığın gözleri?
- ben onları ısırıp koparttım!
- ama yutmadın, di mi?
- (eyvah yakalandık bakışı) yere attım.
- eğer yuttuysan altını değiştirirken kakanda görürüm biliyorsun değil mi?
bu yeni bilgiyle ufku iki katına çıkan kızım birkaç dakika sonra yanıma geliyor ve:
- baba ben artık kakamı tuvalette kendi başıma yapmak istiyorum. sen gelme. ben yaparım.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
küçükken anneyle kavga edip odanın kapısını hızlı bi şeklide çarptıktan sonra 'acaba dövmeye gelecek mi' bekleyişi vardı...
otobüste yaşlıya yer verdikten sonra etrafa bakmak
-
yapıyorum ben bunu. mesela bi bunu yaparım bi de metrobüslerde boş yer kapmak için o teyzelerle kapışırım. kaç teyzeyi yuvarladım, kaç teyze üstüme oturdu, ne kadar dayak yedim bilinmez.
bi gün böyle yer vereyim dedim amcaya, amca teşekkür etti, bi şey değil dedim, etrafıma baktım, şoför ani fren yaptı, herkes toplu halde salındı, bi ben salındıktan sonra yere düştüm. yere düştükten sonra insan kalkar ya, ben kalkamadım. otobüs gaza bastıkça yuvarlandım durdum. bu olaydan sonra bir sürü teklif aldım. ''yavrum istersen gel sen otur, ayakta duramıyon sen..''
sabah uyandığında 1995 yılında olduğunu fark etmek
-
1995 yılı boyunca başıma gelen ilginç olay.
debe edit:
nadir hastalıklara sahip çocuklarımız için çok büyük bir iyilik yapmış olacaksınız.
kampanyamız dün başladı. çığ gibi büyüyerek fakülte ve hastane yönetiminin politik nedenlerden dolayı aldığı karara geri adım attırmak istiyoruz.
buradan imzalayabilirsiniz.
basur
-
28 yaşındayım nihat doğan'ı saymazsak ben ömrümde böle bir zulüm görmedim
ideal kadın boyunun 1.53 olması
-
153 ile 12'yi toplayamayanların bir iddiası.
başlık başa kalmış benden önce şöyle bi giri vardı: ilk entry